VATANDAŞIN ET SORUSU…
Eklenme: 5/14/2020 12:00:00 AM

Kasapta et fiyatı serbest piyasa kapsamındamı ki, her kasap ayrı bir fiyat uygulamasını benimsiyor?.. Bir tavan fiyat uygulaması yok mu?.. Kemikli, kemiksiz, kıyma, but, pirzola, kuşbaşı her kasaba göre; ayrı bir fiyat biçme kuralı mı var?.. Ya da semtlere özgü yerel idarelerin ortaya koydukları bir insiyatif mi vaki?.. Yoksa, bir fiyat sabitliği mi söz konusu?.. Veyahut bu iş fırsatçılık üzerine mi kurgulu?.. Yani, kim neyi tutarsa? Açıkçası nasıl kakalarsa mı var?..

***

Doğrusu, son günlerde bu yönde hayli şikayet ve serzenişler, tepkiler alıyorum!.. Atılan mesajlar, açılan telefonların haddi hesabı yok?.. Ki en son önceki akşam bir bürokrattan tepki aldım; Kasaplardan haberiniz var mı? diyerek söze girdi.. Şu kasapları, denetleyen herhangi bir kurum yok mu ki, fiyatlar katlamalı? vatandaşa satılıyor diye tepki verdi?.. Kovid-19 öncesi ayrı, Ramazan öncesi ayrı, bugün ayrı bir fiyat uygulaması sahada hakim!?

***

Yaşanan yüksek fiyat nedeniyle vatandaşların bir kısmı, sabahın erken saatlerinde Et Balık Kurumu önünde toplanıyorlar.. Bir kilo ucuz et alabilmek için sıraya giriyorlar.. Öyle fiziki mesafe, ya da maske gibi bir kural da yok.. Uzun uzadıya kuyruklar oluşuyor burada Ki, buradaki et reyonundaki et çeşitleri satışı da belli bir miktar içerdiği için kimi alabiliyor, kimi de kalmadı denilip et alamadan geri gidebiliyor?.. Bir sonraki sabahta sıraya girmek üzere!.

***

Ne var ki; ilgili ve yetkili makamlara bakıyorsun, tavan fiyat çağrısı yapıyorlar... Salt bugüne özgü değil.. Yıllardır, aynı çağrı var.. Etin kilosu bu kadar olmalı, ötesi fahiş fiyat deyip duruluyor?.. Ama arpa boyu kadar alınan bir mesafe yok.. Beri yanda ise; kasap ve marketler Onların ifadelerine bakarsanız; tavan fiyat istenilen kaliteli etin satışını mümkün kılmıyor?...

***

Sahadaki işleyişe bakıldığında!.? çağrı var, çağrıyı yasal zeminde hayata geçiren yok.. Kasap ve Marketler ise ekseriyeti, tavan, sabit bir fiyat uygulaması, icra etmiyorlar.. Diğer yandan; kaçak et satış ve tüketiminin yüzde 30larda olduğu gerçeği de, ayrı bir vakıa!... Tezgah altı satış yüksek.. Ama, market ve kasaplarda tezgah altı işlem görüyor mu, mümkün?

***

Anlayacağınız yaman bir çelişki yumağı var; şu kasap, market, et ve yetkili makamların kulvarındaki işleyişte.. Nitekim, dürüst ve kaliteli kasap fahiş fiyat uyguluyor diye zan altında kaldığı için, tepki veriyor, tepki görüyor da!.. Diğer taraftan, vatandaş fahiş fiyatla et alma mahkumiyeti içerisinde; veryansın ediyor, ama sesini duyan yok! Beri yanda, piyasadaki kaçak ve sağlıksız et satışının, yarattığı tehlikenin yoğunluğu da ayrı bir risk!

***

Peki, çözüm!?.. Aslında söylenenlerin hayat bulmasıyla çözülür.. O da şudur.. Tavan fiyat uygulaması, sabit olmalı.. Ürünlere net tanım getirilmeli.. Küçük, büyük baş hayvan açısından da, fiyat muğlaklık içermemeli.. Katı yasak kuralları işlemeli.. Ki, sağlıklı, kaliteli tavan fiyatta taviz verilmemeli; vatandaşı da, kasabı da, marketi de ancak denetim mekanizmasını işletmekle muzdariplikten kurtarabilirsiniz?.. Yoksa; herkes ne tutarsa hesabında olur?

***

AZICIK Bİ HAK DAHA!

Dün, Seyfettin dayı yine aradı.. Hafta sonu, 4 saatlik dışarı çıkma özgürlüğünü hayli neşeli şekilde anlattı..

Yaşadıklarını, gördüklerini, iki aylık eve mahkumiyetin psikolojik olarak yarattığı dengesizliği

Hele ki, o kısa süreliğine nasıl ruh halinin değiştiğini.. Yani, hayli detaylı olarak anlattı, ben de dinledim!..

