DİYARBAKIR'IN FETHİ
Eklenme: 5/27/2020 12:00:00 AM

Öyle günler var ki; Milletlerin ve var oldukları coğrafya için unutulmazdır.

Ve tarihsel anlamları payidardır. O günü ve değer ölçüsünü tarifte kelimeler kısır kalır.

çünkü o günün ve yaşanılanların tarifi mümkün değil. Yaşanılmasıyla hep var olur.

Kadimdir!

İşte tarifsiz günlerden biri de; Diyarbakıra mahzar olmuştur. Ki o gün de; kazandığı kimliktir. Diyarbakır. Diyarı-Bekir. Ya da Amed.

Kadim şehir olma unvanına bundan tam 1381 yıl önce nail oldu. Ve o gün fetih günüydü.

* * *

Biz değerlerimize karşı saygıda ne yazık ki; zayıf bir yapıya sahibiz.

Şöyle ki; Nerdeyse yarım asır aşan bir ömrü devireceğim.

Diyarbakırın Fethi noktasında şöyle kentsel bir etkinliğe şahit olmuş değilim.

İstanbulun Bizanstan alınması. Fatih Sultan Mehmetin 1453te fetih etmesi.

Nasıl ki her yıl; bir dizi etkinliklerle o müstesna gün kutlanıyorsa. Neden Diyarbakır kenti fethini kutlamıyor.

Sanırım bu büyük bir eksiklik ve aynı zamanda bir zafiyettir.

* * *

Ne diyelim!.. Belki bu çağrımız birilerinin özellikle resmiyetin kulağına küpe olur da.

Sene-i devriyede; İhtişamlı bir şekilde Diyarbakırın 1381inci yılını yakışır bir aktiviteyle kutlarız.

Bu kentin yaşayanları olarak; bize düşen en büyük müstesna görev bırakılan mirasa sahip çıkmak.

Ve o davayı her halimizle yaşatabilmektir.

Evet!.. 1381inci fetih yıldönümümüz kutlu olsun.

***

RAMAZAN PİŞKİN İçİN, SÖYLEYEBİLECEKLERİM

Öncelikle, ona ait videoları bir çok kez izlemişimdir.. Bir iki kere de birebir şahit olup, Ulu Camii avlusunda dinlemişimdir.. Ve hep hayli etkilenmişimdir kendisinden!.. Giyim, kuşamı, hal ve hareketleri pek düzgünlük arz etmezse de. ağzından dökülen sözcük tanelerini dinler ve izlerken, ağzı açık, pür dikkat hipnozlu bir ruh halimle ona bakmışımdır?.. 5-10 dakikalık anlatımlar olsa da; bu adam bir veli mi? demişimdir?.. çünkü, Ramazan Pişkin.. Nam-ı diğer Filozof Ramazanın anlattıkları ilim ve bilim yönünde, hele ki telaffuzu, hitap şekli, denir ya bir içim su gibi gelmiyor değil insana! Soluksuz, dinlettiriyor kendisini!?.. Yani, insanı cezbediyor!

***

Bir ilahiyatçıdan, bir akademisyenden, bir alimden, bir ilim duayeninden daha bir akıl dolu ifadeleri, sıralayıp duyuran bir mahirliği var? Ramazan söylediklerinin tümünü de; Kurandan ilham alarak, deklare ediyor.. Yani afaki bir beyanın içeriğini görmedim, sözlerinde rastlamadım! ki onu dinleyenler de benim gibi düşünürler.. Kuran ve Sünnet davasını açık ve net bir şekilde tebliğ ettiğine ilişkin.. İnsanları imana davet ederken, ideolojik ve ırkçı, şoven anlayışları da, ayaklar altına alınmasını öneriyor.. İZMlere kapıları kapatın? diye de haykırıyor?..

***

Tabi, giyim-kuşamı, hal ve hareketleri, yaptığı konuşma, değindiği konuları genel olarak teraziye aldığınızda; Ramazana bir kalıp biçilemiyor Ama velakin; ona deli diyorlar.. Aklı kamil değil ithamı?.. 4 yıl önce adli bir vakaya karışmış.. Camiye gelen bir bayana giyim ve kuşamından dolayı kullandığı bazı cümleler nedeniyle hakkında cinsel tacizden dava açılmış.. Edep yahu dediği için olsa gerek! Nitekim iddianamede; git etek giy, içini görüyorum, insanları tahrik ediyorsunuz. Minik etek giymişsin diye çıkışmış!.. Turist olarak gelene bu laf edilir mi?.. Diyarbakır 13. Asliye Cezada yargılanmış İşte bu dava esnasında; deli patenti almış

***

Kesin olmamakla birlikte, aile fertleri onu cezadan, hapisten, davadan kurtarabilmek için de deli raporu olursa, paçayı kurtarır misali, Dicle Üniversitesinden tam teşekküllü olarak şizofren raporu alınmış ve mahkemeye sunulmuş! İşte ceza davası nedeniyle, yasa ve mevzuat gereği şizofren raporu olduğundan dolayı iki hafta önce Ramazan Elazığ Fethi Sekin Ruh ve Sinir hastalıkları Hastanesine yatırılmış.. Şu an, tedavi altında bulunuyor..

***

Gariptir iki hafta sonra bu haber duyulunca, mesele sosyal medyaya taşınınca denir ya olan oldu? kızıl kıyamet koptu misali, Diyarbakırlı Filozof Ramazan bir anda, Türkiyenin tanınan siması ve simgesi haline geldi?.. İlk etapta iki iddia söz konusu oldu ona dair Ki 48 saat süreyle bu iki iddia üzerinde, konuşmayan, mevzuya müdahil olmayan, kalmadı?.. Sazan balığı misali, soruşturmadan, sorgulamadan, konuşuldu?.. Gündemin birinci sırasını aldı..

***

Bir taraftan destek, bir taraftan da Ramazanla alakalı geçmişte yaşanan olumsuzluklar tabiri caizse; peş peşe deşifre edildi? çift yönlü, torbada ne varsa, ortaya döküldü, haklı ve haksız koşuşturmasına girildi? Ulu Camii imamı ve müezzinlerinin Camiden uzak tutulsun şikayetini mi, İş-Kurda çalışırken yaşadıklarını mı, sosyal medyaya bir de Babası İsmail Pişkin tarafından, 4 yıl önce İl Valiliğine geçmişte tedavi edilmesi için yazılan resmi dilekçeler mi; her şey konuşuldu?

***

Yani iki yönlü, meseleye sahiplenme oluştu Büyük bir duyarlılık gelişti mevzuya ilişkin!.. Doğrusu, Ramazan Yalnız Değil diye yürütülen kampanya noktasında, insanların birlikten güç doğar dayanışmasına sevinmedim, gururlanmadım desem yalan olur?.. Bir insanımıza nasıl sahip çıkarız diye?..

***

Ama ne hazindir ki, her mevzuda olduğu gibi bu vakıa da bir süre sonra mecrasından saptırıldı?.. Öylesine bir noktaya gelindi ki, hukuki bir işlem, yasa ve mevzuat gerekliliğine dair mecburi müdahalenin sorgulanması gereken hali, siyasi otoriteyi sorgulatır boyuta taşındı.. Toplumsal infial yaratma gayesiyle mevzu körüklendi?.. Sanki bilinçli, sanki bilerek, sanki kast edilerek; İslama ve Dine karşı hasımlık varmış rüzgarı estirildi?..

***

Öyle ki, CHP zihniyetinin, İzmirde Camiye ve Ezana yönelik suikast unutulur hale gelindi?.. Siyasi iktidar din düşmanı ilan edilir olundu? Tabi, bu algıyı üretenlerin, İslama dair kin besleyenlerin olduğu bilinse de, iş zıvanadan çıktı..

