TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR..?! (V)
Eklenme: 12/13/2019 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar!

Türkiyede Neler Oluyor? başlıklı yazımızın bugün de, beşinci günündeyiz.

Türkiyede olup bitenlerin diyebiliriz ki yüzde 90ı kesinlikle milli irade dışında cereyan etmektedir

Milli ruhu bünyesinde taşımayan, tamamıyla emperyalist Haçlı ve Siyonist dünyasının gizli talimat ve direktifleriyle projelendirilmiş uygulamalardır

Ve bu uygulamalar millete rağmen millete adeta dikte edilerek, uygulanmaktadır.

Nitekim, Bakanlıklarımızın bünyesinde elle tutulur, gözle görülür milli irade ruhunu hiçe sayan, antidemokratik hukuk dışı keyfiliklere dayalı iş ve işlemler yapılmaktadır..

Kimden sorarsanız sorun, size vereceği cevap şudur nerde milli irade ruhu?

Tabi, keyfiliğe ve ranta dayalı rastgele işlerin çoğunluğu hangi bakanlıkta yapılıyor, ya da yapılmıyor diye bir veriye, hükme sahip olmadığımız gibi de; diyemeyiz de!.

Ancak, Bakanlıkların bünyesindeki eksiler ve artılar neyse, dün olduğu gibi bugün de devam edegelmektedir.

Tek kelimeyle; milli değiller

Var olan, zulümdür, manevi işkencedir, yolsuzluktur, usulsüzlüktür, sebepsiz yere birilerine para kazandırmaktır.

Hal böyle olunca da, doğal olarak karşımıza haram ile helali birbirinden ayırt edemeyen bir tablo çıkmaktadır..

Ne yazık ki, haram yeme işlemleri daha zevk verici, daha tatlı olunca aldatıcı istek ve arzular kişileri cezbedip, bu tarafa daha fazla yönelmelerine neden oluyor?..

çünkü milli ruh paralelinde uygulanmayan, işlenmeyen ne varsa, hem devlete, hem millete, hem ülkeye çok büyük zarar vermektedir.

Adalet ve Hukuk dışı olan yapılandırmalar, hele hele devlet eliyle, yani devletin vermiş olduğu meşruiyetle gerçekleşiyorsa, buda apayrı bir garabettin yaşanmasına neden oluyor?

Ekonomiksel sıkıntılar başta üzere, siyasetteki dejenerazyon, tahribat, ahlaki çöküntüler, kargaşa, terör, uyuşturucu, fuhuş, hırsızlık, cinayetler zinciri ve sonuç itibariyle tüm bu olumsuzlukların bedelini içeren ağır fatura yinede Millete kesiliyor..

Ve millit bedel ödüyor..

Ama yine de Allaha şükür edelim ki insanlık dışı olarak bu yapılan gayri meşru olayların silsilesi karşısında, ülkemiz ve millet birilerinin yüzü suyu hürmetine hala da ayaktadır.

Milletin, yani Müslüman bir toplum olmakla beraber halkın, İslam dışı küfür sistemlerine bağlı kalmalarındaki nedeni, derinden derine düşünmeleri lazım.

Öyle bir düşünmeleri gerekir ki hiç şüphesiz bugünün yarını vardır, bu hayatın sonunda ölüm vardır..

Netice itibariyle huzuru ilahi vardır

Yüksek mahkemede insanların yaptıklarına dair, sorgulanma vardır.

Ne mutlu o kimselere ki; o sorgulamayı rahatlıkla geçsin, cennete doğru giden yoldan gitme şansını yakalayabilsin!

Aksi takdirde İnsanoğluna o gün için; İla cehenneme zumara denilir

Yani kafile kafile buyurun cehenneme deme günü de vardır.

***

Evet sevgili okurlar!

Bakınız!

Yazılı ve görsel medyada son iki günden beri Nobel Ödülü ucubesininin kime ve ne diye verildiğini, okuyoruz ve izliyoruz.

Yazılı bir medyanın dünkü manşetinde çıkan bir haber gerçekten pür dikkat çekiciydi

Manşetin içeriğinden, Türkiyenin ders alması lazım, ibret alması lazım, yeniden tarihine göz atması lazım.

Ama heyhat!

Ne yazık ki hiç de öyle değildir.

Kim kime, dum duma

Hükmen bana ne demek nerdeyse herkesin tercihi olmuştur.

