D.Ü HASTANELERİ BATIYOOOR MUUU?…
Eklenme: 4/22/2019 12:00:00 AM

Galiba! Hani derler ya; Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir diye

Ne yazık ki vaziyet öyle!..

Son günlerde bu minvalde; ilginç gelişmeler yaşanıyor.. Hastane iflasın eşiğinde!

Olmaz mı?

İki yıldır sansasyonel haberlerin merkezi..

Usulsüzlükler.. Yönetim boşlukları..

Kişisel çatışmaların makamlar üzerinde yürütülmesi gibi; yıkımlar!

Yani enva-i negatiflik var!..

Gelen ihbarlar.. Konu edilen iddialar..

Vaki olan usulsüzlük, şaibe gibi, hadiseleri irdelerken ortaya çıkan tablo şunu söyletti!..

Sahipsiz sürünün sırtlanı çok olurmuş!.

Yani, çok yakında, hastaneler hizmet verememe noktasına gelirse..

Daha da ilerisi!.. Bir bir kapılarına iflas ettik deyip, kilit vurulursa, şaşırmayın!

Ben şaşırmam! Hatta şuan bile nasıl; ayakta ona bile şaşıyorum!..

***

Şöyle ki!..

Hastaneler dökülüyor..

Hele ki, Tıp Fakültesi binası; farelerin, hamam böceklerinin alanı gibi..

Ömrünü bitirmiş Hala 80lerin, 70lerin sağlık hizmeti zihniyeti!

Koğuş sistemi!!.. Hastane ful ama hizmetin zerresi yok!..

Koşullar çok ağır.. Gelirdeki düşük.. Döner sermayedeki, zafiyet Ödemesizlik!..

Bir çok Profesörler ve Öğretim üyesi!..

Ki uzman dahil olmak üzere!

İstifa eden edene.. Özel hastanelere transfer olan olana?

Kadrolarda adamcılık yapılması da ayrı bir garabet!!..

Hastane yönetiminin kendine yakın olanlara kadro vermesi!

Yıllardır kadro bekleyen.

Yıllardır hakkı olan kişilere ise sudan gerekçelerle engel çıkarılması!..

Yani bir dizi; olumsuzluklar zinciri hekimleri hastaneden kaçırtıyor!

***

Ya, liyakatsiz atamalar Ehilden uzak yönetim anlayışı!..

Kaynakların har vurulup harman savrulması..

Borç batağı, tabiri caizle gırtlağı aştı!

Daha önce bir kaç kez buradan dile getirmiştim..

Herşey; eski tas eski hamam misali!..

Başhekim de.. Yönetim kadrosu da.. Bir önceki yönetimin mahallesinde gezip-dolaşanlar!!

çevresinin de, sol seküler kökeninden gelenlerin varlığı!

Nitekim, Üniversite lojmanlarında çıkan yüksek oy da bunun göstergesi!

Zaten yönetim anlayışı çok yönlü kendini ele veriyor..

Anlayacağınız! Diclenin kıyısındaki sağlık sağlıksız Mevta olmuş!!!

***

Ne medikal firmaları.. Ne de ilaç firmaları..

Ne de tıbbi yönde hizmet veren kuruluşlar artık Üniversitenin adını duymak bile istemiyorlar..

Kapının önünden geçmiyorlar.. Eskiden başhekimlik..

Klinikler.. Hastane koridorlarında cirit atarlarken, şimdi kimse yok!..

çünkü, parasını alamıyor... Hakkedişine cevap verilmiyor..

Bugün git, yarın gel mantığıyla iflasın eşiğine geldikleri için aman ha aman diyorlar?..

Aylar değil, yıllara sarkan ödeme takvimi veriliyor..

Ki bir çok firma hizmetlerini de sonlandırdı..

İhalelere katılmıyor

Öyle ki, medikal yönünde, sağlık hizmeti dahi gerekçelerle öteleniyor..

Verilmek istenilmiyor..

Ne muhatap bulunabiliniyor? Ne de sağlıklı bir cevap veren var..

***

Hele hele boş vermişlik, keyfiyet ve zafiyetler serisi!..

Bazı bilinçli mi yoksa, taksirle mi bilinmez denklem misali; milyonluk usulsüzlüklere de vize verilmiyor değil?..

Şaibeli işlemde bulunuluyor..

Hastane daha beter bir borç batağına sokuluyor..

İşte bir örnek..

Hastanede yıllarca temizlik işlerini yapan firmaya yapılan; 5 milyon liralık kıyak!

Bu kıyak, yolsuzluk olarak da sorgulanmıyor değil..

***

Vakıa şu..

Bilindiği gibi; hükümet kararıyla temizlik personeli, kalıcı memur statüsüne alındı..

