TESCİLLİ YAPILARA AİT "TAŞLARIN" TALANI!…
Eklenme: 10/14/2020 12:00:00 AM

Ne yazık ki, Diyarbakırın bahtsızlığı bu!..

Bir taraftan Surlar talan edildi, taşları söküldü..

Birileri, işi ticarete, gelir kapısına döndürdü

Ve ne hazin ki, tüm bu talan, yağma haline, ilgili ve yetkili kurumlar, yerel yönetimler; hep üç maymun politikasıyla, baka kaldı!

Şimdi de!..

Hendek ve barikat terörüyle virane olan Surdaki tarihi yapılara ait taşlar yağma ediliyor..

Dün, yerel gazetemizde bir haber okudum, bu talana ilişkin..

Konuşan Nevin Soyukaya.. Önceki dönemlerde, Büyükşehir Belediyesi Kültürel Miras ve Turizm Daire Başkanlığı görevinde bulunan biri

***

Diyor ki

Yıkılan 6 mahalledeki tarihi yapıların taşları yağma ve talanla tükendi

Bu taşların büyük bölümü, ticari alanlara dekor olarak kullanıldı, kullanılıyor..

Yeni yapılara yapı malzemesi olarak kullanılıyor..

Yani, talan açıkça yapıldığı gibi, yağma edilen taşlar da, yine açıkça sergileniyor..

Peki, her şey bu kadar alenice yapılırken!..

Koruma Kurulu üyeleri..

Belediyeler..

Emniyet

Dahası, bu kentin siyasi mevzularında ön saflarda arz-ı endam ediciliklerinden taviz vermeyen STK ve Oda Yönetimleri..

Peş peşe tarih kimliklere dair, kurulan dernekler!

***

Sahi bunlar!..

Dünküler gibi, bugün de görmedik, duymadık, bilmiyoruz koduyla, takınmaları, neye delalettir?..

Yoksa!..

Evet yoksa, Diyarbakıra dair o klişeleşen Taşı gibi bahtı kara sözü burada da ikmale gelip, mühür mu vuruyor?...

Vuruyor..

Hem de, en derin şekilde, kanatarak!.

***

Bu arada!..

Tescilli yapıların, talan edilen taşları nasıl bulunacak, yerine konulup, restore edilecek!?..

Kim cevap verir bilmem!..

Ama, Sura dair tahribatlar silsilesi, dün olduğu gibi, bugün ve yarın da hep vicdanlarda sorgulanacaktır..

Vebali ağır..

Tarih unutmaz, müsebbiplerini!!!..

***

HEVSELDE ESRAR TARLASI MI?..

Vallahi ne diyeyim?

Mevzuu der demez, zihni fena bir sorgulatıyor

Derinden derine düşündürüyor..

Şöyle ki, Hevsel UNESCO dünya Miras Listesine alınmış bir yer..

Şehrin oksijen deposu..

Ve artık, şehrin göbeğinde bir alana dönüştü..

Bölgenin de ıslah edilmesiyle, övünülüyor..

çevresel, yeni yapılar o biçim deniliyor..

Millet Bahçesine kucak açma hali..

Ki Hevselin nehir kıyısındaki alanları da, yağma ve talanla ticari alanlara dönüştürülmesine göz yumulmasını da eklersek!..

***

Yani bu kadar, göz önünde olunan..

İnsan sirkülasyonunun giderek yoğunlaştığı..

Kentin güvenlik noktasında, havada ve karada bir çok argümanın kullanıldığını da düşünürsek!..

Halen buralara esrarın membası, tarlaları diye tanımlamalar geliyorsa..

Ve yüzlerce hint keneviri ihbarlar üzerine yakalanıyorsa..

Demek ki, gözden kaçan ciddi ve vahim bir zafiyet odaklı arıza-i durum söz konusudur

Yetkili zevat açısından; sizce öyle değil mi?!

***

KEMAL BEY ERKEN SEçİM Mİ İSTİYOR?

Hakikaten mi, erken seçim istiyor?..

Sanmıyorum

çünkü, söyleme dair eyleminde arıza-i durum var

Şöyle ki

Bay Kemal Bey kime çıkış yaparak, ülkeyi erken seçime götür diyor

Bahçeliye!..

***

Eee.. Bahçelinin erken seçime dair, tavrını bilmeyen yok..

Ki, her seferinde; seçim 2023 diye bas bas bağırıp, erken seçim, meçim yok diyor..

Nitekim dün, kemal Beye bizatihi seslendi

Erken seçim tartışması boşuna emek ve nefes israfıdır.

Biz söyleyenden çok, söyleten sahibini merak ediyoruz..

Seçimi filan boşver, beklemesini bil!

Ki, Ara Seçime de olmaz dedi..

***

Ha bu arada!.. İktidarın reisi belli..

Cumhur ittifakının en büyük partisi belli..

Ülkeyi erken seçime götürebilecek kişi belli, muhatap o..

Erdoğan..

Niye Erdoğan değil de, Bahçeli!

***

Aslında işin sırrı da burada..

çünkü, Bay Kemal erken seçimi istemiyor?..

İstemediği içinde, işi sağlama bağlama adına, sıfır ihtimalle Bahçeliye sesleniyor..

Tabana, bakın ben seçim istiyorum havasını atmak!..

***

Yoksa, mümkün müydü?..

Merd-i kıptı sirkatiyle arz-ı endam eden koca İstanbulun İl Başkanı der miydi ki; ülke idaresine henüz hazır değiliz diye?..

İktidar erken seçim dese de, Bay Kemal seçim zamanında der!

***

ORMANLAR YANIYOR..

Evet, cayır cayır yakılıyor ve yanıyor!

Peki, çevreciler, yeşilciler, doğa seviciler..

Ağaca, yeşile dair; ahkam kesiciler!..

Sahi; neredeler onlar?..

Hatay yandı, Adana yandı?..

Kahramanmaraş..

Diyarbakır.. Şırnak..

Bir tek ses yok; bu nasıl bir doğa katliamı diyen de yok?..

Lanetliyoruz, kınıyoruz, yakanların eli kırılsın diyen yok?

Neden?!

Yoksa; burada iktidarı vurma adına bir yem yok mu?..

Ya da, ideolojik bir saf mı vaki?..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Tahrip ve talan eden doğa değil, insanoğlu!...