ŞEFFAF İHALELER...
Eklenme: 1/10/2020 12:00:00 AM

Tünaydın mı diyeyim.. Günaydın mı, diyeyim?.. Doğrusu ben de bilmiyorum.. Ama maşallah diyeyim!..

Bildiğim bir şey var, o da şu Son günlerde kent gündemini meşgul eden ihale şeffaflığı mevzusundaki, samimiyet sorgusu?.. çünkü, serzeniş, tepki, öfke kısacası mevcut bağırmalar, çağırmalar ve tabi ki, sorgulamalar, illa ki zülfüyre dokunulduğunda mı çıkması gerekiyor diye bir tepkim var!! Bize varsa, tamam, bize yoksa şeffaflık sorgulaması, olur mu?

***

İşte bu noktada, itirazım var ve bu şahsiyetlerin samimiyet ve şeffaflık noktasındaki duruşlarına, salih oluşlarına vaki değilim.. çünkü, bugüne kadar, bir çok kamu kurum ve kuruluşun ihaleleriyle ilgili yolsuzluk, usulsüzlük, keyfiyet, adam kayırma, rüşvet ihale yüzdeliği gibi; rant mekanizmasının işleyişi gündeme geldi. Ki salt ben onlarcasını mevzu ettim.. Bir çok medya kuruluşu yazdı-çizdi.. Yerel ve ulusal yayın kuruluşlarının, ekranlarına, sayfalarına yazılanların da haddi hesabı yok..

***

Sağlık mı, Eğitim mi, Tarım mı, Karayolları mı, Belediyeler mi!. Enerji mi, Sulama mı, Toplulaştırma mı?.. Dicle Üniversitesi mi? Yani; hangi kurumdan söz ederseniz edin; onlarca olumsuzluk söz konusu oldu.. Belgeleriyle, dokümanlarıyla, kamuoyuna sunuldu ve büyük yankılar, tepkiler oluştu Polis, adliye, savcı ve hakimler harekete geçti.. Ki, bilaistisna hepsi de, yargı nezdinde dava konusu, olup o kişilerden o çıkar, rant rüşvet, suiistimalle ihaleleri peşkeş çekme gayretinde olanlardan hesap soruldu, soruluyor

***

En önemlisi de bir önceki kayyumlar döneminde yapılan ihalelerin şaibeli halleri!!!.. O ihalelerden biri de, bugün tartışılan asfalt ihalesine benzer bir ihale olarak, kamuoyunu meşgul etti 400-500 milyon liraya pazarlanan ihale, o tarihte bizim yazılarımız, gündem etmişliğimizle bir anda, bedel dörtte bire düştü.. İhale,140 milyon liraya kadar indi.. Eğer ki, yazılıp-çizilmeseydi, yüz milyonlar siyasi abilerin cebine girecekti?..

***

İşte tüm bunlar şöyle bir iki yıllık kısa zaman dilimi içerisinde, salt bizler tarafından mevzu edildi Ve aklımda kalanlar O günü, göz önüne alarak, bugünkü tartışılan mevzunun muhtevasını, kısacası arka bahçesini, dile getirmek istiyorum..

***

çünkü, o gün hep dedik kurumlar dökülüyor, kurumlar rant mekanı haline gelmiş.. Al gülüm, ver gülüm var diye.. İhaleler belli adreslere teslim ediliyor.. Şuradan, buradan, Egeden, Marmaradan, Karadenizden, Doğudan, Batıdan ısmarlama getirilen firmalara, şirketlere ihaleler peşkeş ediliyor? Nedir bu keyfiyet, diye sorduk, tepki verdik?

***

Seslendik Ey Devleti aliye, ey siyasiler, ey bu kentin, odaları, STKları neredesiniz diye?.. Diyarbakırın müteahhitleri, işadamları, yatırımcıları neden göz ardı ediliyor?.. Meydanı boş bulup, at koşturanlara bir dur deyin diye?.. Ama kime dersin?