Yani taşeron devri sona erdi

İsmi bende kayıtlı firma; uzun yıllar hastanenin temizlik işini yürütüyordu..

Bu dönemde, çalıştırdığı 1800 temizlik işçinin alacakları ve SGK primlerine

karşılık, firma prosedür gereği 7.5 milyon lira bıraktığı teminat mektubu var!!

İşçiler kadroya geçince temizlik firmasının sözleşmesi fesih edildi.

Bu durumda firma tarafından verilen teminat mektubu borçları tahsil edildikten sonra çözülmesi

gerekiyordu.

İşte tam da burada bir suiistimal, ihmalkarlık veya kasıtlı diyelim..

Ki sebep ne olursa olsun firma borcu sorgulanmadan teminat mektubu serbest bırakılarak, iade ediliyor!!.

Sonra mı?

Tabiri caizse karamanın koyunu sonra çıkar oyunu misali!...

***

SGKdan gelen yazı; oyunu ortaya koyuyor..

Firmanın SGKya 5 milyon lira borcu var..

Teminat mektubu yok, alacak tahsili de olmadığı için; işte bu borç hastanenin gider hanesine yazıldı.

Parayı üniversite ödeyecek

Sonra, ilgili firmaya rücu edeceklermiş?..

Ama gel gör ki; firmanın yerinde, yeller esiyor..

Gelen bilgilere göre; böyle bir firma yok

Yani, kapatılmış.. Kısacası iş yapanın yanına kar kaldı mı diyelim?

Hal gösteriyor ki, hastane giderleri bu tür yöntemlerle giderek şişiyor ve iflasa doğru sürükleniyor.

Batıyoruz çığlıkları atılıyor!

Yemek işi de.. Diğer işler gibi; ha bire; ihmalkarlıkların faturasını kesiyor..

Hasılı kelam...

2 yıl önce kasasında nakit parası bulunan..

Ki borcu da 40 milyona yakın olan bir Üniversite iken!!

Ama bugün hastanenin resmi borcu; 170 milyon lirayı aşmış durumda..

Ve kasası tam-takır.. Bir tek kuruş yok.. İflas için alarm zilleri fena çalıyor..

***

Nitekim, hastane yönetimi hal-i perişanlığı geçtiğimiz günlerde hastane personeliyle yaptığı toplantıda itiraf etmiş..

Batıyooruuuz..?!

İçler acısı bir durum

Köklü bir Üniversitenin bu hal-i perişanlığı; herkesi üzdüğü gibi bizleri de üzüyor..

İsyan ettiriyor..

Ne yazık ki, hastanenin bu durumuna ilgili ve yetkililerin kayıtsız kalması da acı bir tablo!

Dileğimiz!!!.. Devlet-i aliyenin, vaziyete kayıtsız kalmamasıdır

Acilen müdahale etmesidir Hastanelerin eski verimli dönemlerine dönmesidir

Borç batağından kurtarılmasıdır

Tabi ki, istifa edip, giden.. Yaşanan mobing uygulamalarına isyan edip, istifa eden..

Üniversitenin cazip kimliğinden çıkması nedeniyle burada hizmet olmaz diyen, hocaların dönüşü de sağlanmalı..

Yeniden, cazip bir üniversite kimliğine dönüştürülmesi gerekiyor..

Herkese büyük görev düşüyor..

Özellikle, sorumluluk noktasında yetkili olan zevat, hezimeti iyi bilmeli ve görmelidir..

Netice itibariyle; gerçek ortada

İflas kapıda.. İçeri girmek istiyor

Yarın çok geç olabilir.

***

REİSİN DEDİĞİ!..

Zaman!.. Evet, zaman önemli.. Gidişat daha bir önemli!..

Ama, hayati önem arz edici hal, daha bir ivedi!!

Reisin dediği gibi..

Dönem!

Kızgın demiri soğutma dönemidir..

Dönem!

Birlik ve beraberliği yeniden perçinleme dönemidir

***

El hak Aynen de öyledir..

Öyle ise Demokrasinin kalitesini ve gücünü artırmalıyız

Hakkı.. Hukuku.. Adaleti.. Eşitliği.. Ve tabi ki özgür bireyler yaratmalıyız..

Kimseyi prangalamamalıyız..!

İdeolojilerin.. Saplantıların.. Otoriterliğin

Tekçi fikriyatların yarattığı tahribatları sonlandırmalıyız!..

Yeşermesine; zemin yaratmamalıyız!!

***

Kibiri Aşırılığı.. Burnu havalılığı..

Ben bilirim.. Ve ben benciliğinden; kurtulmalıyız.. Var olanı da; arındırmalıyız!!

Tevazuyu.. Hoşgörüyü.. Saygıyı..

