BİR ATIMLIK BARUT!..
Eklenme: 2/24/2020 12:00:00 AM

Vallahi ne diyeyim!.. Tamer yine cuk diye, siyasetin gediğine tek barutluk Macronları sokmuş Öyle ya, Türkiyedeki iktidar muhalifi mahallede, bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğana rakip bir aday profili üzerinde yoğunlaştığını biliyoruz

***

Eee Mevcut, muhalefetteki partilerin liderlerinden, hevesli olmayınca.. Daha doğrusu, babayiğitlik gösteren çıkmayınca, siyasetin lügatine çatı aday diye bir tabir, ihdas ettiler.. Erdoğana karşı çatı aday arayışı..! Yani tek barutluk?

***

Doğrusu!.. İlk zamanda birini bulmuşlardı.. Hayli de sükse yaptı diyebiliriz.. Ama, gel buraya sen diyenin sonraki çelmeleri, geri itti.. Parti liderliği de, safsa olunca, ki son yumruklar senden bir şey çıkmaz noktasında, eller-etekler çekildi.. Ancak, bu sürede boş da durulmadı..

***

Mahalli seçimler.. Sonrası.. Aha da birini bulduk, diye sevinenler oldu.. Ne var ki, o da çapsızlığa pot üstüne pot kırınca Ne memleket, ne millet, ne halk, deprem mi, tufan mı, kan mı, gözyaşı mı, yas mı, şehit mi, ülke perişan mı, bana ne deyip keyfine düşkün olunca!

***

Yani, anti-patik hali artılar alınca, ondan da vazgeçtiler Kişi hatası mı, zamanlama hatası mı, yoksa mahallenin liderlerinin korkaklığıyla bulunan kurbanın cılızlığından mı, hata üstüne hatalar, ha bire tek barutları ellerinde patlıyor.. Hedef karavana?..

***

Ne yazık ki, hala bizdekilerin anlamadığı nokta siyasette denenmişin denenmemesi gerektiğini!.. Özellikle, güçlü bir iktidara karşı muhalefetin tepe isminden bir cacık olunmayacağı.. Aha da isim isim zikredersek, kimi Erdoğanın karşısına avantajlı bir konumda çıkarabiliriz!

***

Buyrun!.. Abdullah Gül Erdoğanın himayesiyle; Reis oldu?.. Yine Erdoğanın hükmüyle, belirsiz bir siyasetin sokağında, ışıklı bir yer arıyor Yani cılız bir durum.. Yoksa, ilk fırsatta çatı aday yiğitliğiyle tek barutluk kullanımla, çıkardı.. çıkmadı.. Ki, Ali Babacanın parti kurma mutfağının baş aşçısı olmasına rağmen, parti belirsizlikler partisi ismini aldı..

***

Gelirsek, Bay Kemale.. Denir ya bir hükmü, bir becerikliliği, bir Erdoğana rakip olmadaki dişliliği olmuş olsaydı, iki elin parmak sayısı kadar; seçim kaybeden bir ana muhalefetin lideri olarak anılmazdı!.. Ki bu süre zarfında hiç de, Erdoğanla ben tek başıma savaşırım diyebilme cesaretini de ortaya koymuş değil.. Koysaydı, İnceyi dürtmezdi?

***

Muharrem İnce mi, derseniz!.. O boyunun ölçüsünü aldı.. Ki kendi partisinde bile istenilmeyen adam olunca, o günden bugüne geçen zaman diliminde, yeni arayışlar, yeni tek barutluklara meyille; atıla düştü Siyasetin nakavt ettiği bir isim olarak, notu düşürüldü

***

Ekrem İmamoğlu!.. Başta ifade ettim, bir hazırlık evresi işletildi.. Ancak antipatik durumu, onu tez elden İstanbulun sarhoşluk meyhanelerine müdavim yaptı..

***

Derseniz ki, Temel Karamollaoğlu.. Ya da, Meral Akşener.. Ya da, eski yüz yeni oluşum! Doğrusu hiçbiri, Erdoğana karşı Macron misali tek barutluk bir sıkıma sahip değil.. Varlık kerhen, barut ise ateşlemesiz..! Yani, geri tepmeli! Sonuç itibariyle 18 yıldır açık ara siyasetin lokomotifi ve vagon sahibi Erdoğanla hal-i hazırda baş edecek yok!..

***

Belki, duayen dostun ifadesiyle birileri bir hazırlık içerisine girecekse, onu 2023ün havasına, 2028in de seyrine göre, belirlemeli.. Yoksa, mevcutlarla bir yere ve hedefe varılamaz! çünkü, AK Partiye iktidarları altın tepside sunan onlar.. Ne diyoruz, Türkiyenin en büyük açmazı, muhalefet yokluğu?..

***

ÖNDEN YÜKLEMELİ DEVAMSIZLIK?

