BİZİ BİZE KIRDIRIYORLAR?
Eklenme: 12/30/2019 12:00:00 AM

Annelerin eylemi sürüyor.. 119uncu güne girdi Katılım gösteren aile sayısı, artıyor.. Şu an 61 aile HDP önündeki çadırda evlat nöbeti tutuyor.. Aileler, kararlı Kar, kış, yağmur demeden bekliyorlar. Ve hemen her gün seslerini yükselterek evlatlarımızı istiyoruz diyorlar

***

Hiç kuşkusuz ki bu eylem ve direniş bir çok şekliyle, kırılma noktasına sahip!.. Ölüm, öldürme, tehdit, korku, kaygı, tedirginlik, mahalle baskısı bir çok etken Neyse, çok konuştuk bu kırılmaya dair, fikriyatın hasıl oluşundaki, etkileri Biz işin mutlu sonuna bakalım ve gelen mesaj!

***

Önceki gün, Hacer anne gibi.. Ki bu nöbetin, eylemin mimarı ve sonuç getiricisi olan Hacer annenin direnişinin zaferiyle Hüsniye Kaya anne de, mutlu sona ulaşarak, evladına kavuştu Mekiye Kaya 5 yıl sonra, sıcak yuvasında ailesiyle kucaklaştı.. Sevinç gözyaşları döktü..

***

Kandırılarak götürüldüğünü söyleyen Melikenin, kucaklaşmaya dair söylediklerine bakın.. Ben ilk kaçma planı yaptığımda aklıma annemin yemeklerini çok özlediğim geldi. Babamın kokusunu çok özlemiştim. Beni bir yerlere götürmesini ya da bakkaldan bana bir şeyler getirmesini çok özlemiştim...

***

Günlerce evladımı istiyorum, deyip resimleriyle nöbet tutan anne Hüsniye Kaya ise, kızına kavuşmanın sevincine dair, dile getirdikleri sözcüklere bakın.. Kızım lahmacun, döner ve kebabı çok seviyor. Her gün sevdiği bir yemeği getireceğim. Kızımın geleceğine, ona sevdiği yemekleri yapacağıma inanmıyordum. Ama çok şükür geldi, ona kavuştum

***

Kaya annenin, bir de şu haykırışı! Yaşanan ve yaşatılan süreci sorgulama noktasında, diyor ki; Kürt, Türk ayırımı yok.. Bu kavga, bu çatışma, kan ve gözyaşı, dökmek neden?.. Ne hazindir ki, bu haykırış hep oldu.. Türkü de, Kürdü de, Alevisi de, Sünnisi de, Lazıda, çerkezi de, Zazası da., Romeni de; hep bu sorgulamayı yaparak, haykırdı.. Neden, neden, neden?

***

Cevap nettir.. Tartışma götürmez bir gerçektir Bu topraklarda, Ne Kürtler, Türklerle, Ne Türkler Kürtlerle, ya da diğer etkin, inanç ve mezhepsel olarak, bir kavganın, çatışmanın hasımlığın içerisinde değiller.. Ki olamazlar.. çünkü; bin yıllık bir kardeşlik var, birlik var, dirlik var, etle tırnak olmak var

***

Var olan, Türkiye dahil olmak üzere, Ortadoğu coğrafyasındaki halkları birbirine kırdırma var, kardeşi kardeşe öldürtmek var.. Ve; Türk-Kürt birlikteliğine suikast var.. Ne hazindir ki, bu bugüne özgü değil, iki asırdır, bu topraklarda Siyonizmin, emperyalizmin, sömürgeci faşist küresel güçlerin, içimizdeki işbirlikçilerinin teslimiyetiyle kan ve gözyaşı akmaktadır..

***

Marjinal, radikal, münferit bir kaç olayın dışında; vakimidir ki sokakta, işte, çarşıda, pazarda bir kavganın, bir çatışmanın yaşanılır olduğu!.. Olamaz da! Var olan da, kerameti kendinden menkul; müflislerdir Dile kolay, 3 milyona yakın nüfus, Kürt ile Türk, Türk ile Kürt evliliği var Aile olunmuş!.. Onun için; bir aileyi, bölmek, yok etmek, parçalamak pek kolay değil.. Kavga etseler de, en sonunda barışırlar..

***

Ama şu vardır.. Terörü körükleyen, çözümsüz bırakılan, etkenler vardır.. Ve bunlar da; her dönemin bahane-koz olmuştur.. İşte Türkiye yeni yılda daha çok demokrasi, daha çok insan hakları, daha çok, düşünce, fikir özgürlüğü, eşitlik, adalet ve vatandaşlık tanımıyla; yeni sayfalar açmalı

***

Her dilini, dinini, inancını, mezhebini.. Varlık etkenleriyle; bütünleşerek yaşama serbestiyetine, kavuşmalı!.. Bir zümrenin, bir etnik vurgunun üstün kılınmasına, varlık göstermesine, izin vermemeli. Yani Devlet baba, babalık vasfını, aile içerisindeki baba ve anne sevgisiyle göstermelidir

***

İşte, Melike kızına kavuşan Hüsniye Kaya annenin, neden bu kavga deyip sorguladığı ve cevabını da bu minvalde verdiği haykırışındaki meram, beklenti, hasret, yeter artık anneler ağlamasın, yüreğine kan damlamasın isteğidir Şoven, faşizan ve tekçi siyasetten, politikadan uzak tutulması gereken; bin yıllık kardeşliği siyaset üstü zihinle, yeniden inşa etmeliyiz!

