ANDIMIZ, ANDI-MIZ-MI?..
Eklenme: 3/18/2021 12:00:00 AM

Yine mevzu, yine tartışma konusu ve yine hizipleşen fikirlerin, çatışması alevlendi!..

Kaç gündür, okurlarım yoğun bir şekilde, sorgulama yapıyor?..

Sen vaziyetin ikmalinde, ne diyorsun, ne düşünüyorsun, hangi taraftasın diye?..

Doğrusu, daha önce de fikrimi dile getirmiştim ve yazının başlığındaki ifadeyi kullanarak, sorgulamıştım..

2013 tarihinde..

Her şey iyi hoş da; Andımız, Andı-mız-mı?

Gerçekçi olmak lazım..

Yaşadığımız çağı, günümüz koşullarını ve konjonktür pek evet demiyor, denilemez de!..

Andımız, mevcudiyetiyle Türk tanımını bir etnistiye indirgeyen ırkçı bir metin olarak karşımıza çıkıyor..

Her ne kadar Türk tanımı etnik bir tanım olarak görülmezse de!..

Özellikle, Kemalizm zihniyetinin ürettiği vesayetçi eklektik anlayış ne yazık ki, ırkçılığı öne çıkarmıştır

çünkü, Andımızdaki ifadeler bir bütünlük içerisinde makul vatandaş tanımını içeriyor..

Tüm toplumsal kesimleri hizaya getirmeyi marifet sayan, anlayış söz konusu!

***

Bugün değil..

Türklük, bugün anacağımız çanakkale zaferinde, kafire karşı verilen mücadele ve ortaya konulan cesaretin, aslında bir bütünlük kavramıdır..

1900lerin başında başlayıp, 1923lere kadar gelen zamanın, kahramanlığıdır..

O günlere özgüdür; Bir Türk, Dünyaya bedeldir sözü..

İşte çanakkaledeki zaferin kabristanında, yatanlar..

Kimler var?.

Oradakiler, etnik bir kimlik mahkumiyeti için mi, kafire karşı mücadele etmek için mi can verdiler

Ne hazindir ki, 1930lardan itibaren Kemalizm adına, Atatürkçülük adına Laiklik adına kimlik ve inanç noktasında, ayırımcılığı, toplumsal tekçi anlayışın libası, bu ülke insanına dayatılıp, giydirilmeye çalışıldı..

Ki hala da direnç gösteriyor..

Ve Türklük meselesini ırka, etnistiye dayalı dar, sığ, ötekileştiren kendinden başkasına ab-ı hayat tanımayan bir kavram haline getirildi..

Millet mühendisliğiyle, eşit yurttaş, eşit vatandaş, özgür birey tanımına karşı, duvar örüldü

Tabulaştı

***

Bugün, ülke ve millet olarak yaşadığımız tüm hadiselerin yarattığı travmatik halimizin özünde işte bu ayırımcı kavramın, vesayeti vardır..

Denir ya, etki tepkiyi doğurur!

1930ların başında batının ve batılın enjeksiyonuyla dillerimizde, dinimizde, inançlarımızda, tarihimiz ve kültürümüz de özellikle de tarihsel medeniyetimiz bir bütünlük içerisinde Kemalizmin varlığına boca ettiler..

Nitekim, Türkiye mevcudiyetiyle, binlerce yıllık tarihiyle değil, son bir asırlık dönemle, anılmakta, konuşulmakta..

Ki, nesil dahi bununla yetiştirilmektedir..

Onun içindir diyorum ki, Kemalizmin ruhundaki zorba ve ideolojik tekçi anlayış, Türkiyenin Adan Zye hiçbir sorununa çözüm üretici olmadığı gibi, toplumsal barışa da, milli ve yerli birlikteliğe de, hizmet etmediği gibi vesile de olmamıştır..

Bilakis aksi yönde, sonuçlar yaratmıştır..

Tabi, etnik ürettiği tepkiyle oluşan kendine özgü makbul vatandaş tanımı ve kavramını geliştiren, oluşumlar ve olgular da yıkıcıdır

Gelinen aşama vahim ve ürkütücü boyutuyla, dil, ırk, inanç ve kültür odaklı ayrıştırıcı, ayırımcı anlayış ve felsefe hakimiyeti var

***

Sonuç itibariyle, hiçbir dil, ırk, renk, inanç ve kültür birbirine üstünlük sağlayamayacağı gibi, tek de olamaz..

Ne diyoruz inancımız gereği, üstünlük takvadadır?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihsel geçmişi olan, Abbasilere, Asurlulara, Osmanlıya dayanan geçmişini kimse inkar edemez!