***

Diyarbakır Cumhuriyet başsavcılığından resmi bir beyan geldi?.. Ramazan Pişkin, Ulu Camide verdiği vaaz ve yaptığı konuşmalardan dolayı değil hakkında açılan geçmişteki ceza davasının infazı nedeniyle, Hastaneye yatırılarak, tedavi altına alınmıştır.. Açıklamada ailenin bu minvaldeki beyanlarına da yer verildi!?..

***

Lakin görünen o ki, Pişkin için, ister deli, ister meczup, ister akıllı, ister bilmem tacizci!.. Yasa ve mevzuat, kim ne derse desin, ya da ortaya konulan hüküm neyi ifade ederse etsin; üç gündür görüyorum ki, herkes Ramazan Pişkin üzerinden, karantina dönemi, yasaklı hal, evde kal ve virüsün yarattığı travmatik halden kurtulma adına deşarj olabilme noktasında kendini tatmin etti? Yani içini döken dökene?.. Kimi pozitif, kimi negatif?

***

İlk cümlemde de ifade ettim Ben, Ramazanın anlattıklarını, ağzından dökülenlere kulak verenlerin cephesindeyim.. Yani dediğine bakıyorum.. Deliliğine gelince, muhtemelendir ki dava esnasında aileye oğlunuzu cezadan ancak böyle kurtarabilirsiniz gibisinden gelen öneri ve akılla, deli raporu ve patenti Ramazana aldırıldı.. Taciz iddiasına gelince, hazırlanan iddianame ve verilen ifadelere bakıldığında da camiye gelen bayanın edep ve adap noktasında, uyarı var.. Yani fiziki bir cinsel taciz yok

***

Hasılı kelam.. Bu ülkede, kendi dışkısını yiyip tadını öğrenmek isteyen kişilere profesör denilip, akıllılar sınıfında birinci sıraya yükseliyorsa.. Allah, Kuran ve Peygamber Efendimizin sünnetinden söz eden, Cami adabına uymayan kişiyi sözlü uyardığı için farklı bir muameleye tabi oluyorsa; buyurun hükmü siz verin

***

Ben iddia ediyorum ki Ramazanın kendince ezberleyip, konuştuklarının çoğunluğuyla kaç akıllı bu minvalde mürekkep yutmuş kaç alim; konuşup-söyleyebilir ve onun gibi, ikna edici edebi bir dil kullanabilir?. Ya da hadislerin gölgesinde hüküm verebilir?.. Ne mümkün diyorum!?.. Ki varsa beri gelsin; bilelim neyin hikmeti ve hizmetkarı olduğunu?!!

***

İsimlerinin önüne, ne tür unvanlar almış şahsiyetler çıkıp, onun gibi böylesi bir içim su misali, İslami değerleri, günümüzdeki siyasi düşüncelerin harmanında anlatabiliyor?..

***

İşte idrak ettiğimiz Ramazan-ı Şerifte gördük, kimler hangi ekranda, neyi anlattığını?.. Adaletin hükmüne diyeceğimiz yok?.. Boynumuz kıldan ince.. Ama, der demez zihni ve vicdani bir sorgulama ortaya çıkmıyor değil, Ramazanın vakasında!

***

Netice itibariyle ne deniliyor misyonere ses çıkarmayan, ateiste karşı suskun kalan, masonlara Fransız duran, LGBTlilere ketumlaşanlar, İslamı konuşan birine bu muamele reva görülür mü diye?.

***

Bizim Diyarbakırlı Selahattin amcanın dediği gibi; Ula deliyse, bizim delimiz, ne istiyorsunuz bizim delimizden?.. Hep siz akıllılar mı konuşacaksınız, biraz da bizim delimiz konuşsun?. Her mahallenin bir delisi yok mu ki?

***

İNANCA KARŞI ALçAKLIKLAR?..

