DEVLET-MİLLET DAYANIŞMASI!
Eklenme: 4/24/2020 12:00:00 AM

İşte bu; ilke ve kültür milletleri ve devletleri payidar eder!.. Osmanlının 640 yıllık tarihi, hükümdarlığı bunun bariz örneğidir.. Tabi Devlet ve Millet kaynaşmasındaki en büyük etken; istişare ve koordinasyonun samimiyet, odaklı, ihlaslığıdır..

Yani; birbirini koruma, kollama ve sahiplenmedir!

Ki bu kültür ve medeniyet ister bireyde, ister bir grupta, ister bir millette, ister bir ulusta, beşer ve devlet hiyeraşisinde doğru istikamette işlerse; huzuru, istikrarı, refahı, iyiliği, güzelliği, gelişmeyi, sağlığı ve mutluluğu da elde ettiği gibi

Hiç kuşkusuz; içteki sorunları da aşabilmede kudret sahibi olur..

Aksi takdirde, herşey domino taşı misali tersi bir istikametle kaotik işlem görür!

***

Bakınız, yer küresi hal-i hazırda korku, panik, endişe ve ölümlerin yarattığı psikolojik travmatik hal-i perişan vaziyette yaşıyor.. Öyle ki, dünyanın en süper güçlü ülkesi de, en sefil, geri kalmış ülkesi de; virüs denilen bir mikrobun, kıskacı altında!..

Her gün onlarca, yüzlerce ölen insan, binlerce hasta..

Ve izole altına alınmış, karantinada tutulan milyonlarca insan!..

İnsanlar artık birbirine dokunmadan, selam vermeden, el tutuşmadan, öpmeden, yan yana gelmekten kaçındığı gibi, her dilin lügatine giren bir ifadeyle; sosyal mesafe noktasında, ancak yakınlaşabiliyor

Ne acıda, ne tasada. ne de sevinçte bir araya gelinemiyor?.. Artık taziye yok İbadet, toplu cemaat, bir araya gelebilme yok!

***

Anlayacağınız; bakteriyel bir virüsün dünyayı nasıl esir aldığı gerçeğiyle, İlahi Kudretin gücünü görürken, ama beşer hala deve kuşu misali kafasını kuma gömmüş; hakikatlerinden, medeniyetinden, kültüründen, inancından, iman nokta-i nazardan uzaklaşıp, batılın, küfrün ve şuursuzluğun oluşturduğu gaflet, delalet ve zillet meskeneliğinden, medet umuyor!

Hele ki, kör ideolojinin, ırkçılığın, tekçi fikriyatın hastalığına müptela olmuşların, fırsat kollayıcı pusudaki kurt ve yılan misali hal-i vaziyetleri de; yaşanan ve yaşatılanlar karşısında içteki en büyük olarak karşımıza çıkıyor!

Yani sözün kısası vaki olan şudur ki, yıkımın nedeni beşeriyetin değer ve kültürlerinden, birlik ve dirliğinden el çektiği gibi, el çekmesinin neticesidir.. Kurtuluşu da; çekilen ellerin yeniden kenetlenmesi!..

***

Bakınız, ülkemiz koronavirüse karşı büyük bir savaş vermektedir!..

Ve ilk andan itibaren buradan, bu köşeden, gerekse Uzay Haberde yayımlanan programlarımızda, dilimizin döndüğü, kalemimizin yazdığı kadarıyla, hep tarihte vuku bulan ama ders-i ibretler ihtiva eden hadiseleri dile getirmeye çalıştık, çalışıyoruz

Eğer ki bir çözüm aranıyorsa, kurtuluşun, yaşatılanların üstesinden gelinebilecek gücün; el birliği, güç birliği, zihin bütünlüğü ile mümkün olabileceğini, ifade etti!..

Ki bu salt ülke için değil, yaşadığımız her yer için aynı ruh ve akide olmalı

Şükürler olsun ki, ülke sathında, virüsle savaşta büyük bir örnek, ihlas ve samimiyet orta yerde var

***

Ve yine; şükürler olsun ki, yaşadığımız kent olan Diyarbakırda da o koordinasyon sağlanmış!..

Nitekim, hafta içerisinde, örnek teşkil edebilecek bir resim, çekildi!..

Doğrusu, ilk etapta nasıl oldu diye, düşündüm!..

çünkü, bu resme Diyarbakır nerdeyse; yarım asırdan bu yanadır, hasrettir, yaşamış değil

Gerek, yerel yönetimler, gerekse merkezi yönetimler ve gerekse de, tarafların buluşmasında, misyon üstlenip köprü görevini icra etmesi gereken Meslek Odaları, Sivil Toplum Örgütleri, kentin fikir, düşünce, sosyal, ekonomik ve kültürel kazanımlarda söz sahibi olan şahsiyetlerin buluşabileceği bir ortam, getirebilecek bir üst akıl olmadı!.. Ya da oluşturulmadı

***

Hep kısır çekişme, bencilliği öne çıkaran kendi rantını, kazanımını ve üzerinden siyasi gelecek devşirme gibi haller yaşandığı için; Diyarbakır hep kayıpları, yokları yaşadı..

