BIRAK YA YALANCI'NIN TEKİ!…
Eklenme: 4/10/2021 12:00:00 AM

Ne yazık ki, yaşam maratonu işte böylesi girift bir yol seyrinde, debelenip gidiyor..

Artık gerçekler ya da doğrular veyahut yalanın alenisi pek makbul görülmüyor

Denir ya, doğru ya da, yalan olsa da olur, olmazsa da olur; zaten kurmay patentli bir fikriyat yasası oluşmuş herkeste!

Sıkışan bırak ya yalancının teki deyip geçiyor buldozer gibi; hakikatlerin üzerinden geçiyor!!!

***

İşte siyaset Ve onu icra eden politikacılar.

. Tamer güzel giydirmiş, her türlü faaliyet ve senaryoya evet, ama yalana hayır..

İyi de, adam doğruyu da söylese, söylemezse!

Rakipli, rakipsiz

Ters köşe misali siyasi faaliyetleri dahil!

Sonuç itibariyle doğru da, yalan da pek muteberlik içermiyor

Sıkışan da, sıkıştıran da, son sözleri; bırak ya yalancının teki ötesini geçmiyor?..

***

Bakınız, tekaütlü, 104 amiralin bildirisine dair, politikacıların sergilediği siyasete!

Enva-i şekli ve şemalı değişkenlik arz eden, felsefe üretiliyor..

Hele ki, o ince ideolojik, ırkçı ve şoven siyaset, yargısız infaz misali önüne geleni, katlediyor!..

Politikacı diyor ki; Eğer ki seçimi kazanacağına inansaydı, darbeye niye kalkışsın?

El hak, doğru bir söz değil mi, bu laf!?..

Tabi kime göre diyeceksin!?..

Ancak suçüstü olan politikacının ürettiği lafa baktığınızda o da, bırak ya yalancının teki?..

***

Beri yanda, zevzeklik diğer yandan şahane diyen mi?..

Yok yok, suni gündem yaratıyorlar?..

Darbecilik mi, muhtıracılık mı, olur da fikir ve düşünce özgürlüğü yok mu yani..?

Koca, 104 tekaütlü adamın yüksek akla ihtiyacını sorarken, peki kurmay planının komuta merkezi, olmaz mı?..

Neyse, alayı bırak ya yalancının teki?

Haydaaaa!...

***

Sahi ya, darbeciyi, darbe seviciyi, ırkçıyı, milliyetçiyi, faşist ve şovenisti, hatta muhalifliği, münafıklığı da, denir ya bir kenara koyup, anlayabilirsin?..

Zaten bu kulvardakileri, anlayan insan yalancıların teki deyip bir kenara atarsın!

Ama siyasetin kulvarında casus politikacıyı da bir yere koyup, işin ciddiyetine odaklanmak gerekmez mi?..

Gerekir..

Ancak bizimkiler iki yönlü karakterle bırak ya yalancının teki der gider..

***

Vaziyet, kemirgen misali, sorgulama yapıyor!

Yahu, Türkiyenin siyasi kulvarındaki zat-ı muhteremler, ne ara söylem ve eylemleriyle, yer küresinin bırak ya yalancının teki olma vasfında, şampiyonluğu ele geçirdi..

Bu kadar mı, yalancımız var?..

Ve bunların hepsi de; bizim vatandaşlarımız mı?

Biri doğruyu söylesin!..

Yoksa, ona da mı bırak ya o da yalancının tekidir diyecek miyiz?..

Kahreden, bunaltan, düşünce girdabıyla bunak hale sokan bu, ruh karakterini., tez elden kirli siyasetin, yalancının teki politikacılarından, arındırmamız gerekir..

Yoksa hal-i durum, hiç ama hiç hayra alamet değil

***

Eee üstat boşuna söylemiyor, yahu düne kadar yalancı, sahtekar, üçkağıtçı, hırsız, rüşvetçi, ahlaksız ve tabi ki yalancının biri yolda görüldüğünde düne kadar bu adam yaramaz, dikkat et buna deyip uyarmaz mıydık!

El hak, hem de nasıl uyarırdık?..

Peki şimdi, vaki mi Değil..