**

Bakınız haber aynen şöyledir:

Haçlı Nobel Komitesi, Barış yanlılarını değil, katliamcıları ödüllendiriyor.

SOYKIRIM YAPAN NOBELİ KAPIYOR

İsveçli bir silah tüccarının vasiyeti üzerine İsveç Kraliyet Ailesi tarafından her yıl verilen Nobel ödüllerinin, eli kanlı katiller ya da soykırım yandaşlarına verilmesi dikkat çekiyor.

Son ödülün Sırp soykırımını savunan Handkeye verilmesi geçmişte; Siyonist katliamcılar İshak Rabin ile Şimon Perese, Irakı yerle bir eden Barack Obamaya, Arakanda soykırıma göz yuman Myanmarlı Aung San Suu çiye ve tarihi insanlık suçlarıyla dolu ABye verilen ödülleri akıllara getirdi

***

Evet sevgili okurlar!

Gerçekten bu habere pür dikkatle bakmak lazım.

Haber, ibretnuma ders çıkarılması gereken bir içeriğe sahip!..

Biz nereden yürüyoruz, Batı dünyası nereden yürüyor?

Adamlar gerçekten tarihini unutmuyorlar?..

İslama karşı düşmanlıklarını her gün biraz daha pekiştirmek üzere birbiriyle kenetleniyorlar.

Bizler, İslam çoğrafyasındaki Müslümanlar İslama bağlılığımızı ciddiyete göstermediğimiz için, sadece isimden ve şekilden ibaret olma halimizi, onlar fırsata çevirerek, habire bizi içten vurmaktadırlar

Ne tarihimize, ne değerlerimize, ne abaecdatımıza, ne de iman ettiğimiz Kuran-ı Kerime bakmıyoruz

Sanki bizleri köreltmişler..

Diyeceksiniz ki, baksak dahi hangi yüzle o tarihe, o ecdada bakabiliriz ki

çünkü onları tamamiyle sarıp-sarmalayıp çöplüğe atmış durumdayız!.

***

Sanırım ki, o ecdad böylesi nankör mirasyedi evlatlarının olacağını düşünmemiştir..

Binlerce yıllık ömre sahip bir tarimiz var iken, ne yazık ki nankör mirasyedi evlatlar tarihi, 1923ten sonraki tarih olarak görmektedir Ondan sonraki tarihi görmüyor.. Sanki, Türkiyenin Müslüman bir ümmetin tarihi diye bir şey yokmiş gibi!

Varsa yoksa, Cumhuriyet sonrası..

O kahraman Selçuklu, Sünni devleti ile Osmanlı devletinin bin yıllık tarihi gözardı ediliyor

Ne yazık ki, zihinlerde de sıfırlamıştır

Hiç görünmüyor, görünse de alaylıca bakıp geçiliyor

çünkü, Milli Eğitimin mufredatında yer alan ders kitaplarında bu geçmiş, kahraman ecdadlarımızın dünyaya verdikleri ders-i ibretler yer almadığı gibi, farklı argümanlar kullanılarak unuturuluyor

Hiç olmamış gibi

Varsa yoksa, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Türkiye Türkiye olmuştur.

Tarih varsa odur, coğrafya varsa da 3 milyon 700 bin kilometrekare değil de, sadece 770 bin kilometrekarelik bir coğrafyaya sahibiz gibi aldatmacalarla kendimizi avutuyoruz.

Gerçekten sormak lazım!

Bu halimiz bizi nereye götürüyor?

Bakınız, Efendimiz (S.A.V.) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor:

Eğer kundaktaki süt emen masum günahsız bebelerin yüzü suyu hürmeti olmasa, çöllerde otlanan masum hayvanların yüzü suyu hürmeti olmasa, içimizdeki belleri bükülmüş yaşlı insanların duaları olmazsa kesintisiz olarak Allahın size vereceği belalar, musibetler ve fitneler başınızdan eksik olmayacaktı.

Ama bu masum üç ana unsur içinizde var olduğu müddetçe yine Allah sizi geçici de olsa korur anlamını taşıyor bu hadisi şerif.

Tüm bunlara rağmen Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin dediği gibi:

Mevl Görelim Neyler, Neylerse Güzel Eylersöylemiyle kendimizi teselli edelim

En derin sevgi ve saygılarımla

Hayırlı Cumalar