AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE!…
Eklenme: 9/23/2019 12:00:00 AM

Ne yazık ki; yönetim anlayışı böyle..

Söylem değişir; ama yönetim anlayışları ve siyaseti değişmez..

çünkü, riyakarlık akıyor, her dört bir tarafında!

İtirazı olan beri gelsin

Seçim öncesi; kim ne diyordu? Bilaistisna hepsinin ağzında sakız misali çiğneniyordu!..

Ama, muhalefet daha bir ağır, altı çizili, geliştirdiği söylemdi..

Seçim vaadiydi..

Denilen şuydu..

Şeffaf olacağız..

Adil olacağız

Atamalarda, görevlendirmede, işçi alımında; liyakati esas alacağız

İşçinin, memurun, çalışanın emeğiyle oynamayacağız..

Kimseyi işten çıkarmayacağız..

İmtiyazlı..

Adamcılık..

Keyfiyete dayalı bir yönetimi, kesinlikle benimsemeyeceğiz!

İstişareli olacağız

Her sese, kulak vereceğiz..

Mağduriyetler üzerinde, bina inşa etmeyeceğiz!

Seçim bitti..

Koltuğa oturan oturdu..

İtirazlı, kavgayı, nihayetinde; makamı kontrol altına aldı..

Kayyım atamaları bile oldu..

Peki ortaya çıkan tablo; neyin hikmeti!?..

Gelen gideni aratır misali...

Ağızdan çıkanla, sahada uygulanan tam zıt!

Ne liyakat..

Ne şeffaflık..

Ne adil olma hali..

Ve ne de; çalışanın emeğine, alın terine, geçmiş çalışma hakkına saygı; zerre-i miskal yok!

***

Bilakis, emeği al aşağı etme var?

İşçi çıkarma..

Memuru algı üretimiyle kapı önüne bırakma..

Sözleşmeliye; ha bire diş göstererek baskı altına aldırma hali!

Adamcılık,

Kayırma, ayırma.. Referanssız, parti listesiz tek işçi alımı yok..

İlla ki, parti kartviziti..!

Velhasıl!

Yerel yönetimler; mağduriyet kapısına döndü

Her kapı önünde; haksızlığın yükselen feryadı; var?

81 İlde manzara aynı..

Atılan çığlık; biz size ne yaptık?..

Ben de diyorum ki; daha ne yapasınız?..

Oy verdiniz ya!

Şimdi; herkes kendisine göre, dizini dövüyor?

***

DEVLETİN KURUMSALLIĞI.

İster kurumsallık deyin.. İster kutsallık deyin.. Eğer ki, devletin işleyiş mekanizması farklı güç ve menfaatlerin odağında ise

Ve; Milletin önceliklerini öteliyorsa

Denge unsurunu eşit, adil, hak, hukuk, adalet nizamında, sağlamıyorsa..

Salt bir zümrenin..

Salt bir düşüncenin..

Ve yine salt bir ideolojik akımın, yol seyrinde mesafe alıyorsa..

Vay ki vay o ülkenin devlet yapısına, milletinin de hal-i perişanlığına


***

Halk deyimiyle; Ali Baba çiftliğinden öteye; bir devlet kurumu olmaz..

Ama özünü oluşturan.. Kutsal vasfını anlamlaştıran.. Varlık nedeni olarak görülen milletin önceliklerini farklı güç ve menfaatlerin denge yönetiminde, tutarsa!..

Milleti önceleyen..

Milleti benimseyen...

Millet için var olup, mekanizma işlettiğini ilke edindiğinde..

Ki kırmızı çizgim, olmazsa olmazım hakikatiyle lekesiz bir misyonla varlık gösterirse; işte o zaman Devlet kurumsal olarak, bir anlam ve değer kazanır!

***

İşte bu ayar, önemli!

Vesayetten kurtuluş için..

Demokrasinin zenginliği için

Sivil yönetimin bağımsızlığı için..

Hür iradenin, temsiliyet kazanması için..

Kimliklerin..

Irkların..

Renklerin ve dillerin..

İnanç hürriyetinin serbestiyeti için

Bir zümrenin değil, çoğunluğun bekası için..

Terörün..

Şiddetin

Statükonun bertarafı için..

Huzurun..

İstikrarın..

Barışın, birlik ve dirliğin teminatı için devlet mekanizmasındaki ayarlar; milli ve yerli bir duruşla ikmal edilmelidir!

Hal-i hazırdaki; umut ve problem! bu ayarda!..

Onun için siyasetin değil, devletin mekanizma ayarları; rotbalansa alınmalı!..

***

SİVEREK YOLU; YAP-BOZ!

Resim de.. Yorum da; bana ait değil.. Akademisyen bir dostuma ait..

O resim çekmiş.. Altına da, not düşmüş. Ki sosyal medyada da paylaşmış..

Ben de irdeledim, sorguladım!.. Haklı ve yerinde bir sorgulama..

Doğrusu mesleki yönden de hayıflandım.. Biz; nasıl görmedik diye!

***

Neyse! Hüseyin hocanın serzenişiyle, biz de aktaralım ne demişler kendileri!! Diyor ki..

10 yıldır, Siverek-Diyarbakır karayolunu kullanıyorum

Her yıl; yol yeniden yapılır..

Tam bitti derken; yepyeni asfalt kökünden kazınır.. Aylarca bir taraf yükseltilip, asfaltlanır.. Diğer tarafta; ha bire kazılır..

Ama yol; hiç bitmez?

***

Evet, bunu birileri anlatmalı.. Hikmeti mucibesi nedir?.. Özellikle, Karayolları

İşi; müteahhit mi yapıyor, yoksa kurum bizatihi kendisi; işçisiyle, iş makinalarıyla yapıyor?

Ve neden; her yıl aynı manzara.. 10 yılda, yüzlerce kilometrelik otoyollar yapan..

Köprüler inşa eden..

Yer altından, deniz dibinden; onlarca kilometrelik, tüneller yapan!..

Dağları birleştiren; bir ülke iken!

100 kilometrelik yola ne oluyor da; akıbet hep bilinmezlik takılıyor?

***

Bu işin ömrü, işçilik takvimi, bitim garantisi!.. Velhasıl; sorumluluk nerde?..

Biri yanıt versin!

***

Aslında; mevzuya dair, yapılan sosyal medya paylaşımında, altına düşülen bir not var..

Denir ya meramı anlatmaya, hadiseyi de deşifre etmeye yeter de artar..

Ne diyor o notta..

Yapan ve yaptıran beraber kazanınca kimse itiraz etmez tabi Yıllardır bu böyle maalesef