ADALET VE HUKUKUN, MAZİSİ!
Eklenme: 4/18/2020 12:00:00 AM

Hukuk, Adalet ve Eşitlik! Beri yanda; Devlet-i liyenin yönetim anlayışı! Bu kavramlar ve yönetimlerin ortaya koyduğu siyasi fikriyat zamanın ve yaşamın her alanında, mevzu olduğu gibi, sürekli siyasi mülahazalara malzeme olmuştur!

Toplumlar ve toplumları yöneten otoritelerin her daim; muzdaripliğini gösterdiği, milletlerin de tepkisel tavır ortaya koyduğu kavramlar olmuştur Ki mevcut çağda, daha bir fırtınalı şekilde, yaşıyor ve konuşuyoruz!

***

İşte hali vaziyetimiz! Daha kısa süre önce, çıkan infaz yasası? Kim kimi, hangi hukuk ve adalet anlayışına dayanarak, af edebiliyor, cezasını indirebiliyor..

Diğer yandan da, cezalardaki ayırımı kim hangi siyasi yönde, değerlendiriliyor?

Ki bugün; bir kesim benimsiyor, bir kesim benimsemiyor?

Neyse; konumuz infaz yasası değil

Konumuz, adalet, hukuk ve diğer yandan devlet yönetimindeki anlayışın; maziden gelen acı ve tebessüm dolu, hikyeleriyle sizleri bugün meşgul etmek!

***

Malum, bugün Diyarbakırımız dahil, 30 Büyükşehir.. Ki Zonguldak da dahildir.. 31 İlde 48 saatlik bir sokağa çıkma yasağı var..

Yani; Evde Kal Türkiyem diyoruz..

Bugün ve yarın için; olağanüstü bir mazeret yoksa lütfen ama lütfen evde kalın!

Bence, diğer illerimizde de, mecbur olunmadıkça sokağa çıkılmamalı

***

Nitekim, kovid-19la alakalı, uzmanlar uyarıyor.. Bulaşma katsayısı çok yüksek.. Zaten önemli olan, salgını frenleyebilmek?

Onun için de, alınan önlemlerin verilerdeki sonuca etkisi, hayli yüksek!..

Evde Kal Türkiye.. Evde kal Diyarbakır

çünkü bu tıynetteki virüs; sosyal hareketliliği yayılma adına fırsat olarak görüyor..

Ona bu fırsatı vermeyelim

***

Şimdi gelelim; mazide kalan ama acısıyla, tatlısıyla, fikriyatıyla her daim mülahaza ettiğimiz, kimine fıkra, kimine hikaye diyebileceğimiz; hukuk, adalet ve yönetim! Hiç kuşkusuz ki, ahir zaman için, vazgeçilmemiz olan; İlahi Adalette önemli.. Mahkeme-i Kübra Ki, Hazret-i Ali (r.a) Devletin dini adalettir.

Fıkralarımıza gelelim!

***

KARA KAPLI DEFTER

Malum, Nasreddin Hocanın kadılığı da vardı. Yani vazifeli olduğu beldede insanların hukuk davalarına şeriat ölçüleri dairesinde bakıp, hkimlik yaparmış

Günün birinde, Nasreddin Hocanın makamına telşla bir şahıs gelir.

Huzurunda, yaşadıklarını anlatır..

Tarlasına giren ineğin mahsulüne zarar verdiğini, ineğin sahibinden davacı olduğunu söyler

***

Hoca adamı dinler ve ilk hükmünü verir. İnek sahibinin derhal cezalandırılması gerektiğini söyler..

Ama, o esnada hocanın yanındakilerden biri ineğin kendisine ait olduğunu söyler.. Yani şikayetçi kişinin tarlasına giren ineğin Nasreddin Hocaya ait olduğunu fısıldar

***

Hoca bunu duyunca, duraksak.. Oturduğu yerden cübbesini şöyle bir savurur ve Gelsin o zaman kara kaplı kitap der. Alır kitabı eline. Hemen karar verebilecekken davayı uzatır da uzatır

***

Anlayacağımız yargının siyasallaşması, son sözü söyleme makamında olanların kararlarını adaletin yerini bulması için değil de belli ideoloji ve menfaatler için vermesi belki de insanlık tarihi kadar eski bir meseledir.

***

Kısacası, lim değil, ama arif olan insanımız Nasreddin Hocanın şahsında yargının adaletsiz karar verebileceği gerçeğini böyle mizahlaştırmıştır işte Ne hazin ki, acı bir tebessüm!?. Kimi zaman gülmek yapılan haksızlıklara karşı en etkili tesellilerden biri olsa gerek!

