BU ŞEHRİN RİSKLERİ HA!…
Eklenme: 3/23/2021 12:00:00 AM

Kadim kent Diyarbakır ahalisi..

Dünkü, Sözün manşet haberine hepiniz vakıfsınız sanırım!

Ve biliyorum ki okumaya başladığınız an itibariyle ilk satırlarından itibaren zihninizde şimşekler çakmıştır

Gözlerinizden de ateş fışkırmıştır..

Ağzınızdan, hayatınız boyunca kullanmadığınız cümleleri zikretmişsinizdir....

Bu nasıl bir rezalet ve rezilliktir diye..

Diyarbakıra bu reva görülür mü diye?

Bu nasıl bir iğrenç boşvermişliktir ki körpe beyinlere, yaşadığı şehri kötüleyerek, zehirleyerek zihinlerine fütursuzca enjeksiyon yapılacak noktaya gelinmiş!

Yuh olsun size!

***

O Diyarbakır ki bağrında 33 medeniyeti yaşatmıştır..

Peygamberler, sahabeler, evliyalar diyarı..

Her karış toprağa bu vatan, bu millet ve İslamın kalesi olma adına; şehit kanıyla yoğrulmuş bir şehir

O şehir ki Beşinci Hareme-i Şerif olarak adlandıran, Ulu Camiyi kalbinde koruyor..

İçkaledeki Hazreti Süleyman türbesi ve sahabeler..

Bu şehrin, İslam orduları tarafından Fethinden sonra, hiçbir şekilde işgal edilemeyen bir kent olarak tarihe nam vermiş iken?

Her inanca, her fikre ve her ırka kucak açmış bir şehir burası...

Kültüründe, yaşam ahlakında ve değer ölçülerinde, şefkat var, merhamet timseli olmuştur...

Yardımlaşma ve dayanışmanın abidesidir...

Misafirperverdir..

Asi olsa da o da asaletindedir..

Haksızlığa, hukuksuzluğa, despotizme, zulme boyun eğmediğindendir.

Yani Diyarbakır kadimdir ve Gül şehridir

Binlerce yıllık kimliğe sahip, tarihi surları ve burçlarıyla, her daim kendisini hissettiren ve yaşatan bir şehir..

Ki, siyasi ve ekonomik kulvarda da, Türkiyenin bir kolu vasfıyla anılırken

***

Şimdi, özetle aktardığım..

Ve her satırına, binlerce kitap yazılabilinecek kimlik ve vasfı bünyesinde tutan, Diyarbakır gibi bir kenti, siz nasıl oluyor da bu şehrin riskleri var deyip; öcü olarak gösterebiliyorsunuz!?..

Sözde, Diyarbakırı tanıtan, sözde şehrimizi tanıyalım diyerek, 2023 Eğitim vizyonu adıyla, hazırlayıp yayınladığınız kitapta, Diyarbakıra çirkefçe, gayri ahlaki şekilde; yakıştırmalarda bulunuyorsunuz..

Ve bunu; İlköğretim Okulundaki öğrencilere Şehrimizi Tanıyalım dersi başlığıyla okutuyorsunuz?!

***

Bakar mısınız bunların gaflet ve delaletlerine?

Kitabın 40. sayfası; iğrençlikle dolu..

Şehrin riskleri diye açtıkları başlığın altına kullanılan cümleler..

Neymiş;

Şehir fırsatlar sunduğu kadar bazı riskler de içerir.. Doğal afetler, şiddet, madde bağımlılığı, trafik kazaları, cinsel istismar şehirde de karşılaşabileceğiniz risklerden bazılarıdır

***

Sormak istiyorum; bu ifadeleri kaleme alan zevata!..

Geriye kalan, karşılaşılabilinecek riskler nedir?..

Bu çirkin ve çirkef ifadelerin üzerine daha ağır riskler de mi var?..

Sanırım, bu riskler zihinlerindeki çürümüş ahlaki değerlerle, kendilerini idame edip, makam ve mevki sahibi olarak görebilme düşüncesi olmasın mı?

Diyarbakırı tanıtmak, risklerle mi olur, yoksa fırsatlar ve güzelliklerin sunumuyla mı olur?..

***

Daha önce de, kaleme almıştım, Diyarbakır Milli Eğitim İl Müdürlüğü yönetimdeki zihniyet, eğitim ve öğretimden çok çıkar rant merkezli faaliyet içerisinde bulunuyor!..

Ama, her zamanki gibi; birileri yine sorumluluk ve yetkisinde; üç maymuna odaklanıp, görmedim, duymadım, bilmiyoruma yatmıştı..

Şöyle ki

Bu kitap, sandığınız gibi iki üç ay içerisinde kaleme alıp, Milli Eğitim bakanlığına gönderilip, onaylandıktan sonra yayına verilen bir hafta önce, yapılmış değil!

Kitabın, kaleme alınıp, dizayn, kullanılan metin ve diğer figürlerin zaman süreci, iki sene öncesine dayanır?..

Kitaba pür dikkat bakılırsa, 2020 diyor..

O günün, İl Milli Eğitim Müdürü Feysel Taşçıerdi..

Nam-ı değer, Felsefeci..

Ve yine nam-ı diğer, çüngüşte Pandemi döneminde hijyenik kursuyla ilçenin nüfusunu katlayan şekilde kurs açıp, kursiyerle milyonlarca liranın, vurgunuyla kendini, hissettirendir

***

Yani, kitabın hazırlanış evresinde, Taşçıer dönemi ve kadrosu sorumlu!..

Tabi ki, o günkü kentin üst yönetimi de..

Ve Milli Eğitim Bakanlığı..

Ki, Taşçıerin Bakanın yakınlarıyla, ilişkileri de herkesin, dilinde!

