BUGÜNLER GEÇECEK?..
Eklenme: 4/2/2020 12:00:00 AM

Elbette geçecek.. Her darlığın sonu ferahlıktır.. Yaşanan ve yaşatılan bela, musibet, salgın, hastalık geride kalacak... Belki acılarımız, kayıplarımız, ölülerimiz olacak? Üzüleceğiz, ağlayacağız, sıkıntılar yaşayacağız!.. Denir ya hayatın olağan akışı bu.. Aynen Ama normal, doğal günlük yaşantımız geri gelecek..

***

Ve şunu diyeceğiz; hayat nerde kalmıştı? Birbirimize takılacağız.. Sevdiklerimize, dostlarımıza, uzakta, yakında olan akrabalarımıza, büyüklerimize, küçüklerimize, sarılacağız.. Kucaklaşacağız, tokalaşacağız, öpeceğiz, hasretle, özlemle koklayıp ve şöyle diyeceğiz.. Ne zalim bir zaman geçirdik diye!

***

İşimize döneceğiz.. çarşı-pazara çıkacağız.. Markete gideceğiz.. Yürüyeceğiz, koşacağız, piknik yapacağız!.. İş, aş, gelir gider yönüne odaklanıp, neleri maddi yönden yedirdik deyip, telafisine odaklanacağız.. Belki, önceki çalışma performansından daha yüksek bir çabanın içerisine gireceğiz..

***

Yeniden, sınav maratonuna girilecek.. Uzaktan eğitimin yarattığı aksamayı giderme noktasında, sabahlayan gecelerimiz olacak.. Öğrenci, veli, öğretmen, okul arasındaki mekik daha bir hareketlenecek.. Okunan kitapların, nasıl bir bilgi hazinesiyle, hayat ve eğitim kulvarında ne kadar yol gösterici içerdiğinin farkına varılacak

***

Ve tabi ki, ben, sen, o, siz, biz onlar ve hayatı izole eden, dört duvar arasına sıkıştıran, salgın, ölümler, hasta sayıları ve yer küresinde oluşan korku atmosferinin bize haykırdığı Ey fani yaptıklarından ders-i ibret aldın mı seslenişi Özellikle, hayatın sorgulanması gerektiğini hatırlatan, zamanı da, öncesini ve sonrasının da kıymetini bilebiliyor musun diye gelen sesi düşünebilmek!

***

İşte tüm bunlar için.. Yeniden, doğal yaşamın kulvarına, rotasına girebilmek için!.. Bizlerin de, sizlerin de yapması gereken, hal-i hazırdaki bela ve musibet döngüsünde, önce devletimize, hükümetimize, ilgili ve yetkili zevata!.. Şu veya bu parti demeden; inanmamız, güvenmemiz istikrarlı, bir tavırla dayanışma göstermemiz gerekir!

***

En önemlisi de!.. Ki bu milletin bir bütünlüğü için, ümmet olabilmenin ahlaki değerleri noktasında, uyarılara, kurallara, tedbirlere, konulan yasaklara, harfiyen uymamız gerekir.. Sabırla, metanetle, sağduyulu, vicdani ve izani bir akılla, moralimizi bozmadan, Biz biriz dememiz lazım İnançla, duayla, ibadetle, sabrın sonu selamettir demeliyiz!

***

KAMPANYAYA ZEKAT CAİZDİR!

Malum, bir kaç gündür hayli tartışılıyordu?.. Özellikle, Cumhurbaşkanı Erdoğanın Biz bize yeteriz Türkiyem sloganıyla başlattığı Milli Dayanışma kampanyasına, vatandaşların zekatlarını ödeyebilirler yönündeki suale, dün Diyanet cevap verdi

***

Zekatların bu günlerde ulusal düzeyde başlatılan dayanışma kampanyaları vasıtasıyla toplanıp hak sahiplerine ulaştırılması caizdir?..

***

Fetva bu!.. Tabi bir şartla diyor Diyanet.. O da; kampanyalara zekatını yatıran mükellefin yatırdığı meblağın zekat olduğunu belirtmesi, yetkililerin de zekat fonunda toplanan bu paraları ihtiyaç sahiplerine ulaştırması..?

***

Ne demek bu! Vatandaşın zekat olarak hesaplara yatırdığı paralar sadece ihtiyaç sahibi kişilere harcanacak.. Başka herhangi bir iş, işlem veya hükümet başka bir fona aktarıp, onu harcayamaz!?

***

VİCDANSIZLIĞA BAKAR MISINIZ?