Asıl üzerinde beyin fırtınası yaratılması gereken, ülkemizde dine karşı siyasal yapıların oluşturmak istediği düşman bloğu! Ne yazık ki, bini bir para haline geldi?.. Büyük bir rezillik, iğrençlik, alçaklık, utanmazlık ve toplumsal provokasyon içeren, hainlikler artık, fütursuzca, icra edilmektedir..

***

İşte, İzmirde peş peşe yaşananlar!.. İslam ülkesinde, İslami değerlerin en yüksek hassasiyetle icra edildiği Ramazan-ı Şerifte, Bayram arifesinde, cami minarelerinde yükselen müziğe bakar mısınız?.. İngiliz patentli; çav bella marşı!..

***

Sonra!.. Sonrasında, 24 saat geçmeden bu kez Selda Bağcan şarkılarının ezanın yerine okutulması! Ard arda, vuku bulan bu iğrençliklere bir de, terbiyesizce yapılanların görüntülerinin de, sosyal medya üzerinde paylaşılıp, yorumlanması!

***

Merkezi ezan okuma sistemindeki güvenlik açığıyla gerçekleşen provokasyonca suikastı özellikle, Ana Muhalefetin bazı isimlerinin de, saygısızca, ahlaki ve insani utanmazlıkla benimseyecek tavır takınmaları! Ezana dil uzatacak kadar, İslam düşmanlığı yapılması; fena mide bulandırıcı!!

***

Doğrusu!.. Hadiselerin, İzmirde domino taşı misali yaşanması, CHPnin İstanbul İl Başkanının saldırgan tutumu, tutuklanan ve bir dönem siyasi kulvarda koşan kişinin varlığı, 15 Temmuzdaki tabloyu hatırlatıyor..

***

Öyle ya, darbeci teröristler halkın üzerine bomba yağdırırken, Meclise, Genelkurmaya, Özel Harekat Daire Başkanlığına, Külliye ye, Cumhurbaşkanı Erdoğana öldürme operasyonu yapılırken, Minarelerden yükselen ezan ve salalara kimler o dönemde sokağa dökülüp karşı çıkmıştı?. Kimler, müezzinleri darp etti?..

***

Vakıalara dair açılan bir soruşturma var.. İki özel ekipte oluşturuldu.. İzmir ve Ankara merkezli.. Failler bulunur mu, bulunmaz mı bilmem ama; benim merak ettiğim olayı yapan kadar olayı provokatörce videolarını yayanlar da, o kadar suçlu olması gerektiğidir!.. Bunlara dair, bir işlem yok mu?..

***

Pek tabi ki, yine İzmir ve yine camilere, imamlara, müezzinlere saldıranların bildik zihniyetin savunucuları olduklarını biliyoruz Yani, aslında yaşananlar yadırganacak bir durum değil.. Üzen ve ürküten alçaklığın yaşatanların, Atatürkün arkasına sığınmaları ve onu kendilerine kalkan yapmalarıdır!

***

YA ADANADAKİ HAL!

Bakar mısınız, peş peşe vuku bulan hadiselere!.. Ya Adanadaki mevzuu!.. Alparslan Kuytul denilen bir adam.. Bir grup adamıyla tabiri caizse camiyi basıyor; biz teravih namazı kılacağız diye!.. Ve; bir anda polis ile o grup karşı karşıya geliyor İtişme-kakışma!

***

İyi de, virüs var.. Yasak var.. İlan edilmiş bir olağanüstü durum var.? Ki bayramda bile sokağa çıkma yasağı ilan edildi.. Ve siz, Ramazan-ı Şerifin son günlerinde, caminin kapısına dayanıp yasak-masak dinlemeyiz deyip; biz teravih kılacağız gayreti neyin nesi?

***

Demem o ki, kışkırtmaya, provokasyona, toplumsal bütünlüğe yönelik suikastlar bu millet pabuç bırakmaz, yem de olmaz!.. Ne ferasetinden, ne sağduyusundan ne de, toplumsal değerlerinden ödün vermez, kaybetmez de!

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Sizi gidi din simsarları sizi, sizi gidi ateistler sizi başka kapıya!