HADİ ÖYLE OLSUN…
Eklenme: 6/25/2020 12:00:00 AM

Olsun!

Biz de bugün mevzuları tırtıklama, kırık dökük, nokta-i nazarında; yürütelim?

Ne olmuş ki; yollar yürümekle, insanları iteklemekle aşınma olmaz!

Vaki mi?.. Değil..

Ki Yüce Yaradan kullarına Yürü Ya Kulum diyerek seslenmiş!

O zaman yürüyelim arkadaşlar!

Yürürken dirsek atmayalım, çelme de!

Yürürken Salih amele sahip olalım!

***

Hak, hukuk, adalet diyelim!

Lakin kendimize istediğimiz kadar, karşımızdakine de, çevremizdekine de, isteyelim

Bencillik yapmayalım, öyle davranmayalım!

Hatırladığımız kadarıyla yarım asır öncesiydi ilk yürüyüşün Yargıtay yürüyüşü olduğu!

Öncesi, sonrası çok yüründü!

Ama o günden bu yana, bütün hatlarla, savunma kalkanlarıyla hep yüründü, yürümeyen yok!

Her meslek; her yol Ankaraya çıkar diyerek yollara dökülüp, yürüdü!

***

Siyasetçisi de, politikacısı da, Akademisyeni de!

İşçisi, memuru, öğrencisi..

Ötesi; köylüsü, çiftçisi dahi; haklar yürümekle alınır, deyip, demokrasi adıyla, yol yürüdüler!?..

İşte Baro başkanları da yürüdü.. Savunma yürüyor diye slogan da atarak

Hadi öyle olsun!...

***

Bayrak, para mevzusu!.. Maşallah, demokrasi adına herkes kendisine özgü; libası artık o biçim, giyebilir..

Ne diyor Tunç Soyer İzmire dair, ne olmuş Bayrak ve Paramız bize özgü olsun!

Eeee; özerklik diyenlere niye kızıyorduk o zaman?..

Yürrü de enseni görelim?...

***

Ha bir de Soyer öyle demek istemedim diyor.. İyi de; laf bir kere ağızdan çıkar?

Düşünüyorum; bu özerklik çıkışı Soyer değil de, Ankaranın Mansur Yavaşı yapsaydı?..

Paradan, Bayraktan söz etseydi..

Sizce bir mesele olur muydu?..

Yoksa, olmazdı?

***

Ha bir de, dünü sorgulayarak sormak istiyorum..

Peki, bu hal-i durumu HDPli bir belediye başkanı icra edip bunu söyleseydi; mevzuunun karşılığı ne olurdu?

Etki-tepki noktasında

Neyse; siz bir düşünün Başka mevzular var..

***

Ah ki, ah, şu maske ve sosyal mesafe!..

Konuşmayacaktım, yazmayacaktım, çünkü dilimde tüy bitti bir hale geldim..

Ama, manzaralar der demez söyletiyor insana!

Maske, kolda bilezik, mesafe o biçim aramızda su sızmaz! Peki, temizlik o ne iiiş?..

At gitsin...

***

Şu; nüfus cüzdanını unutan, öğrenciler için, düşülen bir not var..

Nüfus cüzdanını unutma.. Ha bir de; vaktinde sınav olacağın okula git

Sakın unutma!..

***

Şimdi; Üniversiteye gidecek olan bir öğrenci için..

Tüm bu uyarılara, düşünülen notlara rağmen!..

O öğrenci, kimliğini evde unutacak kadar, arızalı ise!.. Onun sınava, katılıp katılmaması bir önem kazanır mı?..

***

Neyse!.. Veliler de, öğrenciler de bu tezi bir düşünsünler.. Öyle ya, günlerin stresi, kaygısı, telaşı ve son gündeki; unutkanlık ve geç kalma alışkanlığı; şunu dedirtmez mi?.. Değer mi?..

***

Sizi bilmem, ama şu 2020 senesi; ne uğursuz ve bela bir sene oldu başımıza!

Gözümüzü felaketlerden açamaz hale geldi

Bir uğursuzluktur almış gidiyor

***

Yılın ilk günü, ciğerden vurdu Virüs!..

O gündür bugündür; vurdukça vuruyor..

Ki, yer küresini sarsıyor..

Bir kurtuluş yok

Maske, mesafe, temizlik..

Ama yine de, nafile

***

Ya o çığ felaketi.. Onlarca asker ve sivil kaybettik.!

Van ağladı, ülke ağladı..

Ki hala, bazı enkazları aranıyor..

Peki, Elazığ ve Malatyayı vuran deprem..

Yine Vandaki sarsıntı..

***

Yangınları..

Heyelanları

Trafik kazaları..

çöken binaları..

Hele ki, son dönemlerde, mevsimsel kaymalar..

Yağışlar ve sel felaketi..

Bursayı sel vurup, gözyaşları Bingölde akıyor..

***

Velhasıl!.. Enva-i uğursuzluk bir türlü yakamızdan elini çekmiyor..

Nefes kesen bu belalardan, bir kurtulabilsek..

Bi 2020yi göndersek..

O uğursuz ayaktan bir arınsak..

Rahat bir nefes alsak

***

Bel ki o zaman, şöyle etrafımıza bir göz gezdirip siyasilerin fırsat bu fırsat deyip, geliştirdikleri ayaklardan haberdar oluruz..

Ama şimdi; hep meçhuliyet arzına sahip!

Sizce..

***

AMA NE LEZZET!...

-Kendi dışkımı yedim.. Hatta onun dışında İsviçrede benim doktora alanında otlayan ineklerinkini de tattım. Dağ keçilerinin dışkılarını da tattım.

Özellikle insan dışkısı acıydı. Ötekiler de tatlı değildi ama insanınki kadar acı değildi. İnsana dışkısını yedirmek işkence değildir

***

Ama nasıl bir lezzet durağı bu!.. Hani bir söz var yeme de yanında yat

Eee, akademik bir çalışmayla kazanılan bir lezzet!..

Bravo bizim; Prof. Dr. Celal Şengöre..

En baba gurmeye taş çıkarırcasına, lezzet duraklarını gezmiş..

Bilim adına nelere katlanmış, işkenceye dair ne de üstün bir, meziyet icra, ederek fetva vermiştir?..

Şapka çıkarın!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Eski çamlar bardak mı oldu, dediniz?..