O GÜNDEN BUGÜNE NE DEĞİŞTİ?!
Eklenme: 7/15/2020 12:00:00 AM

Evet, 15 Temmuz 2016 akşamında yaşanan; hainliğin üzerinden 4 yıl geçti.. Bugün sene-i devriyesi!

Peki, o günden bugüne ne değişti?

Değişen de dönüşen de ortaya çıkan da çok şey var?

***

DEĞİŞEN ŞU Bu millet, artık uyanık.. Ne FETÖ ve ne de FETÖ gibi yapıların, örgütçülerin, din, dil ve ırk odaklı münafıklıkların oltalarındaki yeme gelmiyor..

El, etek, ter, yemek artığı gibi; şuursuzca biat edici olarak kutsal görmüyor.. Ağalıklara, beyliklere, şeyhliklere, hacı-hocalığa artık kanmıyor

***

DEĞİŞEN ŞU Ümmet olabilme şiarının dışındaki tüm tanımlamaların dışa bağımlı, batı ve batılın kurgusudur

Söyleyene değil, söyletene bakın, sözünü ruhi derinliklerine nakşetmiş vaziyette; kimin ne söylediğinin farkında ve sorgulayıcı..

Körü körüne bir taassup yok!

***

DEĞİŞEN ŞU Bu ülkeye, bu millete karşı yasadışı, antidemokratik bir yaklaşım, kalkışma, silah, dipçik, tank-top, tüfek, savaş uçakları dahi kullanıp alt etmek gibi hasımca tutum içerisinde olanlar gördü ki bu iş öyle kolay değil

İçteki piyonlar da onların ağababaları da anladı ki Türkiye hasta adam değil

***

DEĞİŞEN ŞU Peygamber ocağı olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisine sızmış, FETÖ gibi zihniyetin sahibi güruh kesimin; asker sokağa çıktı mı bu millet siner! düşüncesinin hiç de zerre-i miskal geçerli olmadığını anladı..

Ve bu millette sokağa çıkmanın Milli iradenin temel görevi ve sorumluluğudur?

***

DEĞİŞEN ŞU Siyasi ve ideolojileri, dünya bakışları, dilleri, dinleri ve ırkları farklı olsa da bu ülkenin vatandaşı olması münasebetiyle; vatan savunmasında bir ve diri olmanın gerekliliğine inanıyor..

Ve herkesin unutulmazı ve vazgeçilmezidir

***

DEĞİŞEN ŞU En kötü sivil idare, en iyi askeri vesayetten iyidir! Hkimiyet kayıtsız şartsız milletindir düsturu, vazgeçilmez temel ilkedir..

Ülkenin de, milletin de, devletin de bütünlüğü milli iradenin üstünlüğüyle mümkündür.

Yani halk iradesi yoksa hiçbir şey yoktur

***

DEĞİŞEN ŞU Akan 251 şehidin kanı, gazi olan 2 bin üzerindeki vatan evladı; 15 Temmuz gecesi; tankların, topların, tüfeklerin, savaş uçaklarının bombalarına göğsünü siper etmenin bedeli; bu vatan, ucuz değil

***

UNUTMAMALIYIZ!... Değişen çok dedik.. Ama unutmamamız gereken de var.. O da, Türkiye gerçeği.. Su uyur, düşman uyumaz!

çünkü lanetli 15 Temmuzun içerisinde gaye yeni bir düzen oluşturmak değil..

Bilakis; Türkiye ve Ortadoğudaki mevcut düzenleri tarumar edip çok büyük çatışmaları alevlendirmenin fitilini ateşlemek!!

***

AYASOFYA ÜZERİNDEN!

Muhalefet.. Özellikle sağ odaklılar.. Ne diyorlardı; Ayasofyayı neden ibadete açmıyorsun?

Hatta aç da görelim seni diyerek tafra yapıyorlardı..

Birileri de, bıyık altı sinsice açarsa laikçiler ayaklanır, hükümet gider muhasebesini yapıyordu..

İçtekiler kadar, dışarıdakiler de; iki yönlü avuç ovucuydular.

***

.. Ve nihayet Erdoğan, Yargı Kararıyla hukukun üstünlüğünün açtığı yolla ilerleyerek; Ayasofyayı ibadete açtı?

Yüzde 52nin üzerinde halkın seçmiş olduğu bir Cumhurbaşkanı olarak bunu yaptı.. Ki, Ayasofyanın ibadete açılması milletin kahir ekseriyetinin istek ve talebiydi! Referandum bile yapılsa, yüzde 90ı evet ibadete açılsın derdi

***

Ki Ayasofya İstanbul Fethinin sembolü iken

Ki Ayasofya Fatihin mirası ve vasiyeti iken

Ki Ayasofya 567 yıl kesintisiz olarak Müslümanların ibadethanesi olarak kullanılmışken!

Yani çok yönlü bir maneviyat sahibi mabedin; 86 yıl sonra ibadete açılması, neden birilerini gaflet ve delalet ruhuna sürükler ki?

***

Şimdi ne diyorlar? Cami değil de kilise olarak kalsaydı?

Yani müzeyi de geride bıraktılar..

Bir de dünyadaki İslam mabetleri, Ayasofya tepkisi olarak kiliseye çevirebilirler tezviratında, bulunuyorlar..

Daha da ileri gidenler var; işi Cumhuriyetin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hesaplaşmaya kadar taşıyorlar

***

Erdoğan sırf Atatürke inat olsun

Erdoğan sırf Atatürke karşıtlığı olsun

Erdoğan sırf Atatürkle hesaplaşma olsun

Gibisinden ifadelerle, Ayasofyanın ibadete açılmasını; bu minvalde hadiseyi pervasızca marjinalleştirmeye çalışıyorlar..

çirkin ve gayri ahlaki bir durum..

***

Ki, bu paylaşımları yapanlar! O dönemden bihaberler.. Zerre-i miskal duruma vakıf olmadıkları gibi; 1934 tarihinde iktidar açısından kim iktidar, kim muktedir sorgusunu da yapmıyorlar..

Bildiğim kadar, Ayasofyanın müzeye dönüştürülmesi kararı verilirken Atatürk, Ankarada bile değildi..

Bursa Yalovada izdivaca çekilmişti... Ülkeyi İsmet İnönü yönetiyordu.. Lozana giden de İnönüydü...

***

Sonuç itibariyle! Ayasofyanın cami olarak ibadete açılmasıyla alakalı, pervasızca, şuursuzca, fütursuzca icra edilen yakıştırmaların temelinde ne Atatürk var, ne müze var, ne kilise var..

Tek gayeleri var, her türlü kaos üretici atmosferden ideolojik nemalanmak, siyasi rant devşirmedir

***

Şu gerçeği de unutmayalım

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın uluslararası toplumun baskı ve tehditlerine karşı durabilen özgün tarzı olmasa idi, Danıştay kararının olgunlaşması da hayata geçmesi de pek kolay olmayacaktı..

***

AMBULANSI TARAMAK!

Doğrusu, söyleyecek sözcük, sıralayabilecek kelime güçlüğü içerisindeyim!

Bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir anlayış, bu nasıl bir öfke ve ideolojidir ki; hamile hasta ihbarıyla çağrılan Ambulans, sokak ortasında silahla taranıyor.. Kurşunlar yağdırılıyor.. Şükürler olsun ki, ölen ve yaralanan yok!

***

Savaşta bile sağlık personeline, ambulansa karışılmazken!

Böylesi bir olayın yaşanır olması!

Edilecek bir beddua ile noktalamak istiyorum...

Allah sizi bildiği gibi yapsın?

***

GÜNÜN SÖZÜ

Özgürlüğün ve bağımsızlığın omurgası, milli iradenin muktedirliğidir