KADINLARIN KATİLİ KİM?..
Eklenme: 7/3/2021 12:00:00 AM

Evet ya!...

Kadına şiddet ve kadını katleden cani kim, ne amaçla, hangi gerekçeyle bunu yapar?..

Az sonra; mevzuya dair hasbi halin satır aralarında soru, cevap bulacak!..

Malum, bir mevzunun hakikati, o hadisenin çıkış noktasına bağlı...
Pek tabi ki kültür ve medeniyeti de, temel ilkeleridir?

Önceki gün itibariyle, İstanbul Sözleşmesi kapsamı, kilitlendi?..

Yani, Türkiye ABnin medeniyetiyle organizeli kaleme alınan, bu sözleşmeden çıktı..
çekildi yani, fesih etti!?..

Birileri tepkili, birileri öfkeli, birileri farklı bir mülahaza üreterek; feryat, figan içerisinde!..

***

İyi de, Sözleşmeden çıktık diye!..

Artık kadınlar dövülecek, şiddete uğrayacak, ikinci, üçüncü sınıf muamelesiyle, enva-i işkenceye, zulme, baskıya, tecavüze, tacize maruz bırakılacak..

Ve bu; aşağılık karaktersizlik cezasız mı kalacak?..

Yok daha neler!

Asla ve katta!..

Hiçbir şekilde; ne mümkün?

Bayanlar.. Beyler.. Hanımlar

Vaziyet akla ziyan bir hal-i durumun, cenderesine sokulmasın!..

Kadın dediğiniz kim ya!?..

O annemizdir, bacımızdır, eşimizdir, kızımızdır, halamızdır, teyzemizdir?..

Hangi akıl, mantık, karakter, düşünce, fikir, ideoloji dövülmesini ister ve rıza gösterebilir ki?!

***

Vaki mi, birine bir şey yapıldı diye; cezasız kalınsın..

Yapılan o kişinin yanına kar kalsın?..

Her şey ulu orta yerde cereyan ederken, ne hazindir ki birileri algı operasyonuyla, İstanbul Sözleşmesinden çıkmak Kadınlar öldürülsün demektir diyecek kadar, zihin fakirliği içerisinde, zihinleri bulandırıyor!

Ucuz ve bağnaz bir söylem!..

Sormak gerekmez mi!?..

Yahu, İstanbul Sözleşmesinden çekilirken, ceza kanunlarımızda bir değişiklik yapıldı mı?..

Şiddet, taciz, tecavüz, ölüm, öldürme, cinayet, katletme gibi suça ilişkin hafifleyici ya da farklı bir müdahale söz konusu oldu mu?..

Hayır!

***

Türk ceza Kanunundaki insan öldürmek ile ilgili madde aynen yerinde duruyor..

Ki, insan öldürmeye azmettirme, şiddet, cebir, hürriyetten alıkoyma gibi, cezai kanunlar da yerli yerinde!

Ha bu arada, Sözleşmenin yürürlükteki tarihinde, cinayetler sıfırlandı mı?..

Hayır..

Bilakis, katlamalı arttı..

Demek ki, İstanbul Sözleşmesi denildiği gibi kadını korumuyor?

***

Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan!

Kadına şiddeti, tıpkı salgınla mücadelede olduğu gibi siyasi tartışmalara malzeme etmeden, samimiyetle ve objektif bir şekilde ele almamız gerekiyor..

Bu beyanat, devletin en tepesinden, kadına karşı şiddete hoşgörü gösterilmeyeceği, tavizsiz bir mücadele yapılacağını söylüyor

Erdoğan, İstanbul Sözleşmesinden Türkiyenin çekilmesiyle ilgili olarak da Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz bu sözleşmeyle başlamadı, bu sözleşmeden çekilmeyle bitecek değildir ifadelerini kullandı.

***

İstanbul Sözleşmesinden çıkmak, kadınlar öldürülsün demektir diyenlere söylenecek çok söz var ama, tek bir cümleyle, ifade edersek!

