Rusya’nın Ukrayna İşgali ve Sistem Krizi
Eklenme: 4/5/2022 12:00:00 AM

Sembolik Kurumları Harekete Geçirebilmeye İlişkin Farklı Senaryolar

İkinci Dünya Savaşından sonra dünya uluslararası hukukun en nitelikli ihlali ile karşı karşıya kalmaktadır.

Uluslararası barış ve güvenliği korumak için yetkilendirilmiş olan Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyelerinden biri olan Rusya, 24 Şubat 2022 tarihinde bağımsız ve egemen bir devlet olan Ukraynaya yönelik tam ölçekli bir işgal başlatmıştır.

Bununla da Rusya uluslararası hukukun en temel ilkeleri olan iç işlerine müdahale yasağı, toprak bütünlüğü, devletlerin egemen eşitliği ilkeleri ile jus cogens (buyruk kurallar) kural niteliğinde olan kuvvet kullanma yasağını açık bir şekilde ihlal etmiştir.Rusyanın BMGKnin daimi üyesi olması, bu işgalin esasında bir sistem krizi olduğuna işaret etmektedir.

Zira Ukrayna da dhil 193 devlet BM üyesidir ve bu devletler kendi güvenliklerinin sağlanması yetkisini BM ana organlarından biri olan Güvenlik Konseyine devretmişlerdir. Bugün gelinen noktada ise dünya kendi güvenliklerini sağlamakla görevlendirilmiş olan BMGKnin daimi üyelerinden biri olan Rusyanın Ukraynayı işgalini izlemektedir.

Rusya, işgaline meşru bir zemin kazandırmak amacıyla Ukraynanın Batıya ve NATOya gittikçe yaklaşıyor olmasını ve bundan dolayı Rusyanın güvenliğinin tehlike altında olduğu gerekçesini öne sürmektedir.

Ayrıca, Batı ve NATOyu bu güçlerin Rusyayı kendi sınırlarına kapatmak istediğini ifade etmektedir. Rusyanın bir diğer gerekçesi Batı ülkelerinin Ukraynanın iç işlerine müdahale ederek Rusya karıştı güçleri iktidara getirmesidir. Ayrıca Rusya, Ukrayna hükümetinin antidemokratik olduğunu ve insan hakları ihlalleri yaptıklarını hatta ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin, Rusya sınırında nükleer silah sahibi bir Ukrayna oluşturmaya çalıştıkları gibi iddiaları öne sürmüştür.

Rusyanın yukarıda aktardığımız sözde meşru gerekçeleri ve ardından başlattığı işgalini özel operasyon olarak adlandırmasının iki nedeni olabilir.

Bunlardan ilki gerçekleştirdiği saldırının kuvvet kullanma yasağına aykırı olmadığı ve meşru savunma hakkına dayandığı algısını oluşturmaktır.

Rusyanın diğer bir nedeni ise uluslararası hukuk bağlamında bir savaş olmadığını gösterme çabasıdır.

Zira uluslararası hukuk bağlamından olmayan bir savaşa uluslararası insancıl hukukta uygulanamayacaktır. Ancak uygulanan günümüz uluslararası hukukuna göre, iki devlet arasında devam eden yoğun ve etkin silahlı çatışmalar, taraflar aksini iddia etmedikçe uluslararası nitelikte bir savaştır. Diğer bir ifadeyle çatışan taraflardan biri ya da her ikisi çatışmaların savaş olmadığına yönelik bir açıklama yapmadığı sürece çatışmalar mevcut uluslararası hukuka göre savaş olarak kabul edilecektir. Ayrıca günümüz uluslararası hukuku bir çatışmanın savaş olarak kabul edilebilmesi için savaş ilanına da gerek duymamaktadır. Dolayısıyla Rusyanın Ukraynaya yönelik işgali kuvvet kullanma yasağının açık bir ihlalini teşkil etmektedir ve bu bağlamda uluslararası insancıl hukukun tüm kuralları bu işgal bakımından uygulanabilmektedir.

Rusyanın işgalinin en önemli nedenlerinden biri de Güvenlik Konseyi karar mekanizmasının niteliği ve etkisizliğidir.

Görevi uluslararası barış ve güvenliği korumak olan Güvenlik Konseyinin niteliğinden dolayı dünya devletleri Rusyanın Ukraynayı işgaline sadece seyirci kalmaktadırlar. Toplam üye sayısı 15 olan Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri olan ABD, çin, Rusya, İngiltere ve Fransanın her birine karar tasarılarını tek başlarına veto etme yetkisi verilmiştir. Bu durum, bu devletlerin her birinin bir karar tasarısını tek başına engelleme hakkına sahip kılarken, diğer yandan bir karar alınabilmesi için bu beş ülkenin aynı yönde hareket etmesinin gerektiği de görülmektedir. Bunun çoğu kez işleyememesi, barışı koruma sisteminin büyük oranda başarısız olmasına yol açmıştır. Dolayısıyla Ukraynanın işgali bağlamında, daimi üyelikten dolayı Rusyaya karşı Güvenlik Konseyi harekete geçemeyecektir. Ancak bu durum BM sisteminin tamamen işlevsiz kaldığı anlamına gelmemektedir. Zira BM sisteminde Güvenlik Konseyinin barışı korumak için karar alamadığı bu tür durumlarda diğer bir ifadeyle Güvelik Konseyinin işlevsiz kaldığı bu tür durumlarda BM Genel Kurulu, Kore Savaşı örneğinde olduğu gibi barış için birlik yöntemi ile bir karar alarak, Rusyaya karşı devletleri harekete geçirerek bazı yaptırım önlemleri uygulamalarını tavsiye edebilir.

Buraya kadar aktardığımız BM sisteminin öngördüğü kolektif güvenlik mekanizmasıydı. Bu mekanizmada Rusya veto yetkisine sahip olduğu için BM Antlaşmasının öngördüğü meşru müdafaa hakkı Ukrayna için kullanılamayacaktır. Ancak uluslararası hukukta meşru müdafaa hakkı kapsamında kuvvet kullanımı yalnızca BM sisteminden ibaret değildir. Diğer bir ifadeyle uluslararası hukuk BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın da kuvvet kullanmaya olanak tanımaktadır. Bu, uluslararası hukukta tek bir devletin veya bir grup devletin birlikte kendi karar/kararları doğrultusunda kuvvet kullanması olarak ifade edilmektedir. Bu şekilde kuvvet kullanma, devletlerce tek taraflı kuvvet kullanma şeklinde adlandırılmaktadır. Buradan hareketle Ukrayna BMGK kararına gerek duyulmaksızın uluslararası hukukun sağladığı tek taraflı kuvvet kullanma hakkı çerçevesinde diğer devletlerden meşru müdafaa çerçevesinde yardım isteyebilecektir. Bu türden bir yardım talebi Rusyaya yönelik halihazırda uygulanan ekonomik nitelikli yaptırımlardan çok daha caydırıcı olacaktır. Ayrıca tek taraflı kuvvet kullanma hakkının kullanması Rusyanın Kuzey Atlantik Örgütü (NATO) ya da ABDyi bahane ederek nükleer silah kullanımı ve dolayısıyla Üçüncü Dünya Savaşı tehdidinde bulunmasını da önlenmiş olacaktır. Zira tek taraflı kuvvet kullanma hakkı Rusyaya karşı herhangi bir ittifakı ya da uluslararası örgütü simgelemediği için Rusyanın Üçüncü Dünya Savaşı algısını da bertaraf etmiş olacaktır. Sonuç olarak Ukrayna tek taraflı kuvvet kullanma hakkı kapsamında diğer devletleri ortak meşru müdafaa hakkının kullanımı çerçevesinde acilen yardıma çağırmalıdır.

Mesut DEĞER

22. Dönem Diyarbakır Milletvekili