***

AYIP YA!

Ne bu istemezük hali ya!.. Anlamak zor.. Bencilik, haset, çekemezlik diyeceğim ama bu kadarı da olmaz!.. Vakıa ve ruh dengesizliği bunun ötesi bir durum.. Bunlar, hasımlığı da aşmışlar.. Hani bir söz var; yiğidi öldür, ama hakkını ver bu da yok

***

Türkiye kendi yerli ve milli otomobilini üretme adına yola çıktı.. Önceki gün, tanıtımını yaptı.. Artık fabrikası kurulup, seri üretime geçileceği beyanı yapıldı.. Ki, Türkiyenin büyük bir kesimi sevinçle, mutlulukla karşıladı.. Temkinli de davranan oldu.. Kararsızlık gösterip, hele bi üretilsin, hele bir fiyatı belirlensin deyip, durdu..

***

Ama, ilk satırdaki zümre!.. Türkiyenin ata düşmanı, din düşmanı, iman hasmı ülke liderlerinden daha haşin, kudurmuş bir şekilde; öfke kusuyorlar?.. Düşünün, otomotiv sektörünü elinde tutan ülkelerin liderleri, yöneticileri, firmalarında bile yükselmeyen şeytanca saldırganlığı bunlar yapıyorYok, motor yok, yok, tampon yok, yok hazırlığı niye İngilterede yapıldı..

***

AK Partiye rakip diye parti kurduğu ve Erdoğan sonrası liderliği hesapladığı kulisi yapılan Ahmet Davutoğlu hayırlı uğurlu olsun, Türkiyenin gururu deyip alkışlarken, Ekrem İmamoğlunun bile, Akıl ve bilimi barındıran her adımda varız. İBB olarak çok güçlü bir siparişle, yerli otomobilimize destek olacağız derken

***

Rüşvet, yolsuzluk ve rant tartışmasının göbeğinde olan Mansur Yavaş dahi.. Ülkemizin fark gözetmeksizin uluslararası her alanda Milli duruşunun bir adım öteye taşınması için tüm imkanlarımızı sonuna kadar seferber etmeye hazırız mesajını atarken

***

İçimizdeki bunlar dediğim, sözde yazar, çizer, konuşan, düşünenler.. CHPdeki örümcek bağlamış bazı beyinler ve tiplerin varlığı.. Siyasetin bazı muhaliflerinin, istemezlüklerinin cirit atma halleri yüzündendir ki, bu coğrafya bir türlü barışı tesis edemiyor.. çünkü, Huzursuzluktan, kaostan, kandan, göz yaşından beslenip, palazlananlar bunlar.. Dönüp deseler yahu eksik ama ülkemizde üretiliyorsa, bu bizim kazancımıza demiyorlar.. Ki diyemez, üst akılları rıza göstermez!...

***

BİR İTİRAZIM VAR.

Otomobiller model, şekil, ilk elektrikli otomobil olma özelliği.. Yerli ve milli olma haline şapka çıkarıp, alkışlayanım! İstihdam yaratıcı, binlerce kişiye iş imkanı yaratıcı, yan sanayi açısından, kalkınmadır.. En önemlisi de, Uluslararası otomotiv sektöründe, Madein Türkiye de vardır, demek.. Denir ya; Küresel Güç olma!.. Bunların hepsi; ülke ve millet adına gurur vericidir..

***

Lakin benim bir tek itirazım var.. Ki yerli otomobil fikri ve hamlelerinin atıldığı, iki yıl önce buradan da dile getirmiştim.. Kentin bazı STK temsilcileri de; ortak fikriyatla beyanda bulunmuştu Yerli Otomobilin Üretim Merkezi Diyarbakır olsun diye.. İşte bu noktada, itirazım, tepkim, eleştirim, gönül koyuşum var çünkü üretim merkezi, Bursa ilan edildi..

***

Diyarbakır eğer ki Yerli Otomobilin merkezi olarak seçilip, ilan edilseydi!.. Gerek içerde, gerek dışarıda, Türkiyenin Güneydoğusuna dair, üretilen bir çok algıyı tar-u mar edeceği gibi, zihinleri kurcalayanlara da, cevap olurdu Mesela, Ortadoğu Pazarı için; Diyarbakırı ikinci bir üretim merkezi olarak, şimdiden görüp, dillendirmek hamlesinde geç kalınmış değiliz..

***

ROBOSKİ

Vakıa, bir katliamdır.. Vahşettir.. Ve de; çok yönlü bir terörün yakıcılığıdır.. Üzerinden 8 yıl geçti.. Ama hala, failler ki belli.. Kim, neden, niçin, nasıl, niye yaptı emri veren kimdi noktasında, sorgulanmadığı gibi; Adaletin de tecellisi icra edilmedi

***

O gün hükümet şöyle seslenmişti.. Bu katliam, Ankaranın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak? Peki bugün! Koca bir sekiz yıl geçti ama hala karanlık dehlizlerde?.. Netice itibariyle, Türkiye açısından, siyasal iktidar açısından Roboski kara bir yaradır?.. Üzerindeki karanlık perde kaldırılıp, aydınlatılmadığı sürece yara hep kanayacak

***

çünkü, acısı yüreklerde kor ateşi gibi, hep yanıyor Ki unutulamaz.. Ve unutulamaz da, unutturulamaz da!...

***

GÜNÜN SÖZÜ

Herhangi bir yerdeki adaletsizlik her yerdeki adalete tehdittir...