çünkü bırak ya yalancının tekidir ruhu, her kulvarı, sarmaşık misali sormuş!

çünkü, bu arenanın içerisinde çıkıp Bu adam var ya bu adam, adamın hassosu, sağlam ve dürüst adam dediğinizde, ilk anda yanınızdaki he vallahi der ama, köşeyi döndüğünüzde Yok ya, o da yalancının teki deyip çıkan olur..

Ve dersin ki, eyvah o da mı?..

***

Kısacası, Siyasetin ve politikacılarımızın mazisi ne kadar da; temizmiş be kardeşim diyene?..

Benim de okkalı bir cevabım var.. Bırak ya, ne kadar da yalancısın be kardeşim.?

Neyse, vaziyet hayatın her alanına sirayetten dolayı, kim doğru söyledi, kim yalan attı artık pek muteber olmadığı için, hangi iş kimin işine yaradı, ya da yaramadı önem arz edici olan bu!

Sizce

***

NEYE, KİME TEŞEKKÜR?..

Galiba şu teşekkür kelimesi de, çok ama çok ucuzladı mı ne? Yanlış yapana, hatalı olana, bariz bir şekilde hakaretler sıralayana dahi, icraatından döndüğünde, teşekkür eder hale geldik?..

Ne tezat bir hal-i durum böyle!

***

Bakar mısınız, MEBin kerameti kendinden menkul zevatına!

Diyarbakırı öcü gösteren fikriyatlarında, geri döndüler?..

Ki o geri dönüş, bizlerin, şehrin ahalisinin öfke ve tepkisi üzerine, halk deyimiyle geri adım atıldı?..

O rezilce ifadeler kaldırıldı?..

Yani, hatalarından döndüler!

***

Peki, zevat ne yapıyor?.. Hem zafiyetini, hem keyfiyetini, hem de yüzüne çarpan yanlıştan dönüşünü, büyük bir zafer ve maharetmiş gibi gösterip; teşekkürler, teşekkürler sıralayıp duruyor..

Hiç de teşekkürü hak etmiyorlar, çünkü niyet halis değil!

***

İçİMİZ KİRLİYSE..

Üstadın ne güzel bir ifadesi var

İçin kirliyse, çevren, kapı önün, dışarısı kirli olsa ne yazar

çünkü; pislik içinde üreme gösteriyor

Ülkemizin hal-i durumu da, aynen böyle!..

Ama siz içimizle değil, hep hasmı dışarıya endeksleyerek içimizdeki pislikleri göz ardı ediyoruz

***

Türkiye, yıllar yılıdır çıkmaz sokaklara mahkum edilir durulur

Darbeler, muhtıralar, laik anti laik çekişmesi, terör, şiddet, ırkçılık, inkar ve asimilasyon, milliyetçi akımın yarattığı travmaların, tar-u marlığıyla boğuşup duruyoruz!..

Ki başımızı kaldıramıyoruz demiyorum ama, başımız hep kuma gömülü

***

İşte bu halden dolayı, ne huzuru, ne güveni, ne istikrarı, ne zenginliği, ne de insan hakları, vatandaşlık, dil, din, inanç, kültür ve medeniyet zenginliğimizle, demokrasiyi derinliklere indirip, bütünleştiremedik!

Hep ötekileştirip, asıl suçlu, müsebbibi de dışarıya havale edip, çözümsüzlük üzerine, gelgitleri ikmale getirdik!

***

Oysa, içimize yönelsek!..

Kirlilikleri içimizden temizlersek.. Sonra, çevremizi, kapımızın önünü, ardından ülke sathında, sonra da içteki tahribatı fırsat belleyip, komuta oluşturan dış güçlerle mücadele edip, saf dışı bırakılır..

Şu ABDli, Şu Fransız, Şu Alman, Şu İngiliz paranoyaklığından kurtuluruz..

Ki, düşman el olunca kavganın hesabı nettir..

Ama Kurt içerdense, gaflet ve delaleti çoktur!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Sahi ya, neden ben insanlara güvenmemeyi öğrenip ruhumu kirleteyim, onlar güvenilir olmayı öğrensinler...