CİĞERLERİMİZİ YAKIYORLAR!…
Eklenme: 8/6/2020 12:00:00 AM

Ne yazık ki, yine yaz mevsimi ve yine orman yangınları!.. Bir acımasızlık, bir vicdansızlık, bir sorumsuzluk, bir bağnazlık, bir terörizim, bir keyfiyet cehaleti, hakim!..

***

Maalesef!.. Birileri puslu havayı seviyor.. Ülkemin, milletimin, coğrafyamın, yaşadığım yer küresinin; ciğerini yakarak, onu oksijensiz bırakıyor.. Ağaçlarımızı, yeşilimizi, yani Ormanlarımızı küle çeviriyor..

***

Sadece ağaçlar değil Tüm canlıları; canice diri diri yakıyorlar! Uçan, yürüyen tüm varlıkları, yaban hayvanlarını katlediyorlar Bir kibritli, bir mangalla, ya da sabotajla veyahut adı batsın stratejiyle; cayır cayır yakıyorlar!..

***

İşte, Muğla, İşte Sinop, İşte Denizli, İşte Kahramanmaraş, İşte Diyarbakır, İşte Siirt.. Antalya, Adana, Osmaniye.. Dile kolay; 3 Ağustos günü, 20 ayrı şehirde, 30a yakın çıkan Orman Yangınları?

***

Ateşte yanarak ölmenin, yaralanmanın ne demek olduğunu bilen var mı Ya da, eline iki saniye koz ateşi tutanınız var mı.. Veyahut, alev, alev yanan ormanın içerisinde; bir kaç saniye kalanınız, yaşayanınız ne olduğunu bilir mi?..

***

Tablo, topyekn bir vicdansızlık ve canilik içeriyor. Tıpkı Ortaçağ engizisyon mahkemeleri ve kararları gibi! İnsanların diri diri yakılarak, öldürülmesi gibi; Ormanlarımızı yakarak öldürüyoruz?

***

Bir dostun ifadesiyle; e be gafiller her şeyden evvel yanan, kül olan milli servetimizdir gelecek nesillere bırakabilecek mirasımızdır? yanan!

***

BİZ DE Mİ PARTİ KURSAK?

Öyle ya! Önüne gelen Parti kuruyor.. Vaki mi, başka ülkede parti sayısının üç rakamlara dayandığı!.. Ama ülkemizde, say say bitmiyor.. Maşallahı var?.. Kanaryalar partisi bile var?..

Olmaz mı?.. Sanki, tohumuna para verilmiş.. Bir teminat, bir harcama, kapital bir fatura tanzimi yok ki!.. Her şey; bir dilekçenin başında.. Parti kuruyorum yeter, aha da ismi? derseniz, işlem tamam!

***

Nitekim, partisine kızan.. Lideriyle, terso olan! Ya da istediğini alamayan Vekil olamayan Veyahut, iş olsun, torba dolsun itibar ve liderlik vasfı tadını almak!.. Yani; parti kuran kurana?

Düşünüyorum!.. İyi ki bizim bir partiye mensubiyetimiz ve üyeliğimiz yok!

Ya olsaydı..?

Eğer ki olmuş olsaydı; şimdiye kadar biz de parti kuranlar kervanına belki katılmış olurduk?..

Malum, sağına da, soluna da, radikaline de terso oluyoruz ya!

Kızar parti kurardık?..

***

Neyse!.. Mevzu ne bizim parti kurma gibi bir niyetimizin olduğu?..

Ne de; ülkenin parti çöplüğüne düşme hali?!..

Kim ne yaparsa?.. Hadise; Muharrem İnce üzerinde koparılan fırtına!..

Bir gürültü, patırtı var?..

İki gündür yazılanları, çizilenleri okuyorum!..

Ama bir türlü anlam veremiyorum!.. Anlam veremediğim nokta da, şu..

Sanki, bugüne kadar partisinden ayrılan, treninden inen, liderine baş kaldırıp aha da sana rakibim deyip parti kuran olmamış?

***

Buyrun er meydanı deyip, parti kurma arayışına sanki hiç girmemiş siyasetçi çıkmamış gibi bir tavır sergileme var!

Ve sanki, üç haneli parti sayısına sahip Türkiyede ilk kez bir parti kuruluyormuş gibi estirilen hava!!?

Yok böyle bir şey..

İşte 2020 yılının yarısında, kurulan parti sayısına bakın!..

Hepsi partisinin treninden inenler.. Ve hepsi, yeni isimle kurulan partiler

***

Gelecek Davutoğlu.. Deva Babacan.. Yenilik Yılmaz.. Şimdi de, İnce!.. Eğer ki tarihin sayfalarını çevirirseniz, bunun gibi onlarca örnek çıkar karşınıza!.. Ki, AK Parti de böylesi bir sürecin, ürünü değil mi?..