Varlık içerisinde; açlık, sefalet, sahipsizliğe mahkum edildi.. Halk deyimiyle; gelen gideni aratır oldu

Ki hal-i hazırda, hala o zihin ve kültür dinç, efor sarf ediyor, sahada hakimiyet kurma adına, enva-i aksiyonlardan geri kalmıyor.. Ancak, hafta içerisinde yaşanan o resim, yarınlar açısından bir gelecek umudu oluşturdu

***

Biliyorum!.. Bir çok kişi; bu yazıdan dökülen sözcükleri, muhtevasını çekilen ortaya çıkan resim açısından bu kadar da, önemli değil deyip, değişik söylemler geliştirebilir..

Ne olmuş ki, deyip atılan adımı anlamsızlaştırabilir..

Ya da, küçümseyebilir

O onların fikri, belki de ben biraz duygusal, biraz dereyi görmeden paça sıvama haline kapılmış olabilirim..

Denir ya; ilk adım olsa bile doğru ve özlenen resmi ortaya çıkardığı için; serisi ve domino etkisi babında sahiplenilmesi gerekir!..

***

Gelelim; o resme! Meslek odaları kimliğiyle ön plana çıkmış büyük ve önemli STKların Başkanları

Önceki gün, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinde bir araya geldi

Beş kurumun sözcüsü olarak, Başkan Alican Ebedin oğlu; koronavirüsle alakalı yürütülen mücadele savaşında, koordinasyon, istişare ve birlikte hareket etme adına, İl Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı Hasan Basri Güzeloğluna teşekkürlerini dile getirdi Konuşmanın içeriği, verilen mesajları Diyarbakır Söz Gazetenizin, İş Dünyasından Valiye Tam Not manşet haberiyle, vakıf oldunuz!

***

Aslında, çok ama çok konuşulması gereken mevzu ve ayrıntılar söz konusudur.. Şehrin ekonomisi ve sosyal hayatı açısından; son aylar açısından demek ki Koordinasyon Diyarbakırda ivme kazanarak, çok iyi yürütülüyor

Özellikle, Oda Başkanları, İlin Valisine Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanvekili ünvanlıyla her sözcüklerinde; el ele verip, birlikte çalışabilme adına teşekkür ediyorsa, bu sosyal devlet ve yönetim anlayışının, Diyarbakır özelinde kırılma ve doğru bir rotanın sağlandığını, ortaya koyuyordur, sanırım!..

***

çünkü, mevcut Oda Başkanlarından 4ü daha kısa süre önce, Büyükşehir Belediyesine kayyım gelmesine karşı çıkmış, ortak deklarasyon yayınlayarak, Vali Güzeloğluna hayır demişlerdi..

Hatta, görüşmeme, istişare içerisine girmeme gibi; hesaplar icra ediliyordu

Demek ki; peşin hükümlü olunmaması gerektiği gibi, zamanın en büyük müfessir olduğunu göz ardı etmemeli!

Siyasi ve ideolojik fikriyatın şehirlerin, ülkelerin, milletlerin birlik ve dirliği açısından, kısır çekişmeler nedeniyle kayıplara neden olduğu hakikatleri de, bilinmelidir..

Velhasıl; tek merkezde ve koordinasyonunun kurumlar içerisinde olması başarının da bir saha hakimiyetini ortaya koymaya yetiyordur..

***

Koronavirüsle ilgili yürütülen savaşta Diyarbakır şuan şanslı illerimizin başında geliyor..

İşte bu şanslılıkta; ilk günden itibaren alınan tedbirler, yürütülen istişareli faaliyetler en büyük etkendir!

Ki vakalar sayısında, kıyasla birçok ilden çok ama çok iyi durumda olduğumuz ortada

Maske, tulum, eldiven konusu ise kendi öz malımız!

Yani, Diyarbakırın kendi firmaları bunları üretiyor ve yine kendi insanına bunu farklı argümanları kullanarak yetiştiriyor.

Oradan buradan değil, tamamen yerli üretim anlayacağınız...

***

Ne diyelim Buradan hareketle bu başarılı ortak çalışma kültürü bundan sonra da hep devam eder ve sürer demekten başka bir temennide bulunmak istemiyorum

çünkü Diyarbakır hak ettiği bir yerde, güçte ve siyasi ikbalde değil

Yeni bir rüzgar, yeni bir fikir, yeni bir istişare şart!!..

Bundan 1.5 yıl önce şunu ifade etmiştim; Güneydoğunun acil ve ivedi bir siyasi abiye ihtiyacı var ve o abi kendini artık hissettirmeye çalışıyor diye!..

***

RAMAZANA MERHABA!.

