MARKA ŞEHİR OLABİLMEK?…
Eklenme: 11/8/2019 12:00:00 AM

çağın ve yeni dünya düzeninin olmazsa olmazıdır, artık marka şehir olabilmek! Diyarbakır özeline marka şehir vasfı, ne yazık ki kendi noktamda utanarak, sıkılarak, zülh olarak görebileceğim bir çerçevede, görüyorum ne yazık ki; markasızlaşma halimizi bizi hayli geriletmiştir!

***

Öyle inanıyorum ki, benle yaşıt olanlar.. Ki mürekkep yalamış, kentin dününe vakıf olanlar da, aynı düşünce içerisinde, dün neydik, bugün ne haldeyiz, deyip hüzne kapılmaktadır.. çünkü, Diyarbakır marka şehir iken vahim bir erozyonla markasızlaştırıldı..

***

Şöyle ki; yarım asır öncesine kadar, tarihin her evresinde olduğu gibi Diyarbakır sosyal, ekonomik, kültürel ve inanç noktasında, yapı ve yapılaşma ekseninde, öncü gıpta edilen, hayal hanesinde yer alan, medeniyetlerin beşiği bir şehir idi

***

Hani bir halk deyimi, klişeleşen bir ifade.. Denirdi ki; Diyarbakır Güneydoğunun incisi ve Parisi diye!.. Ama velakin, çağın tüm yenilikleri, gelişmeleri, sanayiden, teknolojiye kadar olan baş döndürücü yeteneklerin ustalığına rağmen, kadim şehir bu minvalde ne koşu yapabildi, ne adım attı, ne de kendini dengeleme adına, hamleler geliştirdi?..

***

Üstadın ifadesiyle; hep çıkmaz sokak ve dokunulmaz tabular inşa ediyerek, kısırlaştırıldı Nüfus arttı.. Betonlaşma yükseldi.. İş, güç, istihdam imkanları kısm-i bazda oluştu ise de, lakin marka şehir olmadaki vasfını her geçen zaman dilimi içerisinde, mum misali eritti, kayıplar ve sırlar alemine, mahkum hale geldi?

***

Tabi yaşanan ve yaşatılan tahribat sürecine dair bir çok, etken ve neden sıralayabiliriz?.. En vahimi de, son 40 yıl içerisinde yaşanan; travmatik hal-i durumumuz.. Şiddeti, terörü, antidemokratik uygulamaları, hukuk dışılığı, keyfiliği, siyasi ve ideolojik saplantıları, inkar ve asimilasyonu.

***

Ve daha sıralayabileceğimiz çok sayıda yıkıcılık ve yok edicilik noktasındaki, zafiyetler zinciri!.. Dönemsel siyasi ve askeri müdahaleler.. Bölgeye, Diyarbakıra negatif bakışın özellikle ekonomik iticilikte, görmezden gelinmesi

***

Velhasıl!.. İnsan gücünü de, beynini de, gencini de, kaotik havaya, kaptırınca.. çukur, barikat, müdahale, iç ve dış provokasyon üretici, çatışmaların körüklenmesiyle; kucaklayan değil, kucaktan iten bir hal-i vaziyetin, girdabına sokuldu, Diyarbakır

***

İnsan göçü, ekonomik göçü, kapital göçü, girişimci göçü.. Yani varlıkları güvercin misali uçup gitti.. Var olan değerler, zenginlikler de; varlık içerisinde yokluğu yaşama misali, atıllaştırılarak, işlevsiz bırakıldı..

***

Kısa bir ön analizle, Diyarbakırın yarım asırlık travmatik hayatı böyle! Peki hep böyle mi olacak ya da küllerinden yeniden, ayağa kalkıp, eski ihtişamına, kervanların uğrak merkezi, ekonominin itici gücü, sosyal, siyasal, kültürel zenginliklerini, kazanç lokomotifine dahil olabilmek için, kolları sıvaması gerekmez mi?

***

Ki, çağın, yeni dünya ve kentlerin düzeninde; itici güç ve yaratıcılık yetenek, işbirliği, fikir, düşünce ve akıl eforlarının koordinesindeki bütünlük, gelişmenin trendi değil ki?.. Elbette etmeli!

***

Eğer bu yolda yürüme tercih edilmezse; marka şehir olabilme libasını kendine biçip giydirme gayreti söz konusu olmaz ise; çıplak kalmaya, gerilemeye, kan kaybına, yoksulluğun, fakirliğin virane mahkumiyetini yaşamaya devam eder

***

Yok eğer; artık yeter, bu gidişat kader değil denilirse! Tarihi kimliğe yeniden, nüfuz edici olarak yeni dünya düzeninde biz de varız, diyor isek; O zaman ana koşul olarak; ekonomik büyüme, teknoloji, yetenek ve hoşgörü, birlik ve dirliğin yüksek gücünün temasını bir araya getirip, kent milliyetçiliği kültürüyle, entegre etmeliyiz

***

Peki, ana ilkeler ve atılması gereken adımlar ne olmalı?.. Önceliğimiz; yerli ve kentin milli bir lokomotifi, beyin gücü, istişare heyeti, akil bir cemaati olmalı?! Burada, siyasi ve ideolojik, ırkçı, şoven, dil, din, renk, millet gibi ötekileştiriçi zihnin zerre-i miskal, iğne ucu kadar bir müdahillik olmayacak.. Önceliklerimize bakalım...

