KUR’AN’DAN BAŞKA ÇARE ARAMAK MI?! (V)
Eklenme: 2/12/2024 12:00:00 AM

Sevgili okurlar

Haftanın ilk günü, sohbet serimizin de beşinci faslını bugün icra ediyoruz... Ve diyoruz ki; beşeriyetin yegne kurtuluş çaresi ve reçetesi, Kuran-ı Kerimdir... Huzuru, istikrarı, güveni, barışı, kardeşliği, birliği ve dirliği tesis edebilecek tek bir ilahi çaredir! Pek tabi ki maneviyatın da üstünlüğünü sağlayandır Hem fani dünya için hem de ebedi dünya için kurtuluşa erdiren, ilahi bir nizamnamedir!

***

Kuran-ı Kerim tüm müştemilatıyla, içerdiği tüm hükümler, yer alan tüm ayet-i kerimeler, beşeriyetin li menfaatine yöneliktir. Zerre-i miskal, tek bir harf bile insanlığın aleyhine değildir... İşte bundan dolayıdır ki hem Kuran-ı Kerim, hem de İslam limleri uyarmaktadır... Ey İslam lemi, Ey Müslümanlar sakın ola Kuran hükümlerine sırtınızı dönmeyin!

***

Eğer ki dönerseniz, eğer ki hükümlerini bünyede tutmaz ve yürürlüğe sokmaz iseniz bilin ki akıbetiniz meçhuldür.. Büyük bir uçuruma düşmektesiniz... Yani esfel-i safiline mahkum kalırsınız... Sen istediğin kadar kendi kendine lafızda kalarak, ben Müslümanım de ya da öyle görünmeye çalış Bilesin ki nafiledir Hiçbir şekilde hükmün yoktur!

***

Bu minvalde, Kurandan birçok ayet örnek verebiliriz!.. En bariz örnek, bir önceki hafta buradan paylaşmış olduğumuz Nisa suresinin, 65. Ayeti!.. Ayet bir bütünlük içerisinde, çok düşündürücüdür! Açık, net ve kuşku götürmez bir gerçekle haykırıyor, uyarıyor, Ey Müslüman kendine gel diyor İşte Ayet-i Kerimenin meali.

***

Ayet der ki;

Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.

***

İşte hakikat, işte sahih söylem! Başka da bir tutum, ifade ve beyan hiçbir şekilde beşerin inisiyatifinde değildir Ki olamaz da... çünkü Kuran, insanlığı imanın ve nurun yoluna davet ediyor İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)in yoluna davet ediyor. Ve diyor ki; Sen bu yola devam edersen kurtuluşa erersin. Eğer bu yola devam etmezsen, kendini boşlukta görmek zorundasın. Yani, rotanı değiştirirsen, tabiri caizse kaygan zemine mahkm kalırsın.

***

Sevgili okurlar

Nitekim, Maide suresinin 44, 45 ve 47. Ayetlerinin hükümleri de bu minvalde açık ve net şekilde beşeriyeti ikaz ediyor Evet, elimizde yüce ilahi kelam olan ve Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine vahiy olarak inmiş bulunan, Kuran-ı Kerim var iken. Ki bu Kuran, insanları huzura, güvene ve istikrara dayalı dizayn etmek istiyor Ki bu Kuran, insanları doğru yola yönlendirmek, toplumları kaygan zeminden uzak tutmak için vardır Ki bu Kuran haramı bıraktırmak, helali tanıtmak ve onunla yaşamını sürdürmek isteyen insanlığın, nurlu kapısıdır

***

Kuranın ana çizgileri ve ana hususu; insanları kötülüklerden alıkoymak, kıyamet gününde de cehennem ateşinden uzak tutmak için var olmuş bir hükümler silsilesidir. Bu hükümler silsilesi elbette ki Hz. Muhammed (S.A.V)in kalbi üzerine vahiy olarak inmiş olan Kuran-ı Kerimle kamildir... İnsanlık ancak ve ancak, Kuranla, Peygamber Efendimizin hadisleriyle hidayete erebilir... Aksi bir durum felakettir

***

İşte bugünkü İslam dünyasının hal-i pür melali, bu felaketin yaşandığına dair delildir... İslam ülkeleri, Kurana sırtını çevirmiştir Dev ülkeler ve milletler iken, bugün her alanda cüceleşmişlerdir Küçüldükçe küçülmüş! Siyonizme, emperyalizme boyun eğici duruma gelmiştir Korkunç ve vahim şekilde; kurtuluşu da bu küfür dünyasından beklemektedir

***

Hal-i lem meydanda. Bir Osmanlı devleti ki 624 sene boyunca hükümran oldu yeryüzüne! Tümüyle Kuranın gölgesinde bu hükümranlığını sağlayabilmiştir... Kurana sımsıkı sarılarak bu başarıyı elde etmiştir. Ne zaman ki İslam ümmeti Kuran hükümlerine sırtını döndü, Kuran da onlara sırtını döndü, işte o zaman insanlık küçüldükçe küçüldü.

***

Mevcut hal hiç de iyi bir hal değil Akıbet meçhulü gösteriyor Duamız ve beklentimiz şudur ki böylesine bir halden Allah İslam ümmetini korusun, kollasın ve uzak tutsun. Hiç kuşkusuz ki İslam dünyası da gaflet ve dalalet uykusundan artık uyanmalıdır, iman meşalesini eline alıp, Kuranın hükümlerini, Peygamber Efendimizin rehberliğinde, dirilişe sokmalıdır

Demem o ki; Kuranın içeriği ne ise İslam ümmeti kesinlikle onu tavizsiz ve firesiz şekilde bünyesinde tatbik etmelidir... Ona uymalıdır, onu yaşamalıdır. Kuranın hükmü İslam toplumlarının içinde yürürlükte olması gerekir. Hem de kesintisiz yürürlükte olması gerekir. Aksi takdirde gösterilen çaba boşunadır. Hal-i durum havanda su dövmenin ötesine gitmez!

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video