YETMEDİ Mİ BU KAN!?
Eklenme: 5/16/2020 12:00:00 AM

Evet yetmedi mi bu kadar masum insanın kanının akıtılması!.. Lanet olsun?.. Bir kere değil, bin kere değil, milyonlarca kere değil!.. Matematiğin sonsuz rakamıyla ifade ediyorum Lanet olsun böylesi kan dökerek kendini idame eden korku atmosferine... Ne vicdan, ne izan, ne ahlak, ne muhakeme ve ne de insani bir karakter var bu kan dökmede!.. Ki zerre-i miskal olsaydı, vahşete, cinayete, katliama rıza gösterilmez, işlenilmezdi?!

***

Vanda yaşanan hadise!.. Bir kez daha, yürekleri dağladı, vicdanları insani noktada, sorgulattı, sızlattı!!.. Bakar mısın öldürülenlerin kim olduğuna? Belediye Personelleri.. Vefa Destek grubunda yer alan belediyenin emekçileri!.. Salgın nedeniyle; vatandaşların yardımına koşuyorlar.. İstek ve taleplerini yerine getirme gayreti içerisindedirler..

***

Yani, insani bir emek ve mücadelenin birer fertleri kendileri?.. Tek amaçları bu insani görevi yerine getirebilmektir.. Pek tabi ki, çalıştıkları için de ailelerine, evlerine ekmeğini, aşını götürebilmek.. İşte bu emekçiler, görevlerini yerine getirirken sırtlarından kurşunlanarak öldürülüyorlar.. Katledildiler.. Ki şehitler onlar.. Bir de yaralı var..

***

Daha geçen ay, Kulpta orman işçilerinin katledilmesi.? Ki bir yıl önce de, aynı vahşet yaşatıldı.. Dürümlünün acısının sene-i devriyesinde, yaşananlar.. Demem o ki, kan üzerine kurulu hiçbir zihniyet ve fikir, insani ve vicdani bir hükmü ve savunması olamaz.. çünkü, varlık tabasında ölüm var? Bölgenin yaşadıkları da, bu tabanın eseri ve ürününe de artık; yetmedi mi demek gerekir?

***

UNUTTUĞUM GÜN

Şu kovid-19 var ya yarattığı travmayla insan, olup-biteni artık, unutur hale geldi? .. Baksanıza, 14 Mayısı unuttuk.. Eczacılar günü. Eczacıların gününü kutluyorum... Ama ondan öte, Demokrasi açısından, açılım günüdür, 14 Mayıs 1950..

***

1950-2020.. Her ne kadar araya, demokrasiyi askıya alan takvimler, zamanlar geçtiyse de!.. Bir Başbakan, iki bakan şehit verildiyse de!.. Vesayetler kendine göre hüküm fermanlar yazdıysa da; 14 Mayıs kutlu bir gündür diyorum!!

***

çünkü, 1950deki Demokrat Partinin yaktığı meşale demokrasinin meşalesiydi. 70inci yılı, kutlu olsun.. Ki o seçim; adil ve dürüst bir seçimdi.. çünkü, açık oy, gizli tasniften Türkiye gizli oy, açık tasnife geçti.. Bu her ne kadar, iktidar değişikliği görülse de, ötesinde bir hal-i durumdur..!

***

SUNİ GÜNDEMİ YARATAN KİM?

Ortamı alengirli eden onlar.. Köpürten, geren, polemikler inşa eden yine onlar.. Karşılıklı laf yarışına giren, onlar!.. Cımbızlı laflarla aksiyonel senaryo üretenler deseniz, yine onlar!..

***

Muhalefetin, muhalefeti sobelemede atak olan yine onlar.. Kendi kuyularına taş atan sonra etrafında dolanıp bu kuyudan nasıl taşı çıkarırız meşguliyetine girmede mahirlik yine onlara matuf! çözüme çözümsüzlük ilmiği atan hep onlar..

