NEFSİN MUHASEBESİ!…
Eklenme: 4/25/2020 12:00:00 AM

Sahi; hazır eve kapanmışken!.. Hazır sokağa çıkma yasağı, uygulanmışken.. Hazır, insanlık ölümcül virüsün korku paniği, endişesiyle yüz yüze gelmişken!.. Ve hazır; el yüz yıkama, temizliği en büyük kural, diye kabul edilmişken

***

Hazır.. Evet hazır; dezenfektan denilen kimyasalla kendimizi izole edici, noktaya gelmişken.. Ve hazır, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu kurtuluş olan, Ramazan-ı Şerife dahil olmuşken.. Hazır; nefsin sabır ölçüsüyle sınava tabi olmuşken!..

***

Şöyle, bir geriye yaslanıp yaşadıklarımızın, yaşattıklarımızın, yaşatılanlarımızın; tövbesiyle dünümüzü, düşünelim!.. Geçmişimiz neydi, bugün o geçmişin nasıl bir etkisi ve semeresiyle yüz yüze bulunuyoruz diye sorgulama nefsine girsek!!..

***

Yani, hayrımız nedir, sevabımız nedir.. İyilik ve kötülük terazisinde hangi kefemiz ağır basıyor.. Özeleştiriden çok; istiğfarda bulunarak, bir üst makam olan tövbekar olabilmenin iradesine sahip olsak!.. Ki bu tövbe, insani, vicdani ve iman-i olmalıdır!

***

çİFTE BAYRAMI YAŞAYABİLMEK?!

Evet, yaşayabilmek!.. Zor değil.. Yeter ki, salih, ihlaslı ve iman nokta-i nazarında, kendimizi, çevremizi, karşımızdakini düşünebilme düsturuyla, hareket edelim!

***

Düşünelim! İslam tarihinde vaki olmayan, Bir Ramazan-ı Şerif camiler kapalı, toplu, cemaatle namaz kılmak yasak.. Teravih, bireysel evde kılınıyor.. Toplu iftarlar yok.. Evdeki iftarlar bile; evde yaşayanlarla sınırlı!

***

Hepsi; insanın sağlığı ve yaşamı için!.. Sağlık bozulmasın, insanlarımız hasta olmasın, ölümler yaşanmaması için!.. Ramazanı ibadetle, oruçla tamamlayıp, sağlıklı virüse yakalanmamış şekilde, Bayramla buluşabilmek; çifte bayram olur..

***

Onun için de, temel koşula riayet etmeliyiz.. Sosyal mesafeyi koruyacağız.. İzolasyona dikkat edeceğiz.. Evde kalacağız.. Temasta bulunmayacağız.. Sabırla, metanetle bu günler geçecek deyip, duamızla, çifte bayramı hep birlikte kucaklayalım!

***

EĞİTİM Mİ, BİLİNç Mİ, CEHALET Mİ?..

Sizce Kural tanımayan, yasağa uymayan kişi niçin bunu yapıyor?

Sizce Başıboşluğu, kuralsızlığı kişi nasıl özgürlük sanıyor?

Sizce Tehlikeyi görmelerine rağmen, kendilerini, çevrelerini kişi niçin düşünmeden ne olmuş diyebiliyor?

Sizce Bana bir şey olmaz deyip, meseleleri kişi niçin önemsizleştiriyor?

İşte tüm bunlar sizce neden ikmale gelir.. Eğitim ve bilinç, düzeylerinin çok yüksek olmasından mı kaynaklı?.. Yoksa; sınıfsal bir farklılık mı söz konusudur?

Neyse, topuna bir şey söyleyin de, işi noktalayalım!

***

AVRUPA MEDENİYETİ

Öyle ya birileri fena şekilde; dem vuruyordu?.. Yere, göğe sığdıramayacak kadar, ülkemize, milletimize, devletimize laf sokarak, övüyorlardı Avrupa Ülkelerini ve Birliğini.. Türkiyenin Avrupa Birliğine alınması için, yarım asrı geçen zaman dilimi içinde; kapıda beklemesini ısrarla, istiyorlardı!...

***

Avrupada çağdaşlık var, insanlık var, demokrasi var, özgürlük var, eşitlik var, hak, hukuk, medeniyet var, yardımlaşma var yani, nam-ı diğer Modern, çağdaş ve Muasır bir medeniyet, beşiği deniliyordu(!!!).. Ve onların her dediği, ülkemiz için, devleti yönetenler için bir emir, bir buyruk, bir ferman olarak, görülmesi gerektiği de, söylenip-duruluyordu!...

***

Tabi, bu işin böyle olmadığını!.. Avrupanın bir sömürü topluluğu olduğu.. Göründüğü gibi olmadığı; medeniyetsizliğin en büyük çukur coğrafyası olduğu ifade edilerek, tepki gösterenler de olmadı değil.. Bu Avrupa, bir Hristiyan kulübü, İslamla bağdaşmaz, buluşmaz, dost olmaz!

***

Gelinen aşama itibariyle, hal-i güne gelirsek!.. Denir ya; o makyajlı yüz, deforme oldu Yüzdeki makyaj aktı.. Kep düştü, kel göründü misali, deşifre oldu.. İşte, koronavirüs ve Avrupanın yaşadıkları, insanlık, özgürlük, demokrasi, hak, hukuk, sağlık, sosyal devlet anlayışı hak getire.. Her şey yerle yeksan!

***

Acaba yaşanan bu kritik zaman sonrasında, Avrupanın kapısında bekleyen, onların nam-ı hesabında olanlar, hiçbir şey olmamış gibi; davranabilecekler mi?.. Yoksa, hafıza kaybına uğramadan, gerçeklerin farkına varıp, kendi ülkelerini yerme, elin gavuruna gammazlama, kötüleme ihanetinden vazgeçerler

***

BİR EŞEK, BİR ÖKÜZ!

İki softa, ramazanda bedava yiyip içeriz diye bir Bektaşi köyüne misafir olurlar.

Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gider.

Bektaşi, bu softaları kontrol etmek için odada kalana sorar:

Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?

O da kendini üstün göstermek için Bırak şunu, eşeğin tekidir, cevabını verir.

Biraz sonra öteki softaya da aynı soruyu sorar:

Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?

Bu softa da öteki gibi Bırak şunu, öküzden farkı yoktur cevabını verir.

Akşam olunca iftar sofrası kurulur.

Fakat tepsinin üzerinde arpa ile samandan başka bir şey göremeyen softalar hayretle sorarlar:

Bunlar ne erenler?

Bektaşi gülerek cevap verir:

Biriniz eşek, diğeriniz öküz. Sizin için bunlardan daha iyi azık olur mu?

***

OLA ZEçİ

Erzurum lisesinde Erzurumlu Öğretmen, Erzurumlu öğrenciyi sözlü sınavı yapıyor:

- Arhadaçi

- Buyur hocam neci?

- Adın neçi?

- Mehmet Zeçi

- Numaran neçi?

- İçiyüz içi

- Memleçetin nereçi?

- Erzürümün içi

- Soriyi bilirmisen peçi?

- Hocam sori neçi ?

- Erzürümün nüfüsi neçi?

- Hocam bilmemçi

- Eleyse otur içi

- Hocam neyettimçi?

(Alıntı)

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ömür bir masal gibidir, ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar güzel yaşandığı önemlidir.