HAKİKATLERE KARŞI, HAVANDA SU DÖVÜYORUZ!
Eklenme: 12/7/2019 12:00:00 AM

Konuşuyoruz!.. Ama çok konuşuyoruz.. Lakin, çözüm üretici olmadığımız gibi, vuku bulan hadisenin hakikatine, nedenlerine, niçinlerine, nasıllarına odaklanmıyoruz?!.. Üstü körü, havanda su dövme misali gündemleştiriyoruz.. Sonra; bir başka olay yaşanırsa, çemşit pilavi gibi aynı süreci bir daha işletiyoruz!

***

İşte son günlerde çok sıkça konuştuğumuz olaylar serisi!.. Kadına şiddet, kadın cinayetleri.. Taciz, tecavüz.. Sapıklık.. Ve serseri mayın gibi dolaşan, canilerin cirit atma hali!.. Olayları hep tekil olarak ele alıyoruz.. Ama aslında hepsi; toplumsal, kanayan ve giderek milli mesele haline gelen; olaydır.. Birbirini tetikleyen, domino taşı hadiselerdir..

***

Dikkat edin! Bir koç gün öncesi ne konuşuyorduk toplu intihar vakıalarını..! İzmirde, İstanbulda, Sakaryada.. Peş peşe, siyanürlü intiharlar.. Kimi ekonomi, kimi psikoloji, kimi çevresel yani bir dizi nedenler ama ayrı mahallelerden bakışla; konuşuldu?!.. Peki, çözüm üretici bir hal yok..

***

İşte, Ceren vakıası.. Genç bir kız.. Daha önce cinayet işlemiş, 20ye yakın hırsızlık ve gasp suçu var.. Açık cezaevine konulan cani, firar ediyor.. İki gün sonra, genç kızı yolda yürürken gözüne kestirip kalbine bıçak vurup, öldürüyor.. Konuşulan ne kadına şiddet, sokak sapık dolu.. Bakanlar konuşuyor, medya konuşuyor, Ceren ailesi konuşuyor.. İyi de, çözüm vaki mi değil..

***

Yani, Ceren geri gelebilir mi?.. Hayır.. Cereni katledilen caniler biter mi hayır?. İşte dün TÜİK 2018 verilerini açıkladı.. Bir önceki yıla göre suçlu sayısı yani cezaevine giren kişi sayısında, yüzde 14 artış var. Beri yanda, suç oranları da artmış..

***

Demek ki, ne suçlu eğitimi var, ne suçu önleme tedbirleri var, ne de suca dair caydırıcı hükümler var?. En önemlisi de, adil ve eşitlikçi bir hukuk ve yargı sistemi olmadığı gibi; nesli yetiştirmede eğitim ve aile müessesisinin doğru bir zemine oturmuş değiliz.. çünkü, her şeyimiz ezber, her şeyimiz günü birlik; ve de siyasi ile ideolojik..!

***

Yasalarımız!.. Yani kanunlarımızın ilk cümlesi dikkat ederseniz fail odaklıdır; mağdur değil.. İşte işin çözümsüzlük düğümü ilk olarak buradan atılıyor.. Denir ya, ilk düğüm de, ilk düğmede yanlış bağlanıp, iliklenirse hepsi seri olarak; yanlış olur..

***

En basit; bir kadın cinayetinde odaklanılan; gerekçelere bakar mısınız?!.. Neyi öne çıkarıp, faile, kalkan mağduriyet de; suç isnat gayretinde bulunuluyor Klişeleşen soru; Mağdurun o saatte ne işi varda orda.. Niye evinde değildi de, sokaktaydı?.. Yani, o vahşeti kısmi olarak hak ediyor, eee katil de etki-tepki kepazeliğiyle, masumlaştırılıyor..

***

Cerenin katilini savunma erki olarak savunacak avukatın, ilk gerekçesi bu! Önceki davalarda görüldüğü gibi; ana savunma maktulü suçun işleyişinde etkileştiren kişi konumuna getirmek..

