KUR’AN, MU’CİZAT-I AHMEDİYE’NİN TA KENDİSİDİR!? (III)
Eklenme: 1/31/2024 12:00:00 AM

Sevgili okurlar.

Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim için Mucizat-ı Ahmediyedir dedik. Zira kendisi zaten bunu, açık ve aleni bir şekilde ayetler sıralayarak ifade ediyor.

İşte İsra suresinin 82. Ayeti.. İşte Yasin Suresinin 69. Ayeti.. Ve daha sayabileceğimiz nice ayetlerde bu hüküm mevcuttur

***

Bakınız, İsra suresi 82. Ayeti, mealen şöyle buyuruyor

Biz Kurandan, müminler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kuran, ancak zararını artırır.

***

Peki, Yasin suresi 69. Ayeti ne diyor? Mealen aynen şöyle buyuruyor;

Biz, o Peygambere şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kurandır.

***

çağımızın allamesi Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, her iki ayetle alakalı görüşüne baktığımızda, her şey sahih bir şekilde anlatılıyor...

Ne diyor büyük Üstad;

***

KURN-I HAKM ile felsefe ulmunun mahsul-ü hikmetlerini, ders-i ibretlerini, derece-i ilimlerini muvazene etmek istersen, şu gelecek sözlere dikkat et.

***

İşte, Kurn-ı Mucizül-Beynın, bütün kinattaki diyat namıyla yad olunan, harikulde ve birer mucize-i kudret olan mevcudat üstündeki det ve ülfet perdesini keskin beyanatıyla yırtıp, o hakaik-ı acibeyi zşuura açıp, nazar-ı ibretlerini celb edip, akıllara tükenmez bir hazine-i ulm açar.

***

Felsefe hikmeti ise, bütün harikulde olan mucizat-ı kudreti det perdesi içinde saklayıp cahilne ve lkaydne üstünde geçer. Yalnız harikuldelikten düşen ve intizam-ı hilkatten huruç eden ve keml-i fıtrattan sukut eden nadir fertleri nazar-ı dikkate arz eder, onları birer ibretli hikmet diye zşuura takdim eder.

***

Mesel, en cami bir mucize-i kudret olan insanın hilkatini (yaradılışını) di deyip lkaytlıkla bakar. Fakat insanın keml-i hilkatinden huruç etmiş, üç ayaklı yahut iki başlı bir insanı bir velvele-i istiğrabla nazar-ı ibrete teşhir eder.

***

Mesel, en ltif ve umum bir mucize-i rahmet olan, bütün yavruların hazine-i gaybdan muntazam işelerini di görüp küfran perdesini üstüne çeker. Fakat intizamdan şüzuz etmiş, kabilesinden cüda olmuş, yalnız olarak gurbete düşmüş, denizin altında olan bir böceğin bir yeşil yaprakla işesini görür, ondan tecell eden lütuf ve keremle bütün hzır balıkçıları ağlatmak ister.

***

İşte, Kurn-ı Kermin ilim ve hikmet ve marifet-i İlhiye cihetiyle servet ve gınsı; ve felsefenin ilim ve ibret ve marifet-i Sni cihetindeki fakr ve iflsını gör, ibret al!

İşte bu sırdandır ki, Kurn-ı Hakm, nihayetsiz parlak, yüksek hakikatleri cami olduğundan, şiirin hayaltından müstağnidir.

***

Evet, Kurn-ı Mucizül-Beyanın icaz derecesindeki keml-i nizam ve intizamı ve kitab-ı kinattaki intizmt-ı sanatı muntazam üslplarıyla tefsir ettikleri halde, manzum olmadığının diğer bir sebebi de budur ki:

yetlerinin her bir necmi, vezin kaydı altına girmeyip ta ekser yetlere bir nevi merkez olsun ve kardeşi olsun ve mbeynlerinde mevcut münasebet-i mneviyeye rabıta olmak için, o daire-i muhta içindeki yetlere birer hatt-ı münasebet teşkil etmesidir. Güya, serbest herbir yetin ekser yetlere bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü var. Kurn içinde binler Kurn bulunur ki, her bir meşrep sahibine birisini verir.

***

Nasıl ki Yirmi Beşinci Sözde beyan edildiği gibi, Sre-i İhls içinde, otuz altı Sre-i İhls miktarınca, herbiri zil-ecniha (çok kanatlı) olan altı cümlenin terkibatından müteşekkil bir hazine-i ilm-i tevhid bulunuyor ve tazammun ediyor.

***

Evet, nasıl ki semda olan intizamsız yıldızların sureten adem-i intizamı cihetiyle her bir yıldız, kayıt altına girmeyip her birisi ekser yıldızlara bir nevi merkez olarak daire-i muhtasındaki birer birer her bir yıldıza, mevcudat beynindeki nisbet-i hafiyeye işaret olarak, birer hatt-ı münasebet uzatıyor. Güya her bir tek yıldız, necm-i yet gibi, umum yıldızlara bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü vardır.

İşte, intizamsızlık içinde keml-i intizamı gör, ibret al.

Devamı yarın.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video