EĞİTİM VE SAĞLIK!…
Eklenme: 11/19/2019 12:00:00 AM

Hani bir söz vardır.. Deriz ya; adımız çıkmış dokuza, inmez sekize! diye.. Ne yapalım.. Ne diyorlar, Büyüktimur birilerinin konuştuğunu, yazmıyor.. İyi de; ne yapalım.. Şakşakçılık mı yapalım

***

Olmaz!.. Ne mümkündür de? Ne o felsefe, ne o taviz, ne o pejmürde fikir, ne de o yardakçılık hali bizde olmaz.. Ki olmamıştır da.. Halk deyimiyle bizim kitabımızda, hakikat ne ise o; yağcılık yoktur..!

***

Ki, beni bilenler bilir.. Yazı müdavimlerim de vakıflar.. Ana hassasiyetim de; sağlık ile eğitim her daim ilk sırada olmuştur.. Bu iki kurum işleyişindeki arıza-i durum, olumsuzluklar kırmızı çizgi misali, taviz vermem, vermemişimdir!..

***

Yazılarımın ekseriyeti de, toplumun hayat rotası olan bu iki kurumla ilgili, özellikle de işleyişle alakalı kötü yönetim, faaliyet ve hizmetsizlik üzerine olmuştur Tabi ki, iyiye, güzele de alkış tutmuş, tebrik etmişimdir..

***

Nitekim, bu iki kuruluşun tepe yönetimleri de, onları koruyup-kollayan siyasi abileri de, teşkilatta hiç bir zaman ekseriyetiyle benden haz duymuş değiller.. Ki beklemem de.. çünkü, zülfiyarelere dokunmanın bedeli de budur.. Olsun, göğüs germişizdir!

***

Hep derim.. Siz istediğiniz kadar maddi yönden bir sirkülasyon yaratın.. Bina inşa edin, araç-gereç temin edin, yeni yönetimler, yeni birimler oluşturun! Enva-i teknolojiyi kullanın..

***

Ama siz!.. Maneviyatı gözetmezseniz.. Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, suiistimal odaklı bir çarkın sürekliliğine, koltuk ve siyasi nüfuz açısından, göz yumarsanız!

***

Dahası!.. O kurumun hizmet fikriyatında halk değil; kendi rant çıkarını önemseyenlerle yürümesine imkan tanırsan; orada maddi bir zenginlik elde edebilirsin, ama maneviyat noktasında beddua alırsın

***

İşte, Sağlık Kurumlarımızın tümü!.. Araştırma Hastaneleri.. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi dahil olmak üzere! Hayırla yad edilen, dua edilen, memnuniyeti ifade eden bir tek kişi bugün için bulabilir misiniz?.. Hayır

Ama.. Batı illerinde.. Ki AK Partinin en çok gururlandığı, övündüğü, yatırımlar gerçekleştirdiği maneviyatı üstün tuttuğu Sağlık ve Eğitim, en büyük dua ve memnuniyet alırken, ne yazık ki Diyarbakırda tersi durum söz konusudur..

***

Bakınız, önceki gün, Uzay Haberin Bırakın Vatandaş Konuşsun! programını izledim.. Sağlık Kurumlarımızla ilgili vatandaşlarla röportaj yapılmış.. Ağzını açan vay ki vay; deyip berbat diyor..

***

Hastane bahçeleri.. Gecesi de, gündüzü de aynı manzara.. Küme küme aileler, göçebe çadırı kurmuş, hastasını bekliyor.. Kimi muayene, kimi tedavi kimi refakatçi

***

Peki muayene.. Randevu sistemi.. Ki, sistem güzel ama işleyiş isyan edici.. 90ların zihniyeti gibi; bugün git, yarın gel.. Randevu yok.. Fiş kalmadı.. Doktor bu kadar; hastaya bakarım başka bakmam resti..

***

Beri yanda, tahliller, röntgenler, MRlar.? Yani genel tetkikler; o da ayrı bir alem.. Hele ki, hizmet alımına dair bir kulvar ise; o ne ala, kapı önünde kuyruk..

