KOLAY GELSİN!?..
Eklenme: 12/19/2020 12:00:00 AM

Ahaliden bir kesimin maşallahı var.. Denir ya, be nezer?.. Bakar mısınız; günlük muhabbetlerine.. Büyük bir keyfiyet içerisindeler.. Her şeye tilili çekiyorlar..

***

İşte hal-i vaziyet.. İnsanlar patır patır ölüyor.. Günde 250ye yakın, can kaybı on binlerce yeni vakayla yüz yüze geliniyor.. Yoğun bakımlar, dolmuş yer yok.. Mezarlıklarda dahi yer kalmadı.. İşte, Diyarbakır yeni mezar alanı arayışı içerisine girdi!?..

***

Uyarılar yapılıyor.. Hekimler konuşuyor.. Uzmanlar bas bas bağırıyor.. Bilim Kurulu üyeleri, toplantı üzerine toplantı yapıyor.. Sağlık Bakanı, koşmadık, gitmedik yer bırakmıyor Maske.. Sosyal mesafe.. Dezenfektan.. Bir arada toplanmayın, kalabalıklaşmayın.. Yani bir dizi ikazlar yapılıyor..

***

Beri yanda, yasaklar, kısıtlamalar cezai müeyyidelerin sınırları genişliyor.. Aha da, bugün bile.. Ki yarın da sokağa çıkma yasağı var.. Hükümet karar aldı; yılbaşında bile, 4 gün evden çıkamıyoruz.. Yasak..

***

En önemlisi de; tüm bu tedbir ve uyarıların yansıra aşı bulunsa da, aşı olsanız da bu virüs ölmez, bitmez!.. Yani virüs hep var olacak.. Onun için, tedbirleri elden bırakmayın, çığlığı da hiç eksilmeyecek

***

Yaşlıları, kronik hastaları geçtik.. Bu virüs, artık genci de, çocuğu da ölüm kıskacına alabiliyor sonucu ortaya çıktı.. Vaziyet, bir yıla yakındır, yaşanıyor.. İş ciddiyetin ötesinde bir ciddiyet, kamilinde!

***

Kısacası, insanlığı her yönüyle, tehdit eden bu virüs belası, baş edilemez noktasında, dünya arayış içerisine girip, çıkmazı aşma gayretini sürdürüyor..

***

Peki bizde yapılanlar ne!?.. Özellikle ahaliden bir kesim var ki, anlat anlat anlamaz noktasında şuursuzluk alabildiğine, keyfiyet ve boşvermişlik, aklıyla adeta katil virüs gibi, bulaş icra ediyor...

***

Düğününden, nişanından, yetmezmiş gibi, halayından bile vazgeçmiyor.. Diyarbakır Surlarına çıkıp, halay çekenlerin hali bir başka garabet! çalgılar, partiler, danslarTekne organizasyonları, mekan kapatmalar.. Daraba altı, masa donatıları!.. Kumar ve fuhuş icraatı..

***

Beri yanda, ablaların, teyzelerin günlük muhabbetleriyle ev ev dolaşmaları!.. Aşure günü.. çay, kek, pasta, börek buluşması.. Altın günü.. Ayşe, Fatma buluşması

***

Ya virüsten hayatını kaybedenlerin, taziyelerine ısrarla müdahil olmalar.. Taziye sahibinin, taziye yapmıyoruz beyanına rağmen, merhumu çok seviyordum onun için gelip, Fatiha okuyorum diye, virüs satanların ısrarları!!

***

Sigara, nargile benim özelim deyip, içmeye devam edenler.. Parkta, bahçede gizliden gizliye icra edilen aşk buluşmalarındaki yakın temaslar.. Say say bitmez, arkadaş benim ahalimin fantezileri!

***

Ya ulu orta yere maskelerin atılması.. Beri yanda, beleştir deyip, cebine koyanlar.. Yıkarım takarım diyenler Maskeyi, çenesine, koluna, bileklik yapanlar.. Pazarda, markette el ele reyon kontrolüne çıkanları sohbet koyuluğu

***

Sonuç! Söylenecek tek söz kalıyor; o da kolay gelsin beyler? deyip, yanlarından sıvışmaktır.. Yoksa, virüs suikastından kurtuluş yok!