Başlık ve içerdiği mana itibariyle, biliyorum şaşkınlık var! Bi bakalım bizi şaşırtan başlığın muhtevası nedir? Hiç kuşkusuz ki, üniversiteler kuruldukları coğrafik alanda, sosyal, kültürel ve ekonomik yönde, hatta siyasal zeminde bir hayli kazanım üretir

Katkı sağlar.. Denir ya; yol gösterici bir mekanizma olarak, işlem görür.. Ama ne yazık ki, iş Diyarbakır olunca.. Yani kadim kentimiz bu noktada şanssız ve bahtsız!.. Tabi iş bugüne özgü değil; yıllar yılıdır aynı sistem, işliyor!

***

Neyse!.. Ben, üniversitenin kente dair neden bir lokomotif olmadığını, aktarmayacağım.. Defalarca yazıp, çizdik.. Ama kime dersin? Kurum politize olunca.. Akademi Öğretim üyeliği.. Ve kurumsal işleyiş; çok çeşitli ideolojinin kulvarına meyil alınca; halk deyimiyle, beri berdan bir hal! Hele ki, kentin siyasileri de, yönetime gelenleri de asli vasıflarından çok, menfaat odaklı akımda olunca, tencere kapak misali! Onun için bu kulvarı ne kadar deşersen deş sonuçta ah ki ah diyen biz oluyoruz..

***

Gelirsek; Önden Yüklemeli Devamsızlık mevzusuna! Son günlerde Dicle Üniversitesi öğrencilerinin e-mail ve kısa mesaj yağmuruna maruz kalmaktayım.. Hani öyle böyle değil; gelen mesajlar Tabi, vaziyet öğrencileri ve geleceklerini ilgilendirince, haklarının zayi olabileceği durumu karşısında, zülfüyre dokunmam gerekir Olmazsa da, belki ilgili ve yetkili makam; hadiseye bir el atar?.. çünkü, öğrencilerin serzenişi haklı bir noktada!

Diyorlar ki;

Bu dönem, Üniversitemizde saçma bir devamsızlık sistemi uygulanmaya başlandı.

Bakınız, sistem şöyle ilerliyor.

Öğrenciler her hafta başında otomatik olarak yok yazılıyorlar. Bu üniversitenin bütün okullarında geçerli.

Öğrenci İşleri Daire Başkanlığının almış olduğu bir karar.. Bu karar doğrultusunda işlemler yapılıyor..

Öğretim elemanları devamsızlıkları girip, düzeltene kadar öğrencilerin hepsi yok yazılıyor.

Bu durum, öğrencilerin devamsızlık takibini zorlaştırıyor

Bazı öğretim üyeleri, sisteme girip devamsızlıkla ilgili düzeltme yapmadığı için, bir çok öğrenci daha eğitim yılı bitmeden devamsızlıktan sınıfta kalmış görünüyor.. Mağdur ediliyoruz

***

Öğrenciler, özetle aktardığım mesajlarının sonunda da lütfen bu durumu kamuoyuyla paylaşır mısınız?.. diyorlar

Evet, ben de durumu böylece paylaşmış oldum

Ancak bir iki araştırmam oldu.. Benzer bir durum vaki mi, başka bir üniversitede ya da, akademik bir yerde!.. Doğrusunu kime dediysem de; o nasıl iş öyle denildi

Yani, bu durum ne görülmüş ne de duyulmuş bir şey?

Bir nevi önden yüklemeli devamsızlık

Uygulama çok arızalı çünkü, on binlerce öğrenci, haksız bir şekilde sınıfta kalmayla karşı karşıya kalabilir

Umarım üniversite yönetimi bu yanlış uygulamayı titizlikle inceleyip, değiştirir

Ve öğrencileri de böylece stresten, devamsızlığım var mı yok mu ikileminden kurtarır..

***

İçİMİZDEKİ BARBARLAR

Ah ki ah diyorum; bu hal-i çarpıklığımıza!.. Bilmem izlediniz mi, şu sosyal medyada dolaşan, Afganistanlı mülteciye yönelik ırkçı ve şovence saldırı görüntülerini! Ben izledim

***

İri yapılı, cüssesi büyük!.. Ama zihni, fikri ve karakterini öne çıkaran hal ve hareketiyle ben bir faşistim diyen adam, Afganistan bayrağını boynuna dolamış olan mülteci gence saldırıyor..

***

Önce bayrağı boynundan alıyor.. Hakaretler ve küfürler havada uçuşarak bu kez darp ediyor.. Tokat atıyor.. Zihni çürük adam, bir de Afganlı gencin vatanına saydırıyor?..

***

Elin gavurunun faşizanlığına tepki koyup, öfkeyle tavır takınıyoruz ya, peki içimizdeki böylesi cüssesi büyük faşistlere söyleyecek bir sözümüz yok mu?.. Siz deyin?...

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanlığı kemiren iffetli görünen, fahişe karakterlerdir