GELME DİYEN, GİTME DİYEN!…
Eklenme: 11/16/2019 12:00:00 AM

Sahi ya!.. Erdoğanın ABD ziyareti.. Tumpla görüşme, planıyla alakalı; kim ne diyordu?.. İçimizdeki birileri.. Gitme Ne işin var.. O mektubu ver postaya.. Buradan haddini ver Gitme, seni madara eder.. Tabi, bunu diyenlerin ekseriyeti de, siyasi muhalifler olduğunu söyleyebiliriz.. Azıcık, kendi mahallesinden de ses gelmedi değil..

***

Beri yanda, Türkiye karşıtı, Erdoğan hasmı ABDli çevreler de; gelme diyordu.. Gelirsen şöyle olur, böyle olur, ne işin var gibisinden, sesler yükselterek aba altında sopa gösterme hali, içerisinde olundu..

***

Peki, gidildi çıkan sonuç ne oldu? Gitme diyen de, gelme diyen de afralarıyla, tafralarıyla, karşıtlık muhaliflikleriyle; atıla düştüler.. Yani; yaptıkları-ettikleri havanda su dövmenin ötesine geçmedi

***

Zirvenin mevcudiyeti ve verdiği mesajlara gelince!.. Beklenenlerin üzerinde, demiyorum.. Ama, Türkiyenin biat edici bir ülke olmadığı gerçeği bir kez daha Emperyalizmin kalbinden yüksek bir mesajla, dünyaya ilan edildi..

***

Özellikle, Erdoğanın baş veririz, ama baş eğmeyiz sözü, tarihe not, düşendir.. Trumpun ruh halinden, karakterinden oluşan agresiflik yapısının Erdoğan karşısında denir ya muma dönmesi de, altı çizili!.. Ancak en önemli nokta; uzlaşmazlık maddelerinin taraflar açısından geniş, anlaşılır ve tabi ki delillerin nüfuz edicilikle masaya konulması, değerdi

***

Birlikte çalışma iradesi.. Semboller.. Geniş çerçeveli, geçmişteki ilişkilerin de yarattığı stratejik hassasiyetle, Türkiye ile ABD arasındaki dağılan ya da yamuklaşan raylar yeniden düzeldi, artık diyalog ve müzakere seferlerini başlattı..

***

İki önemli nokta vardı.. Ermeni ve Yaptırım tasarısı.. Burada da, Trumpun özellikle Kongreye yeniden görüşülüp, yani reddi açısından, zirvede senatörleri de dahil edip, iletişim geliştirilmesi; Türkiyenin ağırlığını ve önemini gösterdi

***

Tabi, Erdoğan Trumpa, ABD kamuoyuna, kongresine, Pentagona birebir herşeyi açık, doğrudan iletmesi, ki basın toplantısındaki soruların yanıtlanmasına dair liderlerin refleks ve vücut dilleri, kullanılan ifadeler, satır arası çok anlam içeren cümleler siyasetin gücünü ikmale getirdi

***

Netice itibariyle Erdoğan, ABD ziyareti öncesi, ziyaret anı ve sonrası, verdiği mesajlar yekn bir dille, söylenecek söz şudur.. Dosta, düşmana Türkiye eski Türkiye değil, Türkiyenin uluslararası siyasette ve devlet varlığında güçlü bir aktör figüran değil, başrol karakteriyle Ortadoğunun, dahası İslam dünyasının sözcüsüdür kimliğini bir kez daha hatırlatıp, duyurdu..

***

Şu hasımlık, çekmezlik, siyasi muhaliflik, ya da fikir karşıtlığı bizde nasıl bir itibar suikastıyla işlev görüyor anlamıyorum.. Hasımlığın da, düşmanlığın da bir ilkesi bir raconu olması gerekmez mi?.. Ne yazık ki bunlar da yok

***

Dikkat ettiniz mi?!.. Ziyarette dair bulabilecekleri bir çamur durum göremeyince, itibar suikastlarını Oval Ofisteki görüşmeye dair, çekilen resim üzerinde oynamada gördüler.. Neymiş, çavuşoğlu ayakta bekletilmiş.. Diğerleri oturmuşmuş?.. Yani hamleye karşı hamle yapılmamış.. Ama hakikatte çavuşoğlu gibi, Pompeo da ayakta.. Yani iki lider oturmuş, Dışişleri Bakanları sağlarında ayakta

***

Rezillik kadar gaflet ve delaletin, dik alası bir ülke ve millet düşmanlığı!.. Yani kendi ülke liderini, kendi devletini, elin gavuru karşısında itibar suikastına uğratma aşağılığını göstermek; nasıl izah edilir bilmem.. Siz deyin..

***

MAKSAT MUHABBET Mİ OLSUN?

Bazı mevzular vardır ki ciddi. Bazı mevzular var ki anlamsız.. Ne var ki, mevzuların muhabbetinde şunu görüyorum, ekseriyeti anlamsız konuları çok kafaya takıyoruz. Ya da meşguliyeti bu noktaya taşıyoruz..

***

İşte sosyal medya.. Yapılan araştırmaya göre; dikkatlerin odaklandığı hadiselerin başında, magazin ve ardından da, anlam teşkil etmeyen, tabiri caizse dedikodu içeren mevzular çok konuşuluyor.. Tıklanma oranı daha bir yüksek

***

Yani her şeyi şamataya çevirmiş durumdayız.. İyi mi.. Eee; buhranların yaşandığı bir evrede, azıcık da maksat muhabbet olsun demekten ne çıkar ki?

***

ATATÜRK GİBİ DOLAŞAN..

Bir adam var.. Saçı, yüzü boyalı biri.. Sözde, Atatürke benziyormuş?.. Gariptir, bir marifetmiş gibi Mareşal üniformasını, takıp geziyor.. Özellikle, Atatürkçü diye geçinen bir kesimde, onu gördüğünde arzı endamla selam çakıyordu Bir de, Dirildin mi paşam, bizi kurtar derler de...

***

İşte bu adama, son zamanlarda o selam çakanlar, paşam bizi kurtar diyenler, tepki gösteriyor.. Bu adam da kim demeye başladılar Bir garabet hal bu!

***

Gel gelelim; Atatürke dair sevgiyi putlaşmaya dair gafletin vücut bulmaya başlaması.. Baksanıza, 10 Kasım etkinliklerine dair, sosyal medyada fırtına gibi esen resimler, fotoğraflar, videolar, akla ziyan bir durum

***

İstanbul sonrası, işte Gaziantep! Görüntülerde; çocuklar Atatürk portresinin önünde yere kapanmışlar.. Secde eder gibi başları yerde, kıçları havada!

***

Bir takım, renkli şeritleri portreye bağlamışlar.. çocuklar da ucundan tutup başlarını eğmişler..

***

Doğrusu!.. Bu durum bir tek okulda yapılmış olunsaydı, es geçilirdi, gülünürdü şamata denilirdi.. Ama, bir iki üç yaygınlaşması; vahim.. MEB tahkikat başlattı..

***

Merak ediyorum, hangi Kemalist işi savunur ya da, ne var der?.. Sözün özü; yaşananlar bir kepazelik!..

***

GÜNÜN SÖZÜ?..

Dost dediğin düştüğünde yanında olan değil kalkman için el uzatandır