UZLAŞMA KÜLTÜRÜ..
Eklenme: 6/24/2020 12:00:00 AM

En büyük nimet ve kazanımdır.. Devletlerin de, toplumların da, olmazsa olmazı olmalıdır; uzlaşma kültürü..

Hem kurumsal, hem de toplumsal dirliğin lokomotifiyle; işlem sahibi, olması gerekir

İcrası tüm dinamiklerin, birliğini ve dirliğini temin eder..

İstikrar yönünde can suyu..

***

Barışın da, kardeşliğin de, huzurun ve birlikteliğin; koruma kalkanıdır

Ekonomik, sosyal ve siyasal zenginliğin de temel kazanımlarında koruyucu ve kollayıcı sihirli anahtarıdır

Ve bu anahtar her sorunun çözümsel yönde kilidini açandır

***

İşte, Diyarbakırımızın özeline ilişkin bu anahtar, dün olduğu gibi bugün de şart diyorum..

Ki, her seçim, her atama, her kurumsal değişiklikte, en hassas duygularla, bunu ifade ediyorum..

Şehrimizin özeline ilişkin uzlaşı ve kent milliyetçiliği perspektifinde, kurumsal bir uzlaşı kültürü daha bir dinamik şekilde, faal olması şart..

***

Bu kültürün, somuta ermesi için de; özellikle ortak aklın misyon alması lazım..

Sac ayakları; bellidir..

Valiliktir.. Belediyelerdir.. Kumu kurumlarıdır.. Sivil Toplum Örgütleridir.. Kanaat önderleridir.. Yazılı ve görsel yönde fikir beyan edenlerdir..

Yani özetle, kentin tüm dinamikleri ortak aklın masasında olmalı ve etrafında buluşabilmeleridir

***

Bu uzlaşı kültürü kurumsal bir kimlik kazandığı her coğrafyayı ihya etmiştir..

Kent adına, kentteki yaşayanlar adına; çözülmeyen sorun yoktur, ki kalmaz da..

çünkü eldeki o uzlaşı kültürü sihirli anahtar misali, her kapıyı açar

Denir ya, kendi göbeğini kendisi keser

Diyarbakırımızın bu minvalde; kendine has bir süreç başlatmalıdır

***

İstişare..

İstişare..

İstişare..

Ve yine istişare!

Denmeli, demeliyiz!

***

İl Valimiz Münir Karaloğlunun bu minvalde, efor sarf edici, öncü isim olacağına inanıyorum..

Ki olmalıdır da

Ve, bir önceki Vali Hasan Basri Güzeloğlunun bıraktığı bir miras var..

***

Karaloğlu devir aldığı Valilik ve Belediye Bayrağını, daha bir yüksek katmanla, dalgalandırmalıdır

Sokağa sahip çıkmak ve sokağın nabzına vakıf olmak için; halk buluşmalarına özellikle önem vermelidir

Demli çay sohbetlerini icra etmelidir..

***

çünkü Şehrin kısır döngü girdabı olan, siyasal gündemiyle artık boğdurmamak gerekir..

Onun için de, seçim mi, siyaset mi, politika mı, hükümet mi, muhalefet mi, dış politika mı, siyaseti mi, o Ankaranın gündemi, diyerek şehrin kendisine has mevzularını içeren gündemler oluşturmalı, yaratmalı ve bu gündemlere odaklı; Uzlaşı kültürüne misyon yüklenmeli

***

Ki o gündem de, şehrin ekonomisidir, şehrin gelişmesidir, şehirde istihdam alanlarının yaratılmasıdır, şehrin yoludur, suyudur, elektriğidir, kaldırımdır, park ve bahçesidir..

Şehrin planıdır, imarıdır, turizmdeki alt yapısıdır

Vatandaşların bunlara ulaşmada yaşadığı sıkıntılardır..

***

Sağlık ve Eğitim başta olmak üzere; kurumlara işlerlik kazandırmak..

İdarecilerini, kent ahaliyle aşina edip, diyalog geliştirmesi lazım!!.

Şehirde yaşayanın hayat standarttını daha bir yükseltebilmektir

Yaşam alanlarını çağdaş ve modern bir yapıya kavuşturabilmektir..

