SAPIKLIK, SAPIKLIKTIR!…
Eklenme: 12/26/2019 12:00:00 AM

Vakıa bir hastalıktır..! Kişiye göre de; bağımlılık arz edicidir.. Ama sirayet ediciliği hele ki, örtbas etme hali de ayrı bir sapıklıktır..

Tabi, sapıklık enva-i mikrobu barındırıyor.. Salt cinsel değildir.. Ya da tecavüz! Ahlaki bir erozyonlük!.. Şiddet.. Sapıklık yaşamın her kulvarı ve dalında vücut bulma özelliğine sahip şeytani bir karakterdir!

***

Yani hem maddi yönde bir sapıklık vardır, hem de manevi yönde bir sapıklık vardır.. Ki bunun bir de örgütlüsü var ki, en dehşetlisi olan da budur.. çünkü, ağına aldığını çürütür, çürüttüğü üzerine de devşirme yapar....

Dedik ya, yaşamın her evresinde kendini idame eden sapıklık karakteri, özellikle siyasi asabiyet üzerinde, tavır aldığında, zihni daha bir bunaltır Ne yazık ki, bu asabiyet, toplumda derin bir ayrıştırmayı da körükler

***

Bunu bir de fırsata dönüştürüp, siyasi ve ideolojik unsur haline getiren sapıklar peyda olunca ayıkla pirincin taşını Ama gerçek şudur ki; sapıklığın hiçbir şekilde sınıfsallığı yoktur

Yani özetle, sapıklığın karakterinde, particilik yok.. İdeoloji deseniz hiç yok.. Din, inanç, kültür, felsefe, veyahut yer, mekan, ortam gözetimi söz konusu değil.. Yeter ki, o şeytani karakter kişi ruhunda yer almasın, aldı mı hiçbir mefhumu dinlemez!

***

çünkü, O sapık karakter kendi öz evladına da tecavüz eder, ensest ilişki de yaşar!.. Şiddetin en dehşetlisini de uygular, hırsızlığı da, soygunu da, gaspı da, cinayeti de, katliamı da, enva-i terörü de, kendi ruhunda mubah görür

***

İşte, rüşvet, çıkar, menfaat, kayırma gibi olumsuzlukları yapan sapıklık karakterinin örtbas edilmesi de, yani şeytani ruhu gizlemeye çalışan zümrede, denir ya şüyuu vukuundan beterdir noktasındadır

***

Bir halk deyimidir!.. Rüşvet alan da, veren de melundur?.. Ben de diyorum ki; göz yuman da, rıza gösteren de, olur böyle şeyler diyen de, aynı minvalde melundur?.. çünkü, sapıklığın sirayet ediciliğine köprü olmaktadır..

***

Demem o ki! Ankaradaki rüşvet mi, ihtikar mı, rant mı her ne ise, vücut bulan sapıklık, zilletin ötesinde, bir karakterin aslında dışa vuruşudur.. Yani yeni peyda olmuş bir vakıa değil bu şeytani ruh!

***

Dün yazmıştım!.. Kamuda etik ilke ve kurallar söz konusu değil.. Bunu da, Kamu Etik Kurulunun anketindeki veriye dayanarak, aktarmıştım.. Eğer ki, vatandaşın yüzde 94.2si yerel yönetimlerin etik ilkeler doğrultusunda faaliyet gösterdiklerine inanıyor musunuz sorusuna hayır diyor.. Yani; güvenmiyor.. Peki gerekçe; yolsuzluk-rüşvet...

***

Hasılı kelam, rüşvet-çıkar çarkındaki sapık ruhun şeytani kimliği bugüne özgü, gelişmiş değil.. Geçmişi, asırlara dayalıdır Tıpkı salondaki kırılan vazonun hikayesi gibi!.. Kırılan iki asırlık vazo.. Hizmetçi, ev sahibesine ben de sanmıştım ki, yeni bir vazo imiş?..

