İTHAL BÜROKRAT MI?…
Eklenme: 11/15/2021 12:00:00 AM

Şu ithal bürokrat mevzusu kadim kent için, çok ama çok sıkıcı ve itici hale geldi!.. Denir ya, öyle böyle değil, verdiği huzursuzluk, yarattığı tartışma, ürettiği polemik, yenilir-yutulur değil!.. çünkü o bürokratın görevlendirildiği makam, birim ve kuruluş her ne ise artık, kent için anlam ve önem arz etmediği gibi, kentin üst katmanını da çok yönlü sorgulamaktadır!.. Bu şehir bu kadar mı sahipsiz diye başlayan cümlelerin sıralanma hali!!..

***

Nitekim, uzun süredir konuşuluyor bu mevzu!.. Ve bize karşı da ne bu suskunluk haliniz yönlü, tepkiler var... En çokta, ey bu kentin siyasileri, seçilmişleri, atanmışları, sivil toplum örgütleri, ya da STK temsilcileri, kanaat önderleri ne bu ketumluk, sinmişlik, görmezlik hali diye gönderilen tepki okları var.... Diyarbakırda adam mı yok? ifadelerinin yüksek sesle dile getirilmesi! Ne yazık ki, gelen tepkilere verilen bir cevap olmadığı gibi; ithal bürokrat odaklı ikna edici bir beyan da söz konusu edilmiyor Vaziyeti, içinden çıkılmaz hale getiren de bu alakasızlık!

***

Ve en önemli etken de, o bürokrat, ehil, liyakat ölçüsünde allame dahi olsa.. Halk deyimiyle; ağzıyla kuş tutsa kent yaşayanları noktasında, pek bir kıymeti harbiye oluşturmadığı gibi, o kurumun ortaya koyduğu hizmetleri de, başarılı çalışmaları da sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetleri de gölgede bırakmaktadır Ki bugün, Diyarbakırda kurumun hizmetinden, yetkilendirilmiş makamın ortaya koyduğu vizyon ve projelerden daha çok, bu mevzu dilden dile dolaşılıp, kulis yapılıyor! Yani, pozitif değil, negatif bir etki var!..

***

Beri yanda, kayyım müessesesini de, sorguluyor bu durum?!.. Kayırmaymış kayyım!..? Ki bir de, mevcut iktidarın da, Diyarbakır halkının gözünde, zihninde, yaşamında olumsuz izler ve tepkiler bırakıyor.. Ayağa kurşun sıkma misali.. Şöyle geçmişe bakarak, gelen ve giden kayyımların bilaistisna hepsi; kent ahalisi tarafından neyle anılıyorlar?.. Ki, iktidar Cumhuriyet tarihinden bu yana kente aktarılanın kat be kat mislisiyle bütçe temin ettiği ortaya yerde iken!

***

Kimi lüks ve sefa içerisindeki dinlenme odası ve tonlarca ikram edilen kadayıfıyla, kimi de akçeli saadet zinciriyle, kimi de özel yaşamıyla! Sonuç itibariyle özetlersek, kayyım müessesesine, idareye, iktidara ve yetkilenen kişiye, mevcut durum halel getirmektedir. Onun için de denir ya zararın demiyorum da, yanlışın neresinden dönülürse dönülsün, esası doğruluk olur? diyorum Yani, ithal bürokrat ve çoklu maaş tartışmaları artık kentin gündemini meşgul etmesin!? İstediğimiz bu!..

***

MUHALEFETTE GÖREMEDEĞİM!

Neyi mi göremiyoruz? Göremediğimiz çok şey var.. Mesela, yaptığından geri adım atmama gibi bir enaniyet, sahipliği yok! Olmadığı için de; güvensizlik hakim!.. Dirayet, zerre-i miskal vaki değil.. İnsani bir meziyet olan, pişmanlık ve tövbe de söz konusu değil!.. çürümüşlüğün göstergesi olan itirafçılık deseniz o bile yok!.. Yeniliğin, değişimin yeniden bir yerden başlamanın iradesi olan özeleştiri o da yok!.. İşte tüm bu sıraladığım, enaniyet, dirayet, pişmanlık, tövbe, özeleştiri, ne dün ne de bugün, muhalefetten duymuşluk ve görmüşlük olmadı!.. Görünen odur ki, bundan sonra da olmaz!..

