SÜRECİ NASIL OKUMALIYIZ?...
Eklenme: 7/14/2021 12:00:00 AM

Nagehan Alçı dünkü yazısına Teşekkürler Tayyip Bey... başlığıyla söze giriyor

Alçı, Haber Türk yazarı

Cumhurbaşkanı Erdoğanın, Diyarbakır ziyaretini kaleme alırken, çözüm Süreci ve Öcalanla 2019daki son dakika görüşmesinin yarattığı etkileri irdeliyor...

Ve Öcalanın Kürtler ile Türkler arasındaki kutuplaşmanın taraflara zarardan başka bir şey getirmediğine ilişkin yorumlarına da dikkat çekiyor...

***

İki yazım öncesi, yeni bir sürecin işleyebileceğine değinirken, şöyle demiştim..

HDPsiz ve PKKsız; bir süreç gelebelir...

Alçı da işte bu noktadan söze girerek, deşiyor..

6 yıllık sürecin hikayesini de, öne çıkararak yeni bir sürecin elzemliğine vurgu yapıyor...

Tabi ki, değişkenliğe konu ederken, İmralının halen aynı noktada olduğuna, meyil veriyor..

Yani Öcalana gözleri çeviriyor..

Öcalanın Biz Kürtler, Türkler arasındaki siyasal kavgada taraf olmayalım.

Ne zaman taraf tuttuysak hep biz bedel ödedik ve düşmanlıklar körüklendi.

Ne AK Parti ile ne CHP ile ittifak kurmayalım..

Alçı, Öcalanın bu sözlerini paylaşırken, 23 Haziran seçimleri öncesindeki son dakika görüşmesini de hatırlatıyor...

***

Haziran 2019da PKK üzerine uzman olan akademisyen Ali Kemal Özcanın Abdullah Öcalan ile görüşmesinde de Öcalanın söylediği yine aynı tezdi.

Yani Türkler arası politik kavgada Kürtler taraf tutmasın.

Eğer taraf olursak ağır bedel ödüyoruz. Yanında durduğumuz taraf da bize sahip çıkmıyor tezi.

Fakat bu görüşme 23 Haziran 2019 öncesine denk getirilme gibi bana göre de çok büyük bir yanlış yapıldı.

Olay bağlamından koparıldı.

***

İLK KEZ YAZIYORUM

Alçı, görüşmeden detaylar da aktarıyor yazısında

O görüşme ile ilgili bazı detayları burada ilk kez şimdi yazıyorum diyen Alçı şöyle diyor

Aslında Öcalanın yukarıdaki sözleri Ali Kemal Özcan ile görüşmesinden sonra Asrın Hukuk Bürosu tarafından açıklanacaktı.

Bu gecikince ikinci bir görüşme gerçekleşti.

O görüşmede Öcalan sinirlendi ve Özcana şöyle söyledi:

Onlar benim avukatım, HDPnin ya da birilerinin avukatı değil. Benim bu açıklamamı Kürt halkına duyurmak zorundalar. Sen git ve o açıklamayı Asrın Hukuk Bürosuna yaptır. Sakın benim bu sözlerimi kendin kamuoyuna aktarma. Öyle yaparsan sana devletin provokatörü gözüyle bakar Kürt halkı. Söylediklerin onlar üzerinde hiçbir etki yaratmaz. Hatta tam aksi netice verir ve inadına bu kavgada İmamoğlundan yana tavır koyarlar.

PANİKLE YAPTIRDILAR

Öcalanın bu uyarılarına rağmen maalesef 23 Haziran öncesi panikle Özcana Mudanyada o açıklamayı yaptırdılar.

Netice tam da Öcalanın dediği gibi oldu.

Nitekim, geçen 2 senelik süre içinde Öcalanın Türkler arasındaki kavgalarda taraf olmayalım.

Taraf olursak kaybeden Kürt halkı oluyor tezinin haklı olduğu bugün HDP içinde de konuşulmaya başlandı.

***

HİçBİR ŞEY İSTEMEDİK

Aslında hem Erol Katırcıoğlunun hem Sırrı Süreyya Önderin son dönemde verdiği kimi röportajları bu bağlamda okumak gerekir.

Mesela Erol Katırcıoğlu bir söyleşisinde şöyle demişti..

Biz CHPye tam 10 büyük belediye kazandırdık. Bizim sayemizde 10 belediye aldı CHP. Onlardan da hiçbir şey istemedik. Peki Deniz Poyraz kardeşimizin katledilmesinden sonra Kemal Kılıçdaroğlu genel merkezimizi ziyaret edemez miydi? İki genel merkezin arası 3 dakika. Ben CHP de iktidarda olsa Kürt meselesinde durumun daha da beter olacağını düşünüyorum.

***

Alçının yazısı o süreçte yaşananlara gözleri çevirdiği gibi hafızaları da tazeledi

Ne diyor Alçı?

-PKK, akılsızca politik hesaplarla çözüm masasını devirerek aslında Kürt halkına ihanet etti.

Bu sürecin bitişinin bedelini son 6 senedir en başta Kürtler çok ağır biçimde ödüyor.

Sırf Erdoğan düşmanlığından ötürü çözüm süreci bitsin diye Kürt siyasetçileri dolduruşa getirenler bedel ödemiyor.

Bütün fatura yine Kürtlere çıkıyor.

Bu ülkede Kürtler arasında çözüm sürecine destek yüzde 100dü.

Evet yüzde 100.

Hangi siyasi görüşten olursa olsun her Kürt bu barış sürecinden mutluydu.

