VİRÜSÜ ÜRETEN VİRÜS!!! (IV)
Eklenme: 4/3/2020 12:00:00 AM

Evet sevgili okurlar!

Virüsü üreten virüs başlıklı yazı serimize bugün de devam ediyoruz.

Bize göre muasır cahiliye dönemi olan yani çağdaş cahiliye devrinde yaşayan yuvarlak yer küremiz ne yazık ki kendi elleriyle inşa ettiği yönetimsel anlayışın belasıyla, yüz yüzedir...

Hele ki, İslam dünyası...

Tarihini, kültürünü, kitabını, Peygamberini, bütün mukaddesatını inkar etmiş bir halde...

İman ve inancından saparak, tabiri caizse herşeyini yitirmiş vaziyette...

İşte bu hal-i vaziyetini de, ballandıra, ballandıra, Cağdaş Muasır Medeniyete bağlamaktadır...

Ama ne medeniyet...

Her yönüyle, cehaleti fışkırtan bir medeniyet...

Aldatıcı küfür sistemlerini ön plana alan bir medeniyet..

Kendince boyatıp makyajlandırıyor...

Eşitsizliği de, hukuksuzluğu da, adaletsizliği de demokrasi denilen kavramın harmanında yeşerterek, yer küresine enjekte ediyor...

Tarihin en iğrenç işlenen insanlık suçunu çağdaşlık kisvesi altında; medeniyet olarak insanlığa sunmaktadır...

İşte bu anlayış yer küresinin her karış toprağını, titrettiği gibi insanlık için büyük bir zulümdür..

Hiç kuşkusuz ki, insanlığın yarınları için de vahim bir tehlike arz etmektedir...

Bize göre işlenen ve işletilmesine devam edilen bu insanlık suçunun elbette ki, cezası olacak ve kimsenin yanına da kar kalmayacaktır...

çünkü bu Allahın vaadidir, misakıdır, sözleşmesidir.

Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim...

Ki o yüce peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.)..

İnsanlığı büyük badirelerden kurtarmak için zaman zaman ve sık sık büyük mesajlar vererek uyarmıştır...

Müjdeleyici, uyarıcı bir peygamber olarak, Hz. Muhammede Allahu Teala görev vermiştir.

İnsanlık için gönderilen bu yüce Peygamber, elbette ki getirdiklerinin tümüne insanoğlu uymak zorundadır...

Nitekim, ona fiilen uyanlara da Mumin denir...

Ancak, uymayanlara, yani inanmayanlara daKafir denir.

Şekli olarak uyup da haddi zatında tam tersine yol gidenlere de Münafık denir.

İşte bu üç yaşam biçimiyle birleşen insanlık dünyası, yani Mumin, Kafir ve Münafık...

Ki hangisi galip gelirse, ilahi kanun o paralelde muamele gösterir...

Bunun için inanan bir ümmet gerçek manada ümmet olduğu zaman Cenab-ı Allah onu yerel ve semavi afetlerden, belalardan, her daim korur ve korumuştur.

Fitneden ve felaketlerden muhafaza etmiştir.

Küfür dünyasının şiddetlerine karşı da daima dimdik ayakta kalmasını sağlamıştır...

Emperyalist haçlı ve Siyonist dünya ile her daim savaşagelmiş ve zafer hep ümmet şiarıyla yaşayanların olmuştur...

Ki yakın İslam tarihi buna şahittir.

Ama tam tersine İslamdan sapan, inhiraf eden, dinden dönen batı emperyalizmin hayranlığı ile kendini adayan bir İslam dünyası da, düşünülemez ve kabul görülemez...

Ki böylesi bir dünya için, İslam tanımı takma isimden ibaret olur...

Yani, makyajlı...

Bize göre, böylesi bir dünya çok daha büyük badirelere, felaketlere, müstahak olur...

çünkü, münafıklığı benimseyen bir medeniyet söz konusu!...

Ki bu medeniyet, Allahu Telya meydan okumadır..

Allaha karşı meydan okuyan da hiçbir zaman kendi geleceğini temin edemez...

