ÇIKAR KARŞILIĞINDA İBADET YAPILMAZ!?
Eklenme: 3/1/2024 12:00:00 AM

Bu mevzu çok önemli!? Bir o kadar da hassasiyet içermektedir Günlerdir dile getiriyorum ki getirmeye de devam edeceğim Dahil olduğumuz ve maneviyatı yüksek olan zaman dilimi içerisinde yapılan her ibadetin yeri, zamanı ve biçimi noktasında, herkesin duyarlı olması lazım ve de elzemdir! çünkü bir davranışın ibadet olabilmesi için öncelikli olarak kişide iman, niyet ve ihlas olması gerekir Ki yapılacak ibadetin de Allah rızası için yapılması lazım Ve de İslamın kaide ve kurallarına uygun olması gerekir!

*

Her Müslümanın gücü ve imkanı ölçüsünde, ibadetini bizatihi kendisi yapması lazım! Kuran-ı Kerimi kendisi okumalıdır İbadetini kendisi yapmalıdır Duasını da kendisi yapmalıdır Kuran-ı okuyan ve bilen kişi de imkan nispetinde okuduğu Kuranı aile efradına, çocuğuna ve yakınlarına öğretmesi ve okutması lazım Bu da iman meşalesi altında yapılmalı! Hiçbir şekilde ibadet dünya emtiasına karşılık, para, pul veya çıkara dayalı yapılmaz, yaptırılamaz da!

*

Bir önceki yazımda da ifade ettim! Ramazan-ı Şerife sayılı günler kaldı. Mübarek bir ay Ki Kuran-ı Kerimin ayı da diyebiliriz... İşte bu ayda Ben ölülerime hatim devrettiriyorum. Ben ölülerime cüz okutturuyorum. Para veriyorum Ya da bu işi kendisine kazanç kapısı haline getiren sözde kimi imam ve hocalar da ben hatmi ve cüzü bu kadar fiyata okurum gibisinden Böylesi bir anlayış, düşünce ve yaptırımın zerre-i miskal, İslamda yeri yoktur

*

Ne dün, ne de bugün ve ne de kıyamete dek; olmaz da düşünülmez de İbadet maddi çıkar karşılığı yapılmaz, yapılamaz! Yapıldığı takdirde, yapılan edilen her ne ise; ibadetten çıkar Sıradanlaşır İbadetin kutsiyetine halel getirilir Günah olur. İhlaslığını yitirir

*

Daha vahim olan da dünya çıkarlarına İslam dinini alet etmiş oluruz. Kuran hafızları veyahut hafız olmayıp okumayı bilenler Kuranı Kerimi eline alıp ev ev gezip para karşılığında hatim indiririm, cüz okurum diyemez, dememeli! Böylesi bir gafletin ve dalaletin çukuruna hiçbir Müslüman düşmemelidir Bu minvaldeki hal ve hareket, şer-i hükümlerin ne kenarından, ne de kıyısından geçmiyor, geçmemektedir

*

Öyle ise yapılması gereken, mümkün mertebede herkes ailesine, çoluk çocuğuna Kuranı Kerimin eğitim ve öğretimini vermesi gerektiği gibi, öğrenmesi lazım Talim ve terbiyeyi Kuran hükümlerinden almalıdır O zaman 7den 70e Müslümanların her ferdi; Kuranı okumuş olur Ve herkes Kuranını okur ve okutturarak, sevap kazanır. İbadetini salih bir şekilde yerine getirmiş olur

*

Kuranı okumak ve öğretmek, onunla amel etmek, hem fani dünya için, hem de ebedi dünya için büyük kazanımlar sağlar Büyük sevaplar kazanılır Kuran Kelamullahtır. Onun okunması başlı başına ibadettir. Kuranın her bir harfi karşılığında milyarlarca sevap elde edilir Yeter ki hulus-i kalple okunsun, yeter ki ihlaslı ve samimi olunsun!

*

Hiçbir aile Kuransız olmaz, olmamalıdır da? İbadetler daima hulus-i kalple ve ihlsla yapılmalıdır. Gece ibadetleri, nafile namazları Hele hele böylesi maneviyatı yüksek mübarek aylarda daha bir coşku seli içerisinde, ibadet yapılmalı Allahın sonsuz rahmetine nail olunmalıdır

*

Netice itibariyle Bizim acizane dostlarımıza din kardeşlerimize tavsiyemiz; herkes Kuranı okumalıdır, öğrenmelidir, öğretmelidir. Özellikle, Cuma akşamıdır ölülerime Yasin oku, al bu da hediyesidir deyip, işi ticarete döndürmek, kazanç sağlamak haramdır, geçerli de değildir.

Onun için Müslümanlar, İslam dünyasında Kuran-ı Kerimi her aileden okuyan olması lazım, öğreten olması lazım, onunla amel etmesi lazım.

*

Kuranı yalnız süslü bez çantalara koyup duvara asmakla, yahut tozlu raflara kaldırmakla Kuran evimdedir gibi kandırmacalarla bir yere varılmaz. Kuran ilahi kelamdır. Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine vahiy olarak indirilmiştir. İlahi kanunlar silsilesidir ve beşeriyet onunla kıyamete kadar kendi yaşamını biçimlendirmesi lazım

*

Bilinmelidir ki Kuransız bir toplum, yönünü şaşırmış hayvan sürüsüne benzer. Bizim İslam dünyasının da manevi çobanı Kuran-ı Kerim olmalıdır. Biz de o Kurandan faydalanmalıyız. Okumamız lazım, okutmamız lazım, çocuklarımıza öğretmemiz lazım. Ancak Kurana bu şekilde sahip çıkılabilir. Esasen en büyük görev; bu iş devlet işidir Devlet nasıl ki alfabeyi okutuyor, Kuran-ı da okutması lazım

*

çünkü mevcut alfabe Yani, A, B, Cden ibaret bir olan alfabede ne Allah var, ne Kuran var, ne Peygamber var. Kaldı ki kupkuru bir A, B, Cden ibaret bu alfabeyle toplum ne yazık ki yüz yıldır Kurandan uzak tutulur hale gelindi! Bunun da telafisi gerekir

*

Batı dünyasına baktığınız zaman, tüm Avrupa ülkeleri çocuklarına her sınıfta illaki İncili, Hz. Meryemi, Hz. İsayı tanıtıyor ve onlara iman getirmelerini sağlıyor... Ki Hıristiyan dünyasının deti de budur.

*

Peki, bize ne oluyor da yıllardan beri Kurandan uzak tutan bir eğitim sistemiyle geçiniyoruz? Ve çocuklarımızı İslami eğitimden mahrum bırakıyoruz... Bu uygulama çok yanlış ve yoz bir sistemdir

*

Her zaman söylüyoruz. Bizim cizane tavsiyemiz, milli eğitmi camiası da olsa devletin eğitim öğretim şekli de olsa, milletin vergileriyle bütçe temin ederek kendini yaşatan devletin milletten aldığının karşılığını hizmet ederek vermesi gerekir. Bu hizmet de Kuran hizmetidir diye düşünüyoruz ve haykırıyoruz... Aksi tutum ve davranış, kandırmaca ve aldatmaca yaşatma hali yaşanır devletle millet arasında. Onun için devletin buna el atması gerekiyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Cumalar

Failed to load the video