***

Devlet-i aliyeye!.. İl Valisi Hasan Basri Güzeloğluna özellikle mesajları vardı.. Vefa Destek ekibinin, aktif çalışması ve taleplerinin anında yerine getirilmesi adına; teşekkürlerini iletti..

Allahın selamını gönderdi Bizden de Allahın selamını buradan iletmek.. Allah Devlete zeval vermesin cümlesini tamamladıktan sonra azıcık bi hak daha istiyoruz diye bir fasıl açtı

***

Hayırdır dedim.. Anlattı; azıcık bi hakkın daha verilmesi yönündeki gerekçesini.. Ve şunları söyledi.. Bunu şahsi bazda anlamayın, Hafta sonu birlikte, sohbet ettiklerimizin hepsinin, temel isteğiydi, bu istek.. 4 saat mahallede dolaştık. Parka gittik. Binanın etrafını üç-dört kez dolaştık.. Hep yürüdük. Şöyle müsaade edilse de, arabayla şehri gezsek.. Ulu Camiye, On Gözlü köprü bölgesine gitsek.. Kabristana ziyarette bulunsak.. Surun dibinde, doyasıya nefes alsak. Hevselin kokusunu alsak..

***

Vallah ne diyeyim!.. Sizce Seyfettin dayı haksız mı? Bence haklı.. Ki, hayatın normalleşmeye yönelik, adımların atıldığı, kısıtlamaların gevşetildiği evrede, 0-14 yaş grubunun sokağa çıkmaya başladığını düşünürsek; azıcık bi hakkın daha tanınmasında ne sakınca olabilir?.. Bir hoşgörü.. Bir gönül bütünlüğü.. Doğrusu böylesi bir toleransı, istismar etmezler..

***

Ve yine sanmıyorum ki, kural ve tedbirleri elden bıraksınlar.. Kovid-19la alakalı bilgi ve tedbir kültürü açısından, hayli bilgilendiklerini, en çok onları etkiyebileceğini de biliyorlarBence bu hak, azıcık hoşgörü verilmeli?..

***

VAHŞİ GÜNEYDOĞU

Siz, ne yorum yaparsınız bilmem!.. Ama benim, nasıl bir kelam edeceğimi merak edip, sorarsanız!.. Lemana, Karikatüre, kullandığı figür ve baloncuğa aldığı ifadeye söyleyecek bir söz varsa o da şudur! Şuyuu vuukundan beter?

***

BEN OLSAM GİTMEM?..

Anlamadım gitti şu Bilim Kurulu üyelerinin, ekran ekran gezip; zıt beyanlarda bulunmaları..

Koca koca adamlar.. İsimlerinin önünde, uzun uzadıya yazılan unvanlar Konuşuyorlar..

Ve ha bire kafa karışıklığı yaratıyorlar.. Artık, kim doğru söylüyor, kim yalan atıyor, kim manipülasyon yapıyor, arap saçı misali, çözülmez denkleme döndü

***

Hal böyle iken, denir ya sokaktaki vatandaş pardon eve mahkum edilen insanlar, ne yapacak?..

Şaşkın, şaşkın bakıyor..

Garibim her denileni de, yapmak zorunda kalıyor..

Sabah yaptığını, akşam bozuyor, öğlen kural koyduğunu, gece yarısı değiştiriyor Kevgire dönmüş gibi

***

Baksanıza Prof. Dr. Alpay Azapa.. Ki, kendileri Bilim Kurulu üyesi..

Diyor ki, Ben olsam AVMye gitmem? Biliyorum diyeceksiniz ki, hoppala.?

Ben de öyle dedim, bu ne yaman çelişki Hükümet bilim kurulu kararları kapsamında, normalleşmeye yönelik adımlar atıyor..

Ki, AVMlerin açılması da, normalleşmenin ilk adımı..

***

Şimdi, gidilsin mi, gidilmesin mi, tartışması var..

Ve bir diğer mülahaza edilen konu ise, Bilim kurulu ayrı mahallede, hükümet, sağlık bakanı ayrı bir mahallede mi yürüyor, sorusuna aranan yanıt!

***

Önceki yazılarımda da, aktarmıştım.. Bilim kurulu üyelerine, ve hükümetin kovid-19la alakalı alacağı kararlara, bir standart getirilmeli..

O da şu olmalı

Bilim kurulu üyelerine, ekran karşısında konuşmama yasağı getirilmeli..

Hükümetin virüsle ilgili kararlarını da, bilim kurulunun imzası altında, beyan edilmeli ki, işin bilim, akademi ve siyasi, politik girdabıyla oluşan denklemin çözümüne zihinler bunalmasın!

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Toplumlar için; bilgideki belirsizlik en büyük yıkımdır?