Bünyesinde, onlarca medeniyeti, kimliği, ırkı, inancı barındırıp, yaşatmıştır

Ve bu kimliklerin hepsi, azınlık veya çoğunluk diye gözetilmeden, bu coğrafyanın asli unsurları olarak kabul edilmiştir

Türkiyeye vatandaşlık bağıyla bağlı insanların Türk olmak gibi bir mecburiyeti yok, başka bir kimliğin de olmaması lazım!..

Ki olmamalıdır da..

Ve hiç bir kimse de, kendisini bir başka kimliğin boyunduruğu altına girme mecburiyetinde ve mahkumiyetinde de, hissetmemelidir..

Özü itibariyle etnik kimliğe dayalı anlayış ve felsefe hangi kulvardan gelirse gelsin makbul vatandaşlık kimliğini inşa ettiği için, yıkıcıdır!

Ve ben karşıyım...

***

İster Türk olsun, ister Kürt olsun, ister Arap olsun

Hangi kimlikten olursa olsun..

Dili de, rengi de, inancı da, kültürü de, medeniyeti de, Türkiyede kendisini eşit bir yurttaş, vatandaş, insan olarak görebiliyorsa, ne mutlu o millete ve devlete!?..

Yani bir ümmet kimliğini, milli ve yerli özüyle bütünleşerek yaşayabiliyorsa ve bunu yaşatan da, Türkiye olmalıdır

Neden bir Türkiyeliyim, kavramını inşa etmiyoruz ki..

Kemalizm üzerinden, vesayet üretici yapıya, mahkum oluyoruz!

***

Bakınız, en taze vesayete karşı, dik duruş sergilediğimiz vakıa 15 Temmuz hain darbe girişimi değil miydi?..

Bu ülkenin, bu milletin silahıyla, tankı, topuyla bu milletin üzerine vesayet hakimiyeti kurmaya çalışan şer yapıya karşı, dik duruş sergileyen kimdi?

Ölümü göze alan, tankların önüne bedenini seren, 7den 70ine milli iradesine sahip çıkanların, Türk olması, Kürt olması, Arap olması, şu dinden, bu dinden olması önemli mi?..

Değil

Önemli olan, bu millete, bu vatana, bu ülkeye sahip çıkabilmektir?.

O da, etnik kimliksel tanımla değildir..

Eşit yurttaşlıkla mümkündür?

Kendini bu ülkenin asli unsuru, bireyi olarak görebilmektir..

***

Kısacası, vesayeti ikmale getiren tekçi anlayışı dayatan!..

Ve inanıyorum ki toplumun yüzde 80inin de reddettiği andımız diye tabir ettiğimiz mevkuteyle, bilmem neyle, uğraşmak yerine..

Ülkenin ve milletin gücünü bu şımarıklığa harcamak yerine.?

Bizi bizden eden, kan, gözyaşı, hizipleşmeyi körükleyen, vesayetlerle mücadele etmeliyiz..

Bu minvalde, irade ortaya koymalıyız

Eğer ki, bunda başarı sağlayıp, kökünü kazırsak, işte o zaman Muasır medeniyet seviyesine ulaşmış oluruz..

Yani çıkış yolumuz; eşit vatandaşlıktır andımız değil!

***

RİNG SİSTEMİ REVİZE EDİLECEK

Toplu Ulaşımda, Diyarbakır nefes alıcı hamleler, geliştiriyor..

Ulaşımın Anayasası diye açıklanan kentin Ulaşım Master Planındaki revizyonu önceki günkü yazımda, kapsamlı ele almıştım..

20 yıllık, trafikteki keşmekeşlik son bulacak, ulaşımda huzur sağlanacak..

Özellikle, raylı sistem ve metro, beri yanda yeni güzergahlara açılan hatlar

***

Tabi bir de, Ring sistemine değinmiştim..

Yani toplu taşımadaki aktarımın giderek, sorun ve şikayetler geliştirdiğini ifade ederek, revizyon istemiş, işin gözden geçirilmesi yönünde, çağrıda bulunmuştum..

çünkü, Üçkuyu bölgesi ve Gazi Yaşargil Hastanesi durağında, hayli sıkıntılı bir aktarım ve zaman kaybı var diye..

***

İşte bu noktada, İl Valisi Münir Karaloğlundan, sosyal medya üzerinden şikayetlere dair yanıt geldi

Toplu ulaşımda vatandaşın harcadığı zamanı minimize etme adına, revize edilecek

Karaloğlu şöyle dedi;

İki gündür vatandaşlarımızdan çok şikyet ve eleştiri alıyoruz.

Bunu normal karşılıyoruz, yeni bir uygulama.

Sizden gelecek olan şikyet ve taleplerle bunları revize edecek, sizin şikyetlerinizi giderecek yenilikler yapacağız

***

Şikayetin duyulması, yükselen seslere cevap verilmesi, memnuniyet verici..

Buradan Üçkuyu sakinlerine müjde diyerek; sıkıntılar giderilecek diyelim..