***

BİR Şehrin sahip olduğu, tarihi, kültürel, ticari, sanat ve eğlence, doğal zenginliklerine dair envanter çıkarılmalı Ve bunlara dair kulvarlar belirlenerek, işler hale getirilmeli

***

İKİ Varlık içerisinde yokluk yaşadığımız; bacasız fabrika diye görülen turizmin inanç, doğa ve kültür çeşitliliğine yerli ve yabancı turistin huzurlu, güvenli ve istikrarlı bir şekilde ulaşabilme imkanı kazandırılmalı; engeller olmamalı

***

Üç.. Cazibe merkezi olabilme adına, kendine rekabet içerisinde olacağı şehirleri, komşu kentleri belirleyip; ona göre boşlukları doldurarak, çekim merkezi misyonuyla, rotanın belirleyicisi olmalıdır...

***

DÖRT Özgün, iyi korunmuş tarihi yapılarını, görünür kılıp, çevresel etkenleri, ulaşımı ve tanıtımı, anlatım, pek tabi ki şehir yaşayanıyla özdeşleşen bir kültür kimliğini benimsemeli

***

BEŞ Diyarbakır bir çok özelliği barındırmaktadır.. Ki yüreğinde 33 medeniyetin, kalıntısı vardır.. Ama, marka şehir felsefesinde; bir özellik hep, cazip olduğunu iyi görmeli... çok özelliğin öne sürülmesi; iletişim, anlatım, benimsemede karmaşa yaratıcı olduğu, gerçeğini unutmamalı...

***

ALTI Alt yapı başta olmak üzere, üst yapı.. Yollar, kaldırımlar, trafik, ulaşım, şehrin çevresel görselliği, temizliği, park, bahçe, yeşillik, uyum ilkelerine sahip olması, ahenk içermesi gerektiği gibi; kalıcılığı da özendirilmeli!

***

YEDİ.. Özellikle, ticari alanda ombudsman bir fikir üretici mekanizma, geliştirmelidir.. Sanayi de, teknoloji de, tarım da yani ekonomik itici güçte yaratıcı, AR-GE lokomotifiyle; sektörel alanlarda aktifleşmelidir... Ezberci bir ticaret, hep yıkıcı olmuştur.. Ki Diyarbakır bunun acısını hala çekmektedir, onun için saha çalışması, arz talep ve ham madde teminini, terazi kefesi gibi, kollamalı

***

SEKİZKara, hava ve tren ulaşımında, kalite ama ucuz imkanların, çabuk ulaşılabilinir olunması açısından; yenilikler yaratılmalı

***

DOKUZ Pazarlama, tanıtım, kaynak üretiminde profesyonel bir seçkin fikirler üreten, akıl mekanizması, yani ajansı olmalıYerel ve merkezi hükümetin; köprüsünde, projektör kimliğiyle, envanter sunmalı..

***

ON İşte tüm bunların; hayat bulması daimi bir kimliğe kavuşması; kentin fikir birliği içerisinde olmasıyla mümkündür.. Ve bu fikir, her daim sahip çıkıcı, yol gösterici, istikrarlı sürdürücü olmalı

***

Bu fikir birlikteliğindeki aktörler de, siyasilerdir, yerel yönetimlerden, sivil oluşumlardan, odalardır, kentin aydını, yazarı çizeri, düşünce üreteni tek çatı kimliğiyle, nüfuz edici olmalı.. Bu akım; kentin ortak fikrine hizmet etmesi gerekir..

Ne seçilmiş vekil, ne seçilmiş belediye başkanı, ne atanmış vali, ne de diğer yönetici ve kurum temsilcileri; egolu bir görüş içerisinde olmamalı..

***

Eğer ortak işbirliği, fikir bütünlüğü kent açısından üretim mekanizmasına dönüşürse, işte o zaman Diyarbakır küllerinden yeşeren marka şehir olma adına yola çıkabilir Aksi taktirde; her şey havanda su dövmenin ötesine gitmez..

***

Nitekim, Diyarbakırın yaşadığı yarım asırlık travmanın en büyük müsebbipleri, dünün siyasileri, yöneticileri, kurum temsilcilerinin siyasi ve ideolojik egolarına boyun eğici olmalarıydı.. Bunun terk-i diyarı gerek..

***

KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN

Bugün; Peygamber Efendimiz (S.A.V)in dünyaya teşrifinin, yer yüzünün nurlandığı gün olarak kabul edilen; Rebiülevvel ayının 12nci günü..

Yani, Mevlit Kandili

Bu mukaddes gün nedeniyle, Mevlit Kandiliniz mübarek olsun

Hayırlı cumalar...

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bir şehirde en önemli üç şey: kanalizasyon, hamam ve kütüphanelerdir.

Kanalizasyon şehrin kirini,

Hamam bedenin kirini,

Kütüphaneler de ruhun kirini temizler. (Fatih Sultan Mehmet)