Evet, Ramazan-ı Şerife bugün merhaba dedik.. Ki dün sahura kalktık, niyetimizi ettik.. Ve bugün de; oruçluyuz!.. Duam odur ki, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da kurtuluş olan, Ramazan Orucu, hayrı, bereketi ve feyziyle; bizleri mahrum bırakmaz.. İçerisinde bulunduğumuz virüs illetinden, tez elden kurtarır.. İnsanlık, bunu alt eder.. Yeniden; bizleri, sizleri kardeşlik, ümmet şiarıyla, kucaklaştırır! İşte bu dua temennisiyle Ramazanımız mübarek olsun diyorum!..

***

Aslında, İnsanlık için, medeniyetler için, ebedi hayatın kutsallığı için, her şey 610uncu yılda Peygamber Efendimiz (S.A.V)in Mekkede iken, yine Ramazan ayında, Kadir gecesinde başladı.. O günden, kıyamete dek, devam edecek bir Ramazan-ı Şerif ikmale geldi!.. Artık hiçbir şey; eskisi gibi olmayacak, olamaz, olmamalı! çünkü, fitret devri sona erdi.. Hak ve batılın mücadelesi başladı! O günden bugüne; dengeler değişken olup, aktı!..

***

Bugün, Ramazanı konuşmaya başladık.. Ama 24 saat önce, yer küresi yeni dünya düzeni, yeni bir dünya yönetimi, anlayışı, hatta insanlık yeni bir yaşam, biçimi ve kültürüne odaklı., hayat dizaynı içerisine girmek zorundadır; deyip duruyorduk!.. Gerekçesi; bakteriyel bir virüs olan; Koronavirüs.. İşte bu virüs, bu yıl sıra dışı bir Ramazan ayını bize yaşatacak!

***

Vaki değil.. Ki bilmiyorum, bir bilgim de yok, tarih içerisinde İslam dünyası; benzer bir halde, Ramazan ayını, geçirdi!.. Bir ilk.. Dile kolay, camiler kapalı, cemaatle, toplu ibadet ve namaz kılmak yasak.. Teravih, evlerde bireysel olarak, kılınacak.. Ki, Diyanet İşleri de, Bilim Kurulu üyeleri de; pandemi nedeniyle; toplu teravih namaz kılmaya cevaz vermiyor

***

Tabi o iftarın, muhteşem feyzi, sahur!.. Bu iki ibadette; toplu şekilde yasak!.. Yani bireyden, aileye, aileden cemaate, cemaatten topluma, toplumdan millete odaklı; bir arada olmak, bu yıl ki Ramazan-ı Şerifte fetva noktasında; caiz değil, hükmü konuldu! Peki, tüm bu yasaklar karşısında, Ramazanı nasıl geçireceğiz, ibadetimizi, hayrımızı, sevabımızı nasıl yapacağız!..

***

Evet, evdeyiz.. Evlerde olamıyoruz.. İftar yapacağız, ama iftarlara gidemeyeceğiz, davet edemeyeceğiz!.. Sahur yapacağız, sahurlara gidemeyeceğiz, çağıramayız, herşey bireysel odaklı olacak.. İşte bu hal-i durumu da, biz evimizde bireysel sorumlulukla, bireylere ulaşmamız lazım

***

O da şu! İftar, iftarlar, toplu iftarlar yapamayacağız; ama başka yerlerde; hepsini yaptırabiliriz!.. Başka evlerde, iftar sofralarının oluşmasına, oluşturulmasına vesile olabiliriz!.. Zekatımızla, fitremizle, hayratımızla, bunu yapabilirsiniz!.. Yoksulun, fakirin, biçarenin sofrasına, gönlüne, yüreğine dokunabilir, uzaktan da olsa çare olabiliriz!

***

İbadetimizi bireysel yapacağız, aba maddi ibadetimizi de kardeşlik ruhuyla, yerine getireceğiz!.. Dedik ya, her şey Ramazanda başladı, bu yılki Ramazanda da burukluk vaki ise de; muhteşem olacak deyip, yeni bir dünya profilinde, Ramazan-ı tüm benliğimizle, kalbi ve ihlaslı fikirle; doyumsuzca, yaşamalıyız, yaşatmalıyız!..

***

AZICIK TEBESSÜM ETSEK!

Ah ki, ah hal-i vaziyete iç çekiyoruz!.. Elbette ki, azıcık, tek kelimelik bir söz dahi; tebessüm ettiriyorsa, psikolojik şifadır Yine siyasilere dokunduracağız.. Eeee, varlıkları vur abalıya, olması nedeniyle; onlarla tebessüm edelim!..

***

Mecliste vekilin biri diğer vekile sormuş.. Kaç gün oruç tuttunuz!Cevabı; bir gün!

Aynı soru yanındaki diğer vekile sorulunca!..

Gelen cevap şu!.. Efendi hazretleri benden bir gün fazla tutmuşlar!

***

GÜNÜN SÖZÜ!

Hayrın sevabı; onu veren elin diğer elin bilmemesinde saklıdır!

***

Hayırlı Cumalar