MÜKEMMEL VE YARARLI BİR İNSAN VARLIĞI SÖZ KONUSUYSA!
Eklenme: 4/17/2019 12:00:00 AM

Evet, sevgili okurlar...

Eğer ki, çağdaş medeni bir dünyanın varlığından söz edilecekse, yani mükemmel ve insanlığın bütünlüğünü sağlayabilecek insanlığın varlığından bahsedilecekse, bunun reçetesi ve şifa yolu mükemmel bir İslamın varlığıyla mümkündür

Ana mekanizma budur!

Hiç şüphesiz ki, İnsaniyet-i Kbra denilen en yüksek mertebede yürüyen insanlık, İslamla bütünleşir!

İslamsız bir insanlık, vahşettir, dalalettir, gaflettir, yağmacılıktır, hırsızlıktır, haram yemektir, katil olmaktır vs. vs.

Aklınıza neler geliyorsa? Say sayabildiğin kadar?

İslam dışı yaşayan insanlığın varlığı bu kirlenmeden çıkıyor.

Bu itibarla yüce kitabımız Kuran bunu vurguluyor.

İnsaniyet-i Kbra denilen Ahsen-i Takvimi bize anlatıyor, bildiriyor.

Onun tersi ise Esfelis-Safilindir.

Cehennemin en derin çukuruna yuvarlanmaktır..

O insan, ruhsuz bir insan iskeletinden ibarettir.

Bu da gerçekten zarar verir.

Hal-i lem meydanda.

Maalesef bütün dünya keferetül fecereleri, yani haçlı emperyalist ve Siyon odaklar, İslam dünyasının içine gizliden gizliye girmiş, eğitim camiasını ele geçirmiştir.

Ruhsuz bir siyaset camiasını oluşturmuştur.

Başlarına da Suudi Arabistan Prensi Muhammed ibn Selmanlar gibi, Mısırdaki Trumpın kölesi durumunda olan darbeci Sisiler gibi, Libya darbesi, Tunus ve son olarak Sudan darbesinin başındakiler gibi piyonlar vardır

Bunlar tamamıyla Amerikanın derinliğinden kumanda edilmiş görüntülerdir

Allah korusun çevreyi biraz daha genişletebilirler.

İşte Türkiyenin varlığı onları oldukça rahatsız ediyor.

Ama Türkiye de bunun bilincinde olmalıdır.

Özellikle 16 yıldan beri iktidarda bulunan AK Parti ve AK Partiyi inşa eden, ruh veren, canlandıran, uzun ömür yaşatmaya çaba gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

Ama her nedense son yerel seçimlerde partinin önemli şehirlerimizde eksiye geçmesi ve 15-16 günden beri İstanbul gibi büyük bir kentin seçimlerinin varlığına gölge düşürülmesi; hiçte küçümsenecek bir hadise değildir...

Hele ki, Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı ve TBMM eski Başkanı Binali Yıldırımın İstanbul seçimi murdar olmuştur demesi, gerçekten çok düşündürücüdür.

AK Partinin ciddiyetine, uzun ömürlü yaşamına ve 16 yıldan beri halkla iç içe olan Recep Tayyip Erdoğanın partisine, yerel seçimlerde alınan sonuç yakışmadığı gibi, akla birçok şeyide getirmiyor değil?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimden sonraki yaptığı bazı konuşmalarında kabahati millette değil, kendimizde aramamız lazım demesi ve 26 Nisanda Kızılcahamamda kampa girecek olması, önemli bazı istişareler yapılması, yukarıda saydıklarımızın gerçekçiliğinin bir ifadesi olsa gerek...

çünkü, yerel seçimlerdeki halkın az teveccüh göstermesi Erdoğanın dikkatini çekmiştir.

Bu itibarla büyük bir arayış içerisinde girmektedir

Bunun nedenlerini öğrenmek için sık sık istişarelerde bulunuyor..

Bize göre fazla uzağa gitmeye gerek yok.

AK Parti olarak herkes dizginini serbest bırakmış, ağzı olan konuşuyor misali rastgele konuşan çok, ancak iş yapan yok.

Bunu da sıralamak gerekirse, üç beş madde halinde bazı gerçekler dile getirilebilinir.

Örneğin; AK Partinin yıllardan beri bunca milletin teveccühüne mazhar olup, milletin dayanak noktası olarak bilinen bir partiye ne oluyor da Cumhur ittifakı adı altında yıllardan beri iktidar yüzü görmeyen MHPnin yanına yanaşıyor?

Ve Cumhur ittifakı adı altında cumhurun hiç haberi olmadan kendi aralarında milli bekanın varlığı için deyip tutturması

Bunlar, yanlış bir siyasettir.

Zira AK Partinin o gücü milli ve yerli güçten gelmektedir!

Millete bağlı kalındığı müddetçe, o güç tez be tez erimez.. Bu gerçeği anlamalılar

Ama heyhat!

Ne yazık ki bu hakikatler görmezlikten gelindi.

AK Parti ne hazindir ki, 1999lu yıllarda yani 28 Şubat dönemindeki üçlü koalisyonun baş yaveri durumunda olan Bahçelinin himmetine sığındı...

Nitekim seçim sürecinde Cumhurbaşkanının Doğu ve Güneydoğu Anadolu hakkında kullandığı bazı ifadeler MHP üslubu olması münasebetiyle, bize göre AK Partinin temel felsefesiyle uyuşmadı.

Birincisi; Halkı, Kürdistan bölgesiyle suçlamaları, hayali Kürdistan kurmak isteyenler varsa, Türkiyede böyle bir gerçek yoktur, isteyen Kuzey Iraka gidebilir sözlerini sık sık kullanılması

Bu söylem, partinin hanesine bir eksi yazılmasına sebep oldu..

İkincisi: Aile, çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının süresiz nafaka politikasının ne kadar yanlış olduğu, ne kadar tutarsız ve antidemokratik olduğu halkın dikkatinden kaçmamıştır..

Üç: Yine aynı bakanlığın bünyesinde aileyi körleştiren, aile varlığını tehlikeye sokan, karı-koca arasındaki herhangi bir değişik düşünce meydana gelirken, kadının beyanı esastır sloganının yasallaştırılması, nice nice ailelerin dağılışına neden olduğu, tartışılmazdır..

Dört: Partinin bünyesindeki samimi AK Partili olmayıp, sadece iktidarın nimetlerinden faydalanmak üzere nice rantiyeci, kişisel egosuna düşkün kimlikleri partinin kilit noktalarına getirip söz sahibi etmeleri.

Özellikle Güneydoğu Anadoluda, özellikle Diyarbakırda ne idüğü belirsiz bazı devşirmelerin arka planda gizlenip, partiyi kumanda etmeleri.

İşte tüm bunlar, AK Partinin geldiği nokta açısından, çok önemli etkenlerdir.

Bize göre Kızılcahamamdaki eğitim ve danışmadan ibaret Şura toplantısında bunların hepsinin gözden geçirilmesi gerekir.

En derin saygı ve sevgilerimle.