ŞU ŞEFFAFLIĞINIZ VAR YA!!!…
Eklenme: 12/1/2021 12:00:00 AM

Hele ki, Diyarbakırımıza özgü Vallahi de, billahi de, şapka çıkarılır Vaki değil, eşi benzeri olsun işleyişteki şeffaflık Öyle ya, yapılacak ihalenin şeffaf olabilmesi için, bir dizi maharetler ortaya konulmuyor değil.. Bir tarafta kameralar kuruluyor.. Linkler dağıtılıyor.. Diğer taraftan, her saniyesi canlı, canlı yayınlanıyor

Yani, zerre-i miskal, şaibeye mahal verebilecek bir hal ve ortam bırakılmıyor.. Her şey o biçim, kurgulu, dizayn kusursuzca mükemmel icra ediliyor!.. Laf edilecek değil.. Ki buraya kadar olan işlemleri, gören, duyan ayakta alkış tutup, helal olsun dememesi içten bile değil.. Gıpta ediliyor, keşke her kurum ve ihale böyle aleni, açık ve şeffaf yapılsa deniliyor.. Darısı diğer illere ve kurumlara diye dua ediliyor..

***

Ama velakin gel gör ki, kazın ayağı hiç de öyle değilmiş?.. Hani madalyonun diğer yüzü var ya!. İşte o yüz, asıl o yüzmüş!.. Meğer ki ihale şeffaf, ancak iş yürütmedeki alımlar, alt taşeronlara gelince o biçim, eş, dost, akraba, hemşeri, yandaş ve adrese teslim mekanizması işlemi devreye giriyor!.. İşin mahiyetine ilişkin kalemler bir bir isim, adres ve şehir gözetilerek müteahhittin eline iliştirilerek bu rotada yürüyeceksin deniliyor

***

Kaçarı yok.. O müteahhit kafeste!!.. Eğer ki, mırın, kırın, yok şöyle, yok böyle tavır ortaya koyarsa!.. Yani hani şeffaftı, hani, ihaleye müdahale yoktu, dedi mi, yandı kül oldu, bitti!.. Feriştahı gelse, artık ilden ihale alamaz, aldığı işi de bitiremez, her şey fitil fitil burnundan getirilir?.. Ne kamu, ne yerel..? Müteahhitler artık biliyor, bu lafları ederlerse, en küçük itirazda düğümleri nefessiz kalıncaya kadar sıkılacak.. El mahkumiyet kaçınılmazdır.. Ama bir şey var, herşey kayıt altında!..

***

İşte bu işlem ve kayıt altındaki kayırmalar üst düzey bir dostun ifadesiyle, er ya da geç sorgulanacak!.. O zaman da, diğer gidenler gibi çok şeffaf(!) şahsiyetler olarak anılacaklar.. Tabi, hukuk, yargı ve adalet işlemde tam teşekküllü mekanizmayı işletirse! Yakalarına da yapışılacak.. Velhasıl, bu yazım, şimdilik uyarı mahiyetli olsun.. Bilahare, teferruatlı mevzuları masaya yatırıp, irdeleriz..

***

BENİ FAZLA ZORLAMASINLAR!

Sizi bilmem!.. Saygı mahiyetiyle mi, yoksa farklı bir duruşla mı!.. Bülent Arınça nasıl hitap edersiniz? Bülent abi mi dersiniz?.. Ya da, Arınç abi mi dersiniz.. Her ne derseniz deyin, hiç fark etmez.. çünkü, Bülent Arınç beyefendinin bugünlerde ruh hali süt liman değil.. Hayli; gergin!..

***

Ama, diyeceksiniz ki olur mu öyle şey!.. Tam aksi, olmalı.. Malum, Damat FETÖden beraat etti.. Daha ne istiyor Arınç bey!.. Keyifler o biçim olması gerekmez mi? Haklısınız da İşim bitti zihniyle, AK Partiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğana karşı, racon kesmenin haleti ruhiyesiyle, öfkeli!

***

Dün yazmıştım, Bülent Arınç Beyin, erken seçime dair soruya verdiği çıkışlı yanıtını!.. Kendileri demişti ki; Pencereden bakıyorum.. Önümü göremiyorum!.. Daha önce, 10 yıl, 20, hatta 30 yıl öncesini görüp, ona göre değerlendirmelerde bulunabilirdim.. Ama şimdi değil..

***

Ben de, pencereye siyah perde çeken kim diyerek, sorup, sorgulamıştım.. Ve o perdeyi çeken her kim ise, tez elden müdahale etsin, gidip penceredeki siyah perdeyi söküp atsın.. Baksanıza, önünü göremiyor.. O görmüyorsa, bari biz bakalım, pencerede kendisi nasıl görünüyor diye!? Bakarsın, çaya davet eder!..

***

İşte böylesi bir beklenti içerisindeyken, ne yazık ki tansiyonu yükselmiş!.. Gerilimi ve gerginliği, afrasında ve tafrasında dozajı hayli yükseltmiş..! Sorma gitsin, dokunan bin pişman olur.. Öyle böyle, değil Kafasının tepesi her an atabilir.. Onun için de; aman ha bulaşmayın yanarsınız!? kodunda bir alarm çakıyormuş!