***

MHP VE İYİ PARTİ KENDİ İçİNDE TUTARLI, PEKİ YA CHP?

Ben iki Türk milliyetçisi parti MHP ve İYİ Partinin çözüm süreci karşıtlığını anlıyorum. Onları da kendi ideolojileri bağlamında tutarlı buluyorum.

Fakat demokrasi ittifakı başlığı altında HDP ile işbirliğini konuşan, belediye başkanları Selahattin Demirtaşın tiyatro oyununa giden CHPnin konu çözüm sürecine geldiğinde bu nasyonalist dili benimsemesini anlamıyorum ve asla doğru bulmuyorum...

***

Yeniden o 2015 sürecine dönelim

Abdullah Öcalan 28 Şubat 2015te 21 gün sonraki nevruzda PKKnın silahları tamamen bırakması için kongre toplayacağını ilan edeceğini söylemişti.

21 Mart 2015de Sırrı Süreyya Önder tarafından Diyarbakırda okunacak Öcalan konuşmasında PKKnın tamamen silah bıraktığı tüm dünyaya ilan edilecekti.

Tüm bunlar beklenirken barışın sağlanacağı tarihten 4 gün önce 17 Mart 2015te ne oldu?

Selahattin Demirtaş çözüm sürecinin kurucusu Erdoğana hitaben Seni Başkan yaptırmayacağız, yaptırmayacağız, yaptırmayacağız başlıklı şu an kendisinin de pişman olduğunu düşündüğüm o manasız ve işlevsiz grup konuşmasını yaptı.

Kimi Türk solcuları ve Beyaz Türk çevreleri bu konuşmayla adeta bayram ettiler.

Netice?

Ağır bedeller ve acıları yaşayan yine Kürtler oldu.

Bu şuursuz konuşması yüzünden Demirtaşa en yüksek desteği verenlerden bazıları şu an Türkiyede faşizmin ateşine odun atmakla ve hapisteki Demirtaşa her gün hakaret etmekle meşgul.

***

DEMİRTAŞIN MEŞHUR KONUŞMASINDAN ÖCALAN HABERDAR MIYDI?

Şimdi sormadan edemiyorum Demirtaş, Erdoğanın Başkanlığa gidişini HDPnin engelleyebileceği gibi Türk devlet genetiği ve tarihinden bihaber bu çıkışı nasıl yapılabildi?

HDP ne dün ne bugün ne de yarın Tayyip Erdoğanın Başkanlık makamında oluşunu ya da kalışını engelleyebilecek bir güç değil. Türkiyede Devlet kurumunu biraz bilen kimse bunu düşünemez.

Nitekim tüm bu tantana içinde Tayyip Bey tam anlamıyla Başkanlık koltuğuna oturdu bile.

Öte yandan o konuşmaya dair diğer bir nokta Öcalan boyutu

Demirtaş bu konuşmayı Abdullah Öcalandan bağımsız mı yaptı?

O süreç gerçek bir muamma ama ben Abdullah Öcalanın onayı olmadan o kritik süreçte Demirtaşın bu konuşmayı yapacağına inanmıyorum.

Türkiyede özgürlüklerin vanalarının tamamen kısılmasına sebep olan 7 Haziran öncesi ve sonrası süreçten Abdullah Öcalan da sorumludur.

Olayı sadece Demirtaşa bağlamak bu hareketin iç dinamiklerini bilmemek demek. Zaten Demirtaş tüm savunmalarında esas lider olarak Öcalanı gördüğünü söylüyor.

Bizim Türk medyasında kurduğumuz Demirtaş-Öcalan dikotomileri hayal ürünü.

***

çIKMAZ SOKAKTAN çIKILMALI!

Netice itibariyle, HDP için siyasi seyir hep çıkmaz sokakta!

Nitekim görünen de bunu ifade ediyor..

çünkü, mevcut siyasi partilerin, HDPnin hal-i hazırda celladına aşık olduğu CHP dahil!..

Bütün partilerin, HDPyi çıkmaz sokaktan çıkarma gibi, dertleri yok..

Ülkenin siyasi seyrinde HDPyi sivil alana çekme, silahla, terörle, kandille arasına mesafe koyucu noktaya taşıma adına, bir gayret ve uğraş içerisinde, değiller!..

Yeni partiler de, dahil!..

Hepsi; biz HDPnin tabanından nasıl oy tırtıklayabiliriz, düşüncesindeler..

Parti aşırı marjinalleşsin bizde olası, ayrılıkları sürüden ayrılan kurt kapar misali!

***

Bunları aşmanın yolu, kolay değil

Zordur..

Ama aşılmaz değildir..

Yeter ki, eski vesayet sistemine odaklı fikriyat ve beklentilerden arınabilinsin...

Siyaseti ve onu icra etmenin, demokratik politikasını uygulaya bilmektir

Bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine karşı çıkmak değil, o sistemi doğru okumak ve kuşatıcı siyaset üretmekle çıkmaz sokaktan çıkılabilir?..

Eğer ki bu aşılabilirse işte o zaman siyasi rekabet çok yönlü bir mücadeleye sahne olur!..

***

Özetle; Karşımızdaki köklü sorunlardan birisi, var olan siyasi rekabet eksikliği ve muhalefetin samimiyetten uzak, muhalefetsizliğidir!...

***

GÜNÜN SÖZÜ

çoban uyumuş, kurt da sürüde: bu hal akıllı kimselerin beğeneceği şey değil.