***

Sanayisini.. Turizmini, doğasını, kültürünü, medeniyetini, tarımını, hayvancılığını daha aktif ve zengin bir portale taşıyıp onu pazarlayabilmektir gelişimini sağlayabilmektir..

Şehrin, buna dair zenginliklerine yeni zenginlikleri katabilmesi için aktif şekilde uzlaşı kültürünü kurumsallaştırması gerekir..

İşlerlik kazandırmalı..

***

Ortak akıl, ehil, liyakat, hakkı hak, batılı batıl görüp, helalini bilen, harama el uzatmayan, kentin dinamikleriyle kent milliyetçiliği medeniyetiyle; bütünleşmesinde öncü olmaktır!..

***

DOĞRU OLMAMIŞTIR?..

Savunma Yürüyor fikriyatıyla, yola çıkan Baro Başkanları önceki gün, Ankaraya ulaştılar..

Ama, şehre girişlerine izin verilmedi?..

Yani sokulmadılar, itişme-kalkışma hiç de yakışmayan görüntüler oluştu!...

***

İki gündür, yollar yürümekle aşınmaz diyerek, mevzuyla alakalı, yazıyorum!..

Ki dün, fol yok, yumurta yok, bu ne tava diyerek, eleştirmiştim.. Baroların bu alel-acele, telaşlarını sokağa döktürmeleri! Hele ki pandemi döneminde

***

Ancak, demokratik bir hak olan yürüyüş, ideolojik ve siyasi bir hasımlığa dönüşmedikçe, herkes için icrası, özgür olmalı da demiştim.. Serbestçe yapabilmelidir..

Baro Başkanlarının, yürüyüşü de böyle görülmeliydi..

***

Eğer ki, Baro Başkanları, her ne kadar niyetler farklı mülahazalar içeriyorsa da, bir demokratik hakkın kullanımı olarak, Ankaraya sokulmuş olsalardı, müdahaleden daha akılcı, bir tavır olurdu?..

Ki yankısı da bu kadar meşru olmazdı?

***

Hem barolar açısından, hem hükümet açısından, hem de demokrasi açısından; uzlaşı kültürü bir kez daha, üstün medeniyet olduğuna, inanılmış kendini gösterecekti?.

Tarafların çıkarı, bir noktada uzlaşıyı ikmale getirirdi.

Kimin art niyeti de var idiyse o da kursağında kalmış olurdu?..

***

Sonuç itibariyle; müdahale, polisin engellemesi doğru olmamıştır

***

Neyse, dün o müdahale gördüğü tepki üzerine sona erdi.. Yürüyüşe izin verdiler.. Avukatlar da cübbeleriyle, Anıtkabire gidip, Atalarının huzuruna çıktılar...

***

Bakalım, önümüzdeki günlerde ne olacak?.. Nasıl bir tasarı, taslak hükümet tarafından Meclisin gündemine getirilecek?. Ve bu taslağa Baro başkanları neler söyleyecek?. Azıcık soluklanalım mı?

***

KABİNE İKİ YILA TAKILDI?..

Selvinin dediğine göre; Kabine revizyonu, Bakanların sosyal haklarına kavuşabilmesi için zorunlu olan iki yıla takıldı..

Yani, kabinede değişiklik yapılacak isimlerin, Bakan olarak emeklilik hakkı kazanabilmesi için, iki yıl bilfiil bakan olması gerekir..

Malum vekillerin statüsü bu minvalde ya!

***

Görünen o ki.. Kabinede olası değişiklik var ise; kabinede iki yılını tamamlamış olanlara bu toto vuracak..

Ulaştırma Bakanını emsal vermeyin, değişiklik ve iki yıl zaman dilimini hatırlatarak..

O Erdoğan gördüğü lüzum üzerine idi..

Ki bugün de olabilir..

Ama; kulislerde iş sosyal haklara kavuşabilme yönünde mülahaza ediliyor

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Kendi dışkımı yedim, tadı acıydı, insan dışkısını yedirmek işkence değil diyene Prof diyecek noktaya gelmişsek