VATANDAŞA IRAKSINIZ!
Eklenme: 10/23/2021 12:00:00 AM

Ey Muhalefet.. Ey iktidar Hal-i durumun farkında mısınız? Şöyle ki Siz sanıyormusunuz ki, emekli Ahmet Abinin, Esnaf Hacı Cemilin, ev hanımı Fatma teyzenin, öğrenci Alinin, tek derdi; seçim!

***

Ya da sanıyorsunuz ki, tez elden Parlamenter Sisteme dönmek için, çırpınıp duruyor.. Veyahut, uykularını kaçıran, yemeden-içmeden kestiren, Yeni bir Anayasanın ne zaman yapılacağı

***

Ki sanıyorsunuz ki, Millet İttifakında, Kılıçdaroğlu mu, Akşener mi, İmamoğlu mu, Yavaş mı?.. Ya da, bir başka kişinin Cumhurbaşkanı adayı olup almadığını, nefesini tutarak bekleyip durduğunu..

***

Yine zihinleri kilitlemiş şekilde zannediyorsunuz ki, ahali Cumhur İttifakının adayı Erdoğan olursa tüm sorunları çözülmüş olur.. Yoksa, açlık grevi başlatıp kendini virane edecek

***

İktidar ve muhalefetin siyasi abileri zannediyor ki, halk gece-gündüz ekran başında, sosyal medyada nefesini tutarak, ittifakların aksiyonel siyasetini, takip ediyor, bununla hayatını idame ediyor...

***

Osman Kavalanın uzun tutukluluğu AİHMin kararı, Selahattin Demirtaşın Kobani davasıyla ilgili, tutukluğunun infaza dönüştürülmesi, ya da HDP hakkında açılan kapama davası yüzünden; mutfağa girmeme, kararı almış!

***

Şu 10 Büyükelçinin çıkışı, Erdoğanın Afrika ziyareti, Markelin seçim yenilgisi, ABDnin Türkiyeyi müttefiklikte atıl hale getirdiğini, Avrupanın bize tilili çekmesini sokaktaki Vatandaşın çok ama çok alakadar ettiğini

***

Yok beyler yok!Yok bayanlar yok!.. Sokağın, ahali hiç ama hiç, bunlardan herhangi birine, odaklanmış değil.. Hal-i hazırdaki tek derdi, korku, endişesi, çaresizliği, mücadelesi, gecesini-gündüzüne katarak, üstesinden gelmeye çalıştığı sorun; mutfağındaki yangındır!

***

Siz, sebze ve meyve fiyatından söz edin.. Yağın, şekerin, unun, ekmeğin fiyatından bahsedin.. Akaryakıttan, benzinden, motorinden, bir depo otomobilin kaça doldurulduğundan.. Elektrik, su, doğalgazın aylık faturalarındaki fahiş fiyat uygulamasından, konuşun!..

***

Ev kiraları ne kadar?.. Dövizdeki sinsi kur tuzağından, doların dizgini koparılmış at misali koşusuna.. Asgari ücretlinin, emeklinin yoksulluğun, açlığın sınırını bırakın, bir kuru ekmeğe muhtaç oluşunu, görün!

***

Siz bunlardan, haber verin, haberdar olun!.. çünkü, mutfaktaki yangın, yaşamın tüm kulvarlarını, domino taşı misali, yıkıma, asimilasyona, çöküşe, ahlaki, insani, vicdani erozyona uğratıyor Şiddeti, öfkeyi, kaosu, ölümü, öldürmeyi körüklüyor!..

***

Hasılı kelam; halkın gündemi, derdi, çilesi geçim sizin yatıp-kalktığınız seçim değil.. Onun içindir ki, parti anketlerinizde sürekli, arıza-i sonuçlarla yüz yüze geliyorsunuz.. Ama buna rağmen, ka akıl noktasında, ahaliyi görmezlikten geliyorsunuz!

***

Ne diyordu duayen bir siyasetçimiz!.. Eğer ki, tencere ve tavanın sinir uçlarına dokunmuşsanız iktidar, görmezden gelen muhalefetin yiyeceği okkalı Osmanlı sillesini düşünmek bile istemiyorum! çünkü ülkenin siyaset çöplüğünde, bu anlayışın akıbetini yaşayan, silleyi yiyen partiler çok!..

***

Onun için, sizin bir kilo domatesin, bir kilo portakalın, bir kilo çicek yağın, pirincin, ekmeğin kilosunun kaç lira olduğundan, haber verin. Ama yok, çünkü fransız kaldınız Bizim derdimiz çarşı pazar Sizin devşirmeleriniz değil!

***

AZICIK DA MORAL BULSAK MI?..

