İSLAMSIZ BİR TÜRKİYE, TARİHİNE DÖNMELİDİR!!
Eklenme: 12/25/2019 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar!

Nerdeyse bir haftadan beri ortalığı çalkalayan, zihinleri bunaltan, toplumu ekonomiksel sıkıntıya sokan ve mevcut iktidarın güçlü olmasını engellemek isteyen bir çok unsurların peş peşe boy göstermeleri gerçekten düşündürücüdür.

Özellikle, Cumhuriyet Halk Partinin yıllardan beri bu ülkenin başta dini olmak üzere maddi ve manevi tüm değerleriyle oynayan bir fitne unsuru olduğu gerçeği hiç tartışılmazdır..

Ki, hiç kimse için de şüphe götürmezdir...

Bu partinin zihniyet ve ideolojik cihetine bakıldığında kesinlikle ülkemizin, insanımızın varlığına, gelişmesine, ilerlemesine engel teşkil etmekten başka hiç bir faaliyetinin olmadığı, görülmektedir...

çünkü, temel felsefesi yıkım üzerinedir!..

Nitekim, temsiliyeti müesses nizam olan CHPnin ülkede yarattığı, tahribat denir ya, hali alem orta yerde...

Hep derim.. Dün de bugün de, aynı fikirdeyim..

Eğer ki ülkede ekonomiksel bir sıkıntı varsa bilin ki Cumhuriyet Halk Partinin tarihi kirli kültüründen, karanlık ideolojisinden, yanlış düşüncesinden kaynaklıdır...

En küçük ve en bariz bir örnek vermek gerekirse; İş Kanunu...

İşverenle işçi arasında en büyük fitne unsuru olarak, yer almaktadır...

Her yönüyle, antidemokratik hukuk dışı..

Ve bu yasaları vücuda getiren Cumhuriyet Halk Partinin bizatihi kendisidir..

İktidarda bulunduğu 70li yılların eseridir, İş Kanunu!!.

Pek tabi ki, İş ve işçi dünyası arasında oluşan anlaşmazlıkların başını çeken yine Cumhuriyet Halk Partinin çıkardığı Sendikal Kanundur...

Bilindiği gibi AK Parti iktidarından önce yıllar yılı sendikacılık ve sendika patronlarının hegemonyası, sol görüşleri, faşizme ve Marksizme dayalı tahakkümleri memleketi adeta sömürge altına almıştı...

Vay bu Devrimci Sendikasıymış, vay bu Hak-İş Sendikasıymış vey bilmeme Batıl İş sendikasıymış da neymiş

O dönemdeki ekonomiyi çalkalatan işçi grevleri, memur grevleri had safhasındaydı.

AK Parti iktidarından sonra şükürler olsun bu 17 seneden beri o dönemdeki kirlenmeler kısmi olarak temizlendi...

Türkiye çok büyük bir kargaşadan kurtuldu ise de fakat hala da gizliden gizleye diş bilendiğini söyleyebiliriz...

Zira yasalar hiç değişmedi...Ve o Cumhuriyet Halk Partinin temel hukuksuzluk dayatmaları hala devam ediyor..

CHP ve Kemal Kılıçdaroğlunun ihdas ettiği iş kanunlarının mevcudiyeti Türkiyeyi adeta ekonomiksel olarak, sanayi ve iktisadi olarak hala da bilinmeyen yönlere doğru sürüklemektedir..

Cumhuriyet Halk Parti anlayışı demek, rüşvet demek, yolsuzluk demek, yalan demek ve şantaj demektir.

Bir de bunların yanı sıra dinsizlik, imansızlık, edepsizlikler zinciri diz boyu

Bu minvaldeki düşünce ve uygulamaların ardı arkası kesilmiyor

Bakın örnek mi istiyorsunuz?

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaşın yine efsanevi bir Cumhuriyet Halk Partili olan Sinan Aygünden 25 milyon lira rüşvet istemesi vakıası!...

Nitekim, Aygün bu paradan kurtulup vermemek için basın karşısına çıktı... Tüm dünyaya bu rüşvet olayını ilan etti...

Ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş, gerçekten yavaşladı...

Nerdeyse adım atamayacak duruma geldi..