***

DİKKAT çEKEN ANKET!...

Murat Sarının başkanı olduğu Konsensusun şubat ayında yaptığı araştırmayı Abdulkadir Selvi de kaleme almış.. Anket, Türkiyedeki mevcut siyasetine ilişkin önemli ipuçları veriyor. Bir bakalım, anketin muhtevası nedir?. Tabi siyasilerimizin de dikkatine diyelim Yeni bir sürecin ikmalinde, yol gösterici olabilir diye de, not düşersek

***

YENİ PARTİLERE İHTİYAç VAR MI?.. Mustafa Sarıgül partisini kurdu. Muharrem İncenin partisi gün sayıyor. Ümit Özdağ ise yeni parti kurmak için yola çıktı. Peki yeni partilere ihtiyaç var mı? Ankete katılanların yüzde 86.7si Yeni bir partiye ihtiyaç yok diyor. Var diyenlerin oranı ise yüzde 13.3. Yeni parti kuranların dikkatini çekmek istedim.

***

PARTİSİNİ DEĞİŞTİRİR Mİ?.. Bizde parti tutmak, siyasi kimliğin bir parçası. O nedenle parti değiştirmeye pek sıcak bakmıyoruz. Partimi değiştirip yeni partiye oy veririm diyenlerin oranı yüzde 15.2 çıkıyor. Yüzde 54.4ü ise Yeni partilere oy vermem diyor. Ama asıl bir veri var ki, yeni parti kuranların onları ikna etmesi gerekiyor: Yüzde 30.4lük bir kesim ise Belki veririm safında.

***

ERKEN SEçİM OLSUN MU?.. Muhalefet zaman zaman erken seçimi gündeme getiriyor ama halkımız pek oralı değil. Ankete katılanların yüzde 62.2si Seçimler zamanında yapılsın yanıtını verirken, erken seçimi isteyenlerin oranı yüzde 37.8de kalmış.

***

SEçİM BARAJINDA ŞAŞIRTICI SONUç.. 12 Eylül darbesinin ürünü olan yüzde 10 seçim barajının kaldırılmasını tartışıyoruz. Hem de 1983 seçimlerinden bu yana. Konsensus, halkımıza seçim barajını sormuş. Ama ankete katılanların yüzde 64.9u, yüzde 10 seçim barajının korunmasını istiyor. AK Partide seçim barajının yüzde 7ye indirilmesi eğilimi ağır basıyor ama anketten yüzde 5 çıkmış. Yüzde 5 olsun diyenler yüzde 16.1 olurken, Yüzde 7 olsun diyenler yüzde 6.6da kalıyor.

Seçim barajının tamamen kaldırılmasını isteyenlerin oranı ise yüzde 8.3e ulaşıyor.

***

YENİ ANAYASA.. İktidar ve muhalefetin ayrı ayrı anayasa çalışmaları yaptığı bir dönemde anketten çıkan sonuç şaşırtıcı. Ankete katılanların yüzde 54.6sı yeni anayasaya ihtiyaç olmadığı görüşünde. Yeni anayasaya ihtiyaç var diyenlerin oranı ise yüzde 45.4te kalıyor.

***

EN ÖNEMLİ SORUN.. Türkiyenin çözülmesi istenen en önemli sorunu işsizlik ve hayat pahalılığı çıkıyor. Yüzde 58le işsizlik ilk sırada gelirken, hayat pahalılığı yüzde 40la ikinci sırada yer aldı. Onu yüzde 33le eğitim takip etti.

***

HANGİ PARTİ çÖZER?.. Ankete katılanlara aynı zamanda Türkiyenin en önemli sorununu hangi parti çözer diye sorulmuş. İlk sırada AK Parti, ikinci sırada ise CHP geliyor. Ancak AK Partinin çözeceğine inananların oranı, CHP çözer diyenlerin oranından yüzde 22.8 daha fazla çıkıyor.

AK Parti diyenler yüzde 50.4 olurken, CHP diyenler yüzde 27.6 çıktı.

***

MUHALEFETİN KAYBETTİĞİ NOKTA Zaten muhalefetin sorunu burada başlıyor. Sorunlara rağmen halkımız muhalefeti çözüm mercii olarak görmüyor. Benim sorunumu CHP çözer diye düşünmüyor. Muhalefetin bu sorunu aşması ve kitlelere umut vermesi gerekiyor.

***

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TABLOSU.. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından İnsan Hakları Eylem Planının açıklandığı bir dönemde Konsensusun anketinden çıkan ifade özgürlüğüne ilişkin veriler dikkatimi çekti.

Ankete katılanların yüzde 65.6sı ifade özgürlüğünün olmadığına, yüzde 34.4ü ise olduğuna inanıyor.


***

GÜNÜN SÖZÜ

Mutluluk yaşadığın hayat tarzında değil, hayata bakış tarzındadır.