He ya.. çarşı, pazar siyaset diyerek, içimizi kararttık.. Ki nafile, bu kadar iç karartıldığına rağmen, bizimkiler hala Fransız takılıyorlar.. Eee, biz de günü, zamanı, yeri gelince onlara fransız takılmanın faturasını keseriz.. Hele bi o gün gelsin, görürler tencere ve tavanın nelere kadir olduğunu!..

***

Neyse, bu kadar dertten sonra, şöyle bir keyif çayı mahiyetiyle, bir iki fıkra patlatsak mı? İyi olmaz mı, azıcık da moral buluruz.. Malum, bugün de hafta sonu.. Öyle ise, buyurun size iki demli fıkra!

***

DELİ HASTANESİ

Bir gün bir bilim adamı yılbaşı nedeniyle hastaneleri gezip akıllanan delileri salmaya karar vermiş. Bir sürü hastaneyi gezmiş fakat hiç akıllandığına kanaat getirilen deliye rastlamamış. En sonunda bir hastaneye gitmiş birde bakmış ki bütün deliler zıplıyor.

Hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormuş:

Bunlar neden böyle zıplıyorlar?

Doktor:

Bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar, demiş.

Bir de bakmışlar ki bir tanesi zıplamadan yatağın üzerinde sabit bir şekilde duruyormuş. Hemen ona yaklaşarak sormuş:

Sen neden zıplamıyorsun?

Deli:

Ben tavaya yapıştım

***

BEŞ KURUŞ

Nasrettin Hoca yolda yürürken, biri ensesine öyle bir vurmuş ki, nerdeyse yere düşecekmiş, hiddetle dönüp bakmış; karşısında tanımadığı genç bir adam. Nasrettin Hoca sormuş:

- Ne cüretle vuruyorsun!..

- Özür dilerim hocam, sizi birine benzettim, küçük bir hata yaptım, ama siz pireyi deve yaptınız.

- Yürü o zaman, kadıya gidiyoruz!

***

Gitmişler kadıya, ikisini de dinleyen kadı efendi, Nasrettin Hocaya vuran gencin akrabasıymış. Kadı efendi, Nasrettin Hocayı yumuşatıp, akrabasını kurtarmaya çalışmış:

- Hoca, hislerini anlıyorum. Bu durumda herkes aynı şeyi hissederdi. Şimdi bu genç adam kendine bir tokat atsa, kabul eder misin?

Nasrettin Hoca ısrar etmiş:

- Olmaz, mahkeme yapılsın.

Kadı efendi, bunun üzerine akrabası olan genç adama dönüp kararını vermiş:

- Ceza olarak Nasrettin Hocaya 5 kuruş ödeyeceksin, hemen gidip getir!..

***

Nasrettin Hoca, para almaya giden genç adamın dönmesini beklemiş.

Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş, ama genç adam ortalıkta gözükmüyormuş.

Mahkeme kapısının kapanma saatine kadar bekleyen Nasrettin Hoca, kadı efendinin ensesine okkalı bir tokat indirdikten sonra demiş ki:

- Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyemem, gelirse söyle ona; 5 kuruşu sana versin!..

***

YİNE Mİ HEYKELCİKLER

Mutfak alevinden moral olsun diye fıkralara sarıldık derken, karşımıza yine heykelcikler diye ucube bir yapı çıktı.. Gel de söylenme, iki kelam etme Bakar mısınız Denizli, Merkezefendi Belediyesinin icraatına Sözde sağlık çalışanlarına atfen heykelcikler yaptırmış..

***

Yani yine taşa, çamura, demire sarılmışlar.. Halk deyimiyle bi kurtulamadık şu putçuluk anlayışı ve felsefesinden!.. Ne yazık ki, kurtulamıyoruz, değiştiremiyoruz!.. Hani bir de yapılırken, bari bir şeye yarasa Belediyenin Parka yerleştirdiği heykellerin hal-i durumu estetik ve mimari yapısı buyurun siz bakın!..

***

Ucube ve ürkütücü bir şey değil mi?. Nitekim Sağlıkçılar tepkili, aman ha o heykelleri oradan kaldırın, çocuklar korkar.. Ne bu, biz sağlıkçılar böyle mi, görünüyoruz! Vahim olan, bu heykellerin çocuk parkına konmaları!.. Bir de savunma var, bu heykelleri birer sanat eseri olarak görmeyin.. Eee; ne diye görülecek ucube heykeller mi?

***

Buarada, bizim Diyarbakırdaki ucube heykelciklerin akıbeti ne oldu?.. Kadayıfçı, karpuz içerisindeki çocuk! Vaz mı geçildi; tepkiler üzerine kaldıranların rötuştan geçirilip, yeniden dikilmesine!.. Yoksa, atılan hurdalıkta unutuldu mu?!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Her şey iyi olacak diye düşündük, sonunda bir baktık ki, evdeki bulgurdan da olduk