Yurt dışından geldikleri için tedbir amaçlı 14 gün süreyle İstanbulda karantinaya alınanlar, dün itibariyle serbest bırakıldı.. Ne yazık ki, Sancaktepe Otogarında, memleketlerine dönmek isteyenlere uygulanan fahiş fiyat uygulaması, bir kez daha vicdanların fırsatçılar tarafından nasıl da ayaklar altına alındığını gözler önüne seriyor

***

Ne diyor Gaziantepli Mehmet Akkuş Gaziantepe 350 TLye bilet satıyorlar.. Verdikleri bileti kağıda kalemle yazıp veriyorlar. Vergi mergi hiçbir şey yazmıyor. Üç katına bilet fiyatı satılıyor.. Nerde insanlık?..

***

ŞU YERLİ DİZİLER?..

Ne diyeyim?! Bilaistisna, hepsi birbirinin kopyası olduğu gibi; ahlaksızlıkları da o biçim, birbiriyle yarışıyor? Kanal ismi, dizi ismi, yayın saati, gün, şu bu demiyorum!.. Adına pembe diziler denilen tüm diziler.. Yani bir teki dahi, ülkemizin, bölgemizin, kültürümüzün, değerlerimizin, örf ve adetlerimizin, gelenek ve göreneklerimizin, zerre-i miskal bir yönünü, içermiyor

***

Dini değerlerimizi.. İnancımızı Milli ve yerli diye ifade ettiğimiz, ahlaki, insani, vicdani, bin yıllık, binlerce yıllık medeniyetimizle örtüşmeyen, her anı, her sahnesi bilaistisna tam zıttı, zehir ve toplumsal erozyon yaratıcı, huzur bozucu! Pek tabi ki farkında olmadan, sinsice, ahlaksızca bizlere şuuraltı enjeksiyon yapıyorlar

***

Tavuk keser gibi insanlar, öldürülüyor.. Ava çıkmış avcı gibi; insanlar kuş misali silahla, kaleşnikoflarla avlanıp öldürülüyor.. Yani ekranlar, kan, barut, şiddet, terör, kaos üretiyor. Enva-i şeytani plan ve kurgular, soygun, hırsızlık, üçkağıt, mafya, cirit atıyor

***

Beri yandan, namus, haysiyet, şeref, ahlak hak getire.? Hepsini yok eden, mahremiyet tanımayan bir yaşam kültürünün dayatılması.. Sınırsızca ilişkilerin benimsetilmesi Düşünün, adam karısını kızının arkadaşıyla, kızı babası onu terk etti diye arkadaşının babasına metres oluyor.. Ve bunların hiçbiri toplumsal ahlaki çöküntü içermiyor gibisinden; aşk deniliyor, normal hayat deniliyor, noktasında bizlere satılıyor

***

Ne aile, ne aile birlikteliği! Sevgi, saygı, merhamet yok!.. Evlilik müessesesi mi?.. Anne, baba, çocuk.. Bu ne ya deyip, ahlaki çürümüşlüğün çöplüğüne atılıyor Hele ki, dizilerdeki karakterler Bırakın dizideki yaşamı, normal hayatında bile, din, iman, inanç bilmeyen, tipler!. Gazete sütunlarında, TVlerin haberlerinde ne yazık ki bu hayatları da bize şeytanca servis ediliyor

***

Anlayacağınız! Ciddi ve vahim bir şekilde; bizi bizden eden şuuraltımızı kontrolüne alan bu diziler ve dizilerin tipsiz karakterleri, bir süre sonra bizler de birer o şahsiyetler olarak, o hayatı taklit etmeye başlıyoruz!.. Eee, bu kadar suçluların oluşması.. Toplumsal, değer ölçülerinin bu kadar derin çukurlarda bulunması Hayatın her alanının gayri ahlaki nizamla, örüldüğü nedendir?

***

Ve ne hazindir ki, tüm bu çürümeyi millet olarak biz reytinglerle satın alıyoruz Ve ne hazindir ki, yetkili ve etkili kurumlar da, olup biteni görmezlikten gelip, tabiri caizse ver gazı deyip, kılını kıpırdatmıyor.. Yani bir halk deyimi var sıkıştığımızda çığlığı basarız.. Nerde bu devlet, nerde bu millet diye..

***

Ben de diyorum ki!.. Nerde bu ülkenin başkanı, hükümeti, diyanet işleri başkanı, kültür bakanı ve tabi ki RTÜKü?. Vallahi ne dersek, herkes üç maymunu oynadığından dolayı, durum sonuçsuz! Ama şu bir gerçektir ki, ahlakımızı ve inancımızı yerle yeksan edenler kadar onlara göz yuman, sessiz kalanlar da bir o kadar günahkar!. Eee; koronavirüs neye dünyaya ve bizlere musallat oldu.. Bi tefekkür etsek!?..

GÜNÜN SÖZÜ

Kovid-19 sen ne inatçı bir keçiye döndün öyle, aşağı insene!