HALK ÇOK ENDİŞELİ!!!
Eklenme: 10/23/2019 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar!

Gerçekten bir medya grubunun mensubu olarak yıllardan beri yazıyoruz, çiziyoruz dilimizin döndüğü kadar da, söylüyoruz...

Gelen giden hükümetler, iktidarlar, sağcısı olsun, solcusu olsun, liberali olsun, muhafazakarı olsun, komünisti olsun

Her ne olursa olsun...

Ne yazık ki, sadra şifa vermiş değiller...

Belki bir dönem; hele şükür bir şeyler olacak, deyip bekleniliyor.. Bazı tabular yıkılıyor.. Ama sonra; nasıl bir garabetin bilinmezki, herşey tersine dönüp, eski tas eski hamam misali!..

Halk deyimiyle, gelen gideni aratıyor...

Bakınız, son birkaç yıldır yaşananlar.. Özellikle, 2014ten bugüne...

Nerdeyse, altı yıllık bir zaman dilimini içeriyor..

İşte bu zaman içerisinde, bize gelen telefonlar, mailler, sosyal medyadan gönderilen mesajlar, ki hal-i hazırda olup-bitenler, toplumda oluşan genel kanı; bir kez daha bize halk endişeli sözünü söyletiyor...

çünkü, toplumsal bir ruhi bunalım söz konusudur...

İştimai bir çürümüşlük var...

Devlet dairelerindeki oluşan bürokratik oligarşi..

Rüşvetin, şehvetin, keyfiliğin bürokratik işlemlerde öncü bir kimlik kazanması.. Geçmişteki gibi; bugün git, yarın gel.. Ve memurum işini bilir fikriyatı...

Daha neleri sıralayabiliriz!...

Nitekim yaptığım araştırmalar ve kamuoyuna yansıyanlar, toplumun böylesine bir başıboşluğa düşme hali, hiçbir dönemde vuku bulmamıştır.

Bir hizipleşme, bir kutuplaşma, bir ber-i berdanlık var.

***

Şöyle ki, medyanın diline bakıyorsun; kör bıçak misali, ha bire kanatarak, kesip-biçiyor

Hükümetin icraatına bakıyorsun, 28 Şubatta oluşmayan, gerçekleşmeyen, bugün pervasızca oluşuyor, gerçekleşiyor...

28 Şubatçı olan postmoderncilerin, Batı çalışma Grubunun, Ergenekoncu anlayışının hedeflediği tüm amaçlar; ne acı bir tablodur ki, bugün el altından yavaş yavaş gerçekleştirilmeye çalışılıyor...

Yapılan icraatlar AK Parti patentli olduğu için halk yine de içine sindiriyor...

çünkü, Cumhurbaşkanı Erdoğana güveniyor...

Diyor ki;

Bu icraatlar her ne kadar kötü olursa olsun.. Milleti, toplumu bir çürümüşlüğe doğru sürüklüyorsa süreklesin, sonu mutlaka hayırla neticelenecek, umudu içerisinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Yanlışın üzerine gidecektir, beklentisiyle AK Partiye güveniyoruz..

Lakin, AK Parti iktidarında, Cumhurbaşkanı Erdoğanın idaresinde, muhafazakarlık ve İslami geliştirme şuuruyla önemli adımlar atılmıştır.

Ama heyhat..!

Ne yazık ki, son yıllardaki gelişmeler tersine döndü... Görünen odur ki, toplumda mutlak bir irtidad söz konusu!..

çünkü, irtica dediler, irtica değil mutlak bir irtişa ve irtidad gelişti, gelişmeye başladı!.

Bu nedenle inanan toplum yekvücut olarak ne yaptığını bilmez bir şekilde çaresizlikler içerisinde; her şeyi içine sindirerek, kıvranıp duruyor.

Ne var ki, bir gün gelecek ki her şey elden gitmiş olacak..

Dizini dövme misali...

Milli Eğitim müfredatından tutun da, devletin bir çok kurum ve kuruluşunda, Cumhuriyet Halk Partinin zamanında yapılmayan, AK Parti patenti altında bugün yapılıyor.. Harıl harıl, uygulanıyor ve rahatlıkla serbest bir geçişle yol alınıyor..

