DUYDUM Kİ…
Eklenme: 12/2/2019 12:00:00 AM

Evet, duydum ki bizim meşhur çaycımız, ciğercimiz, yemekçimiz gönül koymuşlar.. Eşlerine, dostlarına, çevrelerine söylenip duruyorlarmış(!?).. Nasıl olur da; ismimizden söz etmezsiniz!.. Öyle ya, protokolde biz varız, istişare toplantılarında bizim fikirlerimiz konuşuluyor, siyasetin, bürokrasinin arka odalarında neler olup-bittiğine dair fikirler bizden, soruluyor..(!)

***

Akçeli işlerin raconu, ihalelerin alımı, paylaşımı, indiregandileri bizde!.. Hamravatın kulisinde biz varız Yani, hep biz, hep biz varız!.. Bu kadar emek, bu kadar uğraş, bu kadar beyin eforunu biz kullanıp, yoruluyoruz(!).. Bu mu bize verilen kıymet!? Bir tekimizin ismini medya zikretmiyor.. Bu etik değil, ki basın ilkelerine de hiç uymuyor, yakışmıyor(!).. Sadece çaycı, ciğerci, yemekçi deniliyor Olmaz..

***

Yani şimdi, Valiye valici, Emniyet Müdürüne emniyetçi Belediye Başkanına belediyeci, Karayolları Bölge Müdürüne karayolcu, Tarım İl Müdürüne tarımcı Üniversite Rektörüne rektörcü?, Cumhuriyet Başsavcısına da başsavıcı diyerek ismini zikrediyor musunuz?.. Yok.. Demiyorsunuz!!!.. Ya da Oda Başkanlarına siz odacı diye başlık atıyor musunuz, atar mısınız?!.. Veyahut, Vali Yardımcısına yaver deyip, ismini zikretmeden, onu konu ediyor musunuz!?.. Hayır!!!

***

Eee Peki bize niye çaycı, ciğerci, yemekçi diyerek, isimlerimize ambargo uyguluyorsunuz.. Siz basıncı.. Bizim isimlerimizi ister yazın, ister yazmayın.. Şunu bilesiniz ki, bizi tanıyan, tanıyor, bilen biliyor, ki siz de biliyorsunuz? Ankara da biliyor Bizim tek sıkıntımız var mesleki sektörden gelen serzenişler var.. Onlar da diyorlar ki, namını aldığınız mesleği yapın bari?..

!***

Eyyy çaycı, peştemal bağla, tepsiyi eline al çaaylaaar dee

***

Ey ciğerci.. Sen de ocağın başına geç.. Ciğer tikelerini şişe geçir.. Kömür ateşini, yelle.. Soğanı doğra..


***

Ey sen yemekçi, aşçı mısın, aşçıbaşı mısın, geç mutfağa, doldur kazanı, at içine iaşeyi, kepçeyle karıştır.. Ha o şapkayı da takmayı unutma!..

***

Doğrusunu isterseniz! Aldığım bu duyumlar karşısında, mesleki yönden gelen bu tepkilere, serzenişlere, yakınmalara hak vermemek, eğilim göstermemek elde değil.. Hem unvanla anılacaksın, namın onla sükse yapacak, ve sen o unvanın zerre-i miskal icraatına dahil olmayacaksın?! Denir ya var mı böyle beş kuruşa, çay, ciğer, yemek?..

***

Sizi bilmem!.. Aha da bu an itibariyle ben karar aldım.. En kısa zamanda vuku bulacak, buldurulacak, tertiplenecek herhangi bir faaliyet ve organizasyonda söz konusu zat-ı muhteremlerin de icraata dahil olmaları takdirinde, unvanlarıyla değil isimleriyle hitap edeceğim

***

Kesinlikle isimlerini zikrederek, hak ve taleplerini yerine getireceğim; müsterih olsunlar!.. Kayırma yapmayacağım, isimlerine konulan ambargoları da kendi adıma kaldıracağım!.. Yeter onları efsane ve gizemli yapma gafletiyle hasım durmamız! Kimse kim, demeyecek?.

***

Tabi bir duyumum daha var.. O da, Tatlıcının da gönül koyduğu.. Bizden niye iki kelam etmiyorsun diye?.. Bizim de maharetimiz var, hemi de adalet mülkün temelidir kulvarında.. Ne diyelim, Tatlıcının da notunu böylece almış oldum.. En kısa sürede, illaki talebini yerine getireceğim, buradan kendisine müjdeliyorum!!!..

***

HAMRAVAT NOTU!.

Bu arada, Hamravat kulisleri yoğun bir faaliyet içerisinde; fena kokular geliyor buralardan! Eşkiya dizisindeki masa gibi faaliyetlerin, ihale pazarlamalarının, kurumlara dair raconların kesildiği mahiyetiyle bazı yaverler, siyasiler, yakınları, müdürler halka tutmaktadırlar.. Hele ki, bir isimle çok koltuk işgal eden yaverin tokuşturduğu kadehlerden de çok ses gelmektedir! Neyse; bu mevzu hayli derin

***

DÜŞÜNCE ALçAKSA!..

İster sağ, ister sol, ister muhafazakar, ister radikal, ister ideolojik.. Her nasıl bir düşünce içerisinde olursa olsun

***

Eğer ki; Başörtülü, muhafazakar, dindar bayanlara sokak ortasında yapılan o alçakça saldırıyı..

Ne var canım, O şizofrenin tekidir.. Akli melekesi yerinde değil diye geçiştiriyorsa

***

Eğer ki; Alevi bir aile evinde rahatsız ediliyorsa, kapısına işaret konulup, defol Alevi diye yazılar yazılıyorsa ve bu saldırıya; Ne var canım, sarhoşun teki yazmıştır, çoluk, çocuk işidir deyip, fikir beyan ediyorsa!

***

Beterin beteriyle; yaşanan iki olayda taraftarlar oluşuyorsa!.. Herkes kendisine göre; failleri kahraman olarak, görüp eline sağlık diyecek kadar, çürümüşse..! Söylenecek tek söz var; alayı alçak?! Ve alayı birbirinin yardakçısı?

***

Bİ SAKİNLEŞEBİLSEK!..

Ne yazık ki, olmuyoruz, olamıyoruz, olmaya da niyetli gözükmüyoruz.. Herkes yumruğunu sıkmış vaziyette.. Öfkeli, tepkili, düşünceli, kaygılı, kurgulu, sinsi ve kumpasçı, suikastçı bir duruşla; rakip kolluyor

***

İşte hal-i durum, siyasiler, hükümet, muhalefet, meclis, yargı, üniversiteler.. Tabi ki, yazılı ve görsel medya!.. Beri yanda, sanat dünyası, iş dünyası, spor dünyası.. Bulimum.. İşçisi, memuru, STKlar, Odalar.. Bilaistisna soluksuz ama bir o kadar da şuur eksikliğiyle saldırgan!..

***

Lakin, ülke ve millet olarak geçilen kritik süreçte, asabi değil, uzlaşmacı, mülahaza edici, saygı, sevgi, demokrasi, insan hakları, eşitlik ve özgürlükler odaklı; barışçıl olmamız gerekir!..

***

Ki hangi cenaha sorsanız!.. Ülke yedi düvelle savaşıyor der ancak sıkılı yumruğunu görmez!.. Yani birlik ve bütünlük oluşmuyor.. Öyle ki, yedi düvelin saldırısına verilen refleks dahi, yumruğunu sıkan ideolojiye göre, bakış atıyor.. Yani, bi sakinleşebilsek!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Zor günde el olanın iyi günde uzattığı eli kıracaksın