***

Ne demiş biliyor musunuz; sinir katsayısını artırarak Tabi pencereden göremediğimiz için vücut dilini nasıl kullanarak, böylesi bir lafı etmiş bilemiyorum.. Ama denilen, şu Bülent Arınç bey, şöyle demiş

***

Erdoğana karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum. Ama beni fazla zorlamasınlar!.. Yani.. Evet bu ifadenin, mefhumu muhalifi, açıklaması şu.. Kafamı bozmayın ha, Erdoğana rakip olur ha!...

***

Gülünür mü, ağlanır mı, her ne ise!.. Bu ifade, Sırrı Süreyya Önderin meclisteki bir repliği aklıma geldi.. Ki, kahkahayı attım.. Kürsüden laf atanlarla ağız dalaşına girerken, şöyle diyordu Önder.. Bırakın, bırakın gelsin, bırakın gelsin hele!..

***

Biz de diyelim ki!.. Yahu Allah, billah aşkına, bırakın, kimler zorlayacaksa zorlasınlar.. Bülent Arınç bey de sahada bir tur atsın.. Alemin seyri, ahalinin söylemi noktasında kalibresi ortaya çıksın, boyunun ölçüsünü alsın!

***

Şenerden, Gülden, Babacandan ve Davutoğlundan kendisine bir ders-i ibret çıkarmadıysa!.. Bırakın gelsin, o da kerameti kendinden menkul olmanın nasıl bir silleyle, yüz yüze geldiğini görsün!.. Erdoğanla varlar, Erdoğansız yoklar!

***

BAŞÖRTÜLÜ BAKAN MI?

Öyle diyor helalleşelim diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.. Eğer ki, iktidar olurlarsa mutlaka ama mutlaka, kabinede başörtülü bakan olacakmış?.. Gel de inan, gel de peşine düş, imana geldi de.. O ki, laiklik kırmızı çizgimiz diyerek, dini inanışı rafa kaldıran.. İbadete her türlü yasağı getiren.. Ezanı orijinal halinden çıkaran.. Camilere, medreselere, Kuran Kurslarına pranga atan!.. Yasaklar silsilesiyle, bu milletin inancına, ibadetine, kültürüne, gelenek ve göreneklerine, kapıları kapatan!..

***

Daha bir kaç yıl önce, başörtüsüne getirilen yasağın kaldırılmasına dair, yasal maddenin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesine başvuranın bizzat kendileri ve partileri olurken.. Ki kendileri bırakın bakan, milletvekili, kamu görevlisini, üniversitede, hatta İmam Hatip Lisesinde öğrenim gören öğrencilere bile yasak isterken!.. İktidarlarında başörtülü bakan olacak?..

***

Dönem mi, şartlar mı değişti!.. Yoksa evet yoksa vesayetçilerden, derin yapılardan, iç ve dıştaki irlandalılardan okyanus ötesindeki zevattan hayır gelmeyeceğine iman ettiğinden mi?.. Sanırım, bundan olsa gerek insan kayması yaşıyor CHP!.. Görünen o ki, tekke ve zaviyeleri de biz açarız diye bir söylem ve eylem gelişirse bugün yarın, şaşırmayın!..

***

Eee üstat ne diyordu, bu halkla karşı karşıya kalan her kim ise, tövbekar olur!.. Ki kültürümüzde helalleşme bir ölçüde yaptıklarından tövbekar olmaktır.. Tabii Kemal bey bunu derken, CHPli Engin Altayın baş açmakla din elden gitmez sözünü nereye koyacağız.. Vaziyet dönme dolap gibi..

İnsan 28 Şubatı hatırladığında!.. O dönemde, ikna odalarında kim kimlere neleri dayattı.. Neyse.. Ne diyor Kemal bey, ben söylediklerimin arkasında duranım.. Temel özelliğim bu.. Peki vaki mi bu özelliğin somut olarak icra edilmişliği.. Gören beri gelsin.. Ben hiç ama hiç görmedim de!..

***

Görseydik Deniz Baykalın yaşadığı kumpastan sonraki söylediği sözün arkasında dururdu.. Ben aday değilim.. Ama yarım saat sonra, liderim dedi.. Hiç o kadar teferruata girmeye bile gerek yok, kaybettiği seçim sayısına vakıf mı?.. Kazandığı seçim var mı? Neden bu işi beceremiyorum deyip çekilmedi..

***

Kaldı ki, 2023 seçimlerine dair halen Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ortaya koymuş cesaretli duruşu sergilemediği gibi, sözlerinin de arkasında durmuşluğu yok.. Yani kaçak güreş var.. Ki, bu yönde kitaplar yazılır, milli ve yerli meselelere dair taahhütlerinden çark edilişine ilişkin.. Hasılı kelam, bu işte bir yanlışlık var deyip geçelim!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Harama düşmemek için nefsine direnen insan, kulluk misyonunun iftihar tablosudur.