Görünen manzara artık kılavuz istemez çığlığını atıyor...

Milli benlik elden gitti, bin yıllık milli kültürün ibresi her gün biraz daha sıfıra doğru iniyor

İslam ahlakı kökten silinmek üzere

Kadının bunca hayasızca aldığı rol, gençliği beyninden vururcasına boş bir iskelet haline getirmiş durumda...

İşte üç dört günden beri Suriye meselesiyle ilgili gündeme getirdiğimiz; Mehdi ile Deccalin varlığına dair ifadeler, içine düşülen hal-i durumu ortaya koymak içindir..

Nitekim, Bediüzzaman hazretleri 5inci Şua isimli risalesinde bunları bir bir net bir dille kaleme alarak yazmıştır.. Ki bizde, yazdıklarını size ulaştırmada, köprü olduk, paylaştık...

Gerçekten bugün toplum mutlak bir Deccaliyet karanlığıyla karşı karşıyadır.

Bu karanlığı kökten dağıtıp bir aydınlığa girebilme şansını Hz. İsa ile Hz. Mehdinin bir araya gelip İslam nurunu topluma enjekte etmeyle bulabiliriz...

Ve zamanı gelmiştir diyoruz

Ortadoğu, Şam ve Suriye olayı bize göre hadisenin doğum sancısıdır...

Öyle ümit ediyoruz ki, insanlık aklını başına alacaktır

Tam manasıyla Hz. İsanın hakiki dinine inanan manevi bir oluşumla Müslümanlarla işbirliği yaparak mevcut küfür karanlığıyla mücadele etme harekatını başlatacaklardır...

Bunu ümit ediyoruz.

Aksi takdirde gerçekten sessiz sedasız 1923den, yani Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek laikçiliğe ve Kemalizme dayalı yapılan tüm çabalar hedefine ulaşmayacaktır...

Ne acıdır ki, AK Partinin iktidarı döneminde hedefine ulaşacak yolda ilerlemesi, üzüntü verici..

***

Nitekim Yeni Akit yazarı sayın Abdurrahman Dilipak hocanın dünkü yazısından bu minval üzerine, yazdıklarından birkaç paragrafı sizinle özetleyerek paylaşmak istiyoruz.

Dilipak Hocanın İrtica değil irtidat başlıklı yazısı kısmen şöyle:

Birileri başardı. Bir zamanlar komünizm geliyor derlerdi, gelmedi.. İrtica geliyor dediler, o da gelmedi. Ama, biz mürtedin hükmünü tartışırken irtitad gerçekleşti.

Türkiye, halkın % 98i Müslüman bir ülke diye övünüyorduk. Ta ki, MAG danışmanlığın Türkiyede toplumun dine ve dini değerlere bakışı kamuoyu araştırma anketi yayınlanana kadar. Araştırma 2019 Ekim ortasında yayınlandı. Aslında durum çok daha vahim. Özellikle 15-25 yaş grubuna bakarsanız bu gününüze şükredersiniz.

***

Atomizasyon tamamlandı. Nötralizasyon sürecinin sonuna yaklaştık. Bir sonraki adım Agnostizm. İnsanlar neye inanacaklarını bilmeyecek. Bakın bu insanlar Agnostik olup olmadıklarını da bilmeyecekler. O Deist dedikleriniz de Agnostik aslında.

Sorarsanız Müslüman olduklarını söyleyecekler. Ama, amentüyü bile bilmiyor bu insanlar. Farzları ve haramları da bilmiyorlar. İşin kötü yanı bilmediklerini de bilmiyorlar.. Öğrenmek için de istekli değiller.. çünkü onlara göre bilmek özgürlüklerini sınırlandırıyor. Onların cici bir tanrıları var. O her şeyi affeder. Onlara göre önemli olan kalp temizliğidir ve zaten o da onlarda var. Dini emirler ve yasaklar yaşlanınca düşünülecek konular. Hele o zaman bir gelsin..

***

Sünnet düğününde dansöz oynatan adama benziyor bu iş. Artık ramazanda genelevi kapatan patron ve patroniçeler de yok. Kurban keserek genelev açan belediye başkanlarımız var!

En derin sevgi ve saygılarımla