***

ADAM HARCAMADA ÜSTÜMÜZE YOKTUR?

Maalesef! Bu minvalde, yüksek bir mahirliğe sahibiz.. İnsanları yaftalama ve karalamada, üstünüz.. Kolayca, fütursuzca, selpak mendili gibi, bir kullanımlık olarak, kullanıp atıyoruz!

***

Hiçbir bilgi ve belge sahibi olmadan.. Vakıayı irdeleyip, sorgulamadan.. Yahu bu adam ne demiştir gibi bir düşünceyi akla getirmeden!.. Yalan kuyusuna atılan taş misali..

***

Dedikodu ve gıybet, algı üretimiyle geliştirilen kanaat sahipliğiyle, insanları değerlendirip, yorumluyoruz.. Ki ferman bile, veriyoruz.. hele ki, siyasi ve ideolojik, ya da inanç noktasında size rakipse; vur da vur?

***

Dün, tarihçi Ebubekir Sofuoğlunu linçe götüren hadiseyi aktarmıştım.. Bir dinleyin, bir videosunu izleyin, bir meramını anlayın da; ondan sonra vur abalı olun demiştim!

***

Ne yazık ki, dün bir çok gazete ve köşe sahiplerinin fikriyatına ve döşemelerine baktım ki, gerçekten çağımızın en büyük vebası Yaftanın ve karalamanın, infazın bini bir para!

***

Öyle ki, üniversiteden atılsından öte bugüne kadar aldıklarını dahi geri ödemesini isteyen var.. Cezaevine sokulmasından bile söz ediliyor.. Diyeceğim şu; yargısız infaz vebasından ne zaman kurtulursak, işte o zaman insanlığımıza kavuşmuş oluruz!.. Ama nerdeeee?

***

KADIN HAKLARI MI?..

Doğru mu, değil mi.. Arıza-i bir durum var mı bilemiyorum Peşin hüküm de vermek istemiyorum.. Ama dayanak noktam, Yenişafak Gazetesi

***

Kadınlar eşittir, ama bazı kadınlar daha eşittir yorumuyla, yapılan habere göre!.. Gazete, CHPde patlak veren taciz ve tecavüz hadiselerine dair, kadın derneklerini arayarak, görüş istemiş!

***

13 Kadın Derneği aranmış!.. Bunların içerisindeki en radikali olan Mor çatı Sığınma Vakfının verdiği cevap Bizi ilgilendiren bir konu değil?

***

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da!.. çok daha önemli vaka ve olaylarla meşguluz minvalinde Şuan çok yoğunuz diyerek, görüş vermede imtina etmişler..

***

Diğer, dernek ve vakıflar ise!.. Siz sorularınızı gönderin, biz bilahare bakarız demişler.. Yani, oralı olmamışlar?...

***

Şimdi durum bu iken; kadına şiddet, kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz mevzularında, icra edecekleri her türlü faaliyeti ve söylemlerini kim zerre-i miskal kale alır ki?..

***

17-25 ARALIK!

Önceki gün, sene-i devriyesiydi.. 7 yılını doldurdu.. O gün de bugün de aynı fikirdeyim.. Mevzu yargı, polis ve zafiyet içerikli üç saç ayağıyla; Sivil iradeyi tarihte görülmemiş; darbe tertibiyle al aşağı etmekti..

Türkiye, çok darbe ve muhtıra, müdahaleler gördüyse de, böylesi senaryolu organizasyonla ilk kez, yüzleşti!.. Ve; algı bıraktı.. Nitekim halen, o dört bakanla alakalı, şüpheli bir bakış söz konusu!

Yani, sinsiliğin, en baba sinsiliği icra edildi; o gün! Baş edemediler; 15 Temmuza dayandılar!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.