TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?! (VI)
Eklenme: 2/22/2024 12:00:00 AM

Yazı serimiz devam ediyor... Başlıktaki ifademize yanıt arıyoruz ve bekliyoruz... Amma velkin samimiyet karinesi içerisinde cevap veren yok... Biz de cevap alana kadar, ahaliyi de dilimizin döndüğü, kalemimizin yazdığı, fikri özgürlüğün el verdiği çizgiye kadar; soracağım ve sormaya da devam edeceğiz. Kendimize göre de yanıt noktasında gerekçeler ortaya koyacağız bizi bu hale getiren etkenlerle alakalı

***

Diyoruz ki;

Türkiye 1,5 asırdır hedef ve istikamet noktasında, milli ve yerli bir duruş sergilemiş değildir... Dağınık bir yol seyri içerisinde.? Ne denge ne de denetlemeye sahip Belirsizlikler içerisinde, sürekli manevi bir kayıp yaşıyor... Ki aynı paralelde, sosyoekonomik yönde de erozyonlar yaşar haldeyiz... Ki hal-i alem orta yerde seyrediyor Kaldı ki Türkiyenin bu hal-i perişanlığı kadar İslam dünyası da aynı girdabın içerisinde!

***

çünkü! Ne Türkiye ve ne de İslam ülkeleri, Kuran-ı Kerimin fili hkimiyetini bünyelerinde yaşatmıyorlar... Hep beşer fikriyatla, meşguller... İnanç noktasında, sadece laftalar, sözdedirler Öze dönük değiller... Ayetleri telaffuz ediyorlar, sevap kazanıyoruz diyorlar. Ama hükmünü icra etmiyorlar... Etme gibi bir gayrette sarf edilmiyor

***

Ve bu gaflet ve delalet hali İslama ve İslam medeniyetine hasım olan, şer güçlerin iştahını kabartıyor... İşte dev düşman ABD Onun yavrusu İsrail Ve bir bütünlük içerisinde küfür dünyası, yekvücut şekilde İslama karşı enva-i şeytani planlar sergiliyorlar Bu Kuran düşmanları İslam dünyasında Kuranın hkimiyetinin varlığını dün olduğu gibi bugün de istemiyorlar

***

çünkü biliyorlar ki Kuran hükümleri hkimiyet alırsa, İslam dünyası ümmet şiarıyla bir bütünlük kazanır. Tıpkı, tarihteki Selçuklu ve Osmanlılar gibi, yeryüzüne hükümran olur... Onun için de içeriden ve dışarıdan sürekli İslam ülkelerinin içerisine ifsadı zerk ediyorlar? Dil, ırk, mezhep, ekonomik ve sosyal, siyasal, ideolojik noktada, toplumsal zehirlemede bulunuyorlar

***

Eğer ki İslam coğrafyasında Kuran-ı Kerimin hükmü yönetimlerde yer almış olsaydı, iyilikler çoğalır, kötülükler azalırdı... Bir örnek vermek gerekirse... Ekonomik alanda verelim, örneğimizi Faiz denilen sosyal yıkıma neden olan, küfrü ve haramı körükleyen sinsilik olmazdı. Ama bütün küfür dünyası faiz sistemi üzerine kurulu... Onun üzerinde yürüyor.

***

Yer küresinin neresinden söz ederseniz edin; ne hazin ki emr-i maruf yürürlükte değildir. Ki nehy-i anil münker de aynı şekilde. Ne emr-i maruf hkimiyeti söz konusudur, ne de nehy-i anil münker var... Kötülükleri ortadan kaldırma gibi bir irade yok

***

Hiç kuşkusuz ki İslamın ana kökeni de bunu emrediyor. İşte, Kuran-ı Kerimin l-i İmrn suresinin 104. Ayeti bunu bize açıkça ifade etmektedir Ayet der ki; Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.

***

İşte, Kuranın ana gerçeği de budur İslam ümmetinin uzun ömürlü yaşama şansı ancak bunları ikmal etmesiyle mümkündür. İnsanların getirmiş olduğu vazi kanunlarla insanlık huzur bulamaz, barış bulamaz, ekonomiyi de sağlıklı elde edemez!

***

Kaldı ki Allahın koymuş olduğu kanunlar vazi kanunlar değildir. Bir teki dahi insanlar tarafından icra edilmemiştir. Hepsi, Allahın kanunlarıdır, ilahi bir sistemi emretmektedir... Toplumlar bu ilahi sistemden uzak durdukları zaman, gaflet ve dalalet çukuruna yuvarlanırlar Huzuru, güveni, istikrarı elde edemezler...

***

Emri bil maruf, nehyi anil münker! Öyle bir topluluk olmalısınız ki iyiliği çoğaltacaksınız, kötülükleri de ortadan kaldıracaksınız! Peki bugün yer yüzünde bu vaki mi? Ya da İslam ülkeleri, Türkiyemiz dahil olmak üzere, Kuran-ı Kerimde geçen bu hükmü yerine getiriyor mu? Maalesef, hayır der noktadayız

***

Laf var ama icraat yok Kuranın sadece lafzını okumakla yetiniyoruz Hele ki Ramazan aylarında cüz okumakla, hatim indirmekle, ölülerin ruhlarına hatim devretmekle yetiniyoruz Ki bazı hafızlarımız var, bu işi ticari sektöre döndürmüş Bol miktarda milletin cebine girip okudukları Kuran karşılığında para alıyorlar...

***

Böylesi bir anlayış, böylesi bir inanış İslamın hiçbir yerinde vaki değildir Kabul görmüş hiç değildir... Ne Kuran-ı Kerimde ne de fıkıh kitaplarında rıza gösterilmiş değil böylesi bir anlayışa?!

***

Parayla okunan Kuran sahibini çarpar. Ne okuyana ne de okutana hiçbir faydası olmaz. Kimse kimseyi kandırmasın. Hiçbir ibadet para karşılığında yapılmaz. Maneviyatın ticareti olmaz... Bu itibarla şimdiden herkesi uyarıyoruz. Kuran parayla okunmaz. Hatim, cüz vs. parayla devredilmez. Alınan para haramdır. Veren de alan da günahkr olur.

***

Bakınız, mübarek Ramazan ayına erişmek üzereyiz. Acizane ilmi değerlere dayanarak bunu söylüyoruz. Fıkhi meselelerdir bunlar. İnanmıyorsanız eğer ibn-i Abidin kitabını okuyabiliyorsanız, okuyun da görün nasıl da uyarıyor?

***

Herkes okusun ve okutsun. Kimse boşuna para kimseye vermesin. Camilerde mukabele karşılığında toplanan paralar da haramdır. İbadet parayla yapılmaz, yapan da yaptıran da günahkr olur veren de alan da günahkr olur. O parayı yemek de haramdır. En önemli fıkhi mesele budur.

***

Tekraren diyoruz; evet, Ramazan geliyor, bilesiniz ki ibadetler parayla yapılmaz Kuran da parayla okunmaz. Okunsa da bir sevap dahi alınamaz. Bu itibarla biz de diyoruz ki Müslümanlar olarak Kuranın ana hükümlerine sarılıp onu icra etmemiz gerekir Kuran, her satırıyla haykırıyor ümmetine diyor ki; beni icra et, kanunlarımı hükümran kıl, ona göre yaşa, ibadetini bana göre yap!

En derin saygı ve sevgilerimle.

Failed to load the video