Diyeceğim şu!..

Fazla da gürültü, kalabalık, karışıklık yaratmaya gerek yok!..

Denir ya, bi rahat bırakın..!..

Ama diyorsunuz ki, siyasi tatili boşa geçirmeyelim; malzeme olsun, işte o da sizin bileceğiniz bir iş?..

Biz meşgul etmeyelim!

***

Mesela!.. İnce nasıl bir ince siyaset ortaya koyacak?!..

Dışarıdan, CHPnin başına geçme adına; operasyonel faaliyet içerisine mi girecek?..

Yoksa, kılıç-kalkan giyip; hem muhalefete, hem iktidara mı saldıracak!!?..

***

Ne diyelim, hele bir o gün gelsin!..

Parti kurulsun.. Kim var kim yok görülsün

Kervan sürüsü ve yükü neye delalettir, bilinsin!..

Yani gün ola harman ola, sözüyle o günü bekleyelim

Özü itibariyle!.. İşin ciddiyetine binaen, hal-i hazırda fol yok, yumurta yok? çeneleri yormayalım!?..

***

OKUNDU MU, OKUNMADI MI?..

Şu İstanbul Sözleşmesi.. 2011 yılında, imza altına alınması!. 2012de ise; Meclise gelişi 27 Dakikalık süre içerisinde, tüm partilerin ittifakıyla, geçişi.. 2014 yılı itibariyle yürürlüğe girme hali!

***

Şimdi; tüm bu evreler yaşanmışken.. 6 yıldır da; yürürlükte iken.. Bugün; bu sözleşmeye kim imza attı, okundu mu, okunmadı mı, nasıl oluyor deyip, ülkenin ve milletin dibine dinamit koyan sözleşme de neyin nesi, denilmesi?..

***

Doğrusu, insana çok ama çok trajedik geliyor Komik bir hal Der demez de; yeni mi uyandınız, gaflet uykusundan? Demek ki, elin gavuru bizi fena şekilde çözmüş ki; içimize de, dışımıza da istediği şekilde, mahutlaşabiliyor?

***

Şimdi, İslam medeniyeti varken, bizim kendimize özgü kültürümüz var iken; çağdaşlık, batılılaşma adı altında nasıl oluyor da tüm değerlerimizi yok sayan bu sözleşmeye, biat edici oluyoruz!.. Konuşulması, tartışılması gereken; biat ediciliktir?.. O da; beyan esastır?

***

YAPMAMIZ GEREKEN!

Önce; hizip ve ikirciklik ruhundan arınmalıyız.. Tekfir edip, kimseyi ötekileştirmemeliyiz!

***

Önce; birbirimizi suçlamak, alt etmek ve üstünlük sağlama gibi; gafletten, kendimizi soyutlamamız lazım!

***

Önce; şiddetin, terörün, vahşetin, öldürmenin, öldürülmenin, zulmün, adaletsizliğin, sömürünün, kimden gelirse gelsin, kabul edilmez olduğunu bilmeliyiz

***

Önce, bir insanı haksız yere öldürmenin bütün insanlığı ve kainatı öldürmek olduğu, hakikatiyle, haykırmayı bilmeliyiz!

***

Önce; siyasi düşüncemiz, ideolojimiz, kültürümüz, medeniyetimiz, yaşam koşullarımız suçlu ve suçu ayrıştırıcı olmaması gerekir.. Denir ya, senin teröristin, benim teröristim olmamalı!

***

Önce; her türlü fitnenin karşısında dik durmalıyız, iyiliği, sevgiyi, birliği ve dirliği, bütünlüğü, medeniyet kimliği olarak, görmeliyiz!

***

Önce; küfrün, şirkin, ihanetin ve hainliğin, zalimliğin, zulmün, karşısında tek ses, tek yürek olmalıyız!

***

***

Önce, kalplerimizi, saflarımızı, zihinlerimizi, milli birliğimize, dirliğimize, ümmet olabilmenin, şiarıyla inandığımız dini değerlerle sabit kılmalıyız!

***

BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESİN!

Şair Nazım Hikmet işte bu sözlerle sesleniyor; Bulutlar Adam Öldürmesin? Ne yazık ki; çocukları katledip, canice üzerinde debelenen bir dünyanın mahkumiyeti altındayız

***

Analardır adam eden adamı,

Aydınlıklardır önümüzde gider

Sizi de bir ana doğurmadı mı.

Analara kıymayın efendiler

Bulutlar adam öldürmesin

***

Koşuyor altı yaşında bir oğlan,

Uçurtması geçiyor ağaçlardan,

Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman..

çocuklara kıymayın efendiler..

Bulutlar adam öldürmesin..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Acıyı hisseden bir yüreğin varsa, bil ki kalbin de vardır?