Artık “şeriat”ın anlamını biliyorlar!
Eklenme: 2/28/2024 12:00:00 AM

Sevgili okurlar

Bugün sizlerle yapacağım sohbet hakkımı, izninizle yazar Zekeriya Saya vermek istiyorum!.. Kaleme aldığı, Artık Şeriatın anlamını biliyorlar! başlıklı yazısı gerçekten, çok şeyleri haykırtıyor!?.

***

Yazı bütünüyle, doyurucu ve keyif verici.. Ki okuyan da, bir beyin fırtınası yaratıyor.. Türkiyenin dünü ve bugününü ele alarak; nerden nereye geldi, dedirtiyor?.. İşte bu yazıdan sizleri mahrum bırakmama adına, sizlere de keyif vereceğine inandığım için, aktarıyorum.. Bakalım Say neler söylüyor?

***

Gülhane Hatt-ı Hümynu, yani bilinen adıyla Tanzimat Fermanı; Osmanlı İmparatorluğunun Kuran ve şeriata sımsıkı bağlı kaldığı için güçlü olduğu ancak şeriatın bir kenara bırakılmasıyla hem devletin hem de milletin evvelki gücünü kaybettiği hatırlatması ile başlar.

Bundan dolayıdır ki milli mücadele sırasında Ankarada kurulan ilk Meclis tarafından 1921de hazırlanan Teşkilt-ı Esasiye Kanunuda İslam ve şeriata özel önem verilmiştir.

Cumhuriyet devrine ait bu ilk anayasanın 2nci maddesinde, Türkiye Devletinin dini, Din-i İslmdır ifadesi yer alırken, 7. maddesinde ise Büyük Millet Meclisinin vazifeleri arasında Ahkm-ı şeriyenin tenfizi..

Yani, şeri hükümlerin uygulanması maddesine yer verilmiştir. Böylece Meclisin yapacağı kanun ve nizamlarda zamanın ihtiyaçlarına en uygun fıkıh hükümlerinin esas alınacağı açıkça belirtilmiştir.

Yine 29 Ekim 1923te değişiklik yapılan Anayasada bu ifadeler yerini korumuştur.

1928 yılında, İsmet İnönü ile CHPli 120 milletvekilinin imzasıyla verilen anayasa değişiklik önergesinin kabulüne kadar Türkiye halkı, İslmı resmi devlet dini olarak kabul etmiş, Şeriat hükümlerini de Anayasal bir zorunluluk olarak uygulamıştır.

Laikliğin 1937 yılında Anayasaya girmesiyle de bugüne kadar süregelen kavganın fitili ateşlenmiştir.

*

Sözlükte; Doğru yol. Kaynak. Allahın kulları için koyduğu ilh kanun... Dinin, zhir ve dünya ile ilgili hükümlerinin tamamı. İslmiyetin kitap halindeki kanunu, Kuran-ı Kerim. Ayet ve hadislere dayanan İslm kanunu, İslm hukuku. olarak tarif edilen şeriat kavramı, Türkiyede her kullanıcı için farklı anlamlar ifade ediyor.

Katoliklikteki Tanrısal egemenlik anlayışını, Protestan Evanjelizmini ve Siyonistlerin Kabalist hedeflerini makul ve mantıklı gören Türkiyedeki geniş bir kitle, sıra İslamın özü olan şeriata gelince, gericilik ve yobazlık iftirası atmaktan çekinmiyorlar.

Şeriat isteyenleri ise insan azmanı ve her türlü özgürlüğü gasp eden anti-medeni bir zalimler topluluğu olarak algılıyorlar.

Bu yüzden Türkiyede şeriat denildiğinde, ortalık anında harman yerine dönüyor.

Laikçi taban şeriat tehlikesi ile korkutulurken, bu kesimin ileri gelenleri ise anında karanlık senaryoları devreye sokarak, her türlü galiz küfürleri ve en yıkıcı sözleri sarf etmekten çekinmiyorlar.