***

Beri yandan; hekimleri enva-i kulvara, kazanç alabilme adına, sokan sistemin, işleyişi.. Ucube Performansa dair ek ödeme Yani iş özel sektöre çalışmaya dönüyor.. Nitelik yerine, nicelik

***

Hasılı kelam; sokak ifadesiyle her şey beriberdan.. Olmaz mı, koltuğa oturan kişi kendisine efsane diye lakap takarsa, herkes ayağını denk alsın narasını atarsa, onun bir üst yöneticisi de; karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu planını kurguluyorsa! Gerisini siz düşünün...

***

Bakınız!.. Haftalar öncesi, ki aylar önce de diyebiliriz.. Bir çok mevzuyu sağlıkla alakalı; gündeme getirdik.. Yemek mi, temizlik mi, hizmet alımı mı, et mi, gıda mı, ne derseniz bir dizi skandal nitelikli hadiseyi konu ettik

***

Siyasiler dahil.. Herkes kafayı kuma gömdü, biz hasım olduk.. Haz etmeyenler çirkinleştikçe çirkinleştiler.. Olsun dedik, mesleğin ceremesidir bu..

***

Geçen haftadan buyana Sağlık Bakanlığınca müfettişler görevlendirildi.. Denetçiler, geldi.. Bizim söylediklerimizi, yazdıklarımızı, belki yazmadıklarımız da dahil; bir soruşturma, araştırma, inceleme evresi, geçiriyor

***

Peki, bir netice alınır mı? Sanmam.. Eğer gelenler; idarecilerle bol kepçeli sofra salonlarında geziniyorlarsa.. Klişeleşmiş bir ifadeyle; gelirler, yerler, içerler, paketleriyle uğurlanırlar.. çünkü hep böyle olmuştur

***

İşte, Sözün bugünkü manşet haberi.. Hastane mi, çöplük mü?.. Koca hastanenin diyaliz servisinde yaşanan vahim görüntülere bakarmısınız.. Bir tarafta çöpler, diğer tarafta inşaat malzemeleri, ortasında ise tedavi altında bulunan hastalar..



***

Şimdi buna ne diyecekler, ya da uydurulacak kılıf?.. Ne derlerse desinler; görüntüler kendiliğinden çığlık çığlığa burası sağlıksız diyordur..

***

Gelirsek; Eğtime! Bugünün, tahribatı değil.. Yılların, çeyrek asırların aynı zihniyet, aynı çarkın işleyişiyle vücut bulduğu bir enkaz, hal-i hazırdaki Eğitimin Diyarbakırdaki yüzü!

Okul var, öğretmen var, araç-gereç var.. Defter var, kitap var.. Yani; her şey var.. Lakin; mutfaktaki pişirme yemeği, tatsız, tuzsuz, iştah açıcı değil, kimse yemiyor, yiyen de kusuyor..

***

Eğer ki, o yemek güzel ve yenilir olsa idi!.. Verilen eğitim zihinleri, geliştirir, öğrenimi yükseltirdi.. Diyarbakırda, eğitim başarı grafiğinde 81 il içerisinde 74üncü sırada olmaz idi.. Lise sın sınıfa gelmiş, binlerce öğrenci henüz okuma-yazma bilmiyor, diye raporlar tanzim edilmezdi..

***

Niye!.. çünkü; herkes sağlıktaki gibi rant çarkıyla meşgul olmuştur.. Yöneticisi de, okul idarecisi de, kentin siyasetçisi de; eğitim ve öğretim nasıl gidiyordan çok taşıma ihalesi, yemek ihalesi, kantinler, okul bakım ve onarım ihalesi nasıl gidiyorla meşgul olunmuştur.. Tabi ki, makam ve mevki çekişmesi de, ayrı bir travmatik hal!

***

Ne hazindir ki; gerek sağlık olsun, gerekse eğitim kurumunda olsun; ehil, liyakat ve iş bilir olanlar da kimi yerde cesaretsiz, korkak bir karakterle banane diyor, kimi de ağzından çıkan ilk sözcükle siyasi ve ideolojik nüfuz edicilikle susturuluyor Ya da; sürgüne, görevden alınmayla cezalandırılıyor.