Birinci, sorumlu ekip ve kadro o dönem!

Gelirsek, bugüne!..

Yani, ikinci sorumlu yönetim ve kadro..

O da, hal-i hazırdaki yönetimdir..

Nedeni de, bu kitap hazırlanıp-geldiğinde bir gözden geçirilmesi gerekmez miydi?..

Ne var, ne yok, neler yazılmış bakılmaz mıydı?

Belki önceki dönemin düşüncesi, siyasi fikri ve tabi ki felsefi anlayışının, bir zuhur ediciliği olabilir diye; irdelenmesi merak saikasıyla da olsa, bakılması gerekmez miydi?..

Ama kimin umurunda; bakılmamış!..

***

Ve ne gariptir ki bu kitapların İlköğretim okullarına dağıtılması Şehrimiz Diyarbakır dersi Eğitim Materyali olarak, kaymakamlıklar aracılığıyla okutulması önerisini, resmi belgeye döken, Vali adına ve İl Milli Eğitim Müdürü Yardımcısı olarak, imza atan şahsın, önceki yönetimin kadrosundan biri olması da manidar!

Ve Diyarbakırlı oluşu da

Ah ki ah; değil mi?

***

Birileri, işi çok abarttığımı hadisenin de bu kadar büyütülmemesi gerektiğini söyleyebilir?..

Ne olmuş yani, o riskler denilen vakalar yaşanmıyor mu yani, diyebilir?..

İşgüzarlık deyip, kitap zaten ders yayınından kaldırıldı..

Okutulması durduruldu

İlgili yetkililer; yeniden gözden geçirilecek diye beyanat verdi..

Daha ne istiyorsun..

Yetmez mi?..

Hayır yetmez!..

Yetmemeli, sorgulanmalı, irdelenmeli ve her kim sorumlu ise, makam, mevki, isim ve şahsiyetine bakılmaksınız; niyet sorgulamasına tabi tutulmalıdır?..

Ve gerekli işlem uygulanmalıdır

Ne bir kurum..

Ne bir kişi..

Ve ne de herhangi bir makam

Bir kenti sapık ve şiddet odaklı risklerin kulvarı olarak gösterebilme hakkına sahip olmadığı gibi, haddi de değildir..
Hele ki devlet eliyle bunu yazamaz!

Yoksa, kadim şehrin hal-i durumu Sarı inek hikyesiyle, bir dönem sonrası bugünkü virane edilen hal-i perişanlığından daha bir beter hale gelerek sahipsizleşir, kervansız kalır!?

***

Eleştiri dozunu yüksek tutmamdaki ruh halime gelince!

Okurlarım ve şehrin ahalisi bilirler, bu şehrin bir evladı olarak tavizsiz bir kent milliyetçiliğim var?

Yıllar yılıdır bu misyondan şaşmadan yürümüşümdür?

Ve savunduğum tez de bu kentin sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel yönü kadar yaşam biçimine dair de en büyük eksik ve zafiyeti kent milliyetçiliği ruhunun göz ardı edilmesidir

Siyasi ve ideolojik değil; bu kent milliyetçiliği..

Bu milliyetçilik; kentine sahip çıkmadır, sorumluluk üstlenmektir?..

Eğer ki o kent milliyetçiliği bir bütünlük arzıyla Diyarbakırın havasında solunmuş olunsaydı, bu şehri terörle, şiddetle, cinsel tacizle anmayı düşünenlerin alnını karışlardı?..

Ve tabi ki kenti böylesi bir havanın içerisine sokma gayreti içerisinde olan şer güçlere de prim verilmezdi?

Sözün özü, bizi bizden olmayanlar temsil ediyor

***

Not.. Yazıyı gazeteye gönderdiğim sıralarda, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğünden yazılı açıklama geldi..

İfadelere kendi cephelerinden masumiyet karinesi oluşturma adına, bazı illerin de benzer durumla alakalı yazılımların olduğu beyan edilerek; bu işi Bakanlık yaptı ya getirilmesi?..
Denir ya Şüyuu vukuundan beter bir hal..

Bir de bakanlığa rapor yazıp, düzeltme istemişler..

Düzeltilmesi istenilen de; cinsel saldırı kelimesi çıkarılsın, diğerleri kalsın

Ayıp ya!

***

MECLİSTEKİ TABLO!

İki yönüyle de; hoş değildi..

Ne demokratik siyasete yakıştı?..

Ne de hukuk devletine?..

***

BİRİNCİSİ.. Ömer Faruk Gergirlioğlunun, dokunulmazlığı kaldırılmış, sade bir vatandaş kimliği kazanmış olması münasebetiyle, Meclis çatısı altında direniş eyleminde bulunması tasvip edilmez, kabul de görülemez..

Ki böylesi bir eylem azıcık çocukça olduğu gibi; sonuca dair siyasi kasıt da söz konusu..

***

İKİNCİSİ.. Bir hukuk devleti olarak..

Bir dönem milletvekilliği yapmış bir kişi, milli iradenin odak merkezi olan Mecliste, sabah ezanında yaka-paça polis tarafından gözaltına alınması da, tasvip edilemez, kabul de görmez..

Hiç ama hiçte, hoş olmayan bir tablo, çizdirdiği gibi toplumsal tepkiye de neden oldu?..

***

Sonuç ne derseniz?.. İki yanlış bir doğru etmeyeceğine göre?..

Al birini vur ötekine, der çekiliyorum

Ve temennim odur ki; sertlik fikriyatını öne çıkaran süreç, geçmişin hiç ama hiç tasvip edilmeyen, dönemlerini hatırlatan, yaşatan, hallere evirilmez!..

çünkü, ülke ve millet olarak bu dönemlerde çok kaybeden olduk!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin. Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin...