İLKBAHAR GEÇ DONLARININ MEYVE AĞAÇLARINA ZARARI
Eklenme: 11.05.2015 00:00:00

Bazı meyve ağaçları çiçeklenme dönemlerinde ilkbahar geç donlarına yakalanarak zarar görmektedir. Örneğin, en erken çiçek açan ve baharın müjdecisi lakabını taşıyan Badem başta olmak üzere Kayısı, Şeftali ve Erik gibi meyve türlerinin ilkbahar geç donlarına yakalanma riskleri oldukça yüksek olup üreticileri zarara uğratmaktadır.

İlkbahar geç donları denildiğinde, meyvelerde çiçeklenmenin başlamasıyla birlikte hava sıcaklığının sık sık sıfır derece ya da sıfır derecenin altına düşmesi anlaşılmaktadır. Böyle olunca don olayı bakımından ülkemizin 5 bölgeye ayrılmakta ve ülkemizin %90’ından fazlası az veya çok ilkbahar geç donlarının etkisi altındadır.

Durum böyle olunca, Badem, Kayısı, Şeftali ve Erik gibi ilkbahar geç donlarına yakalanma riski yüksek olan meyveleri yetiştirmeyelim mi? veya bu meyveleri başka ülkelerden mi ithal edelim? şeklinde sorular akla gelmektedir.

Elbette bu soruların cevabının kocaman bir HAYIR olduğunu vurgulamak isterim.

Badem, Kayısı, Şeftali ve Erik gibi meyve ağaçlarını ilkbahar geç donlarına karşı nasıl korumalıyız ki üreticileri kazançlı çıksın şeklindeki soruya bir olayı anlatıp ardından çözümleri sıralamak isterim.

Mesleğim icabı talepler, davetler doğrultusunda veya uygun zamanlarımda meyve bahçelerini görmek, sorunları yerinde inceleyerek çözüm üretmek beni memnun etmektedir. Bu doğrultuda, geçen hafta içinde 200 dekarlık badem bahçesinin tesis edildiği bir bahçeyi gördüğümde yüreğim sızladı. Kendi kendime aman Allah’ım demeye başladım. Bu ağaçların üzerinde hemen hemen hiç badem meyvesi olmadığını görünce birden aklıma hasta insanların doktora nasıl gittikleri geldi.

Her insan sağlığını korumak için en küçük bir baş ağrısından dolayı doktora gider. Ancak sıcağa, soğuğa, doluya, fırtınaya, yağmura rüzgara maruz olan badem ağaçları çiçek açtıkları dönemde ilkbahar geç donlarına karşı korunması gerekirken, çiftçilerin bu sorunu bilmemesi normal olarak kabul edilse bile, çiçeklerin telef olup meyve oluşmamasının nedenlerini bilecek uzmanlara danışmamaları anormal olduğunu düşündüm ve çok üzüldüm.

Bahçe sahibi bir doktor olduğundan elbette ki benim duygulandığımı farketmemesi mümkün değildi ve bana yaklaşarak şunu söyledi: Hocam, sizin de üzüldüğünüzü ‘farkettim’ dedikten sonra, bu bahçedeki sorunlar nedir ve çözüm önerileriniz nelerdir diye sordu.

Ben de kendilerine dedim:

Bahçe tesis edilirken yeterli tozlayıcı dikilmemesi, çiçekler açıldığında arı kovanlarının bahçede düzenli yerleştirilmemesi sorun iken, özellikle ilkbahar geç donlarına karşı tedbir alınmaması en önemli sorundur. Sonra,

Çözümleri sıraladım:

1) İlkbaharda daha geç çiçek açan badem çeşitlerin yetiştirilmesi,

2) İlkbahar geç donlarının söz konusu olduğu gecelerde, badem ve erken çiçek açan diğer meyve bahçelerinde ateş yakılması,

3) Hem badem ve hem de öteki meyve türlerinin organik olarak yetiştirilmesi, geleneksellerine oranla ilkbahar geç donlarına karşı dayanıklılığı artırmaktadır.

4) Meyve ağaçlarının yetiştiği alanların havasına su buharı püskürtülerek yapay bulut dediğimiz sisin oluşturulması ... gibi daha pek çok yöntemin olduğunu söyledim.

Kendileri de bu açıklamalarımdan dolayı çok memnun kaldılar.

Sonuç olarak şunu derim:

Bir çok derdin dermanı olduğuna inananlardanım. Yeter ki derdin dermanını doğru bir şekilde verecek uzmanlarına ulaşmayı bilelim. Başka alanlarda öyle değil mi? Ne derler? Yarım doktor insanı candan eder… ve benzeri pek çok sözün doğru olduğunu ve olaylarla kanıtlandığı bilinmektedir. Özellikle günümüz teknolojisinin gelişmesiyle Televizyon, Gazete, İnternet vb gibi sosyal iletişim araçlarından her konuda uzman olmayan kişilerin yaptıkları marifetlerin nelere mal olduğunu duymakta, okumakta, görmekte ve/veya izlemekteyiz.

Elbette hem ilkbahar geç donlarına karşı çözüm ve hem de tarım ile ilgili bütün alanlarda konu uzmanlarından yararlanılması halinde hem çiftçimiz kazanacak ve hem de ülkemiz kazanacaktır.