***

Günlük üç öğünlü siyasi ve politik mevzularının seyrinde kısırlık deseniz yine aynı kulvarda yürüyenler onlar.. Üreme yapamayan, kısır yine onlar.. Rota geliştirmeyen de onlar.. Kendileri konuşur, kendileri yazar, çizer, ekran ekran gezip laf sokturma becerilerini akşam kadehiyle icra eden yine onlar.. Yap-boz, olmadı bir daha boz, aktiflik deseniz yine onlar..

***

Samimiyet sorgusunu yapan onlar ama samimiyetsizliği kurgulayıp icra eden yine onlar Şeffaflık ve dürüstlükten dem vuranlar onlar, bunlara halel getiren yine onlar.. En ciddi meseleyi, en milli hadiseyi, memleketin kaderini teşkil eden mevzuya Fransız kalan yine onlar..

***

İş, gündem ve ahali arasında muhabbete dönüşünce, limon ve maydanoz olan yine onlar.. İktidara her dönemde, iktidarı beceriksizlik, kısır fikriyatlarıyla altın tepside sunanlar kendileri... Her şeye tu kaka edip, hiç mi iyi iş olmuyor binasını inşa ettirenler yine onlar

***

Denir ya; şu muhalefetin bir bütünüyle ele alındığında siyasi iç çekişmelerin enva-i icra edilen şeklinin başrol oyuncuları yine onlar.. İşte tüm bunlar vaki iken, bakıyorsun ki ağızlarından dökülen sözcüklerinin en başında, sanki bunları yapan onlar değilmiş gibi, bir tavır..

***

Her şeyi.. Ama her şeyi hükümet yapmıyormuş.. Onların muhalifleri yapıyormuş.. Daha da bir adım ötesi, medya suni gündemle, ülkenin milli ve yerli hadiselerini gölgeleyip konuşulmamasını, örgütlüyor?

***

İşte son tango!.. Meral Akşener ile Sırrı Süreyya Önder arasındaki; mahirlik(!) durum.. Kendileri, ağızlarından döktükleri salyalarla birbirlerine libas giydirmeye kalktılar.. Yani konuşanlar onlar, laf eden onlar

***

Şimdi ne diyorlar?.. Bu lafları çıkaranlar, bu tartışmayı yaratanlar, bu siyasi libas giydirme gayreti oluşturanlar bizler değiliz, iktidar bunu yapıyor Suni gündem yaratıp, ülke meseleleri konuşulmasın!

***

Hal bu iken, söylenecek söz ne olur sizce?.. Benim diyeceğim şu, muhalefet bir süre sükut kalsa..! Şöyle evdekal kuralına uysa! İyi olmaz mı?

***

MASKE ŞART

Diyarbakırın özeline ilişkin bir çağrım var.. Lafı da, gevelemiyorum..! Ne, bilim kurulu, ne pandemi kurulunun Kovid-19la alakalı, açılımına giriyorum.. Ve ne de; İl Hıfzıssıhha Kurulunun söyleyeceğine!

***

Normalleşmeye dair, alınan kararlar.. Diyarbakırın seyahat kısıtlamasından çıkarılması.. Ve sokağa çıkma yasaklarından muaf tutulması, hal-i durumu elbette ki sevindirici..

***

Ama görünen o ki, sevindiren bu gelişme vahim derecede bir keyfiyete ve zafiyete dönüşmüş gibi! Onun için, hevesleri kursaklarda bırakmamak için, şu iki kuralı tavizsiz uygulamak gerekir..

***

İkametgahından çıkan her kişi!.. İster yolda, ister işte, ister alışverişte, isterse, herhangi bir faaliyet içerisinde olsun!.. Birinci koşulu, maske takacak?.. İkinci koşulu, fiziki mesafe kuralına harfiyen uyacak..

***

Ve bunu icra ederken de, sorumlu vatandaş kimliğiyle, çevresini de kontrol edip, gerekirse müdahaleci olacak! Bir oto-kontrol sistemiyle, biz normal hayatı dizginleyemezsek, virüs bizi dizginler!

***

İşte o dizginin, akıbetine düşen de artık kendi düşünsün! Ne demişler, kendi düşen ağlamaz mı?

***

GÜNÜN SÖZÜ...

Yanlış bildiğin yolda; herkesle yürüyeceğine, doğru bildiğin yolda; tek başına yürü.