Sevgi muhabbetini hayatın; kardeşlik ilkesi olarak görmeliyiz!

Düştüğü çukurdan.. Pespal ettiğimiz halden; kurtarmalıyız..

Hürleştirmeliyiz!!?..

Ehliyeti.. Liyakati.. Vicdanı.. İzan iksiriyle, harmanlayıp vücut buldurmalıyız!

Birilerine; pes pal etmemeliyiz!!

***

Kutuplaştıran değil, birleştiren..

Ötekileştiren değil, kucaklayan olmalıyız Diktatör değil

Kişisel çıkarı.. Kişisel menfaati.. Adam kayırmayı..

Rüşveti.. Yolsuzluğu.. Usulsüzlüğü..

İhale mafyacılığını, iman düsturuyla haram bilmeliyiz!!!

Zerre-i miskal; taviz vermemeliyiz!!

Kanunsuzluğu.. Keyfiliği.. Adaletsizliği.. Korkutmayı.

Troyka zihnini, tekçi ve despot anlayış varlığına dur demeliyiz!

Yani; bir ve iri olalım!

***

BAYRAM TATİLİ!..

Hükümet açıkladı..

Erdoğan onay verdi.. Ramazan Bayramı tatili; 9 gün!..

Takvim neyi gösterir; o gün!..

Dikkat! 3 Haziranı gösterecek.. Yani; o gün başlıyor..

Sonra, 4-5, 6 diye devam eder!

Sahi!.. İstanbul seçimlerine dair bir karar çıksa..

Yani; YSK seçim tekrarı derse!..

Ki seçim; 2 Haziranda yapılacak..

İş ıskalanır mı?

Galiba, AK Parti itirazları vaki de; neticeyi kabullenmiş gibi!

Öyle ya; 9 günlük tatilin hükmünü verendir!..

Neyse!.. Bu işin keyfini çıkaracak olan turizmciler..!

Diğer sektörler; kızgın!.. Siyasiler de.. Bizler de..

Ha bir de; bayramı tatile döndürmek de ayrı bir çıkmaz!..

***

KABUL EDİLEMEZ!!

Kocaelideki o görüntü.. İrkilmemek.. Öfke duymamak.

Kınamamak elde değil..

Annelere.. Bacılara.. Başörtülü teyzelere!..

Ki bir çoğu yaşlı... Gayeleri, eylem düzeyleri.. Her ne olursa olsun!

Yapılanlar kabul edilemez!..

Kolluk kuvvetlerinin sergilediği tutum..

Jop.. İtme.. Hiçbir şekilde; rıza gösterilemeyeceği gibi!..

Ne insani.. Ne vicdani..

Ne de bir başka etken; mazur göremez

İnanıyorum ki!.. O görüntüyü izleyen her kim olursa olsun; yazıklar olsun demiştir!

Polisim böyle olmamalı!

***

çİRKİN BİR SALDIRI!..

Kılıçdaroğluna yönelik saldırı..

Tartışmasız.. Hiç bir gerekçe.. Hiç bir ifade; vakıayı sıradan göremez!..

Görmemelidir...

Fikrine. Düşüncesine.. İdeolojisine.. Siyasi kulvarına, bakılmaksızın tepki gösterilmeli!..

Bir siyasi parti mensubu. Hele ki, Parti Genel başkanı

Ki Ana muhalefet partisinin lideri.

Şehit cenazesinde.. Böylesine provokatif saldırıya uğraması kabul edilemez!!!

Vakıa büyüktür Sinsilik içermektedir.. Olay ülkenin milli birlik ve bütünlüğüne açık bir suikasttır..

Üzücüdür.. Kınıyorum!.

***

Birliğe.. Dirliğe.. Huzura.. İstikrara..

Güvene ihtiyaç duyulan bir evrede bunun yapılıyor olması; hasımane bir hainliktir!!

Ülkeyi.. Milleti.. çıkmaza sürükleyip, kaos ortamı yaratmaya prim vermektir! Onlara hizmettir

Hep deriz; Kurt dumanlı havayı sever..

***

Erdoğanın, kızgın demiri soğutalım..

Türkiye ittifakı.. Toplumsal uzlaşı mutabakatı, dediği bir evrede hadisenin vuku bulması!..

Tarihsel bir provokasyondur..! Tabiri caizse; fitnenin fitilini ateşlemedir

çünkü bu saldırı ülkenin bekasına yöneliktir!

Hükümetin.. Parlamentonun.. Emniyetin.. Askerin.. İstihbarat güçlerinin..

Pek tabi ki, Türkiyenin bir bütünlük içerisinde; yek vücut olmalı!

Sağduyulu olmalı! Ama uyanık olunmalı!

Ve olayı; telin etmelidir...