***

Yani, Yerel yönetimlerdeki rüşvet, rant, menfaat teminine dair, dönen sapık mekanizma!? yeni değil.. Bildik, bir çarkın dişlilerdeki uyuşmazlığıdır; Ankaradaki rüşvet çarkı!.. İşte Sinan Aygün ve geçmişi.. Mansur Yavaş ve geçmişi.. İkilinin de; birbirleriyle olan, yaşam geçmişleri! Al birini vur ötekine!

***

PİSLİĞİN İçİNDEKİLER?.

Biz sapık ruhlu şeytani karaktere sahip virüsler cirit atıyor, derken dost Dilipak ise pisliğe bulaşanlar diyerek, uyarıyor.. Arkadaşlar, bu işler çığırından çıktı. Bir kara delik oluştu, bir dehşet dengesi oluştu, kamu piyasasında.. Eee; olmazdı?

***

Siyasetçilerin oğlu, kızı, damadı, gelini, eniştesi, kayınbiraderi, kaynana, kayınbaba, dayı, hala, amca, teyze, yeğen fark etmiyor, herkes bir şekilde bu pisliğe bulaşmış.. Millet akraba-i taallukatını toplayıp gelmiş, yetmiyor, hemşeri desteği de alıyor

***

ANKARA KULİSİNDEN DÜŞEN NOT!

Doğru mu, değil mi bilemiyorum? Ama deniliyor ki Kadim şehrimiz Diyarbakırın bir-iki bürokratı, daha bir üst makama, atanabilmek için, Ankarada kulis trafiğine girmişler.. Hani belki vali olabiliriz diye İşte yol göstermek, geçiş üstünlüğünü sağlamak için de eskort olarak bizim meşhur nam-ı değer çaycımızı rehber edinmişler Yani medet ya çaycı abi demişler!

***

SELAM SÖYLERSİN!..

Aleyküm selam! Selam benden değil, okurdan geldi.. Şahsıma değil.. Bizim seçilmiş Ankaraya giden vekillerimize gelen bir selamdır!.. Tabi, salt iktidar mensupları değil.. Bilaistisna 12 vekilin bizatihi, hepsine!.. Okurun beyanıyla, görürseniz, seçmeninizden size selam var deyin..

***

Doğrusu, ben de pek görmüyorum..! İşleri var, yoğunlar(!).. Malum, Diyarbakırla alakalı bir dizi çılgın proje hazırlığı içerisindedirler.. Bakanlıklar arasında mekik dokuyorlar.. İstihdam, yatırım, kalkınma, iş aş ile mücadele ediyorlar..(!)

***

Onun için, okurdan gelen selam söylersin mesajını, ilk gördüğüm anda ileteceğim.. Ama, mümkün olmayabilir.. Hani Okur selamı üzerimde kalmasın diyerek, ben de buradan yoğun(!) olan vekillerimize ileteyim ve nam-ı hesaplarına da Selamün aleyküm diyerek yanıtlamayı vazife edinelim Bizden ancak bu kadar.. Zaten medyanın görevi de köprü olmak değil mi?!?..

***

FUTBOLLU MUHABBET..

Bugüne özgü, azıcık futbolla alakalı muhabbet edeyim diye, niyetlendim!.. Özellikle, Diyarbakırdaki profesyonel temsiliyet alan takımlarımızın, hal-i durumu nedir diye.. Öyle ya, ilk yarı sezonu bitti.. İkinci döneme hazırlık evresine girildi

***

Puanlar.. Ligdeki sıralama.. Kadro temini.. Yeni transferler.. Ekonomik durum.. Yönetimsel istikrar.. İşte böylesi bir muhabbetin içerisine girmenin, niyetiyle spor servisindeki arkadaşlara sordum!.. Özellikle Kaleiçi yorumcuları.. Ağızlarından çıkan tek sözcük şu oldu; Abi bu muhabbete girme, çünkü durum bir hayli berbat..

***

Ne diyeyim!.. Gelen bu uyarı ifadesine karşı, denir ya ben de sükut kalma daha iyi, diyerek, muhabbeti bir başka zamana bırakmayı uygun gördüm!.. Zaten biri ideolojik takılıyor, biri de şirket benim diyor..?

***

GÜNÜN SÖZÜ

Maneviyatı olmayanın, doğruluğu da olmaz!