Belki bu iş böyle devam ederse, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan, görevinden el çektirebilir

Ama Sinan Aygüne gelince

Sormazlar mı:

Ey Sinan efendi, sen nerden geldin, nereye gidiyorsun?

Ne yaptın, ne yapmak istiyorsun...??

Bunca servet nerden geldi?

Cumhuriyet Halk Partili olmakla beraber, meşhur ve maruf bilinen eski AK Partili Melih Gökçekle iç içe çalıştınız, ikiniz de servet üstüne servet kattınız.. Ama ne servet.

Şimdi de sütten çıkmış ak kaşık gibi kendini terütaze masum bir insan olarak gösteriyorsun... Ne iş?..

İşte Türkiyenin manzarası bu sevgili dostlar!

Ya bir de Türkiye Odalar Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlunun servetine bakıldığında zira o yıllar yılı değişmeyen bir TOBB Başkanı olma hasebiyle nice Sinan Aygünleri kendisi yetiştirmiştir.

Zaman olmuş birbirine yaklaşmışlar, zaman olmuş birbirleriyle ters düşmüşler.

Ama hedef aynı hedef; servet üstüne servet elde etmek!..

Evet buraya kadar Cumhuriyet Halk Partinin bir nebzecik olsa dahi ne kadar karanlık bir parti olduğunu kaleme aldık.

Peki ya AK Partinin 17 yıldan beri başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş olmak üzere, Ankaranın kralı durumunda olan Melih Gökçekin servetine ne diyeceksiniz?..

Malum, Cumhuriyet Halk Partinin yeribelli, kimliği belli, tarihi belli, her şeyi orta yerde!!!..

Ama Ak Partinin mahallesindeki olup bitenler?..

Bir taraftan muhafazakar geçineceksin, halka dindar görüneceksin, ama din iman kisvesi altında malı götüreceksin?..

Bu hal CHPden beter bir çürümüşlüktür..

İşte orta yerde, 16 yıldan beri AK Partinin yönetiminde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanları!...

Nihayet Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan çürümüşlüklerini fark edince müdahale etti...

Ve, Belediye Başkanlarını görevden alarak el çektirdi?...

Neyse, bu mevzuyu da şimdilik noktalayalım..

Gelirsek Türkiyenin siyasi atmosferinde rol alan daha doğrusu siyasi olmadığı halde siyasetçi kimliğine bürünerek, kendince ahkam kesen zevata bakalım...

İşte, İlker Başbuğ..

Bir haftadan beri bu emekli paşa mı, maşa mı belli olmayan şahsiyet, Kanal İstanbul Projesiyle alakalı hüküm vermekte...

Kanal İstanbul Projesi Trakyayı bölüyormuş ve Trakyanın bir bölümü Türkiyenin elinden gidecek gibi inciler döküyor..

Ve dış politikada ideolojinin olmaması gerektiğini söylüyor.

Yani Türkiye Müslüman bir ülke olma ideolojisinden vazgeçmeli gibi bir yaftada bulunuyor..

Hele hele Lozan Antlaşması Türkiyenin tapusudur demesi gerçekten insanı derinden derine düşündürüyor..

İşte bu hal-i duruma; Ağlayalım mı gülelim mi ikilemi içerisinde kalınıyor insan!..

Sevgili okurlar burada fazla başınızı ağrıtmadan kısa keselim.

Ancak İlker Başbuğa şu soruyu da sormadan geçmek istemiyorum...

Sayın Başbuğ, Allah aşkına sen Genelkurmay Başkanı olmadan önce yani Kara Kuvvetleri Komutanı iken Genelkurmay Başkanlığına tek aday olarak gösterilmiştin, ama İsraile gidip o Ağlama Duvarının önüne Hahamlarla fotoğraf çekip ayin yapmanın manası, anlamı neydi?

Onu yapmakla Türkiyeye ne kazandırdınız ve sizi oraya sürükleyen temel unsur neydi, ne içindi?

Kamuoyuna bu resminizi sunuyoruz ve siz de bu fotoğrafın temel nedenini, lütfen çıkıp kamuoyuna açıklayınız!..

İşte sevgili okurlar!

Türkiyenin hali pür melali ortada!

Nereye el atarsan atın, insanın elinde kalıyor..

çünkü, her yer döküldükçe de dökülüyor..

En derin sevgi saygılarımla...