***

Netice itibariyle; siz çağın en yüksek teknolojisine, yapısına, mekanına, aracına-gerecine sahip olursanız olun; yönetici ehil, liyakat sahibi değilse; birilerinin ceket ilikleyici adamı ise, ondan alabileceğin hizmet ve verim onu o makama getiren zevata dair hizmetkarlığı olur.. Ahaliye, kuruma ve kentine değil..

***

KİM KİME EVRİLİYOR...

Okkalı bir soru.. Az sonra gelecek.. Ama önce, bi açılım yapalım.. Sorudaki meram aksiyonu nedir diye?.. Şu sıraların en polemik mevzusu; CHP ile HDP arasındaki; derin ilişki, diyalog ve ittifak stratejisi.. Beri yandan da, Türkiye içinden ve dışından HDP ve HDPnin üst aklından gelen mesajlar?.. Özellikle CHPye yönelik.. Söylenen ne? Ne çabuk unuttun, Ankarayı, İstanbulu, Antalyayı bizim sayemizde, kazandığını.. Nankörlük yapma?..

***

Doğrusu!.. CHP de aldığı zılgıtlar karşısında yönetim kadrosu ani refleksler geliştirerek; HDP modelini ve aklını almıyor değil.. Alıyor.. İşte; bu gel-gitler noktasında ikmale gelen, rol değişikliği o başlık olarak ifade ettiğim okkalı soruyu ikmale getirdiği gibi; yeni bir parantez de açtırmıyor değil?.. Soru şu; HDP mi, CHPlileşiyor?.. Yoksa, CHP mi, HDPlileşiyor

***

Tabi, soruya bakış, noktası ve verilecek cevabın mahiyeti önemli?.. Ancak hangi pencereden bakılıyor?.. çünkü, Diyarbakırdan ayrı, Ankaradan ayrı, Türkiyeden bakıldığında, ayrı bir çok profilin çıktığını ve cevabın, değişebileceğini görebiliyoruz.. Lakin gerçek şudur ki, içteki bakış, ya da kurgulanan planlar değişebilir günübirlik siyasi hesaplar noktasında değişebilir? Ama işin küresel planı, hamlelerde söz konusu ise; işte orada yol denir ya, ikiye ayrılır

***

Şuan için; Küresel plan pek irdelenmiyor? Ama takvimsel olarak denir ya yeri ve zamanı gelince; kep düşer, kel görünür?

***

Peki, sonuç derseniz! Galiba, CHP HDPlileşiyor..! İşte bu hal-i durum; üst yönetimde, üst akılda pek mazur görülmüyor.. Nitekim, kendi evrilmeleridir? Ama, iki partinin tabanında ciddi bir rahatsızlık yarattığını ifade edebiliriz.. Özellikle, CHPnin geçmişine dair, HDPnin genel tabanına yönelik; inkar ve asimilasyonun ana akımında yer almasından dolayı, yani Kürtler açısından sorgulanıyor? Celladına aşık olma hali diye, ifade eden yüksek bir kesim var?...

***

Tabi, CHPnin genel tabanı da, HDPlileşme haline itirazı yüksek.. Ki zaman zaman o rahatsızlığı dile getirenleri görüyoruz Nitekim ne diyorlar? Cumhuriyetin kurucu partisiyiz, biz ayrılıkçı partiyle nasıl ittifak içerisinde oluruz, ne ilişkimiz var onlarla

***

Görünen o ki; yeni partilerin kurulması, yeni siyasi sürecin başlangıcıyla; her iki partinin tabanından yükselen; zıt sesler evrilmeyi ve değişime dair, gidişata hele bi durun levhasını göstereceği gibi; kulvar da değiştirebilir.. İşte o zaman, iki partinin akıl sahipleri bulundukları koltuklarda olurlar mı, olmazlar mı, bilemiyorum..

***

Bence, 2020nin siyasi seyrinde bu soru bir önceki sorumuzun okkalı halinden daha büyük bir soru halinde, ciddiyeti içeren bir kimliğe bürünüp, gündemi hayli meşgul edecek?.. Herkesin safı net olmalı? denilerek?

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Kurum yönetimlerimiz; Bozuk saatin varsa köylüye götür çavdar sapından zemberek taksın..