İFTAR YEMEKLERİ?
Eklenme: 4/19/2022 12:00:00 AM

Sahi ya şu iftar yemeklerini kim, kimin nam-ı hesabına, hangi finansmanla, toplu olarak, veriyor ve organize ediyor.. Gazete sütunları, sosyal medya hesapları, TVlerdeki ana haber bültenlerinde; reklam kokan onlarca bu minvalde haberler var!.. Başlıklara bakalım?..

***

Başkan mahalle muhtarlarına iftar yemeği verdi?.. 300 kişi katılım gösterdi Fatura tahsilatı, kimin cebinden?..

***

Başkan, STK ve Kanaat önderleri, basın mensuplarıyla iftar yemeğinde buluştu..700 kişi katıldı.. Fatura tahsiltı kimin cebinden?

***

Başkan Personelleriyle, iftar yemeğinde bir araya geldi sonrasında, eğlence faslı yapıldı? 400 kişi katılım gösterdi Fatura tahsiltı kimin cebinden?

***

Vali, ya da kaymakam veyahut da kayyım!.. Şu cemaat, şu dernek, bu oluşum, ya da kesimle iftar yemeği yedi.. 500 kişi katılım gösterdi Fatura tahsilatı kimin cebinden?!

***

Hiç kuşkusuz ki, bunların tek birinin, tek bir kuruşu söz konusu, iftar yemeği veren, kendini ev sahibi noktasında gösteren zatın, cebinden çıkıyor diyemiyor!!! Yiğitlik ve mertlik kendi cebinden, alın terinden, kazanılanla değil Varsa eğer ki; helal olsun, ne adam derim?.. Önünde eğilirim Devletin, milletin bir tek kuruşuna göz dikmiyor.. Hayrını da, sevabını da, makam ve mevki ehliyetini de, kendi cebinden karşılıyor.. Helal olsun be kardeşim derim! İşte Hz. Ömer adaleti bu!...

***

Ama, hiç de öyle değil.. Peki o iftar yemeklerinin kesilen faturasına ödenen paralar, kimin cebinden çıkıyor dersem!? Makam işgaliyle elbette ki, yoksulun, yetimin, dulun, öksüzün hakkı ve hukukunun içinde bulunduğu, vergilerle toplanan devletin bütçesinden karşılanıyor!.. Yani özel kalem giderlerinden, karşılanıyor...

***

Hal bu iken!.. Hayır ve hasenat noktasında, merak ettiğim şu!.. Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, ilgili ve yetkili tüm fetva kurulları dahil.. Aynı zamanda, hukuk mekanizması ve nizamı da; bu minvaldeki iftar yemeklerinin caizliğine, kabulüne sahi nasıl bir cevaz veriyorlar?.. Mutlaka bir diyecekleri söz konusu olmalı!..

***

Yoksa halel kadar sevap mecrasından sapmışlık var diyerek, olmaz diyorlar mı?! Öyle ya, başkasının kesesinden alınanla ne hayır yapılır, ne sevap işlenir? Ve ne de; salih olunur?!.. Bilmem, yanılıyor muyum?!.. Var ise, biri bizi düzeltsin!.. Günaha girmeyelim!.. Tabi, sosyal devlet anlayışı libası giydirilmesin!...

***

DİCLE EDAŞA BEDDUA!

Ben etmiyorum!.. çünkü, Dicle Edaşa yıllar önce hükmü verdim?.. Bu kurum, illetlik ve işleyiş noktasında; keyfiyetiyle lanetlik demiştim.. Beddua bu kez, İslamın 5inci Harem-i Şerifi olan, tarihi Diyarbakır Ulu Camii cemaatinden!..

***

Mesaj aynen şöyle!.. Ramazan-ı Şerifi idrak ettiğimiz bu mübarek zaman dilimi içerisinde, şehrin kutlu mekanı Ulu Camide kıldığımız Yatsı ve Teravih Namazını, karanlığa mahkum eden Dicle Edaş

***

Bu kaçıncı gecedir.. Hep aynı saatte mübarek aydınlığı karartıyorsun.. Bizi karanlığa layık görüp, mahkum ettiren, ibadetimize şuursuzca ve fütursuzca, böylesi bir şekilde saldıranların da, ahiretleri karanlık olsun..

***

Kim ne der bilmem!.. Ama vaziyete amin diyecek çok kişi var?.. Dicle Edaş yetkilileri, yaşanan ve yaşatılan, cemaati isyana teşvik eden, kesintiye ivedilikle çözüm getirmeli!.. Bunun vebali ağır

***

HAYSİYET CELLTLARI!

Önceki gün, merhum Turgut Özalın vefatının sene-i devriyesiydi!.. 29 yıl oldu, ebediyete intikali.. Allah rahmet eylesin, meknı cennet olur inşallah, Tonton Amcanın

***

Onun Cumhurbaşkanlığı döneminde mi yoksa evvelkilerin zamanında da, vaki miydi, hakaret ve saygısızlıkların yüksek düzeyde, sergileniyor oluşu!.. Bir istatistiki veri yok.. Ama, Özalla bu sıradanlaştı!

