BU BÜYÜK BİR SÖZLEŞMEDİR!? (III)
Eklenme: 3/5/2021 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Dün akşam saat 17.30 sularında Bingölden Tatvana gitmek üzere havalanan askeri helikopter kaza kırımına uğrayarak düştü.

9 askerimiz şehit oldu...

4 askerimiz de yaralı..

Şehit olan Mehmetçiklerimize Allah rahmet eylesin...

Ailelerinin, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve tüm Türkiyenin başı sağ olsun diyerek taziyelerimi sunuyorum...

Yaralı Mehmetçiklerimize de Cenab-ı Allahtan acil şifalar diliyorum..

çok üzücü bir haber...

Olay sıcak..

Helikopterin düşüş nedeni, yürütülecek soruşturma neticesinde ortaya çıkar?.

Normal bir kaza kırım olayı mı?..

Hava muhalefetinden kaynaklı mı?.

Yoksa farklı bir müdahale mi söz konusu?.

Cevap bulması gereken çok soru var...

Düşen helikopterde şehit olan 9 askerimiz arasında 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Osman Erbaş paşa var..

Şüpheler çok..

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın reform olarak nitelendirdiği ve önceki gün açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planıyla ilgili, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlunun yaptığı bir açıklama var...

Durum değerlendirmesinde bulunmuş...

Feyzioğlu gerçekten hukuk dalında mesleğini çok iyi bilen bir hukukçu.

Hukukun ana felsefesi doğrultusunda yeri gelince net ve serbestçe, tarafsız olarak gerçekleri dile getiriyor...

Hukuk alanında, daha önce de kimsenin cesaret edip dile getirmediği bir çok mevzuyu dile getiren biri..

Ki Feyzioğlu, bir süre öncesine kadar da İktidar muhalifiydi..

Yani, muhalefet yapıyordu..

Şimdi değil..

Sayın Metin Feyzioğlu şimdi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın çizgisine gelmiş durumda..

Destekleyici tespitleriyle Erdoğanın yanında yer aldığını görüyoruz...

Büyük bir aşama..

Bakınız, dünkü Sabah Gazetesinin manşet haberi, Sayın Feyzioğlunun açıklamalarına ilişkindir..

Şöyle çarpıcı bir ifade manşete taşınmış...

REFORM DEĞİL DEVRİM!

Feyzioğlu, Erdoğanın İnsan Hakları Eylem planının özetini tek cümleyle ifade etmektedir!.

Eylem Planına, Feyzioğlu, vatandaşın hayatını kolaylaştıracak devrim niteliğinde bir çalışmadır diyor..

İki yıl önce katılımcı bir anlayışla yola çıkıldı.

Her kesimin görüşü dinlendi, doğrudan sorunlar ele alındı.

Bu eylem planı süslü laflar yerine insanların hayatına dokunan çözümler sunuyor.

Bunu vatandaşlarımız yaşayarak görecek.

İdari yargı için pilot dava düzenlemesi geliyor.

Bir dava yargıda çözüldüyse benzer bütün davalar için dayanak olacak.

Annenin 0-6 yaş arasında çocuğu varsa, cezasını koğuşta değil Anne çocuk Ünitesinde çekecek.

Kadına şiddet ve kadın hakları için dev adımlar atıldı. Boşanmış koca şiddeti de unutulmadı.

Artık icra satışı online yapılacak. 3-5 kişi arasında değil, her yerden katılım olacak. Mal değerini bulacak.

Davalar gereksiz uzamayacak. Hkim mazeretliyse avukata bilgi verilecek, öncelikli bir gün belirlenecek.

* * *

Evet, Sayın Feyzioğlunun böylesine Cumhurbaşkanını desteklemesi elbette ki dikkat çekicidir...

Şayan-ı teşekkürdür de!.

Hukukçu deyince böylesine objektif, hukuk normlarına uygun konuşulması gerekir...

Türkiyenin gerçeklerine hukuksal olarak parmak basılmalıdır...

Feyzioğlunun bu tavrı, şahsım açısından, çok büyük memnuniyet vericidir.

Ancak şu gerçeği de dile getirmeden geçmek istemiyorum..

Hani kültürümüze mal olmuş bir atasözü var;

Hastalıklı göz, görmeyen gözden daha iyidir.

Bir hukukçu diliyle Cumhurbaşkanının görüşleri paralelinde böylesine tespitlerin yapılması bize göre Türkiyenin hukuk alanında yeni bir aşama kaydettiğini göstermektedir..

Hukuksal olarak yeni bir Türkiyenin geleceğini gösteriyor.

Peki, bu yeterli mi?

Bize göre pek yeterli değildir.

Bilimsel bir kaide var, bir usul var.

M l yudrak kulluhu la yutrak kulluhu

Bir bütünün hepsine elin yetişmiyorsa, yakalayamıyorsan, elin neresine yetiştiyse o kadarı kfi gelir.

Bu misalle yola çıkarsak, bu laikçi Kemalizm sisteminde bize göre bu da bir aşamadır.

Ama Türkiyenin gerçek bir Türkiyeye ulaştırılmasına yeterli değildir.

çağdaş, ilahi hukuku insanlar arasında paylaştırmanın yeri apayrı bir meziyettir..

Beşerin getirdiği hukuksal yasalar hiçbir zaman insanın temel hak ve özgürlüğünün derinliğine inemez..

Gerçeklere sadra şifa da vermez.

Yazının başında da ifade ettiğim gibi bir şeyin tümüne gücün yetmiyorsa, gücün neresine yettiyse onunla iktifa etmeye çalış...

Bu meyanda yola çıkarsak dünkü yazımızda da uzun uzun ifade etmeye çalıştığımız gibi yıllardan beri köhneleşmiş bayat ve kokuşmuş bir sistemle Türkiyenin idare edilemeyeceği aşikrdır.

Zira terör odakları bir türlü kökten temizlenemiyor...

Terör kendini hep var ediyor...

Akan kan, devam ediyor...

Görünen o ki daha akmaya devam edecek...

çünkü bu tür olumsuzlukların sebeb-i mucibelerine inilmiyor...

Araştırılmıyor...

Devlet olarak geçmişimizde olup bitenleri irdelememiz gerekir...

Ki gerçekler su yüzüne çıksın..

Şu gerçeği kimse inkr edemez...

Antidemokratik haller ve ırkçı faşizan tutumlarla dinden uzaklaştırma planları, Türkiyeyi bu hale sokmuştur...

Temel etkenlerden, hatta en önemlisi budur...

Ama hep gözlerden kaçılmaya çalışılmıştır...

Göz ardı edilmiştir..

Bu itibarla her alanda ve her konuda rejimin bünyesine yerleştirilmek üzere köklü bir reformun gerçekleştirilmesi gerekiyor diye düşünüyoruz.

Artık eski hal muhal!

Ya yeni hal ya izmihlal!

Akifin de dediği gibi;

Doğrudan doğruya Kurandan alıp ilhamı

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar..