SANAT ÖZGÜR DEĞİL Mİ?
Eklenme: 4/17/2021 12:00:00 AM

Özgür ve sınırsız!..

Ama gel gör ki, canı çıkası ülkemdeki kör anlayış sahipleri..

Sanatı da, sosyal faaliyeti de, ideolojik ve siyasi kamplaşmanın, iticiliğiyle diktatörce baskı altına alma mahirliği içerisindeler

Hele ki, o sanatı icra eden kişinin bir de, sanatsal yönü varsa ve bunu da, icra edip, özgürlük ortamıyla, zıt fikir sahiplerini bir araya topluyorsa, vay ki vay!

Kim kime katkı sunmuşsa çift yönlü bir cehennem zebanisi muamelesi görüyor!?.. İşte son örnek!?.

Bilmem, izlediniz mi?.. Ben izledim.. Bir kaç kez hem de..

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalının Hiç oldum şarkısına, çektiği klibi.. Doyumsuz ve keyif verici..

Hobi merkezli, sanatsal bir faaliyet!..

İzlemenizi tavsiye ederim..

Zihni çok yönlü, boşaltıyor ve Türkiyenin diyarlarında gezinti yaptırıyor..

Oldum olası, hep benimsemişimdir, Devlet Büyüklerinin ve Siyasilerin bir yönünün, sanatsal faaliyetler içermesi gerektiğini...

***

Bu spor olur, resim olur, diğer farklı sanatsal alanlar mı olur ve tabi ki müzik olur.. İlgilenmelerini, bilfiil zaman ve mekan noktasında imkanlarla, içinde yer almaları, kendi iç duygularını da katarak sergilemelerini istemişimdir

çünkü şuna inanmışımdır..

Böylesi kulvarlarda duygularını yaşatan insanların, insani, vicdani yani rahmani yönü yüksek olur

Değer ölçülerine saygısı da!

Ki Kalının devlet adamlığı kimliği ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olma münasebetiyle, üslup, dil ve vücut dili hep sanatsal ruhuyla, yansıttığını da, görüyoruz..

Hazırlanan Hiç Oldum şarkısının klipinden yansıyan da buydu!?..

Sanat özgür ve hür ruhun, dışa vurumudur..

Nitekim klipte, Kalınla birlikte okuyan ve gitardaki ustalığını tartışılmaz kılan Erkan Oğurun varlığı da, ayrı hissiyat ölçüsü!

***

Ne yazık ki, haset, kin ve nefretin körelttiği, siyasi ve ideolojik kamplaşmanın akıtılan zehrine, burada da, şahit olduk!..

Yine, sol cenah..

Yine, İktidar muhalifliği..

Yine ideolojik kısırlığın bağımlısı, kerametsizler!

Vay ki vay!

Eeeyyy Erkan Oğur..

Sen.. sen nasıl olur da, Kalının bestesine düzenleme yaparsın..

Klibinde yer alırsın..

Arkasına geçip, gitar çalarsın

Denir ya; iğrençliğin dibi, kaç gündür sergileniyor..

***

Şuursuzca, fütursuzca, akla ziyan bir ruh haliyle; Kirli ilişkiler mi diyen, Yahudi tanımlaması getiren mi, Külliye satılmışı deyip duranlar mı

Yuh da yuh diyenler mi dersiniz!..

Böl de böl, parçala da parçala, öldür de öldür, yok et de et..

Şimdi bu kafaya, bu zihniyete, bu anlayışa ve gelinen toplumsal travmatik hale ne denilir

Yazıklar olsun..

Binlerce kez yazıklar olsun ki, geldiğimiz şu insanlık dışı karakter ve yaşam kulvarına?

Maalesef; bir türküye, bir şarkıya, hep birlikte söyleyebileceğimiz, koro halinde duyguları bütünleştirebileceğimiz, keyifle, huzurla, güvenle ve istikrarla, sergileyebileceğimiz bir an bile kalmadı!..

Hayatın her alanını maşallah(!) kamplaştırdığımız, böldüğümüz gibi, şarkıları da böldük ya!

Hasetçiler, kına yaksın!?..

***

Ne diyor şarkıda Kalın!.. Geldim derghına yüz çevirme bana Kapılar kapandı deme.. Vücut nedir ki adem nedir ki.. Varlığında bir hiç oldum...

***

Ne yazık ki, şarkıdaki bu insani duygu bile, onları etkileyip, dokunmuş değil ki; sanatsal faaliyet ve oluşuma haset siyasetiyle salya akıtılıyor

Bilemiyorum, bu nefret ve hıncın körelttiği zevata, kardeşlik duygusuyla söylem ve eylemiyle, yaklaşmak, ülkemizi, milletimizi, devletimizi, coğrafyamızı, değerlerimizi sevmemiz gerektiğini hatırlatmak bir sonuç verir mi?..

Bizi bizden eden, kutuplaşmaya, ayrıştırmaya, cepheleşmeye darbe vurur mu bilmem!..

Ama görünen o ki, ülke ve millet üzerinde karanlık emeller besleyenler, bizi bizden etme adına yürüttükleri politikalarında istenileni elde etmişlerdir..

çünkü, artık insani ve vicdani merhamet odaklı tezlere, bir alemi, bir anlamı yok diyecek, hissiyat gelişti..

***

PATRON AKŞENER!

Malum, İyi Partinin patronu Meral Akşener..

Buna itiraz yok..

Ki, olamaz.. Kongrede, herkes şahit oldu..

Ama ortaya koyduğu, geçmişin tecrübesini öne çıkaran son dönemlerdeki istikrarlı gidişatı, onu Milli İttifakın Patroniçesi yaptı..

***

Neden bu kanı diyeceksiniz!?.

Dünkü yazımda, Kılıçdaroğlunun verimsiz siyasetine, adaylığıyla ilgili istikrarsız söylemlerine ve en önemlisi de, sözünü dinletememedeki zafiyet ve keyifsiz haline dikkat çekerek, Millet İttifakında son sözü artık, Akşener söyler..

***

İttifakta, sayısal, oy çokluğu gibi bir ikilem, zihninizde oluşmasın!..

Siyasi kulvarda ortaya konulan politika, güven ve ağırlığıyla ölçüldüğü için, denir ya prim yapan o kişinin ne söyleyeceğinin toplumda yarattığı merak ve ilgidir

Bay Kemalin sözlerine, şüphe ile bakılıyor..

Ama, Akşenere kim ne derse desin; ne söyleyeceği merakla beklenen kişi diye görülüyor..

***

Kılıçdaroğlunun Aday olabilirim sözüne, Akşener ne dedi?.. Özetle; Vakit erken?

Peki bu soru, Kılıçdaroğluna Akşener sorulsaydı?..

Alınacak cevap sizce ne olurdu?..

Dün bu konuyla ilgili bir çok yazı okudum..

Ama kimse, Akşener icazet vermez ise, Kılıçdaroğlu aday olabilme cesaretini gösteremez gibisinden laf etmedi?.

Neden mi?..

***

MONTRÖ VE KANAL İSTANBUL!

İlk gün, mevzu edilince yazmıştım..

Arşiv orda..

Montrö ne alaka, Kanal İstanbul

Kanal İstanbul ne alaka, Montrö sözleşmesi!

Kıyısından, kenarından zerre-i miskal, bağ ve ilişki yok!

Bir kez daha, ifade edelim!

Şöyle ki..

Montrö sözleşmesi; çanakale Boğazını, Marmara Denizini ve tabi ki İstanbul Boğazını bağlar..

Buradaki geçişleri düzenleyen, kayıt altına alan, kriterler koyan bir sözleşme!

***

Peki, Kanal İstanbulun bu mevkutenin hangi sayfasında, satırında, ya da beyanında ilişkili bir bağ ve alakalık var?..

Herkesi alakadar edebilecek nokta; ekonomidir

Getirisi de götürüsü nedir?..

Onu da, işin uzmanları bilir..

Kanal İstanbulun tamamlanmasıyla; ülkenin kazanç elde edeceği ekonomik, ha bir de stratejik kontrol mekanizması noktasında da, katkısı!..

Sonuç!..

Hadiseye hangi cepheden bakılırsa bakılsın; icra edilen muhalefet havanda su dövmeden öteye bir anlam ve güç kaybı taşımıyor

Nokta!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Yarın öleceğimizi bilsek, tüm kırgınlıkları unuturuz; ama biz sonsuza kadar yaşayacakmış gibi kırıcı ve gururluyuz.