O sözleşme, gayleri, sapkınları, fuhuş, cinsel istismar, ahlaki yozlaşma, toplumsal değerleri tarumar edici, aşağılık karakterleri sahipleniyor ve teşvik ediciliği kolluyordu!

***

Hasılı kelam! Cennet anaların ayakları altındadır diyen bir Peygamberin, rehberliğinde iman etmiş bir toplum iken!..

En ulvi değerlerle kadını kutsallaştıran bir inancın, kültürün, medeniyetin sahibi iken, batının ve batılın ahlakıyla kadını cinsel objeye döndüren kültürün peşinde koşmak, izahı mümkün değil!..

Azıcık dürüst olalım..

Azıcık, hakikatlere gözümüzü açalım..

Siyasi ve ideolojik sapkınlığın kör taassubuyla hasımlık üreterek, analarımıza, bacılarımıza, eşlerimize, kardeşlerimize, kızımıza böylesi bir kültürün libasını giydirmeyelim!..

Lut kavmine zemin ve alan açmak için, Kadına şiddet giysisiyle; kadınlarımızı alet etmeyelim!

***

İYİLERİN BASTIKLARI TOPRAK TUTYADIR!

Üstad, Sadi Şiraziden bir hikaye!...

İşittim ki, kibir ile sarhoş bir mağrur, kapısına gelen bir fakire bir şey vermediği gibi, onu payladı, kapıyı yüzüne kapattı.

Zavallı fakir içlendi; bir tarafa çekildi, oturdu.

Ciğeri yanmaya, soğuk ahlar çekmeye başladı.

Bir kör, o fakirin meyus, mahzun olduğunu duydu.

Kalktı, yanına geldi, niçin böyle muztarip olduğunu sordu.


***

Fakir başına geleni anlattı.

Kör, o fakire teselli verdi.

Müteessir olma, gel bu gece benim evimde yemek ye, diye ricada bulundu.

Onu çok memnun etti.

Fakir, karnı doyduktan, gönlü hoş olduktan sonra:

Kadir Mevl, senin gözünü açsın diye dua etti.

Gece olunca, körün gözlerinden birkaç damla yaş damladı, sonra birdenbire gözleri açıldı.

Dünyayı görmeye başladı.

Bu haber şehrin içine yayıldı.

Şehir çalkalandı.


***

Bu haberi fakiri kapısından azarlayıp kovan taş yürekli insan da duydu.

İşi anlamak için, kalktı gitti, gözü açılan kör ile görüştü ve:

çok talihin varmış.

Bu müşkül iş nasıl oldu da kolaylıkla vücda geldi, gözünü kim açtı diye sul etti.

Gözü açılan kimse:

Hey cefakr adam, sen talihsiz, kısa görüşlü, fikri gevşek, çürük bir adammışsın.

Öyle mübrek bir fakiri azarladın, mahzun ettin.

Hüma kuşunu bıraktın, baykuş ile meşgul oldun.

Gözümün kapısını, senin yüzüne kapıyı kapadığın kimse açtı dedi.

***

Arkadaş!

İyilerin bastıkları toprak tutyadır.

O toprak göz açar, o toprağı öpmek lzımdır.

Fakat gönlü, gözü kör insanlar o tutyadan gfildir.

Kıymetini bilmezler.

Bedbaht mağrur, gözü açılan kimseden bu hikyeyi işitince:

Kendime yazık ettim.

O, bir şehbaz imiş, avlayamadım, sen avladın.

Bir devlet imiş; bana değil, sana nasip oldu diye haset etti, nedamet parmağını ısırdı.

Dişini sıçan gibi hırsa batırmış kimse, koca doğanı nasıl avlayabilir.

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ne etrafınızı kıracak kadar sert, ne de karşınızdakilere cesaret verecek kadar yumuşak olunuz.