***

Eğer ki, vaki olmuş olsaydı Mevcut muhalefet tüm fiili durumunu, AK Parti neden 19 yıldır kesintisiz iktidar olabilmesindeki sebebi mucibesi nedir, sorusuna ve sorgulanmasına odaklanırdı?! Ama yok?.. çünkü, başarısızlıklarının nedenlerini sorgulamış olsalardı, yukarıda sıraladıklarımdan en azından dirayet gösterip özeleştiride bulunarak, geçmişteki hatalar zincirine odaklı siyasetin güdümlü ruhundan, arınarak yeni bir süreci işletebilirlerdi? Lakin, ne gezer Üretimden uzak, her şeye itiraz, söylenenin tersine, halk deyimiyle toprak başına misali kendiyle cebelleşen bir siyasete bağımlı!

***

BAŞKA İŞİN Mİ YOK?..

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan!.. Yine sahnede ve yine gündemin başköşesinde!!.. Konu başlığı da aynı.. Yabancı düşmanlığı!.. Bu yolda, bir keramet görmüş ki kesintisiz, son hızla, ilerliyor Şimdi de, Boluda yaşayan yabancıların, düğün, dernek işlerine, çifte standart uygulama getirdi!.. Yabancıya yüz, yerliye 25!

***

Adam işini gücünü bırakmış!.. Bolunun, altyapısı, üst yapısı, bir dizi çözülmesi gereken, sosyal, ekonomik, kültürel, sorunları vaki iken!.. Boluyu nasıl yaşanır kılabilirim, sosyal belediyecilik nasıl icra edilebilir noktasında, tüm zihniyle efor sarf edip, çalışma göstermesi gerekirken; yabancı düşmanlığı tikiyle, bu kulvara kendisini bahşetmiş!..

***

İnkarın, reddin, asimilasyonun, kendinden başka kimseyi tanımayanın, yaşam hakkı dahi vermeyen, bencil ve bağnaz aklın psikolojik bir vakası olarak ortaya çıkan, hal-i durum!.. Aslında, CHPli Özcanın, 90 yıl önceki hastalığın halen virüsünü zihninde, taşıdığını gösteriyor!.. Netice itibariyle bugün bile, ne gaddarlıklar peşinde koşanlar var?!..

***

Z KUŞAĞINI ARARSANIZ!

Malum, siyasi partiler Z kuşağına odaklı! Oylarını nasıl; sandığımıza çekebiliriz.. Tabi oy oranları iştah açıcı.. 6 Milyondan söz ediliyor Peki, partiler bu kadar alaka eforu sarf ederken, Z kuşağı vaziyete ne diyor?.. O da, parti peşinde mi, ya da siyasi bir ikmal hesabı var mı?..

***

İrdeledim.. Ki, bazı anketlerin sonuçlarına da baktım.. Birebir de görüşmem de oluyor Gördüğüm manzara, Z kuşağı siyasetten hayli ırak, umursamıyor?.. Öyle politize olmuşluk da yok.. Parti saplantısı, ideolojik bir fikir beyanı, angajmanı yok yani..

***

İlginçtir, toplandıklarında, bir araya geldiklerinde ülkenin siyasi gündemini ya da, siyasi liderlerin hal-i vaziyetini konuşmuyorlar.. Mevzu edip de tartışmıyorlar Reis bunu dedi, Bay kemal şunu dedi, Meral hanım, ya da Bahçeli.. Umurlarında değil, kimin ne dediği!..

***

Telkine, tavsiyeye, anlatıma ve söyleme gelmedikleri gibi; bırakın biz yeri ve zamanı gelince, kendi öz irademizle, söylenmesi gerekeni söyleriz Kendi beyanları!.. Bize ulaşmak, bize odaklanmak, bizi tanıyıp, bilmek isteyen varsa, siyasi tartışmaların yapıldığı ekranlara odaklanmış kişiler arasında değil, hayatın içerisinde bulursunuz.. Dizginleyenimiz olamaz!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Okuma üzerine hayata atılmış bir ümmetiz. Kültürü ve bilgisi güneş gibi yenilenen bir ümmet olmak zorundayız.