***

Kimler ne demedi ki?!.. Kimler neyi hangi düşünceyi ve inancı kendisine yakıştırıp, libas giydirmedi ki!.. Yurt içi, ya da yurtdışı; nice oluşumlarla ilişkilendirmediler ki?!

***

Suikasta mı uğramadı!?.. Ki ölümü hala şüpheli.. Yani Merhuma çok ama çok siyasetin köhnemiş, şeytani ruhuyla çok kandıran oldu.. Ve; hanedan, padişah, kral daha da ilerisi hayasızca bir şekilde; diktatör bile denildi!?..

***

Malum önce, takunyalı dediler.. Ancak bir tek gün, an ve saniye dahi takunyalı gören olmadı!.. Muhafazakar denildi, kendi yaşadı ama ailesi yaşamadı! Kendisine özgü; liberal ve demokrat bir karakter oluşturdu..

***

Türkiyeyi dünyaya açtı!.. Ufukları genişletti, vesayetçilere karşı direndi.. Haysiyet yoksunu, cellatlara boyun eğmedi!.. Ve kendisine yapılanların hiç birine kin, nefret, haset noktasında odaklanıp düşman bellemedi!..

***

İnsani, vicdani ve rahmani tutumuyla; ton ton amcalığını konuşturdu!.. Siyasetinin son deminde de, ne diyordu!?.. Siyasetin kukla muhalefet liderlerinin, hanesine dahil olmayacağım.? Yani muhalif bir lider olmam!..

***

Ve olmadı da!.. O şüpheli ve suikast kokan kalbinin duruşuyla bulunduğu yerden indi!.. Ebediyete intikal etti. Ölümü ve üzerinden geçen yılların okuttukları, haysiyet cellatlarının hep var olabileceklerini, gösterdi!?.

***

SOKAK KÖPEKLERİ!

Nasrettin hocanın ifadesiyle; taşları bağlamışlar, köpeklerini salmışlar!.. Ne yazık ki, sokak köpeklerinin hali vaziyeti de böyle!.. Gün geçmiyor ki, birinin saldırıya uğrayıp, ısırılması, vücudunun parçalanması, ya da kaçarken, bir aracın altında kalarak yaşamını yitirmesi!..

***

Biliyorum; yeter artık dememe bazı kesimler tepki verecek! Ki onlar, artık hayvan severler değil, hayvan tapanlar?.. Ve kendi; cinsine hasım kesilenlerdir Rabia Kallı.. 20 yaşında genç bir kızdı; köpeklerin saldırısından kaçarken, öldü..

***

Son iki aylık istatistiki verilere bakıyorum!.. 100ü aşkın köpek saldırısı olmuş.. Ve, tüm saldırılar kalıcı yaralamalarla son bulmuş. Diyarbakırda günün ve özellikle gecenin belirli saatlerinde, sürüler halinde geziniyorlar

***

Kentin en modern semti diye böbürlenilen Kayapınarda!.. Yenişehir.. Ve Toplu Konut Bölgesi.. Ki Bağcılar bölgesinde de.. Adeta bölgeler işgalinde bulunan çeteler olarak, kendilerine has kurtarılmış alanda, cirit atıyorlar.. Fırsatı buldular mı saldırıyorlar..

***

Diyarbakırdaki oran sayısal yönde kaç bilmem!.. Ama hatırı sayılır oranda olduğunu söyleyebilirim.. Ki Türkiye sathında, 10 milyondan söz ediliyor.. Ve bunların ekseriyeti kısırlaştırılmış değil Eğer böyle devam ederse, bir kaç yıla kalmaz ülkenin insan nüfusuyla, eş değer olur..

***

Öyle ya, onların üremesi, tekli, ikizli değil, çok çoklu!.. Demem o ki; ister hayvan severler, ister hayvan tapanlar!.. Nasıl bir gürültü koparırlar, bize nasıl saldırırlar, hakaret ölçüleri ne olur bilmem.. Ki kale almışlığım da olmaz

***

İlgili ve yetkili kurumlar!.. Diyarbakıra özgü, özellikle Büyükşehir Belediyesi!.. Merkez ilçe Belediyeler.. Sıkça şikayet aldığım, Ergani İlçe Belediyesi.. Sokak köpekleri konusunda tavizsiz, amasız bir şekilde; üzerlerine düşen görevi yapmalarını bekliyoruz

***

Ne yapılmalı, ne edilmeli, sorunun çözüm reçetesi nasıl olur, onu ilgili ve yetkili birimler, bizden daha iyi bilirler.. İster kısırlaştırma, ister evcilleştirme, ister bilmem ne yaparlarsa yapsınlar, öncelikle sokakları, yerleşim alanlarını sokak hayvanlarının tehdidinden, kurtarmalı!

***

İster gecenin bir vakti.. İster gün içerisinde İnsanlar, köpek saldırısı korkusu içerisinde yaşamasın.. Huzurlu, güvenli, korkusuzca, yürüsün, gezsin! Düne kadar, sapık, ayyaş karakterli kişilerden, insanlar korkar halde sokağa çıkamazdı, şimdi Pitbulların yüzünden!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Sanat için soyunana alkış tutanlar; Allah için giyinene neden zulmeder?