***

HANGİ BORç?

Temel, yalancı şahitlik yapmak için kendine büro açar.

İlk müşterisi gelir ve Temele: İyi günler bana bir borç davası için yalancı şahit lazım der.

Bunu duyan Temel: Ne zaman verecek bu üçkğıtçı adam borcunu der.

Adam Temele Biz alacaklı değil borçlu tarafız deyince Temel bu kez:

Ulan kaç kere ödeyeceğiz biz bu borcu!

***

KURTUN ADALETİ

Zamanın birinde uzak bir ormanda bir aslan, bir kurt ve bir tilki arkadaş olmuşlar. Birlikte eğlenip birlikte avlanırlarmış. Bir gün yine ormanda avlanırken bir yaban öküzü bulmuşlar.

Getirip bir ağaca bağlamışlar. Sonra da bir koyun ve bir tavşan avlayıp onları da yaban öküzünün yanına getirmişler.

Akşam olmuş, yemek vakti gelmiş.

***

Aslan kurda demiş ki;

- Haydi, sen bize avladıklarımızı adaletli bir şekilde paylaştır.

Kurt da aslana;

- Yaban öküzü senin olsun, koyunu ben yiyeyim.

Tavşanı da tilkiye verelim, demiş.

Aslan sinirlenmiş;

Bu nasıl adalet diyerek bir pençe atmış kurda, kurt ölmüş.

***

Aslan tilkiye dönerek;

- Haydi, avladıklarımızı bir de sen paylaştır, demiş.

Tilki de demiş ki;

- Şu tavşan kahvaltın olsun, koyun öğle yemeğin, yaban öküzü de akşam yemeğin olsun.

Aslan şaşırarak;

- Sen bu adaleti nereden öğrendin diye sormuş.

Tilki;

- Şu, yerde yatan kurttan öğrendim, demiş.

***

HÜKÜMDARIN İLCI

Zamanın birinde ülkenin hükümdarı tedavisi bulunamayan dertlere düşer. Hekimlerden bir tanesi eşklini verdiği çocuğun kanını içtiğinde iyileşeceğini söyler hükümdara.

Hükümdar derhal aratır, buldurur çocuğu.

Hkim çocuğa başına gelecekleri anlatıp kararı ilettiğinde çocukcağız gülmeye başlar.

Sorarlar neden güldüğünü.

Benim hakkımı koruması gereken hükümdar kanımı içmeye karar vermiş.

Beni koruması gereken babam da bu karara rıza göstermiş.

Hakkımı müdafaa etmesi gereken hkim gelmiş bu kararı bana iletiyor.

Ben gülmeyim de ne yapayım*

***

PENCERELERDEN SEYRETMEK

Elinden gelen bütün gayreti sebepler dairesinde gösterdikten sonra neticeyi Rabbimize havale etmek yani tevekkül etmek, kadere rıza göstermek, kederden emin olmanın en güvenli yoludur.

İbrahim Hakkı Hazretleri der ki;

Hak şerleri hayreyler. Zannetme ki gayretler.

Mevl görelim neyler? Neylerse güzel eyler

Pencerelerden seyredip, içlerine girmeyerek yese, ümitsizliğe düşmeden gayretli çalışmalara devam etmek gerekmez mi, hayatın kulvarında!

***

YAKILAN MUM

Hazreti Ömer (r.a.).

Halife.

Bir gece; makamında ashaptan biri ziyaretine gelir.

Selam verir.

Ama selamı alınmamıştır.

Oturur.

Hz. Ömer işiyle meşgul

Sahabe bekler.

Hz. Ömer çalışır.

Selam alınmamış, yüzüne bile bakılmamıştır.

İş biter.

Hz. Ömer mumu söndürür.

Bir başka mumu yakar.

O anda selamını alır.

Konuşmaya başlar.

Sahabe sorar:

- Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve niçin bir mumu söndürüp diğer mumu yaktın..

Ondan sonra benle konuşmaya başladın?

***

Hazreti Ömer (r.a.):

Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı.

O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah katında sorumlu olurdum.

Seninle devlet işi konuşmayacağımız için kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım

Ondan sonra seninle meşgul olmaya başladım.

Sahabenin gözleri yaşarır

Ellerini kaldırarak şöyle dua eder:

Ya Rabbi! Hattab oğlu Ömeri bizim başımızdan eksik etme!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Beşeriyetin hak, hukuk ve adaletinden çok, iyi ki Mahkeme-i Kübra yani ahiretteki o büyük mahkeme var!