***

Eşler arasındaki cinayetlerin en vahimi; git katilinle uzlaş mantığıdır.. İster erkek, ister kadın, şiddetin tozu birbirini yaralama, öldürmeye teşebbüs noktasına gelmişse; uzlaşma, barışma yeniden bir hayat sürdürme gibi fikriyat görülüyor ki; sonu ölüm.. Biri mezara, diğeri mahpushaneye!..

***

Peki, cezaevlerimiz!.. İstifle de, istifle.. Yer yok.. Tutuklu ve mahkumlar yerde yatıyor.. Ama enva-i suç, sokakta olduğu gibi cezaevinde de vuku buluyor.. İşte son günlerde hükümetin gündeme aldığı kısmi af paketi.. Cezaevleri doldu; af çıkaralım mantığı..

***

Psikopatı, sapığı, canisi, insani karakterini yitirmiş yüzlerce kişi; sokaklara salınacak.. Peki Cereni katleden kim; açık cezaevinden firar eden, bir suçlu!.. Peki ıslah edilmişlik var mı yok?.. Bilakis; açık cezaevleri bir yetkilinin itirafıyla en büyük batak yer?

***

Demek oluyor ki, cezalarımızda, cezaevlerimizde mantık yönünde ıslah etmeden uzak, bilakis şirretleştiren suçlu üreten birer eğitim kampına dönüşmüştür.

***

çocuk cinayetine, tecavüzüne, tacizine, kadın cinayetine yani psikopatça heveslere dayalı aşağılık karakterlere karşı, idam, idam, idam deyip duruyoruz.. Bir kısmımız idam olursa böylesi sapkınlıklar yaşanmaz diyoruz.. Ama bir kısmımız da; idamı ilkel görüyor, çağdışı kabul ediyor...

***

Hasılı kelam; suç ve suç cezasında, fail ve maktul arasında net bir fikriyat ve mantık içerisinde olmadığımız için, denir ya ne söylenirse söylensin, teneke çalmaktan öte gitmez.. çünkü; anlık bir düşüncenin girdabında debeleniyoruz Dünü, bugünü ve yarına idrak etmeden..

***

DİYARBAKIR İZMİR FUARINDA İMİŞ?..

Sizi bilmem, ama bende dün sosyal medyadan duydum.. Hem de eleştirisel bir paylaşımla!.. Travel Turkey İzmir Fuarı.. Bu yıl 13. yapılmış.. Bugün son gün imiş...

***

İşte bu fuara, Diyarbakırda bir çok kurum, kuruluş ve oda temsiliyetiyle katılım göstermiş.. Hiç kuşkusuz ki, fuarlar şehirlerin sosyal, ekonomik, kültürel ve tabi ki işbirliği açısından önem arz edicidir..

***

Yani tanıtım!.. Ancak paylaşımdaki eleştiride fuara katılan her il, çarşaf çarşaf, görsel görsel, yorum ve makalelerle kendinden söz ettirip, tanıtım reklamı yaparken, Diyarbakır tek satır dillendirilmiyor

***

Doğrusu!.. Gazeteleri, ekranları, köşeleri irdeleyip durdum.. Hakikatten de; tek satır yok!.. Niye, neden diye merak sorgusuna girince işin sırrı çözüldü; biz bize heyran, biz bize kurban aklıyla, organizasyon yapılmış..

***

İbrahim Tatlısesin bir repliği var.. çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme..!

***

Öyle ya, daha önce yerel ve ulusal yayın yapan medya kuruluşları davet edilip, organizasyona dahil, edilirdi.. Haber, yorum, köşe, programlar yapılır tabiri caizse, Diyarbakır çarşaf çarşaf tanıtılırdı..

***

Sonuç itibariyle, organizasyonun akilleri şu kanıya varmışlardır; ma Diyarbakırın tanıtıma ihtiyacı mı var?.. Biz, millet laf etesin diye katılıyoruz..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Kapısı kapalı olanın gözü kapısı açık olandadır..