İSTİBDAT TAHAKKÜMDÜR, KEYFİ MUAMELEDİR VE KUVVETLİNİN YANINDADIR! (IV)
Eklenme: 5/9/2020 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar.

Bu yazımızda Said-i Nursi Hazretlerinin tarihi bazı vecizeli hitabelerinden bahsedeceğiz.

Lemaat isimli risaleden dikkat çekici, özellikle günümüz açısından dinimizin birer mihenk taşı gibi; anlam ve önem içeren ifadelerinden söz edeceğiz!..

Herkes bundan hissesini ve dersini almalıdır diyerek, söze girelim!.

Üç günden beri yazımıza başlık olarak kullandığımız, tarihten ve günümüzden bir çok örnekler getirerek dile getirmeye çalıştığımız istibdadın ne kadar kirli bir anlayış olduğuna hepimiz mütali olduk

Ki dünkü sohbetimizde detaylandırmıştık istibdadın yıkıcı bir yönetim anlayışı içerdiğini!

çünkü, istibdat, bir tahakkümdür

Zulüm aletidir

Bu alet, her ne kadar bir silah olarak yönetimler tarafından siyaset adıyla tahakküm kurma adına kullanılıyorsa da o silahın namlusu, er ya da geç sabihini yok edecektir..

çünkü o siyasette, zulüm var, keyfiyet var, hak ve hukuk tanımazlık var!..

Ne insanidir, ne vicdanidir, ne de İslamidir..

çünkü gerçek siyaset, İslama dayalı siyasettir..

Kuranın hükümleri paralelinde yapılan siyaset; millidir ve milli iradenin hükmüne sahiptir!

***

Bu minvalde, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin tarihi bazı vecizelerine kulak verelim!..

Menfaati esas tutan siyaset canavardır...

Devam şöyle diyor Ustad

Menfaat üzere çarhı kurulmuş olan siyaset-i hazıra müfterisdir, canavardır.

Aç olan canavara karşı tahabbüp etsen, merhametini değil, iştihasını açarsın.

Sonra döner gelir; tırnağının, hem dişinin kirasını senden ister..

* * *

İşte, bakınız sevgili dostlar.

Üstad ne güzel veciz ifadelerle çok kapsamlı manayı bir cümleden çıkarıyor.

Nitekim Üstad şu sözleriyle mevzuuyu daha bir detaylandırıyor

Zaman olur ki zıd, zıddını saklarmış.

Lisan-ı siyasette lfz mnnın zıddıdır.

Adalet külhını zulmün başına geçirmiş.

Hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş.

Cihad ve hem ğazya, (düşmanla savaşmaya) bağy (isyan, taşkınlık) ismi takılmış.

Esaret-i hayvan, istibdad-ı şeytan, hürriyet nam verilmiş.

Zıdlarda emsal olmuş, suretlerde tebdül, isimlerde tekabül, makamlarda becyiş-i mekn.

* * *

Demek ki; en gerçek mürşid ve kurtuluş reçetemiz; İlim ve İmandır?

Zaten, iki kavram birbirinden ayrılamaz..

Biri diğerisiz, olamaz!.. Olsa; denir ya kör-topal olur..

Bunun için de; o büyük Üstad bakınız ne diyor?

Medeniyet sistemi bozuktu, hem muzırdı.

Tecrübe-i katiye bize bunu gösterdi.

Din hayatın hayatı, hem nuru, hem esası.

İhy-yı din ile olur şu milletin ihysı.

İslm bunu anladı.

Başka dinin aksine, dinimize temessük derecesi nisbeten milletin terakkisi.

İhmali nisbetinde idi Milletin tedennsi.

Tarih bir hakikat; ondan olmuş tensi.

Dallet vehmidir, mevti dehşetlendirir.

Mevt, tebdil-i cmedir, ya tahvil-i mekndır.

Sicinden bostana çıkar.

Kim hayatı isterse şehadet istemeli.

Şehidin hayatına Kurn işaret eder.

Sekertı tatmamış, herbir şehid kendini..

Hayy biliyor, görüyor.

Lkin yeni hayatı daha nezih buluyor.

Zanneder ki ölmemiş.

Meyyitlere nisbeti, dikkat et, şuna benzer:

İki adam rüyada leziz envına cmi güzel bahçede ikisi geziyorlar.

Biri rüya olduğunu bilir; lezzet almıyor.

Onu müferrah etmez; belki teessüf eder.

Öbürüsü biliyor ki lem-i yakazadır (uyanma dünyası) ; hakik lezzet alır, ona hakik olur.

Rüya misalin zılli, misal ise berzahın zılli olmuştur.

Ondan, onların düsturları birbirine benziyor.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Üstad Bediüzzaman bize ne güzel öğütler veriyor.

İslm Siyaseti Kendinden çıkmalı, Başkasına Vasıta Olmamalı.

Fırkacılık, Kulüpleri Tevhid-i Kulba Değil,Tefrik-i Kulba Sebeptir.

İstanbulun siyaseti, İspanyol nezlesi gibi, insana bulaşıyor; hem hezeyan devrini, ara sıra geçiriyor.

Bizans bir kafadır, fırkacılık cünunu. O, bizzat biresihmüteharrik değildir, bilvasıta dönüyor.

Kulağına Avrupa, tenvim ile uyutup, telkin ile üflüyor.

Burada oyun başlıyor.

Madem oradan geliyor; ya menfidir, ya müspet.

Menfi ise, harf gibi, gayrınmenfaatine, delleti ediyor, ihtiyr selboluyor.

Niyeti tesir etmez.

Müspet ise benziyor, bir mana-i ismye; bizzat eder nefsine, dellet ve hem hizmet; sonra vasıta olur.

Buradaki ihtilf, münharifen gidiyor; telki noktası da, vatanda bulunmuyor, hatta kürede de olmuyor.

İşte İslam dünyası da eğer kendi başına istiklalini İslamiyetten almazsa, istikbalini hiçbir zaman yakalayamaz.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar