ÇIKAR KARŞILIĞINDA İBADET YAPILMAZ!? (II)
Eklenme: 3/4/2024 12:00:00 AM

Sevgili okurlar.

İbadetin özü ihlstır İhlsın özü ve hulasası da dünyevi çıkar ve menfaate odaklanmamaktadır Onu ticari kazanç sektörüne dönüştürmemektir Günlerdir ifade ediyoruz; Kuran-ı Kerim okunması, okutulması, tedrisatının yapılması, kesinlikle maddi bir menfaat karşılığında olmamalıdır. Olamaz da!

***

Ümmetin yegne iman meşalesi ve o inancın simgesi ve tanımlaması, Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine vahiy olarak inmiş olan Kuran-ı Kerimdir Ona inanan milletlerin ciddiyetini temsil eder... Milletin varlığını temsil ettiği gibi; Müslüman ve mücahit olma halini de emrediyor

***

Bu itibarla Kurana hiç bir maddi beklenti ve ticari kazanç beklemeden sarılmak tüm Müslümanların yegne görevidir. Onunla yaşamak, onunla amel etmek, Yüce yaradana karşı en büyük kulluk görevinin yerine getirilmesidir. Kuran ilahi bir kelamdır. Hem ibadet kitabıdır hem dua kitabıdır hem hukuk kitabıdır hem de sosyal dayanışmaya dair kanunlar manzumesidir

**

İslam ümmetinin yaşamının garanti altında olması için orta yerde Kuranın hükümleri olmalıdır. Kuranın emir ve yasaklarının icra edilmesi gerekir. Aksi takdirde Kuranı süslü bez çantalara koyup duvara asmakla, tozlu raflarda tutmakla, sadece ölülerin üzerine okumakla, ihlaslı olunamaz Ki Kuran da bize sahip çıkmaz.

***

Sosyal hayatımız dengesiz kalır. Hukuksal hayatımız orman kanunlarına döner Toplumsal barış hayatımız alt üst olur... İnanmış bir ümmet olarak Kuranı tozlu raflarda tutamayız Onunla amel etmeliyiz Sadece ölülerin üzerine okumakla yetinmemeliyiz, diri olan, her nefes alan ve inanan ümmetin her ferdi, Kuranı okumalı, okutmalı, onunla yaşamını bütünleştirmelidir

***

Öyle, Ramazandan Ramazana Kuranı alıp okumak Ben Ramazan boyunca ölülerime Kuran okudum diyerek kendi kendimizi kandırmakla olmaz Kuran bir ilahi hüküm kitabıdır. Toplumsal barışın bir manzumesidir. Tüm müştemilatıyla, hayatta olan, yaşayanlar içindir...

***

Bir kere, Kuranı kendi aralarında icra etmeyen bir toplum, Müslümanlıktan dem vuramaz. Nitekim Mehmet kif Ersoyun Kurana hitab şiirinde dediği gibi;

İbret alınmaz her gün okuruz ezbere de;

Bir ibret aranmaz mı ayetlerde?

Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına

Ya açar bakarız nazm-ı celilin yaprağına

İnmemiştir hele Kuran bunu hakkıyla bilin

Ne taze mezara okunmak ne fal bakmak için

İnmemiştir hele Kuran bunu hakkıyla bilin

Ne duvarlara asılmak ne el sürülmemek için

İnmemiştir hele Kuran bunu hakkıyla bilin

Ne tezhip, ne sülüs, ne hat yazmak için

İnmemiştir hele Kuran bunu hakkıyla bilin

Ne tapınak, ne nutuk, ne vaaz dini için

İnmemiştir hele Kuran bunu hakkıyla bilin

Ne meslek kaygıları ne kariyer hesapları için

İnmemiştir hele Kuran bunu hakkıyla bilin

Ne erkeği yüceltmek ne kadını aşağılamak için

Ne Araba paye vermek ne Acemi hor görmek için

* * *

Demek ki; dünya ve ahiret hedeflerimize ulaşmak için illaki günlük hayat akışları içindeki yaşam tarzımızı Kurana uydurmamız gerekir. Kurana ittiba ile ancak inanılır ve sahip çıkılabilir. Şekli olarak Kuranı duvara asıp, cenazelere koşup okumak veyahut Kuranı hıfzedip gazel okurcasına ses yükselterek okumak, hiçbir şekilde caiz değildir Kuran böyle şeyleri kabul etmez. Sevap da sağlamaz Bilakis, Kuran bizden kaçar... Tıpkı bugünkü gibi. Uçmuş gitmiş bizden. Onun içindir ki toplum olarak arkamızı, önümüzü göremez haldeyiz... Pusulamızı şaşırmış vaziyette derbeder yürüyoruz

***

Eğer ki Müslümanca yaşamak istiyorsak, öncelikle bilinçli olmamız gerekir! İslamın ve İmanın şartları paralelinde, maddi ve manevi yönde, kendimizi dizayn etmemiz gerekir çünkü Kuran-ı Kerim, bir hüküm kitabıdır ve Allahın emirlerini içermektedir Ona sarılıp, onunla amel ederek Kuranla bütünleşip bir olmamız gerekir

***

Şayet, Kuran-ı Kerimi ölülerin üzerine okumakla, Ramazan aylarında hatim indirmekle, para karşılığında mezarlıklarda okumakla yetinilirse, bu Kurana, İslama ve Müslüman ümmetine hakarettir ve suikasttır... Gaflet ve dalaletin dik alasıdır çünkü bu minvalde hiçbir hüküm Kuranda yoktur. Hadiste de yoktur, fıkıh kitaplarında da yoktur.

***

İhlaslı olmak lazım! Her bir Müslüman ferdi, Kuran neyle yaşanır, ve ne ile Müslümanlık olabilir gerçeğini bilmeli, idrak etmeli ve ulvi değerlerine saygılı olmalı. Kaide ve kurallarına uymalı. Hurafe anlayış, söylem ve eylemlere kesinlikle meyil etmemelidir Körü körüne birbirine bakarak mezarlıklarda Cuma akşamları para karşılığında Kuran okuyorum ya da okutuyorum demekle bu iş olmaz! Ne ibadet olur ne de ibadeti yerine getirmiş olunur?

***

Allah şahittir ki Kuran bunun için inmemiştir. Kuran ilahi hüküm manzumesidir, inanan ümmetin günlük hayat akışlarının ana dayanak noktasıdır Eğer biz Kuranla günlük hayat akışlarımızı uydurmazsak, yüz bin defa da ölülere okusak fayda vermez. Mezarlıklarda Cuma akşamları Yasin okumak, okutmak beyhudedir. Kuranın hükümlerine riayet edilmemiş olunur

***

Kuranın hükmü nettir Hem okuyacaksın hem sevap kazanacaksın hem de onunla amel edeceksin. Ve de hükümlerinin tümüne uyacaksın. Toplumun günlük hayat akışları onun getirmiş olduğu emir ve yasaklara tabi olacaktır Kuran budur.

***

Para karşılığında, Ramazan-ı Şerifte cüz okudum, hatim indirdim. Demekle ne ibadet olur ne de ibadetin yerine getirilmişliği olur İşte Nisa suresinin, 65. Ayeti... Her zaman burada paylaşıyoruz. Bir kez daha buradan sizinle paylaşmak istiyorum Nisa suresinin 65. Ayeti bakınız mealen şöyle buyuruyor;

Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.

***

İşte sevgili dostlar.

Kuranın ana çizgisi budur, hükmü de budur. Bununla yaşamak, Kuranın tümüyle yaşamak demektir. Tabi olmak demektir. İşte o zaman ihlaslı bir ibadet, şeklini icra etmiş oluruz Ki, kulluk görevinin de ana vazifesi budur

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video