Onun içindir ki tam bir asırdır birileri, Türkiyenin bir şeriat ülkesi olmadığını, bu ülkede şeriat hükümlerinin uygulanmadığını

Şeriata küfrederken aslında İslma küfrettiklerini bildikleri halde

Yıllardır, Kahrolsun şeriat, Türkiye laiktir, laik kalacak, Vur vur inlesin, şeriat dinlesin, Türkiye yobazlara mezar olacak şeklinde sloganlar atarak, resmi bir bağlayıcılığı olmayan şeriat hükümleri üzerinden İslamı ve mukaddes değerlerimizi hedef alıyorlar

Dinden, imandan, Kurandan, şeriattan, hadisten, sünnetten bahsedenleri ya din tüccarı olarak lanse ediyorlar ya da dinci, gerici, şeriatçı, yobaz diye yaftalıyorlar

Birinci Mecliste bulunan muhalif mebuslara da

Cumhuriyet devrimlerini benimsemeyenlere de

Milliyetçi muhafazakar çizgideki partilere de hep aynı muameleyi yaptılar..

27 Mayıs 1960 askeri darbesine giden ortamın taşları da

Sadece Müslümanları hedef alan 28 Şubat darbesinin tuğlaları da şeriat geliyor yaygarasıyla döşendi.

Rahmetli Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan Hatta Süleyman Demirel bile şeriat bahanesiyle hizaya sokulmak istendi.

1950 seçimlerinde, mütedeyyin insanların oylarıyla iktidara gelen Demokrat Partinin Cumhurbaşkanı Celal Bayar bile başına nelerin geleceğini bildiğinden, Biz şeriatın kökünü kazıyacağız diyerek yukarılara gereken mesajı göndermek zorunda kaldı.

Siyasi hayatına mal olan 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamasıyla İmam Hatiplerin köküne kibrit suyu döken Mesut Yılmaz ise sırf Şeriata karşı yürünmez. Şeriata, sadece saygı duyulur! dediği için; Şeriatçılarla işbirliği yapan, abdestsiz namaz kılan eleştirilerine maruz kaldı.

*

Kahrolsun şeriat, yaşasın laiklik! sloganlarını ülkeyi karıştıracak, gerekirse iktidarı alaşağı edecek etkili bir afrodizyak olarak gören malum güruh

Elhamdülillah şeriatçıyım... Referansımız İslamdır! diyen Başkan Recep Tayyip Erdoğana da siyasi yasaktan tutun da zindana atmaya kadar, etmediğini bırakmadı

Meclis kürsüsünden, Şeriat bizim hukukumuzdur diyen AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu ise

Laik Türkiyede şeriat hukuku değil; medeni hukuk geçerlidir cevabına muhatap oldu.

Düşünün

Tek vasfı gazetecilik(!) olan sıradan biri kendi kendine; Bu ülkeye şeriat gelirse ben ne yaparım? diye sorduktan sonra, hiç çekinmeden;

Hayatımda elime silah almadığım halde, hayat tarzımı korumak için ölümüne bir mücadeleye girerim diyerek, şeriat ile silahlı mücadele edeceğini söylemekte beis görmedi.

Yıllarca Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapmış bir diğeri ise hiç utanmadan; Şeriat da fuhuş gibi suçtur diyerek, Müslümanların dinine açıkça küfretti

*

Ve nihayet, tam bir asırdır beklenen o tepki yükseldi.

Diyanet Akademisi Başkanlığı uhdesindeki 8 aylık eğitimlerini tamamlayan 1. Dönem 4 bin 537 aday din görevlisini tebrik eden Başkan Erdoğan, Türk milletinin asırlardır İla-yı Kelimetullahın sancaktarlığını yaptığını hatırlattıktan sonra

İslamı Türkten, Türkü de Din-i Mübini İslamdan koparan, ayrıştıran anlayışın bu topraklarda yeri olmadığını söyledi.

İslama saldırmayı alışkanlık haline getiren ve şeriatı suç muş gibi gösteren seküler yobazları kastederek, Şeriata düşmanlık, dinin kendisine husumettir dedi.

Sanırım dün itibariyle artık azgın azınlığın temsilcileri de şeriatın eşittir İslam olduğunu öğrenmişlerdir.

Dolayısıyla bu saatten sonra şeriata yapılan saldırının adı cehalet değil açık açık İslam düşmanlığıdır.

Failed to load the video