***

Ne var ki bugün, şeffaf ihalelerden söz eden, suç duyurusu gibi laflarla aba altında sopa gösterenler, düne kadar yaşananlara dair tek bir laf, tepki, eleştiri ya da parmak gösterme gibi, bir tavır sergiledikleri vaki olmadı?.. Konuşmadılar?.. Yani, hep üç maymun misali, takılıp kaldılar Sustular Denir ya herkes kendi halinden memnundu!... çark o biçim, lehlerine mi dönüyordu da ondan mı, ketumdular..?

***

Peki bugün neden dile gelmişler, tepki koyuyorlar?.. Hani bir söz vardır; söyleyene değil, söyletene bakın! Galiba, işin sırrı da burada saklı!.. Söyleten kim?.. çünkü, herkesin odaklandığı ve şeffaflıktan dem vurduğu ihale salt tek bir sektör ve tek bir ihale olması manidar değil mi? Asfalt ihalesi.. Biri yerel, diğeri merkezi kurum.. İki kurumdaki, asfalt ihalesine odaklı sergilenen tavır

***

Hadiseye Diyarbakır dışından vakıf olanlar.. İki oda Başkanının şeffaflık çıkışları karşısında, sanki Diyarbakırda her şey güllük gülistanlık.. Başka bir kurumda, ihale yolsuzluğu, rüşveti, usulsüzlüğü yok.. Sadece bu iki kurumda, bu iki ihalede şeffaflık yok, kayırma var..

***

Karayollarının ihalesi!.. Ki Bölge Müdürlüğü değil, Genel Müdürlük ukdesinde; yapılan ihale!.. Davetiyeli.. İşin çetrefilli ve davetiye kısmı, ihalenin alınış biçimi; elbette sorgulanmalı..! Ki, vakıa ilk bana geldiğinde de; sorgulama yaptım?.. Ancak, iddia edilenlerle, iddia sahibi ve tek eksenli bir algı üretici duruma vakıf olunca, işin aslında üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğunu görünce, konu etmedim..

***

çünkü, konu etmiş olsaydım!.. Birilerinin ekmeğine yağ sürmüş olur, fırsatçılığına prim vermiş olurdum.. Ama şunu da, belirtmek isterim ki! Karayollarında yapılan ihalelerin hiç de şeffaf olmadığını, hep şaibelere gebe olduğunu söyleyebilirim.. Onu da, ihalelerin yüzde 20 ila 40 arasındaki kırımla verilmesine bağlıyorum.. Yoksa, bedelin bu kadar altında iş nasıl, yapılabilinir.. Ya çalınır, ya yarım bırakılıp, iflas ettim deyip, kaçılır. Ya da; ki hep yapılan da budur.. Keşif bedelini yüksek, fahiş bir derecede tutmak.. Ki bu da; işin adrese teslimine yönelik planda, geçerlilik alır..

***

Bağlar Belediyesinin asfalt ihalesine gelince!.. Karayolları ihalesiyle birlikte, gün gündemleştirilmesi de, pek samimiyet içermiyor.. çünkü, bu ihale de aylar öncesi.. Bildiğim kadarıyla, 3 ay önce yapıldı.. O gün kimse konuşmadı da, Karayollarına dair işi gündeme getiren, söyleten kişinin çıkışıyla birleştirilmesi de; manidar!

***

Sonuç itibariyle.. Demek istediğim şu.. Doğru iki ihale de şeffaflık açısından sorgulayıcı çünkü, şaibe muhtevası yüksek.. Ama velakin, sadece iki ihaleyle alakalı fikri beyanda bulunanların da, kendince şeffaf kesilmelerinin hiç de, şeffaf olmadığını söyleyebilirim! Hele ki kendi kurumlarına ait ihalelerde şeffaflığı gözetlemeyişlerini, hatırlayınca! Yani; iş havanda su dövme ve birilerinin talepleri doğrultusunda, konuşabilme, görüntüsü! Ötesi yok!..