Bilakis kainat içerisinde görünmeyen Allahın ordularıyla hükmen savaşmış olur ki; onlar için beklenen felaketler de kaçınılmazdır.

Ya Korona Virüsü olur, ya savaş olur, ya diğer hastalıklar olur veya ekonomiksel sıkıntı olur..

İlla ki, büyük bir felaketle karşılaşırlar...

Nitekim insanlık zaman zaman hep bunu yaşayagelmiştir.

***

İşte, Kuran-ı Kerimde yer alan Müdessir Süresi..

Bu minvalde bizleri uyarıyor...

Dünkü sohbetimizde de sizinle paylaştığım gibi Surenin ilk ayeti, bize şunları hatırlatıyor...

Ey örtüsüne bürünen!

Kalk ve uyar!

Sadece rabbinin büyüklüğünü dile getir.

Elbiseni tertemiz tut.

Her türlü pislikten uzak dur.

Hz Muhammed (S.A.V.)e vahiy olarak gönderilen bu mesaj rastgele değildir.

Mefhumu muhalifi şudur ki;

Ey insanlık dünyası pisliklerden kendini arındırmadığın müddetçe karşılığını göreceğinden hiç şüphen olmasın...

Bakınız, Fetih Suresinin 4üncü ayetinin son bölümünde, Cenab-ı Allahın göklerde ve yerlerde ordularının var olduğunu emretmektedir.

Keza aynı surenin 8inci ayeti ise yine aynı tarzda...

Ve lillahil cünudud semavit vel ard

Kesinlikle göklerde ve yerlerde Allahın orduları vardır. Yüce Allah hem azizdir, yücedir, hem hakimdir, yaptığı her şeyi yerinde yapar, hikmetlerle dolu işlemlerini gerçekleştirir...

Demek ki, yer yüzünde boşu boşuna, rastgele hiçbir şey olmuyor.

O yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.)e şöyle buyuruyor:

Biz seni insanlara şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Artık buna göre insanlık kendine çekidüzen vermelidir.

Bunun tam tersini düşünen zındıka cereyanları, insanları putlaştırarak, ilahlaştırmakla gerçek yoldan saptıran gizli güçler mutlaka hak ettiklerini göreceklerdir?..

Ama ne yazık ki bilerek veya bilmeyerek onlara uyanlar da nasibini almaktan uzak kalmayacaklardır.

***

Evet.. Korona Virüsü dedik.

Kelime itibariyle tıbbi tespitlere göre insanın vücut bakımsızlığı nedeniyle üreme yapan pisliklerden oluşmaktadır..

Elle tutulmayan, gözle görülmeyen kirli bakterilerin varlığı bulaşıcı hastalığa neden olmaktadır.

Tarih boyunca tıp ilminin bir numaralı filozofu olan büyük ilim adamı İbn-i Sinanın dahi şöyle tespitleri olmuştur.

Bir kişiye bulaşan bu hastalık yalnız o bir kişiyle kalmaz, o bir kişiden yüz kişiye kadar bulaşabilir...

Böylesi tehlike saçan hastalıklardan Cenab-ı Allah bizleri, inananları ve masum insanları korusun....

Ama hak eden fitne unsurları üreten sistemleri, rejimlerin hak ettiklerini versin diye de dua ediyoruz.

Aslında bu hastalık insanların başına bela olmuş bir veba tehlikesi olduğu kadar, gerçek manada insanlığı ve tüm toplumları kendi hegemonyasına alan yeryüzündeki, zalim rejimler vardır...

Nice zalim rejimlerin zulmüyle cesaret alan en büyük tehlike kaynağı o düzenlerdir, o sistemlerdir, o rejimlerdir ve onların uygulayıcılarıdır.

Dünyanın neresinde olursa olsun, insanoğlu üzerine hakimiyetini sürdürmek isteyen zalim unsurların varlığı bize göre Korona Virüsünün dik alasıdır ve temel unsurlarıdır.

En derin sevgi ve saygılarımla

Hayırlı Cumalar