HAYIRSIZ AİLE REİSİ…
Eklenme: 11/24/2021 12:00:00 AM

Ne hazindir ki. Kemal Beyin siyasi hayatı ve parti stratejisi, hayırsız aile resini de geride bırakıyor.. Mutsuz, verimsiz, istikrar ve istikbalden ırak bir aile yapısına sahip.. Genleri de, tarihi de, parti ilkeleri de maalesef, ne ülkeye ve ne de millete mutluluk getirmediğinden olsa gerek, gözü hep evin dışarısında olmuştur..

***

Siyasi aklı her ne kadar vesayet odaklı, dışarıdan medet uman bir anlayışı benimsiyorsa da!.. Ki hala kimi yerde hortlatmaya yönelik bir gayreti vaki ise de Ancak işin zor olduğunu bildiğinden, evlat edinmeyle aile içerisinde saadeti yakalamakla bir şeyleri başardı.. Evladı da, bir asra yakın hasım kesildiği mahalleden, edindi..

***

Yerel seçimler buna örnek!.. En kritik büyükşehirlerde, başkan adaylarını kendi partisinden bir evladı göstermedi! çünkü hayırsız bir aile ve hayırsız bir aile reisi olmanın ezikliğini ancak böylesi evlat edinmeyle mutluluğu yakalayabileceğini keşfetti.. Ki bu stratejiyle mutluluğu kendince buldu

***

Ne varsa, mütedeyyin, muhafazakar, milliyetçi kesimde var.. Eee Türkiyenin siyasi tarihine baktığında iktidarlar hep sağ partiler olmuştur.. Tek parti şeflik ve dipçik dönemi ile darbelerin dışındaki, milli irade temsiliyetiyle iktidarlar, muhafazakar sağ partiler misyon almışlardır..

***

Ki yerel seçimler kadar, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bile, kendi evinden değil de gözünü dışarıya dikip arayışlara girdi.. Evin içi verimsiz ve mutsuzluk üretici.. Ekmeleddin İhsanoğlunu aday gösterdi.. Olmadı, Abdullah Gülün kapısına dayandı.. Kimleri aracı yapmadı ki, Gülle evde mutluluk getirsin diye.. Olmadı.. Bakarsanız ikisi de sağ mahallede yürüyenler.. Solla pek alakaları yok

***

Demem o ki Kemal Bey, oy devşirme adına her yolu mübah görüyor.. Yoksa son çıkışı yine, sağ, muhafazakar, mütedeyyin kesimin yaşam kulvarına, kültürüne ve inanç dünyasına odaklı, söylem ve eylemlere odaklı olur muydu.. Ne diyor kendileri, helalleşelim! Tabi nasıl yapacağını pek bilmiyor..

***

Sanıyor ki helalleşme tek taraflı oluyor.. Oldu, bitti maşallah!.. Kendisinin demesi yeterli.. Bilmiyor ki, helalleşme iki taraflı, bir de bunun yanında, hak, hukuk ve mağduriyetin telafisi gerek.. Neyse, siyasi tövbekar kulvarına girip nadim olmuş bir şahsiyet rolünü ortaya koyuyorsa da, bekle görü unutmamak lazım..

***

İçİMİZDEKİ GAFİLLER

Eksilmiyorlar.. Eksilecek gibi değiller.. Onları besleyen zehir de ne yazık ki, batının içimize ektiği tohumun ürünü olan devşirmelerdir.. Öyle ya. Ne diyorlardı Edirneyi Enver Paşa alacağına Bulgarlar alsın..

***

Sefil akla sahip olanlar bugün de ABD Türkiyeye demokrasi getirmesi için, Erdoğanı devirmesi lazım diyorlar.. Yani Biden ivedi şekilde Türkiyeye müdahale etsin.. Akla ziyan, gaflet ve delalet sahipleri bunlar..

***

Ne tarihten be haberdarlar.. Ne de bugüne kadar ADBnin Demokrasi getiriyorum diyerek müdahale ettiği, ülkelere, coğrafyaya, barış, huzur, güven, istikrar, istikbal ve istiklal getirmediği gibi sağlamış da değildir.. İnsan hakları yönündeki tüm ihlalleri teşvik etmiştir..

***

İşte Ortadoğudaki kaotik ortam!.. Bunun en bariz örneği Ki ABD kendi kıtasında bile, demokrasi derdinde olmamıştır.. Milletlere ve coğrafyaya göre, çakkal, sırtlan ve timsah ile yılan kesilmiştir.. Tek gayesi vardır, kazancına bakar..!

***

ABDNİN BİZİMLE MESELESİ

Hafta başından beri Ankaradayım.. Bir taraftan Ankaranın siyasi havasını soluyorum, diğer yandan ise mesleki mevzularla alakalı görüşe ve toplantılara katılım gösteriyorum.. Önceki akşam Anadolu Yayıncılar Birliğinin(AYD), akşam yemeği vardı.. Yemekte, Türkiyenin 81 ilinde yazılı, görsel ve dijital alanda faliyet gösteren kuruluşların sahip ve yöneticileri vardı.. Yeni İletişim Teknolojileri ve Yerel Medyanın Geleceği çalıştayı münasebetiyle, gerçekleşen bir buluşma..

***

AYD Başkanı sevgili dostum Sinan Burhan, Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuşla bizi aynı yemek masasında buluşturdu.. Masada fazla kişi olmaması, Numan Beyle geçmişten de tanışmışlığımızın bulunması, ortak dostların varlığıyla, koyu bir sohbet gerçekleştirdik.. Uzay ve Söz Yayın Grubu yönetiminden Suhely Erkan Altındağ da sohbetimize dahil isimler arasında yer alandı... Sohbet ağırlıklı Diyarbakır ve bölge üzerine olması münasebetiyle, oftirikod noktasında kaleme almayacağım.. Denir ya dost sohbeti..