***

Gönül ve beklenti o ki; Diyarbakır topyekn bir şeffaflaşma sürecine girsin.. Ne protokol fareleri iş tutsun, ne çaycısı, ciğercisi, yemekçisi, tatlıcısı diye figürler ortaya yere çıkıp, kurumları çıkar ve rant ağı içerisinde, yönetenler olsun.. En önemlisi de, siyasi abilerin kent üzerindeki sömürgeleşen iştahlarındaki oburlukları, obezlikleri de son bulsun Bunun için efor sarf etmesi lazım ve gereklidir.. Yoksa, diğer türlüsü herkes bildik şekilde çarkını döndürür, zülfüyra dokunulduğunda da, kuyruğuna basılmış kedi misali miyavlamalar netice doğurmaz!

***

Not.. Şu Dicle Üniversitesindeki ihaleler ve hak edişlerin ödenmeyişiyle ilgili bir suç duyurusunda bulunulacaktı.. O suç duyurusu yapıldı mı?.. Malum, aylar geçti.. Yoksa, hala dilekçenin yazılımı devam mı ediyor?.. Muhataplar bilgilendirse

***

SÜLEYMANİNİN ÖLÜMÜ KİME YARADI?..

Hem ABDye yaradı.. Hem de, İrana yaradı.. Zaten; Ortadoğuda ne hadise olursa olsun çıkar sahibi iki ülke oluyor.. Ya İran, Ya ABD

Süleymaniyi suikastla öldüren ABD.. Acısını çeken, İran görünüyor.. Ki cenazede 50ye yakın izdihamdan dolayı ölen var.. Dün, Milli Yas ilan edildi

***

Peki, iktidar ölçeğinde dedik ya; Kasım Süleymaninin ölümü kime yaradı?.. İran ve ABD

***

Şöyle ki

İranda bir kenetlenme oldu.. Ne hükümet karşıtı muhalefetin sesi yükseliyor.. Ne sokak protestoları var?.. Yani ülkede bir gerginlik yok.. Rejim daha bir aktif ve güçlü şekilde; kendini idame edecek, konuma geldi.. Nitekim, Iraktaki ABD üslerine yönelik göstermelik füze atışlarından sonra; bizim tokata cevap verdik denildi.. Yani, İran vaziyetten memnun

***

Gelirsek ABDye O çok ama çok memnun.. Hem Pentagon.. çünkü, Pentagon Ortadoğudaki cirit atma halinde, olası bir handikapla karşılaşmamak üzere; suikast emrini Trump verdi deyip, topu üzerinden attı..Beri yanda, karlı Trump.. Özellikle, Trumpun başına bela olan, muhalafetin çıkışları.. Hele ki, azil süreci.. Unutuldu.. Seçim sürecinde daha eli güçlü bir şekilde dahil oldu Üslere yönelik saldırıların sonuçsuzluğu da, bir artı..

***

Sonuç!.. Hep diyoruz ki; İran ABDnin Ortadoğudaki en büyük güçlü gizli müttefikidir gerçeği, bir kez daha bu hadisenin getirdikleriyle tescillendi.. Ne demişler, Ortadoğuda cereyan eden hadiselerde kim fayda görüyorsa, dost ve müttefik odur

***

GAZETECİLER GÜNÜ

Malum; 10 Ocak.. Dünya Gazeteciler günü Vaki olan ortam açısından, yaşanan ve yaşatılanların yarattığı vahim travmatik hal, yazılı ve görsel basın kuruluşlarındaki ekonomik darboğaz.. Hasılı kelam; keyifsiz bir ortamda gel de gazetecilerin, meslektaşlarımızın gününü kutla.. Hiç de içten bir kutlama çıkmıyor Ama yine de, Gazeteciler Günümüz kutlu olsun...

GÜNÜN SÖZÜ

Şeffaf olmayanın şeffaflıktan dem vurması, ne kadar etik?

***

Hayırlı Cumalar...