***

Yemek öncesi Numan beyin ABDnin Türkiyeye odaklı hasımlığına ilişkin çarpıcı bir değerlendirmesi oldu.. Kurtulmuş, Türkiyenin bir ivme yakaladığını ve yeniden güçlü büyük Türkiye istikametinde önemli adımlar attığını söylerken, birliğe ve dirliğe dikkat çekti.. Türkiyenin ayağına atılmak istenen prangaların, iç siyaset ve mevzularla gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi..

***

Biz kendi içimizdeki farklılıklarımızı konuşur, tartışırız. Siyaset farklılıklarımızı, düşünce farklılıklarımızı, hayat tarzları bakımındaki farklılıklarımızı biz müzakere ederiz. Ama mesele Türkiye olunca, Türkiyenin milli meseleleri ve geleceğine ilişkin dik duruşumuz olunca, Türkiyenin bütün aktörlerinin, medyasının, siyasetinin, iş dünyasının, eğitiminin velhasıl Türkiyenin bütün kültür ve sanat dünyasının hep birlikte bir arada olması lazım

***

Kurtulmuş, Türkiyenin maalesef müttefiki bir ülke tarafından F-35ler dolayısıyla fiilen ambargoya tabi tutulduğunu, ayrıca S-400leri alamazsınız denilerek, NATO müttefiki olmasına rağmen köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığını ifade ederek şöyle dedi:

***

Meselenin aslı şudur, mesele ne F-35dir ne S-400dür. Mesele biliyorlar ki eğer Türkiye bu istikamette, güçlü, büyük Türkiye istikametinde yürüyüşünü devam ettirirse çok yakın zamanda kendi milli uçağını yapacak, Türkiye harp sanayisindeki bu gelişmelerinin meyvelerini alarak kendi füzelerini, füze motorlarını ve uçak motorlarını yapacak ve yoluna devam edecektir. F-35 ve S-400 meselesi, Türkiyenin milli savunma sanayiindeki ilerleyişinin güçlü hale gelmesinden duyulan rahatsızlığın bir yansımasıdır.

***

Kurtulmuş, ABDli yetkililerin Suriyedeki örgütlerle olan diyaloğu ve çekilen resimlere atıfta bulanarak şöyle dedi..Bakıyorsunuz ki, bu örgütün sözde liderleri, dostumuz, müttefikimiz olduğunu zannettiğimiz bazı ülkelerin resmi makamlarında ağırlanıyor. Onların askeri yetkilileri olmak üzere bir takım resmi temsilcileri gelerek, bu örgütün sözde askeri kanat sorumluları ile yan yana fotoğraf veriyor. Yani diyorlar ki Biz bunları destekliyoruz. Açıkça söyleyemiyorlar. Ama bizim bir planımız var, bu bölgeyi nasıl bir asır evvel Sykes-Picot ile darmadağın ettiysek, bundan sonra da darmadağın etmek istiyoruz. Siz de bizim arı kovanımıza parmak sokuyorsunuz

***

Türkiyenin Ortadoğuda ortaya konulan oyunları bozan tek ülke olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Akdenizdeki gelişmelere de dikkat çekti.. Türkiye Akdenizde münhasır ekonomik bölgelerini ilan ettiği içindir ki, birileri rahatsız olup Yunanistanı şımarıklaştırarak sahaya sürüyorlarEsas mesele, Türkiyenin Akdenizde burnunu çıkaramayacak bir ülke haline getirilmesi için planlar yapılmıştı. Türkiyede zor oyunu bozar diye bir şey var. Türkiye oyunu bozdu. Libya hükümeti ile yaptığı anlaşma ile birlikte, Akdenizde münhasır ekonomik bölgelerini ilan ederek Türkiyenin egemenlik haklarından, Doğu Akdenizde var olan hidrokarbon kaynaklarındaki haklarından asla vazgeçmeyeceğini bütün dünyaya gösterdi..

***

Türkiyenin uluslararası hukuktan kaynaklanan hiçbir hakkının ihlal edilmesine müsaade etmeyeceğini belirten Kurtulmuş şunları söyledi: Yunanistanın bazı ülkelerle yaptığı tatbikat, üst perdeden Türkiyeye karşı söyledikleri sözler, kendi başlarına söyledikleri sözler değil, birileri tarafından söyletilen sözlerdir. Ne olursa olsun, kim rahatsızlık duyarsa duysun, Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan hiçbir hakkının ihlal edilmesine müsaade etmeyecek ve Akdenizdeki varlığını en güçlü şekilde sürdürecektir.

***

Sonuç derseniz, Türkiye kendi egemenliğine karşı globalleşen dünyada sergilenen her oyunu bozmaya muktedirdir.. Ama bu muktedirlik hiç de ucuz ve sıradan değil.. Bedelleri çok kapsamlı.. Yeter ki, milli birliğe halel gelmemesi.. Eğer bu alanda en küçük bir zaafiyet bizileri, bir asır evvel bölük pörçük eden Sykes-Picot ile yüz yüze getirebilirler Ki buna dair son 20 yılda çok hamleler iç meselelerde vücut buldu.. Şükürler olsun ki milletin üstün ferasetiyle, bertaraf edildi..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bir milleti çökerten en büyük tehlike, gaflet ve delalet içerisinde olmasıdır..